Genel Forumlar'ın en şahanesine hoş'geldiniz.. Genel Forum - Genel Forum Sitesi'🌼

Kayıt olarak genel forum sitemizin içeriklerine ulaşa'bilirsiniz.. Yenilikci bir forum anlayışını benimseyen forummeskeni sitemiz.. Sizleri eğlendirmekten, bilgilendirmekten çok mutluluk duyacaktır..

Hestia – Sonsuz Ateşin Tanrıçası

Katılım
2 yıl 9 ay 4 gün
Mesajlar
18,707
Çözümler
1
Tepkime puanı
6,357
Cinsiyet
bPg20e
Kronos ve Rhea’nın altı çocuğundan biri olan Hestia, kardeşler içerisinde en büyük olandır. Tanrısal varlıkların en kibarı olmasının yanı sıra, en cömert ve en erdemli tanrıça olarak da bilinmektedir. Kendisine ibadet eden insanlar onu fazilet timsali olarak görmüşlerdir. Hestia o kadar erdemli ve saygındır ki, bu saygısını sarsacak mite rastlanılmamıştır.

Hestia, heykel ve resimlerdeki tasvirlerinde genellikle olgun bir kadın olarak tasvir edilir. Ocak ateşi dışında, eşek ve domuz da sembolleri arasında yer alır.

Ocak ateşinin ve aile kavramının tanrıçası olan Hestia, evlerin ve aile bireylerinin koruyucusu olarak evlerde olup bitenleri de yakından izlerdi. Ayrıca konukseverliğin ve ateşte pişen nimetlerin koruyucusu da sayılırdı.

Hestia’nın önceliği evlerdi, ancak toplumu korumakta onun görevleri arasında yer alıyordu. Bu sebeple evlerin yanı sıra kamu yapıları, toplantı alanları ve topluma ait mülkler de egemenlik alanına girmekteydi. İnsanların toplantı noktalarının tanrıçası olarak da bilinmektedir.

hestia

Hestia
Kendisine genel olarak evlerde tapınıldığı için onuruna yapılan binaların sayısı fazla değildir. (Roma’daki Vesta Bakireleri’nin Tapınakları hariç.) Toplumun koruyucusu olarak, halka açık yapılardaki ocaklar onun kutsal merkeziydi. Metropolis’i temsil ettiğinden, kolonilerde kurulan şehirlere Metropolis’te yanan ateşten götürülür, bu sayede Metropolis’in bir parçasının bu yeni şehirde olması sağlanırdı.

Hestia, tanrılar ve insanlar arasında büyük bir şeref payı elde etmiştir. Her tapınakta ve her evde sunağı vardır. Ocakta yanan ateş, tanrıların da insanların da konutlarında dinsel bir merkez sayılırdı.

Ocak tanrıçası olan Hestia aynı zamanda tanrı ve tanrıçaların evinin de koruyucusu olarak bilinir. Kendini evine adamış olan Hestia, diğer tanrı ve tanrıçalar gibi dünya üzerinde dolaşmayıp, tüm zamanını Olympos Dağı’nda geçirmiştir. Hestia’nın diğerleri gibi kendine has öykülerinin olmamasının sebebi, evinden ayrılmakta gösterdiği isteksizlikten kaynaklanmaktadır.

Mitlerde kendisinden nadiren bahsedilir. Bunun bir diğer nedeni de onun son derece lekesiz bir tanrıça olarak algılanması ve hakkında dedikodu yapılmamasından kaynaklanır. Hestia’nın bu kutsal konumu son derece önemlidir. Büyük bir erdem sahibi olan tanrıça diğerlerine kıyasla daha özel tutulur.

hestia

Sebastiano Ricci – Hestia’ya kurban sunulması (1722-23)
Hestia barıştan yana olan bir tanrıçaydı. Bu sebeple, nedeni ya da sonucu ne olursa olsun herhangi bir çatışmadan kaçınırdı. Huzura olan büyük inancı sebebiyle de asla evlenip yuva kurmadı.

Bakire Hestia​

Hestia evlenmek istemiyordu, ancak bu durum taliplerinin olmasına engel değildi. Denizlerin Tanrısı Poseidon ve Işığın Tanrısı Apollon ona aşık olmuştu. İki tanrı, Hestia’yı elde edebilmek için ciddi bir rekabetin içine girdiler. Öyle ki, aralarındaki bu rekabet neredeyse savaşa dönüşecekti. Hestia savaşa neden olmak istemediğinden bu duruma bir son vermek adına kardeşi Zeus’tan müdahale etmesini istedi.

Zeus, Hestia’nın bakire kalmasına izin verdi ve onu koruması altına aldı. Hestia’da sonsuza dek bakire kalmak için yemin etti ve bu yemin neticesinde hizmetinde olan rahibelerinde bakire olması gereği ortaya çıktı.

hestia

Vesta Tapınağı – Roma

Vesta Tapınağı ve Vesta Rahibeleri​

Yunanlılara kıyasla Romalılar, Hestia yani Vesta için tapınak inşa etmişlerdir. Roma’da bulunan bu tapınakta soylu ailelerin kızları arasından seçilmiş olan rahibeler bulunmaktaydı. Tapınakta bulunan altı rahibe tamamen tanrıçaya adanmıştı.

Bu rahibelerin genel adı Vestal’di. Vestaller, Roma’nın ileri gelen ailelerinin çocukları arasından seçilmekteydi. Bu çocuklar arasından da en güzel ve en kusursuz olanı seçiliyordu. Çocuklar seçildiklerinde, anne ve babalarının hayatta olması gerekiyordu. Rahibelik eğitimi altı ile on yaş arasında başlıyordu. Vesta Rahibesi olmak Roma’da oldukça önemliydi. Seçilen bu kızlar, hem kendileri hem de aileleri için büyük bir onur kaynağıydı.

Seçilen kızlar bakirelik yemini ettikten sonra otuz yıl boyunca tapınağa hizmet etmek içinde söz veriyordu. Bu otuz yıl sırasıyla, öğrenci, hizmetkar ve öğretmen olarak on yıllık üçer bölüme ayrılıyordu. Seçilen kızlar, kabul töreninde diğer Vesta Bakireleri tarafından tapınağa getirilirlerdi. Beyaz giysiler giydirilir ve saçları kesilirdi. On yıllık eğitim sürecinin ardından hizmet görevleri başlardı. Bu dönemdeki görevleri Vesta Ateşi’nin sürekli yanmasını sağlamak ve her gün bu ateşe kutsal su serpmekti. Ayrıca bir diğer görevleri de kutsal eşyaları korumaktı.

hestia

Alessandro Marchesini – Yeni Vestalin Adanması (1710–1719)

Ayrıcalıklar ve Cezalar​

Rahibelere tanınmış pek çok ayrıcalık bulunmaktaydı. Bu kızlar herhangi bir erkeğin egemenliği altında olmadığı için erkeklere tanınan bazı haklar onlar içinde geçerliydi. Örneğin, mahkemelerdeki duruşmalara katılabilir, sahip oldukları malları dilediklerine bırakmak üzere vasiyet düzenleyebilirlerdi. Ayrıca yol hakkı, törenlerde veya eğlencelerde ise kendilerine ait bölüm edinme hakları bulunmaktaydı. Rahibeler, özel korumalara da sahiplerdi.

Her güzel şeyin birde kötü tarafı vardı. Vesta Bakireleri birçok ayrıcalık elde ediyordu, ancak yaptıkları tek bir hatada ağır bedeller ödemek zorunda kalıyorlardı. Vesta Ateşi’nin yanmasını sürdürmek önemli bir görevdi. Romalılar, ateş söndüğü takdirde Roma’nın uğursuzluğa uğrayacağını düşünüyorlardı. Ateşin sürekliliği büyük önem taşıdığından bu kutsal görevi ihmal eden bir rahibe en ağır şekilde cezalandırılırdı; ateşin sönmesine yol açan rahibe sopalarla dövülürdü.

Bir Vesta Bakiresi için en büyük suç, bakirelik yeminini bozmaktı. Bu durum Tanrıça’ya ve Roma’ya hakaret demekti. Çünkü Romalılar kentin refahının Vesta Bakirelerinin sadakatine bağlı olduğuna inanıyorlardı. Bakirelik yeminini bozduğu belirlenen rahibe diri diri gömülüyordu.

Bu gömülme görkemli bir törenle yapılırdı. Onuru lekelenen bir rahibe kefene sarılırdı; kefen kalın kenevirden örülmüş ince bez şeritlerden oluşurdu. Bu kefen rahibeyi tümüyle hareketsiz hale getirir, çığlıklarının ve yakarışlarının duyulması engellenirdi. Sonra ölüleri taşımakta kullanılan bir sedye üzerine yerleştirilen kadın tüm kentte dolaştırılırdı. Mezarın başında bir rahip dualar okur ve ipler çözülürdü.

Rahibe daha önceden kazınmış olan mezara indirilirdi. Mezarda bir günlük su, yiyecek ve ışık bulunurdu. Sonra mezarın üzeri toprakla örtülürdü. Törende bulunanlar mezarın yerinin belli olmaması için toprağı itina ile düzeltirlerdi. Suç işleyen rahibelerin gömülme işi geleneksel törenle yapılmadığı için onuru zedelenmiş olan Vestal’in asla Ölüler Diyarı’na ulaşamayacağı düşünülürdü. Onun kurban edilmesi tanrıları yatıştıracak ve Roma’nın herhangi bir felakete uğramasını engelleyecekti.

Festivaller​

1 Mart, Roma takviminin ilk günüdür. Bugün özel günde Vesta için yakılan ateş tazelenirdi.

7-15 Haziran, Vestalia olarak adlandırılan bir festival yapılırdı. Bu günler arasında Tanrıça onurlandırıldı.

hestia

Peter Paul Rubens – Mars ve Rhea Silvia (1620)

Rhea Silvia Efsanesi​

Ilia adıyla da bilinir. Aeneas’ın soyundan gelen Rhea, Alba Longa’nın hükümdarı Numitor’un kızıydı. Numitor’un kardeşi Amulius tahtı ele geçirdi ve ağabeyinin oğlunu öldürttü. Amulius yeğeni Rhea’yı varis olmaması için Vesta Bakiresi olmaya zorladı.

Rhea Silvia bekaret yemini etmiş olsa da kendisini Mars’ın yaklaşımlarına karşı koruyamadı ve ondan hamile kaldı. Bu durumu egemenliğine bir tehdit olarak gören Amulius, yeğeninin öldürülmesi gerektiğine karar verdi. Sonuçta bir Vesta Bakiresi olarak yemin etmişti, ancak yeminin çiğnemiş ve hamile kalmıştı. Kurallar gereği Rhea’nın ve ikizlerinin sonu ölümdü. Lakin bu emri alan hizmetkarlar, bebekleri öldürmeye kıyamadığından onları Tiber nehrinin akıntısına bırakırlar.

Romus ve Remulus adındaki bebekler nehir tanrısı tarafından kurtarılır ve Lupa adındaki dişi bir kurda verilir. Nehir Tanrısı olan Tiberinus daha sonra Rhea Silvia ile evlenir. Romus ve Remulus ise büyüdükten sonra Numitor’u ziyaret eder ve onunla birlikte hakları olan tahtı almanın planını yaparlar. İki kardeş, Amulius’u tahttan indirip öldürmeyi başarırlar.
 

Benzer konular

24,451Konular
87,827Mesajlar
1,162Kullanıcılar
denzeLSon üye
Üst Alt