- Mesajlar
- 23,876
- Tepkime puanı
- 8,297
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Kaf Suresi 16-18. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
16 . Celâlim hakkı için, insanı (biz) yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz! Çünki biz, ona şah damarından daha yakınız! (*)
17 . O iki kaydedici (melek her yaptığınızı) kaydederken, (onlar) sağdan ve soldan (her iki tarafınızda) oturmakta olan (melek)lerdir.
18 . (İnsan) hiçbir söz söylemez ki, mutlakā yanında hazır bir gözetleyici (melek) bulunmasın!
(*) “Cenâb-ı Hakk, herşeye herşeyden daha yakındır. Fakat herşey, O’ndan nihâyetsiz uzaktır. Nasıl ki güneşin şuûru ve konuşması olsa, senin elindeki âyine vâsıtası ile seninle konuşabilir. İstediği gibi sende tasarruf eder. Belki âyine-misâl (ayna gibi) senin gözbebeğinden sana daha yakın olduğu hâlde, sen dört bin sene kadar ondan uzaksın, hiçbir cihette ona yanaşamazsın. Eğer terakkî etsen (yükselsen), kamer (ay) makāmına gelip, doğrudan doğruya bir mukābele (karşısında durma) noktasına çıksan, ona yalnız bir nevi‘ âyinedarlık edebilirsin. Öyle de, Şems-i Ezel ve Ebed (ezel ve ebed güneşi) olan Zât-ı zü’l-Celâl (celâl sâhibi Zât) herşeye herşeyden daha yakın olduğu hâlde; herşey O’ndan nihâyetsiz uzaktır.” (Sözler,31. Söz, 245-246)
Cenab-ı Hak (c.c), Kaf Suresi 16-18. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
16 . Celâlim hakkı için, insanı (biz) yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz! Çünki biz, ona şah damarından daha yakınız! (*)
17 . O iki kaydedici (melek her yaptığınızı) kaydederken, (onlar) sağdan ve soldan (her iki tarafınızda) oturmakta olan (melek)lerdir.
18 . (İnsan) hiçbir söz söylemez ki, mutlakā yanında hazır bir gözetleyici (melek) bulunmasın!
(*) “Cenâb-ı Hakk, herşeye herşeyden daha yakındır. Fakat herşey, O’ndan nihâyetsiz uzaktır. Nasıl ki güneşin şuûru ve konuşması olsa, senin elindeki âyine vâsıtası ile seninle konuşabilir. İstediği gibi sende tasarruf eder. Belki âyine-misâl (ayna gibi) senin gözbebeğinden sana daha yakın olduğu hâlde, sen dört bin sene kadar ondan uzaksın, hiçbir cihette ona yanaşamazsın. Eğer terakkî etsen (yükselsen), kamer (ay) makāmına gelip, doğrudan doğruya bir mukābele (karşısında durma) noktasına çıksan, ona yalnız bir nevi‘ âyinedarlık edebilirsin. Öyle de, Şems-i Ezel ve Ebed (ezel ve ebed güneşi) olan Zât-ı zü’l-Celâl (celâl sâhibi Zât) herşeye herşeyden daha yakın olduğu hâlde; herşey O’ndan nihâyetsiz uzaktır.” (Sözler,31. Söz, 245-246)