Her sonbahar ayına girdiğimizde bir hüzün sarıyor bizi. Hele aylardan Kasım olunca bu hüzün daha da büyüyor. Hüzün, gurur ve bazen ise incitici duygulara bürünüyoruz adeta. Bize bu cennet vatanı ve onlarca hak, demokrasi ve özgürlükler bıraktığı için gururlu, her ölüm yıl dönümü geldiğinde ise hüzünlü hissederken. Asıl en çok inciten ise Atamıza yapılan hakaretler ve saygısızlıklar…
Asrın lideri Atamız, geleceği öngörmüştü. Bu nedenle, Atamız kurduğu bu eşsiz mirasını, ne siyasetçilere, ne askere ne de partiye bıraktı. Bu ülkeyi gençlere emanet etti. Ne diyordu Gençliğe Hitabesinin ilk cümlesinde, “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir”
Her 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe sirenler çaldığında acı bir hüzün kaplar yüreğimizi, Atamızı saygı, sevgi, minnet ve özlemle anıyoruz.