İşte Davutoğlu’nun suç dosyası
Davutoğlu, Erdoğan’ın isteğiyle başbakanlık ve Ak Parti Genel Başkanlığı görevini bıraktıktan sonra, Amerikan derin devletine yakın Foreign Policy şöyle yazmıştı: ABD, Ankara’daki adamını kaybetti!
Yeni parti girişimleri son aşamaya gelirken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Şehir Üniversitesi dosyasını açarak, yeni parti kurmak için harekete geçen eski Ak Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Yardımcıları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i suçladı. Erdoğan’ın açıklamasından sonra tartışma büyüdü, siyasi kulislerde Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığ ve başbakanlığı dönemindeki politikaları hatırlatılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kurucuları arasında Ahmet Davutoğlu’nun da bulunduğu, yönetim kadrosu “Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’na yakın” olarak bilinen Şehir Üniversitesi ile ilgili ağır iddialarda bulundu. Davutoğlu’nun, bugünkü değeri 2,5 milyar lira olan kamu arazisini bedelsiz olarak, kurucusu olduğu üniversiteye devrettiğini, söz konusu bakanlar kurulu kararının altında Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in de imzasının olduğunu bildirdi. Abdullah Gül’ün de kendisinden ricacı olduğunu vurgulayan Erdoğan, Şehir Üniversitesi yönetimi için de “Halkbank’ı dolandırmaya çalışıyorlar” suçlamasında bulundu.
Erdoğan’ın açıklamasının ardından Davutoğlu mal varlığı araştırması çağrısı yaptı. Tartışma parasal konular üzerinden devam ederken siyasi kulislerde “Şehir Üniversitesi hafif kalır. Davutoğlu’nun suçu çok. 80 milyonun geleceği ile oynadılar. Asıl onlar masaya yatırılmalı” görüşü öne çıktı.
Davutoğlu’nun kabarık dosyasında bulunan ana başlıklar şöyle:
DAVUTOĞLU, ABD’NİN TÜRKİYE’DEKİ ADAMI
Davutoğlu’nun ABD yöneticileriyle özel ilişkisi var. Hillary Clinton tarih derslerine dayanamasa da onunla kameralar önünde tak-şak yaptı. Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın isteğiyle başbakanlık ve Ak Parti Genel Başkanlığı görevini bıraktıktan sonra, Amerikan dış politikasına yön veren Amerikan derin devletine yakın Foreign Policy şu değerlendirmeyi yaptı:
“ABD, Ankara’daki adamını kaybetti. Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşında Washington’un kapalı kapılar ardındaki müttefikiydi. Şimdi ne olacak? ABD’nin IŞİD’e karşı vekalet kara gücü olan Kürtlere, cumhurbaşkanından çok daha fazla toleranslı, maharetli bir diplomat olarak görülüyordu.”
DAVUTOĞLU’NUN KABARIK DOSYASI
-Kaddafi’nin Devrilmesi
Eski MHP, şimdi İyi Parti Kocaeli Milletvekili olan Lütfü Türkkan, Aralık 2011’de dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle bir yazılı soru önergesi verdi. Önerge Libya Ulusal Geçiş Konseyi (UGK)’ne yapılan “Türk modeli bavulla para yardımına” ilişkindi. Davutoğlu verdiği yanıtta şöyle diyordu: “Libya krizinde uluslararası meşruiyet zemininde hareket eden Türkiye’nin durduğu yer, kendi halkına karşı katliama girişen Kaddafi’nin karşısında, demokrasi, insan hakları ve özgürlük isteyen Libya halkının yanı olmuştur.”
Ama kısa süre sonra Türkiye, Libya’da tamamen dışlandı. Büyükelçisini bile, güvenliğini sağlayamadığı için geri çekti. Yılda 5 milyar dolarlık müteahhitlik geliri olan Türkiye Libya’da her şeyi kaybetti.
-Suriye’ye Müdahale
Libya’dan sonra Suriye’ye müdahale gündeme geldi. İşin başında yine Davutoğlu vardı. “Bayramda Emevi Camisinde namaz kılacağı” konusunda Erdoğan’ı ikna etmişti. O dönemde görev yapan bir bakan, Bakanlar Kurulu’ndaki tartışmayı şöyle anlattı: “Bakanlar Kurulu toplantısında Başbakanımız Erdoğan, Esad yönetiminin altı ay içinde düşeceğini söyledi. Bu sırada Davutoğlu devreye girdi. İki parmağı ile göstererek, ‘Sayın başbakanım iki ay’ dedi. Başbakanımız, Davutoğlu’nun verdiği bilgilere güvenip o sözü etti.”
-Şam’daki Toplantı
Olayların başladığı dönemde Davutoğlu, Şam’a gitti. Suriye yönetimi ile masaya oturdu. Suriyeli yetkililer, Aydınlık’a, Davutoğlu’nun ziyareti sırasında olanları şöyle anlattılar: “Davutoğlu geldi. Müslüman Kardeşler’in hükümete ortak edilmesini istedi. Elinde bir de ‘bakanlar kurulu listesi’ vardı. Bütün kritik bakanlıklar Müslüman Kardeşler’e veriliyordu. Hatta hangi bakanlığa kimin atanacağına ilişkin isimler bile vardı.”
Bu arada Şam’a gönderilen diplomatik kargolarda ne olduğu konusunda da bilgi verdiler. Bu kargodan çıkanların Suriye’de kimlere ulaştırıldığını da söylediler.
-Sınırların Teröristlere Açılması
Türkiye toprakları ve Türkiye-Suriye sınırı terörist gruplara açıldığında, Davutoğlu görevdeydi. Hatay ve Kilis’in Suriye sınırı, Suriye’ye geçecek teröristlere tahsis edildi. Teröristler istedikleri zaman girip çıkıyorlardı. Bu teröristlerin arasında IŞİD, El Nusra gibi örgüt üyeleri vardı. CIA tarafından Rusya’dan (Kafkaslardan), Çin’in Sinciang bölgesinden getirilen terör grupları da bunlara dahildi.
-PYD Liderini
Ankara’da Ağırladı
Davutoğlu terör örgütü PYD’nin lideri Salih Müslim’ü Ankara’ya davet ederek ağırladı. Müslüm’ün tüm masraflarını devlete ödetti. Davutoğlu, PYD’yi Esad yönetimine karşı harekete geçirmek için çaba gösterdi.
-Peşmerge’nin Geçişi
IŞİD, Ayn el Arab’a (Kobani) saldırırken, Davutoğlu, PYD’ye yardım için harekete geçti. Amerika’nın Sesi “Davutoğlu Kobani’ye koridor için talimat verdi” diye haber yaptı. Barzani peşmergeleri silahları ile birlikte Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. Bu geçiş için Meclis’ten tezkere çıkması gerekiyordu. Ama Anayasa çiğnenerek, PKK’nın Suriye koluna yardım gönderildi.
-‘Kak Mesut’
Davutoğlu döneminde Irak Merkezi Hükümeti ile ilişkiler askıya alınırken, Kuzey Irak Bölgesel yönetimi ile ilişkiler arttı. Davutoğlu, Irak Merkezi Hükümetinden izin alınmadan Erbil’i ziyaret etti. Davutoğlu Mesut Barzani’ye “Kak Mesut” (Mesut Abi) diye hitap ediyordu. Irak Merkezi Hükümetinin itirazına rağmen bölgede çıkarılan petrolün Türkiye üzerinden İsrail’e satışına izin verildi. İzlenen bu politikanın bedeli ağır oldu. Bağdat yönetimi Türk müteahhitlerine ve ihracatçısına tavır aldı ve milyarlarca dolarlık kayıp yaşandı.
-Rus Uçağının Düşürülmesi
Rus uçağının düşürülme emri de ondan çıkmıştı: “Emri ben verdim” dedi. Rus uçağı düşürülünce Rusya ile ilişkiler kesildi. Tarım ve turizmimiz çöktü. Türkiye milyarlarca dolar zarara uğradı.
-Mısır’la İlişkilerin
Bozulması
Mısır’la ilişkiler de Davutoğlu döneminde bozuldu. Karşılıklı olarak büyükelçilerimizi çektik. Davutoğlu’nun tutumu yüzünden bozulan ilişkiler İsrail’e yaradı. Doğu Akdeniz’de dayanışma içinde olmamız gerekirken Mısır; İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi üçlüsüyle birlikte hareket etmeye başladı.
-FETÖ Dışişleri’nde Üstlendi
FETÖ soruşturmaları kapsamında Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönem de incelendi. Davutoğlu’nun bakanlığını kapsayan 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına yönelik beş farklı soruşturmanın yürütülüyor. 200’ü aşın şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Davutoğlu’nun en yakın çalışma ekibinden Gürcan Balık da FETÖ’den gözaltına alınanlar arasında. Davutoğlu Bakanlıktan ayrılınca, Balık’ın Cumhurbaşkanlığı Dış Politika başdanışmanlığına atanması için Gül ile bir gün içinde çok sayıda görüşme yaptığı öğrenildi.
-Açılım’ın Destekçisi
Davutoğlu “açılım” sürecinde de görev aldı. Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı olarak gittiği Diyarbakır İl Kongresinde, Kürtçe “Çözümün kalbi Diyarbakır’a hoş geldiniz” pankartıyla karşılandı. Davutoğlu, buradaki konuşmasında, PKK/PYD’nin kontrolüne geçen ‘Kobani’ye selam gönderdi.
-Erdoğan’a Operasyon
MİT Başkanı Hakan Fidan’ı, Erdoğan’ın bilgisi dışında, milletvekili adayı yaptırmak için istifa ettirdi. Erdoğan olaya müdahale etti ve Fidan istifasını geri aldı. Milletvekili listelerine kendi adamlarını monte etmek istedi. Bir kısmını da etti.
-‘Ergenekon’da Israr
Davutoğlu, Nisan 2016’da, Doha dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, Yargıtay’ın ‘örgüt yok’ diyerek hükmü bozma kararı verdiği Ergenekon davasına ilişkin şunları söyledi: Türkiye’de bazı şeyler ifrat-tefrit arasında gidiyor. Bu ikisi arasındaki tutumlar, Türkiye’nin normalleşmesini engelliyor. 2003 ve sonrasında Ak Parti iktidarına karşı bir hareketlenme var mıydı? Ebet vardı. Bu hareketlenme milli iradeye karşı bir eylem niteliğinde miydi? Evet. 27 Nisan e-muhtırası bunun açık göstergesidir. ... Şimdi ‘Ergenekon diye bir şey yoktur’ deniyor. Ya biz bunları yaşadık. (...) Seçilmiş iktidarı hedef alan Ergenekon ve paralel yapı benzeri oluşumlarla da mücadele etmemiz lazım. Paralelin mevcudiyeti Ergenekon’u, Ergenekon’un mevcudiyeti paraleli meşru kılmaz. İkisi de aynı ölçüde illegal yapılardır.
Aydınlık
Davutoğlu, Erdoğan’ın isteğiyle başbakanlık ve Ak Parti Genel Başkanlığı görevini bıraktıktan sonra, Amerikan derin devletine yakın Foreign Policy şöyle yazmıştı: ABD, Ankara’daki adamını kaybetti!
Yeni parti girişimleri son aşamaya gelirken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Şehir Üniversitesi dosyasını açarak, yeni parti kurmak için harekete geçen eski Ak Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Yardımcıları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i suçladı. Erdoğan’ın açıklamasından sonra tartışma büyüdü, siyasi kulislerde Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığ ve başbakanlığı dönemindeki politikaları hatırlatılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kurucuları arasında Ahmet Davutoğlu’nun da bulunduğu, yönetim kadrosu “Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’na yakın” olarak bilinen Şehir Üniversitesi ile ilgili ağır iddialarda bulundu. Davutoğlu’nun, bugünkü değeri 2,5 milyar lira olan kamu arazisini bedelsiz olarak, kurucusu olduğu üniversiteye devrettiğini, söz konusu bakanlar kurulu kararının altında Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in de imzasının olduğunu bildirdi. Abdullah Gül’ün de kendisinden ricacı olduğunu vurgulayan Erdoğan, Şehir Üniversitesi yönetimi için de “Halkbank’ı dolandırmaya çalışıyorlar” suçlamasında bulundu.
Erdoğan’ın açıklamasının ardından Davutoğlu mal varlığı araştırması çağrısı yaptı. Tartışma parasal konular üzerinden devam ederken siyasi kulislerde “Şehir Üniversitesi hafif kalır. Davutoğlu’nun suçu çok. 80 milyonun geleceği ile oynadılar. Asıl onlar masaya yatırılmalı” görüşü öne çıktı.
Davutoğlu’nun kabarık dosyasında bulunan ana başlıklar şöyle:
DAVUTOĞLU, ABD’NİN TÜRKİYE’DEKİ ADAMI
Davutoğlu’nun ABD yöneticileriyle özel ilişkisi var. Hillary Clinton tarih derslerine dayanamasa da onunla kameralar önünde tak-şak yaptı. Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın isteğiyle başbakanlık ve Ak Parti Genel Başkanlığı görevini bıraktıktan sonra, Amerikan dış politikasına yön veren Amerikan derin devletine yakın Foreign Policy şu değerlendirmeyi yaptı:
“ABD, Ankara’daki adamını kaybetti. Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşında Washington’un kapalı kapılar ardındaki müttefikiydi. Şimdi ne olacak? ABD’nin IŞİD’e karşı vekalet kara gücü olan Kürtlere, cumhurbaşkanından çok daha fazla toleranslı, maharetli bir diplomat olarak görülüyordu.”
DAVUTOĞLU’NUN KABARIK DOSYASI
-Kaddafi’nin Devrilmesi
Eski MHP, şimdi İyi Parti Kocaeli Milletvekili olan Lütfü Türkkan, Aralık 2011’de dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle bir yazılı soru önergesi verdi. Önerge Libya Ulusal Geçiş Konseyi (UGK)’ne yapılan “Türk modeli bavulla para yardımına” ilişkindi. Davutoğlu verdiği yanıtta şöyle diyordu: “Libya krizinde uluslararası meşruiyet zemininde hareket eden Türkiye’nin durduğu yer, kendi halkına karşı katliama girişen Kaddafi’nin karşısında, demokrasi, insan hakları ve özgürlük isteyen Libya halkının yanı olmuştur.”
Ama kısa süre sonra Türkiye, Libya’da tamamen dışlandı. Büyükelçisini bile, güvenliğini sağlayamadığı için geri çekti. Yılda 5 milyar dolarlık müteahhitlik geliri olan Türkiye Libya’da her şeyi kaybetti.
-Suriye’ye Müdahale
Libya’dan sonra Suriye’ye müdahale gündeme geldi. İşin başında yine Davutoğlu vardı. “Bayramda Emevi Camisinde namaz kılacağı” konusunda Erdoğan’ı ikna etmişti. O dönemde görev yapan bir bakan, Bakanlar Kurulu’ndaki tartışmayı şöyle anlattı: “Bakanlar Kurulu toplantısında Başbakanımız Erdoğan, Esad yönetiminin altı ay içinde düşeceğini söyledi. Bu sırada Davutoğlu devreye girdi. İki parmağı ile göstererek, ‘Sayın başbakanım iki ay’ dedi. Başbakanımız, Davutoğlu’nun verdiği bilgilere güvenip o sözü etti.”
-Şam’daki Toplantı
Olayların başladığı dönemde Davutoğlu, Şam’a gitti. Suriye yönetimi ile masaya oturdu. Suriyeli yetkililer, Aydınlık’a, Davutoğlu’nun ziyareti sırasında olanları şöyle anlattılar: “Davutoğlu geldi. Müslüman Kardeşler’in hükümete ortak edilmesini istedi. Elinde bir de ‘bakanlar kurulu listesi’ vardı. Bütün kritik bakanlıklar Müslüman Kardeşler’e veriliyordu. Hatta hangi bakanlığa kimin atanacağına ilişkin isimler bile vardı.”
Bu arada Şam’a gönderilen diplomatik kargolarda ne olduğu konusunda da bilgi verdiler. Bu kargodan çıkanların Suriye’de kimlere ulaştırıldığını da söylediler.
-Sınırların Teröristlere Açılması
Türkiye toprakları ve Türkiye-Suriye sınırı terörist gruplara açıldığında, Davutoğlu görevdeydi. Hatay ve Kilis’in Suriye sınırı, Suriye’ye geçecek teröristlere tahsis edildi. Teröristler istedikleri zaman girip çıkıyorlardı. Bu teröristlerin arasında IŞİD, El Nusra gibi örgüt üyeleri vardı. CIA tarafından Rusya’dan (Kafkaslardan), Çin’in Sinciang bölgesinden getirilen terör grupları da bunlara dahildi.
-PYD Liderini
Ankara’da Ağırladı
Davutoğlu terör örgütü PYD’nin lideri Salih Müslim’ü Ankara’ya davet ederek ağırladı. Müslüm’ün tüm masraflarını devlete ödetti. Davutoğlu, PYD’yi Esad yönetimine karşı harekete geçirmek için çaba gösterdi.
-Peşmerge’nin Geçişi
IŞİD, Ayn el Arab’a (Kobani) saldırırken, Davutoğlu, PYD’ye yardım için harekete geçti. Amerika’nın Sesi “Davutoğlu Kobani’ye koridor için talimat verdi” diye haber yaptı. Barzani peşmergeleri silahları ile birlikte Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. Bu geçiş için Meclis’ten tezkere çıkması gerekiyordu. Ama Anayasa çiğnenerek, PKK’nın Suriye koluna yardım gönderildi.
-‘Kak Mesut’
Davutoğlu döneminde Irak Merkezi Hükümeti ile ilişkiler askıya alınırken, Kuzey Irak Bölgesel yönetimi ile ilişkiler arttı. Davutoğlu, Irak Merkezi Hükümetinden izin alınmadan Erbil’i ziyaret etti. Davutoğlu Mesut Barzani’ye “Kak Mesut” (Mesut Abi) diye hitap ediyordu. Irak Merkezi Hükümetinin itirazına rağmen bölgede çıkarılan petrolün Türkiye üzerinden İsrail’e satışına izin verildi. İzlenen bu politikanın bedeli ağır oldu. Bağdat yönetimi Türk müteahhitlerine ve ihracatçısına tavır aldı ve milyarlarca dolarlık kayıp yaşandı.
-Rus Uçağının Düşürülmesi
Rus uçağının düşürülme emri de ondan çıkmıştı: “Emri ben verdim” dedi. Rus uçağı düşürülünce Rusya ile ilişkiler kesildi. Tarım ve turizmimiz çöktü. Türkiye milyarlarca dolar zarara uğradı.
-Mısır’la İlişkilerin
Bozulması
Mısır’la ilişkiler de Davutoğlu döneminde bozuldu. Karşılıklı olarak büyükelçilerimizi çektik. Davutoğlu’nun tutumu yüzünden bozulan ilişkiler İsrail’e yaradı. Doğu Akdeniz’de dayanışma içinde olmamız gerekirken Mısır; İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi üçlüsüyle birlikte hareket etmeye başladı.
-FETÖ Dışişleri’nde Üstlendi
FETÖ soruşturmaları kapsamında Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönem de incelendi. Davutoğlu’nun bakanlığını kapsayan 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına yönelik beş farklı soruşturmanın yürütülüyor. 200’ü aşın şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Davutoğlu’nun en yakın çalışma ekibinden Gürcan Balık da FETÖ’den gözaltına alınanlar arasında. Davutoğlu Bakanlıktan ayrılınca, Balık’ın Cumhurbaşkanlığı Dış Politika başdanışmanlığına atanması için Gül ile bir gün içinde çok sayıda görüşme yaptığı öğrenildi.
-Açılım’ın Destekçisi
Davutoğlu “açılım” sürecinde de görev aldı. Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı olarak gittiği Diyarbakır İl Kongresinde, Kürtçe “Çözümün kalbi Diyarbakır’a hoş geldiniz” pankartıyla karşılandı. Davutoğlu, buradaki konuşmasında, PKK/PYD’nin kontrolüne geçen ‘Kobani’ye selam gönderdi.
-Erdoğan’a Operasyon
MİT Başkanı Hakan Fidan’ı, Erdoğan’ın bilgisi dışında, milletvekili adayı yaptırmak için istifa ettirdi. Erdoğan olaya müdahale etti ve Fidan istifasını geri aldı. Milletvekili listelerine kendi adamlarını monte etmek istedi. Bir kısmını da etti.
-‘Ergenekon’da Israr
Davutoğlu, Nisan 2016’da, Doha dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, Yargıtay’ın ‘örgüt yok’ diyerek hükmü bozma kararı verdiği Ergenekon davasına ilişkin şunları söyledi: Türkiye’de bazı şeyler ifrat-tefrit arasında gidiyor. Bu ikisi arasındaki tutumlar, Türkiye’nin normalleşmesini engelliyor. 2003 ve sonrasında Ak Parti iktidarına karşı bir hareketlenme var mıydı? Ebet vardı. Bu hareketlenme milli iradeye karşı bir eylem niteliğinde miydi? Evet. 27 Nisan e-muhtırası bunun açık göstergesidir. ... Şimdi ‘Ergenekon diye bir şey yoktur’ deniyor. Ya biz bunları yaşadık. (...) Seçilmiş iktidarı hedef alan Ergenekon ve paralel yapı benzeri oluşumlarla da mücadele etmemiz lazım. Paralelin mevcudiyeti Ergenekon’u, Ergenekon’un mevcudiyeti paraleli meşru kılmaz. İkisi de aynı ölçüde illegal yapılardır.
Aydınlık