- Katılım
- 2 yıl 9 ay 4 gün
- Mesajlar
- 18,707
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 6,357
- Cinsiyet
Gladyatörlerin tarihini ''drgoku'' anlatıyor.
Latince "gladiator" sözcüğü "kılıç" anlamına gelen "gladius" kelimesinden türemiştir. bunun sebebi, eski zaman gladyatör dövüşlerinde yalnızca kılıç kullanılabilmesidir. yani gladiator, kılıçla dövüşen kişi anlamına gelmektedir. italya’ da yaşayan etrüsklerden kalma bazı sanat eserlerinin üzerindeki kılıçlı gladyatör tasvirleri, bu tespitin doğruluğunu destekler yöndedir. zaten gladyatör dövüşlerinin geçmişi, etrüskler ordusunda hayatını kaybeden savaşçıların onuruna düzenlenen anma törenlerine dayanır. bu törenlerde düşman savaş esirleri ile ünlü etrüsk komutanları dövüşür ve savaşlarda hayatını kaybeden etrüsk askerlerinin kanına karşılık düşman esirlerin kanı akıtılırdı. bu yöntemle akıtılan düşman kanının, ölünün ruhunu rahatlatacağına inanılırdı.
italya’nın birçok bölgesinde rağbet gören gladyatör dövüşlerinin ünü, en nihayetinde milattan önce 264 yılında roma'ya ulaşır. o yıl, brutus pera adındaki bir aristokrat, ölen iki oğlu marcus ile decimus’un cenaze törenleri sırasında 6 gladyatörün savaşacağı bir organizasyon tertip eder ve sonraki süreçte cenaze törenlerinde gladyatör dövüştürmek bir gelenek haline gelir. bu gelenek, mö 3. ve 2. yüzyıllarda roma halkının beğenisini kazanır ve roma senatosu, gladyatör dövüşlerinin halkın eğlence aracı olarak kabul edilmesi yönünde bir karar alır. bu kararda, gladyatör dövüşlerinin halkı askerliğe özendirmesi ve onları yunan kökenli gösterilerden uzaklaştırması da önemli bir etkendir.
"Munus" adı verilen gladyatör gösterilerinin resmen kabulü ile birlikte, birçok romalı yetkili halkın sempatisini kazanmak üzere rekabete girişmiş ve gladyatör dövüşlerinin arasına "venatio" adı verilen gladyatörlerin vahşi hayvanlarla dövüştürüldüğü bir başka gösteri türü de eklenmiştir.
farklı coğrafyalarda giderek yaygınlaşan gladyatör gösterileri, her ülkede aynı ilgiyle karşılanmamıştır. antik yunan filozofları, bu karşılaşmaların insancıl olmadığını belirtmek suretiyle gladyatörlüğe karşı çıkmışlardır. öte yandan bu gösterilerin suriye, mısır ve anadolu’da da benimsendiği bilinmektedir. nitekim suriye krallarından antiokhos ephiphanes'in mö. 174-164 yıllarında ülkenin başkenti antiokheia’da gladyatör dövüşleri düzenlettiği bilinmektedir. gladyatör dövüşleri anatolia/anadolu halkı tarafından da benimsenmiş olacak ki o dönemde nysa (sultanhisar) ve laodikeia (denizli) gibi kentlerde de dövüşlerin yapıldığı arenalar (amphiteatrum) inşa edilmiştir.
roma kralları, halkın ilgisini dorukta tutabilmek ve roma’nın dünyanın dört bir yanına egemen olduğunu kanıtlamak üzere farklı kavimlerden gelen gladyatörlerin seçimine de özen göstermiştir. roma arenalarındaki yabancı gladyatörler daha çok gallia ve trakyalılar iken, imparatorluk devrinde zapt edilen ülkelerin çoğalması ve esir sayısının artması ile asya ve afrika kökenli gladyatörler de rağbet görmüştür.
Gladyatör dövüşlerinde diğer bir önemli nokta da arenaya çıkan her gladyatörün kendi ülkesini simgeleyen giysiler içinde, yine kendi ülkesine özgü silahlarla dövüşmesiydi. bazı imparatorların bu gösterilere çeşitli değişiklikler kattığı da olurdu. örneğin; ünlü imparator neron'un, parth kralı onuruna düzenlediği gösteride yalnızca zencileri dövüştürdüğü, bazı özel gecelerde ise yalnızca cücelerin tercih edildiği bilinmektedir.
gladyatör dövüşleri zaman içerisinde farklı amaçlarda da kullanıldı:
roma hukuk sisteminde mahkemelerin köle veya özgür insanlara verdiği ölüm cezaları, olağan gladyatör dövüşlerinden önce "günü biraz daha renklendirmek" amacıyla arenada tatbik edilirdi. arena’da ölüme mahkum edilen kişi, yöneticiler tarafından "editor muneris"e yani organizatöre teslim edilir ve bir gladyatör gösterisine kadar bekletilirdi. ölüme mahkum edilen kişi ya vahşi hayvanların önüne silahsız atılır ya da bir gladyatör tarafından acımasızca infaz edilirdi. bazı zamanlarda ölüm cezası alan mahkumlar birbiriyle dövüştürülür, hayatta kalan mahkum ağır yaralı ise gösteri sonunda cellatlar tarafından öldürülürdü. ölüme mahkum edilen insanların arenaya çıkarılması kimi zaman gladyatör gösterilerinden bile daha fazla ilgi görürdü. bu durumu fark eden romalı zengin aileler, siyahi kölelerini eğiterek arenada dövüşmeye zorlamışlar ve bu yoldan kazandıkları parayla zenginliklerine zenginlik katmışlardır.
İtalya'nın en büyük eğlencesi haline gelen bu gösterilerden pay kapmak niyetinde olan insanların, para karşılığında dövüşmek için başvuru yarışına girdiği bilinmektedir. başvurusu kabul edilenler gladyatör okulu "ludus"a giderek eğitim alır, eğitimi başarıyla tamamlayanların gladyatör unvanı pleb meclisinde onaylandıktan sonra bu kişiler arenaya çıkma hakkı kazanırdı. arenaya çıkacak gönüllü gladyatörlere, ölmeleri durumunda "sorumluluğun kendine ait olduğuna ve hiç bir hak talep etmediğine" dair bir sözleşme imzalattırılırdı. bu yolla zengin olup şöhrete kavuşan çok sayıda roma savaşçısının olduğu bilinmektedir.
günümüzde ise legal/illegal olarak düzenlenen, sınırlı sayıda kişinin davetiye ile içeri alındığı ve müsabaka başına milyon dolarlık bahislerin döndüğü "ölüm dövüşleri"nin esin kaynağı da işte bu gladyatör savaşlarıdır.
Latince "gladiator" sözcüğü "kılıç" anlamına gelen "gladius" kelimesinden türemiştir. bunun sebebi, eski zaman gladyatör dövüşlerinde yalnızca kılıç kullanılabilmesidir. yani gladiator, kılıçla dövüşen kişi anlamına gelmektedir. italya’ da yaşayan etrüsklerden kalma bazı sanat eserlerinin üzerindeki kılıçlı gladyatör tasvirleri, bu tespitin doğruluğunu destekler yöndedir. zaten gladyatör dövüşlerinin geçmişi, etrüskler ordusunda hayatını kaybeden savaşçıların onuruna düzenlenen anma törenlerine dayanır. bu törenlerde düşman savaş esirleri ile ünlü etrüsk komutanları dövüşür ve savaşlarda hayatını kaybeden etrüsk askerlerinin kanına karşılık düşman esirlerin kanı akıtılırdı. bu yöntemle akıtılan düşman kanının, ölünün ruhunu rahatlatacağına inanılırdı.
italya’nın birçok bölgesinde rağbet gören gladyatör dövüşlerinin ünü, en nihayetinde milattan önce 264 yılında roma'ya ulaşır. o yıl, brutus pera adındaki bir aristokrat, ölen iki oğlu marcus ile decimus’un cenaze törenleri sırasında 6 gladyatörün savaşacağı bir organizasyon tertip eder ve sonraki süreçte cenaze törenlerinde gladyatör dövüştürmek bir gelenek haline gelir. bu gelenek, mö 3. ve 2. yüzyıllarda roma halkının beğenisini kazanır ve roma senatosu, gladyatör dövüşlerinin halkın eğlence aracı olarak kabul edilmesi yönünde bir karar alır. bu kararda, gladyatör dövüşlerinin halkı askerliğe özendirmesi ve onları yunan kökenli gösterilerden uzaklaştırması da önemli bir etkendir.
"Munus" adı verilen gladyatör gösterilerinin resmen kabulü ile birlikte, birçok romalı yetkili halkın sempatisini kazanmak üzere rekabete girişmiş ve gladyatör dövüşlerinin arasına "venatio" adı verilen gladyatörlerin vahşi hayvanlarla dövüştürüldüğü bir başka gösteri türü de eklenmiştir.
farklı coğrafyalarda giderek yaygınlaşan gladyatör gösterileri, her ülkede aynı ilgiyle karşılanmamıştır. antik yunan filozofları, bu karşılaşmaların insancıl olmadığını belirtmek suretiyle gladyatörlüğe karşı çıkmışlardır. öte yandan bu gösterilerin suriye, mısır ve anadolu’da da benimsendiği bilinmektedir. nitekim suriye krallarından antiokhos ephiphanes'in mö. 174-164 yıllarında ülkenin başkenti antiokheia’da gladyatör dövüşleri düzenlettiği bilinmektedir. gladyatör dövüşleri anatolia/anadolu halkı tarafından da benimsenmiş olacak ki o dönemde nysa (sultanhisar) ve laodikeia (denizli) gibi kentlerde de dövüşlerin yapıldığı arenalar (amphiteatrum) inşa edilmiştir.
roma kralları, halkın ilgisini dorukta tutabilmek ve roma’nın dünyanın dört bir yanına egemen olduğunu kanıtlamak üzere farklı kavimlerden gelen gladyatörlerin seçimine de özen göstermiştir. roma arenalarındaki yabancı gladyatörler daha çok gallia ve trakyalılar iken, imparatorluk devrinde zapt edilen ülkelerin çoğalması ve esir sayısının artması ile asya ve afrika kökenli gladyatörler de rağbet görmüştür.
Gladyatör dövüşlerinde diğer bir önemli nokta da arenaya çıkan her gladyatörün kendi ülkesini simgeleyen giysiler içinde, yine kendi ülkesine özgü silahlarla dövüşmesiydi. bazı imparatorların bu gösterilere çeşitli değişiklikler kattığı da olurdu. örneğin; ünlü imparator neron'un, parth kralı onuruna düzenlediği gösteride yalnızca zencileri dövüştürdüğü, bazı özel gecelerde ise yalnızca cücelerin tercih edildiği bilinmektedir.
gladyatör dövüşleri zaman içerisinde farklı amaçlarda da kullanıldı:
roma hukuk sisteminde mahkemelerin köle veya özgür insanlara verdiği ölüm cezaları, olağan gladyatör dövüşlerinden önce "günü biraz daha renklendirmek" amacıyla arenada tatbik edilirdi. arena’da ölüme mahkum edilen kişi, yöneticiler tarafından "editor muneris"e yani organizatöre teslim edilir ve bir gladyatör gösterisine kadar bekletilirdi. ölüme mahkum edilen kişi ya vahşi hayvanların önüne silahsız atılır ya da bir gladyatör tarafından acımasızca infaz edilirdi. bazı zamanlarda ölüm cezası alan mahkumlar birbiriyle dövüştürülür, hayatta kalan mahkum ağır yaralı ise gösteri sonunda cellatlar tarafından öldürülürdü. ölüme mahkum edilen insanların arenaya çıkarılması kimi zaman gladyatör gösterilerinden bile daha fazla ilgi görürdü. bu durumu fark eden romalı zengin aileler, siyahi kölelerini eğiterek arenada dövüşmeye zorlamışlar ve bu yoldan kazandıkları parayla zenginliklerine zenginlik katmışlardır.
İtalya'nın en büyük eğlencesi haline gelen bu gösterilerden pay kapmak niyetinde olan insanların, para karşılığında dövüşmek için başvuru yarışına girdiği bilinmektedir. başvurusu kabul edilenler gladyatör okulu "ludus"a giderek eğitim alır, eğitimi başarıyla tamamlayanların gladyatör unvanı pleb meclisinde onaylandıktan sonra bu kişiler arenaya çıkma hakkı kazanırdı. arenaya çıkacak gönüllü gladyatörlere, ölmeleri durumunda "sorumluluğun kendine ait olduğuna ve hiç bir hak talep etmediğine" dair bir sözleşme imzalattırılırdı. bu yolla zengin olup şöhrete kavuşan çok sayıda roma savaşçısının olduğu bilinmektedir.
günümüzde ise legal/illegal olarak düzenlenen, sınırlı sayıda kişinin davetiye ile içeri alındığı ve müsabaka başına milyon dolarlık bahislerin döndüğü "ölüm dövüşleri"nin esin kaynağı da işte bu gladyatör savaşlarıdır.