Yedi Güzel Adam Sözleri ve Şiirleri

Yedi Güzel Adam Sözleri​

Nedir bu doğruların eğrilerden çektiği?​

Nice cana kıyıldı bu dünyada; Sünni diye kıyıldı, Alevi diye kıyıldı; Türk diye, Kürt diye, oysa ki hepimiz kardeşiz.


Ya Rab bana öyle bir eş ver ki hamlığımı yüzüme vurmasın, engin gülüşüyle beni yıkasın.

Sevdiklerin elini bırakmadıkça umut hep vardır…

Olanda hayır vardır, soframa bir arkadaş diledim sen geldin, hiçbir şey boşuna değildir.

Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım.


Ben kızlara değil, buzlara yazıyorum.

Yaslan göğsüme sevdiğim. Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir.

Perdenin gerisinde, ben ile seni bir konuşturan var perde kalkarsa ne sen kalırsın ne ben…

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman, bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!

Solcu dediğin eline silah almaz, fikir alır.

Duvara iki şiir yazıldı diye bu bayrak inmez, bu vatan bölünmez. Ya da bütün şairleri asalım, bütün şiirleri yakalım!

İnsanların kanatları yok. İnsanların kanatları yüreklerinde

Kalabalık içinde yalnızlık aslında büyük şehir. Gürültülü, kirli, zehirli…

Bana sus olmayı, sus olup ruhumu duymayı öğrettin bugün…

Kini olanın dini yoktur, sevgi tohumu ekmekten usanmayın.

Senin sevinçlerini de hüzünlerini de biriktiriyorum ben.

Yakanlara, yıkanlara inat tutacağız elini, inadına seveceğiz.

Tek kişilik sevgi buz dağını eritmeye yetmiyor. Sevgin büyüdükçe içindeki acı da büyüyor. Bu aşka umudum yok artık.

Kur’an yerine içki içmeyi, Allah’ı anmak yerine kumar oynamayı öğretseydin, yabancılaşmanın uşak liderlerini sevdirseydin, başım önümde dolaşacaktım.

Korkusundan çarşıya inemeyen koskoca Kara Lise’nin müdürüne yemek pişiriyoruz Müdür Efendi!

İnsanların doğasında, bağlılık vardır.

Aşk ve dava ikisinden birini meyl ediyor gönül…

Aşk bu işte, her şeyi göze aldırır.

Siz yanlışı hep başka bir yanlışla düzeltmeye çalışıyorsunuz. Yanlış yanlıştır, güzeli olmaz gülüm.

Ama sen uzaklardaydın ey kalbim. Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı.

Solcu dediğin adam, insan sever. Solun fikrinde de fiiliyatında da zorbalık ve şiddet yoktur.

Dünya durdukça, şeytan zehrini akıtmaya devam edecek. Uyanık olup ayrıya gayrıya düşmeyeceğiz.

Zaten iyiler hep kırılır, yıkılır, dövülür, sövülür…

Benim için baklavadan daha tatlı bir şey varsa o da kitaptır.

Birimiz yağmuru dansa kaldırsın. Birimiz çocuk olsun yeniden.

Kaçmak kalp yarasını derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.

Nuri Pakdil’in dediği gibi: “Kelamın ve kalemin özgür kılınacağı zamanlara selam olsun”

Aşk her zaman iyiliktir, iyileştirir.

İslam garip başladı, bir gün gene o garip haline dönecek. Ne mutlu o günün garip müminlerine.

Hayat ne garip; bir yanımız yıkılırken, bir yanımız yapılmakta.

Bazen aklım almıyor, sokaklara çıkıp üstadın haykırdığı gibi “Durun Kalabalıklar” diye haykırasım geliyor.

Burada katiller değil kitaplar saklanır Memur Bey.

Öyle insanlar vardır ki, surette dost, kalpte düşmandır.

Bizim gözlerimizden dökülüp buz keser aşkımız; Zarifoğlu’nun hem gözlerinden hem sözlerinden dökülüyor.

“İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar” Siz yine hayâl etmeye devam edin!

Nerede insan varsa, orada iyilik de kötülük de vardır.

Sen mi kitaplara âşıksın yoksa kitaplar mı sana âşık bilemedim?

Herkes dünyayı kendi gönül penceresinden seyreder.

Siz oturdunuz mu hiç kıldan ince uçurumlarda. Biz yatıyoruz her gün beli bükülmüş duvar diplerinde.

Eğer eşitlikçi bir toplum istiyorsan bunun çözümü silah değil, adalet ve vicdandır.

Birliği anlamak için bazen ikiliğe düşmek gerek.

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm. Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm.

Gelecek umutsuz olsa bile aşk kadere kafa tutar mı?

Şahit; seyreder sadece, baktığı manzara içine kendisini koymaz.

Herkes dünyayı kendi gönül penceresinden seyreder.

Müslüman dediğin biraz dirayetli olur, ferasetli olur; ne aldanır, ne de aldatır!

Cehalet, kör inadın genel adıdır.

Aşk bu yaşı mı olur? İstersen kapıyı çaldığında açma; pencereden, bacadan, illa bir yerden girer.