Hades
Bugün konumuz Yunan mitolojisinin kötü ya da kötü olarak bilinen ölümün ve ölülerin Tanrısı Hades
Roma mitolojisinde adı Pluton olarak geçen Hades; Zeus ve Poseidon’un da kardeşidir. Zeus Dünyayı kardeşleri arasında bölüştürürken kendisine gökyüzünü, Poseidon’a denizleri ve Hades’e de yer altını vermiştir.
Hades adı ‘Görünmez’ anlamına gelir ve bu tanrı görünmezlik özelliğine sahiptir. Hades’in bir başlığı vardır ve bu başlık onun görünmez olmasını sağlamaktadır. Yunan mitolojisinde Hades’in görünmezlik başlığını başka tanrıların ya da yarı tanrıların da taktığını görürüz. Herakles, Perseus, Hermes ve Athena farklı mitlerde bu başlığı takmışlardır. Bu başlık Alman masallarında ise ‘’Tarnkappe’’ olarak geçmektedir.
Hades’in bir diğer adı ise Aidoneus’dur ve Plüton ile aynı anlama gelir. (Zengin)
Hesiodos ve Homeros
Şimdi en başa bu Ölüm Tanrısının doğumuna bir gidelim. Kardeşleri gibi o da Kronos ile Rheia’nın oğludur. Heseidos bu Tanrının doğumundan bahsederken şöyle bir ifade kullanır ‘’ Güçlü Hades, perin altında oturan ve yüreği acımak nedir bilmeye Tanrı…’’
Homeros’un İlyada’sında ise Poseidon şöyle der kendi ve Hades’in durumu için ;
‘’Dünya bölündü üçe, üçümüzde aldık payımızı.
Köpüklü deniz düştü bana, Sisli karanlık ülkesi düştü Hades’in payına’’
Hades ve Persephone
Hades’in bir de karısı var huyu huyuna suyu suyuna… Adı Persephone. İkisi de acımasız, kalpsiz ve duygusuzlar. Şimdi şöyle düşünün o zamanlarda yaşıyorsunuz ve Hades’e, Zeus’a ve diğer tanrılara inanıyorsunuz. İnandığınız dinin bazı kuralları oluyor haliyle. Tanrıların da kızmaması için özen gösteriyorsunuz.
Ama diyelim bir yerde ufak bir hata yaptınız, Zeus, Athena veya başka bir tanrıya karşı. Hemen onlara sunu ya da kurban verirseniz bu Tanrılar yumuşayabilir. Sizi cezalandırmaktan vazgeçebilirler.
Ancak Hades ve karısı için böyle bir şey söz konusu değil. Biraz izole olduklarını düşünebilirsiniz. Diğer tanrıların bu ikisini sevmediğini bir çok dönem yazarından öğrenebilirsiniz. Ayrıca insanların da bu iki tanrıyı neden sevmediği rahatça anlaşılabilir. Mesela Homeros Hades’in diyarı için ‘’ Tanrıların bile tiksindiği çirkef dolu ülke !’’ demiş.
Hades iç ışık gelmeyen, zifiri karanlık diyarında kendi halinde yaşamaktan da oldukça memnun görünür aslında. Aksi ve çekilmezdir. Tanrıların düzenlediği ışıklar içindeki ziyafetlere katılmaz ya da kardeş oldukları halde onlarla takılmaz. Takılmaz derken toplantı v.s gitmez.
Hades’in en ünlü efsanesi ise Demeter’in kızı Persephone’yi kaçırmasıdır.
Bu efsane genel olarak mevsimlerin döngüsünü, kışın ölüp, yazın dirilmesini simgeler.
Persephone’nin Kaçırılması
Hades bu efsanede Persephone’ye aşık olur ve onu yeraltının derinliklerine kaçırır. Yani karısını elde etmesi biraz zor olmuş diyebiliriz. Bir daha da yeryüzüne çıkmasını engellemek için Persephone’ye bir nar tanesi yedirir.
Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü Hades’in yer altı dünyasında ağzına tek lokma bir şey bile alırsanız bir daha asla çıkamazsınız… Efsane ise ilginç bir şekilde son buluyor. Demeter (Persephone’nin Annesi) Zeus’a yalvarıyor onu kurtarması için. Zues bu kaçırılma olayında payı olduğu için acıyor Demeter’e ve kızın altı ay yer altında altı ay yer üstünde yaşamasına karar veriyor.
Bernini ”Persephone’nin Kaçırılması” Eseri
Resimlerini gördüğünüz bu eser ise Lorenzo Bernini’nin ‘’Persephone’nin Kaçırılışı’’ adlı eserini görüyorsunuz. Roma’da Borghese Galerisinde sergilenen ve mermerden yapılmış olan bu eser Barok heykel sanatının en güzel örneklerinden biridir… Bernini’nin heykellerinde göze çarpan en önemli özellik ‘’anı’’ yansıtmalarıdır.
Bu çalışmasında Hedes’in Persephone’yi tam da yakaladığı anı bizlere göstermek istemiş. Hades güçlü kollarıyla kadını tutuyor ve yüzünde korkunç bir ifade var. Sanki sırıtıyor gibi… Kadın ise dehşete düşmüş bir şekilde Hades’in güçlü kollarından kurtulmaya çalışıyor.
Hades’i nasıl ittiğine bakın. Hades’in sinsi gülümsemesi ile Persephone’nin yüzündeki tiksintiyle karışık korku ifadesi, izleyici olarak sizde garip bir duygu uyandırır.
Hikayeyi bilmezseniz sanki bir saniye sonra kızın kurtulmasını beklersiniz. Bernini bu eseri incelerken kasılmamızı ve bu iki figürün mücadelesini hissetmemizi istemiş olmalı. Kadının mücadelenin kuvvetiyle havada uçuşan saçlarına bakın. Bu eserin ”anı” gösterdiğinin en önemli kanıtı.
Hades’in saçı ve sakalı da kadının saçları kadar başarılı ve Michelangelo’nun heykellerinde gördüğümüz saç sakal efekti kadar başarılı olduğunu görüyoruz.
Bernini’nin heykelleri hareket eden, saçları savrulan, hafif ve güçlüdürler. Onun heykellerinde tenin yumuşaklığını görebilirsiniz. Şiddetin ve zerafetin birbirine geçmiş olması izleyicide karmaşık duygular uyandırır. Ana iki figürün hemen yanlarında ise Hades’in üç başlı köpeği Cerberus’u görüyoruz.
Hadoudomos
Madem bu kadar indik yer altına, sizlere Hades’in diyarından da biraz bahsetmek istiyorum. Buranın adı ‘’Hadoudomos’’ yani ‘’Hades’in Evi’’ olarak bilinmektedir. Birisi öldüğünde bu diyara göçer ve fani dünyada işlediği suçların cezasını da burada çeker. Tabi bu diyara tanrı veya fani olarak girip daha sonra çıkmayı başaranlar da var. Bunlar ; Odysseus, Orpheus, Theseus, Herakles, Vergilius, Aeneis, Aeneas… Listede epey bir isim var…
Kerberos / Cerberus
Bu ölüler diyarına da elbette girip çıkmak kolay değil. Üç bölümden oluşan yer altı dünyasında her bir bölüme ayrı isim verilmiş. Ölen iyi insanlar Elysium’a, kötü insanlar ve Tanrı düşmanları Tartarus’a, ne iyi ne kötü insanlar ise Asphodel’e giderler. Bu yeraltı diyarının kapısını koruyan bir de köpek var.
Az önce heykeli anlatırken bahsettiğim Cerberus… Üç başlı olmasının yanı sıra kuyruğunun bir yılan olması ve sırtında yüzlerce yılan başının bulunması onu korkutucu ve caydırıcı bir koruma yapıyor. Aslında biraz mantıklı düşünürsek kahraman olmaya çalışanların dışında Ölüler Diyarına kim girmek istesin ? Bu devasa zincirlere bağlı korkunç yaratığın asıl görevi ölülerin yer yüzüne çıkmalarını engellemektir.
Hades kardeşleri Poseidon ve Zeus kadar ilgili değildir karşı cinse. Elbette kardeşleri gibi karısını aldatmış ama yalnızca iki kere. Zeus ve Poseidon ile kıyaslandığında bu hayli küçük bir rakam.
İnanç
Daha önce Poseidon konusunu işlerken denizlerin hakimine en çok dua edenlerin denizciler ve balıkçılar olduğunu söylemiştim. Zeus zaten göklerin efendisi olduğu için çiftçiler sürekli ona dua ediyor. Peki Hades’e başka kimler dua ediyor özel olarak ? Roma’da Plüton olarak anılan Hades’in, Gladyatörlerin yıkandığı ve yattığı yerlerin uçlarında siyah heykelcikleri ve heykelleri bulunmuştur.
Bu da Ölümü sürekli hatırlamaları ve ona dua etmeleri içindir. Hades’in en sevilmeyen ve korkulan Tanrı olduğuna hiç kuşku yok neredeyse. Onu sinirlendirmemek için insanlar en çok Hades’den kaçınırdı sanırım. Kim ölümün dikkatini çekmek ister ki ? Onun dikkatini çektiklerini düşünürlerse kara koyunlar kurban edip kanlarını yeryüzünde bulunan derin yarıklardan içeri dökerek bu Tanrıdan af dilerlerdi.
Resim, heykel, seramik v.s sanatlarda ise genellikle asa ve tacı ile birlikte siyah saçlı ve siyah sakallı olarak resmedilirdi. Bir de üç başlı köpeğini çoğu zaman hemen yanında görürsünüz.
Söyleyeceklerim bu kadar. Okuduğunuz için teşekkür ederim, sanatla kalın.
Kaynaklar;
Azra Erhat – ‘Mitoloji Sözlüğü’
Bedrettin Cömert – ‘Mitoloji ve İkonografi’
Bugün konumuz Yunan mitolojisinin kötü ya da kötü olarak bilinen ölümün ve ölülerin Tanrısı Hades
Roma mitolojisinde adı Pluton olarak geçen Hades; Zeus ve Poseidon’un da kardeşidir. Zeus Dünyayı kardeşleri arasında bölüştürürken kendisine gökyüzünü, Poseidon’a denizleri ve Hades’e de yer altını vermiştir.
Hades adı ‘Görünmez’ anlamına gelir ve bu tanrı görünmezlik özelliğine sahiptir. Hades’in bir başlığı vardır ve bu başlık onun görünmez olmasını sağlamaktadır. Yunan mitolojisinde Hades’in görünmezlik başlığını başka tanrıların ya da yarı tanrıların da taktığını görürüz. Herakles, Perseus, Hermes ve Athena farklı mitlerde bu başlığı takmışlardır. Bu başlık Alman masallarında ise ‘’Tarnkappe’’ olarak geçmektedir.
Hades’in bir diğer adı ise Aidoneus’dur ve Plüton ile aynı anlama gelir. (Zengin)
Hesiodos ve Homeros
Şimdi en başa bu Ölüm Tanrısının doğumuna bir gidelim. Kardeşleri gibi o da Kronos ile Rheia’nın oğludur. Heseidos bu Tanrının doğumundan bahsederken şöyle bir ifade kullanır ‘’ Güçlü Hades, perin altında oturan ve yüreği acımak nedir bilmeye Tanrı…’’
Homeros’un İlyada’sında ise Poseidon şöyle der kendi ve Hades’in durumu için ;
‘’Dünya bölündü üçe, üçümüzde aldık payımızı.
Köpüklü deniz düştü bana, Sisli karanlık ülkesi düştü Hades’in payına’’
Hades ve Persephone
Hades’in bir de karısı var huyu huyuna suyu suyuna… Adı Persephone. İkisi de acımasız, kalpsiz ve duygusuzlar. Şimdi şöyle düşünün o zamanlarda yaşıyorsunuz ve Hades’e, Zeus’a ve diğer tanrılara inanıyorsunuz. İnandığınız dinin bazı kuralları oluyor haliyle. Tanrıların da kızmaması için özen gösteriyorsunuz.
Ama diyelim bir yerde ufak bir hata yaptınız, Zeus, Athena veya başka bir tanrıya karşı. Hemen onlara sunu ya da kurban verirseniz bu Tanrılar yumuşayabilir. Sizi cezalandırmaktan vazgeçebilirler.
Ancak Hades ve karısı için böyle bir şey söz konusu değil. Biraz izole olduklarını düşünebilirsiniz. Diğer tanrıların bu ikisini sevmediğini bir çok dönem yazarından öğrenebilirsiniz. Ayrıca insanların da bu iki tanrıyı neden sevmediği rahatça anlaşılabilir. Mesela Homeros Hades’in diyarı için ‘’ Tanrıların bile tiksindiği çirkef dolu ülke !’’ demiş.
Hades iç ışık gelmeyen, zifiri karanlık diyarında kendi halinde yaşamaktan da oldukça memnun görünür aslında. Aksi ve çekilmezdir. Tanrıların düzenlediği ışıklar içindeki ziyafetlere katılmaz ya da kardeş oldukları halde onlarla takılmaz. Takılmaz derken toplantı v.s gitmez.
Hades’in en ünlü efsanesi ise Demeter’in kızı Persephone’yi kaçırmasıdır.
Bu efsane genel olarak mevsimlerin döngüsünü, kışın ölüp, yazın dirilmesini simgeler.
Persephone’nin Kaçırılması
Hades bu efsanede Persephone’ye aşık olur ve onu yeraltının derinliklerine kaçırır. Yani karısını elde etmesi biraz zor olmuş diyebiliriz. Bir daha da yeryüzüne çıkmasını engellemek için Persephone’ye bir nar tanesi yedirir.
Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü Hades’in yer altı dünyasında ağzına tek lokma bir şey bile alırsanız bir daha asla çıkamazsınız… Efsane ise ilginç bir şekilde son buluyor. Demeter (Persephone’nin Annesi) Zeus’a yalvarıyor onu kurtarması için. Zues bu kaçırılma olayında payı olduğu için acıyor Demeter’e ve kızın altı ay yer altında altı ay yer üstünde yaşamasına karar veriyor.
Bernini ”Persephone’nin Kaçırılması” Eseri
Resimlerini gördüğünüz bu eser ise Lorenzo Bernini’nin ‘’Persephone’nin Kaçırılışı’’ adlı eserini görüyorsunuz. Roma’da Borghese Galerisinde sergilenen ve mermerden yapılmış olan bu eser Barok heykel sanatının en güzel örneklerinden biridir… Bernini’nin heykellerinde göze çarpan en önemli özellik ‘’anı’’ yansıtmalarıdır.
Bu çalışmasında Hedes’in Persephone’yi tam da yakaladığı anı bizlere göstermek istemiş. Hades güçlü kollarıyla kadını tutuyor ve yüzünde korkunç bir ifade var. Sanki sırıtıyor gibi… Kadın ise dehşete düşmüş bir şekilde Hades’in güçlü kollarından kurtulmaya çalışıyor.
Hades’i nasıl ittiğine bakın. Hades’in sinsi gülümsemesi ile Persephone’nin yüzündeki tiksintiyle karışık korku ifadesi, izleyici olarak sizde garip bir duygu uyandırır.
Hikayeyi bilmezseniz sanki bir saniye sonra kızın kurtulmasını beklersiniz. Bernini bu eseri incelerken kasılmamızı ve bu iki figürün mücadelesini hissetmemizi istemiş olmalı. Kadının mücadelenin kuvvetiyle havada uçuşan saçlarına bakın. Bu eserin ”anı” gösterdiğinin en önemli kanıtı.
Hades’in saçı ve sakalı da kadının saçları kadar başarılı ve Michelangelo’nun heykellerinde gördüğümüz saç sakal efekti kadar başarılı olduğunu görüyoruz.
Bernini’nin heykelleri hareket eden, saçları savrulan, hafif ve güçlüdürler. Onun heykellerinde tenin yumuşaklığını görebilirsiniz. Şiddetin ve zerafetin birbirine geçmiş olması izleyicide karmaşık duygular uyandırır. Ana iki figürün hemen yanlarında ise Hades’in üç başlı köpeği Cerberus’u görüyoruz.
Hadoudomos
Madem bu kadar indik yer altına, sizlere Hades’in diyarından da biraz bahsetmek istiyorum. Buranın adı ‘’Hadoudomos’’ yani ‘’Hades’in Evi’’ olarak bilinmektedir. Birisi öldüğünde bu diyara göçer ve fani dünyada işlediği suçların cezasını da burada çeker. Tabi bu diyara tanrı veya fani olarak girip daha sonra çıkmayı başaranlar da var. Bunlar ; Odysseus, Orpheus, Theseus, Herakles, Vergilius, Aeneis, Aeneas… Listede epey bir isim var…
Kerberos / Cerberus
Bu ölüler diyarına da elbette girip çıkmak kolay değil. Üç bölümden oluşan yer altı dünyasında her bir bölüme ayrı isim verilmiş. Ölen iyi insanlar Elysium’a, kötü insanlar ve Tanrı düşmanları Tartarus’a, ne iyi ne kötü insanlar ise Asphodel’e giderler. Bu yeraltı diyarının kapısını koruyan bir de köpek var.
Az önce heykeli anlatırken bahsettiğim Cerberus… Üç başlı olmasının yanı sıra kuyruğunun bir yılan olması ve sırtında yüzlerce yılan başının bulunması onu korkutucu ve caydırıcı bir koruma yapıyor. Aslında biraz mantıklı düşünürsek kahraman olmaya çalışanların dışında Ölüler Diyarına kim girmek istesin ? Bu devasa zincirlere bağlı korkunç yaratığın asıl görevi ölülerin yer yüzüne çıkmalarını engellemektir.
Hades kardeşleri Poseidon ve Zeus kadar ilgili değildir karşı cinse. Elbette kardeşleri gibi karısını aldatmış ama yalnızca iki kere. Zeus ve Poseidon ile kıyaslandığında bu hayli küçük bir rakam.
İnanç
Daha önce Poseidon konusunu işlerken denizlerin hakimine en çok dua edenlerin denizciler ve balıkçılar olduğunu söylemiştim. Zeus zaten göklerin efendisi olduğu için çiftçiler sürekli ona dua ediyor. Peki Hades’e başka kimler dua ediyor özel olarak ? Roma’da Plüton olarak anılan Hades’in, Gladyatörlerin yıkandığı ve yattığı yerlerin uçlarında siyah heykelcikleri ve heykelleri bulunmuştur.
Bu da Ölümü sürekli hatırlamaları ve ona dua etmeleri içindir. Hades’in en sevilmeyen ve korkulan Tanrı olduğuna hiç kuşku yok neredeyse. Onu sinirlendirmemek için insanlar en çok Hades’den kaçınırdı sanırım. Kim ölümün dikkatini çekmek ister ki ? Onun dikkatini çektiklerini düşünürlerse kara koyunlar kurban edip kanlarını yeryüzünde bulunan derin yarıklardan içeri dökerek bu Tanrıdan af dilerlerdi.
Resim, heykel, seramik v.s sanatlarda ise genellikle asa ve tacı ile birlikte siyah saçlı ve siyah sakallı olarak resmedilirdi. Bir de üç başlı köpeğini çoğu zaman hemen yanında görürsünüz.
Söyleyeceklerim bu kadar. Okuduğunuz için teşekkür ederim, sanatla kalın.
Kaynaklar;
Azra Erhat – ‘Mitoloji Sözlüğü’
Bedrettin Cömert – ‘Mitoloji ve İkonografi’