- Katılım
- 1 yıl 10 ay 5 gün
- Mesajlar
- 2,196
- Tepkime puanı
- 584
- Cinsiyet
Yener Süsoy
Mikroenjeksiyon yöntemini Türkiye'de ilk kez uygulayarak binlerce çifte anne baba olma mutluluğunu tattıran Doç. Dr. Semra Kahraman, arkadaşımız Yener Süsoy'a kısırlık ve tedavisi konusundaki en son gelişmeleri anlattı. Doç. Dr. Kahraman, kısırlığın genetik kökenli olduğuna dikkat çekti.
Spermleri olmayan erkek için tedavi yöntemi yok
Varikosel ameliyatı bizde çok abartılıyor. Kısır olup da varikosel ameliyatı geçirmemiş hiçbir erkeğe rastlamadım Türkiye'de. Menide birkaç spermi olan olgulara bile bu ameliyat uygulanıyor. Varikosel ameliyatının gebelik yönünden pozitif verisi yok.
Menilerinde veya yumurtalıklarında sperm olmayan erkekler için şu anda bilinen bir tedavi yöntemi yok. Ancak, bu erkeklerden aldığımız yumurtalık doku parçalarını dondurarak saklıyoruz. Yakın bir gelecekte duraksamış hücreler için tedavi yöntemi söz konusu olabilir. Mesela kök hücrelerden seks hücreleri elde edilmesi gibi.
40'ından sonra gebelik riskli
Korunmayan bir çift için normal koşullarda evliliğin birinci yılında gebe kalma şansı yüzde 80, ikinci yılda yüzde 10, üçüncü yılda ise yüzde 1.2, dördüncü yılda ise yüzde 0.6'dır.
İlk adetin görülmesinden hemen sonraki yıllarda gebelik şansı yüksek değildir. Cinsel olgunluk yaşının başlamasına kadar geçen sürede genellikle adetler düzenli olarak meydana gelmez ve yumurtlama olmaması bu dönemde sıktır.
Kadında 40 yaşından sonra gebelik olasılığı ileri derecede azalır. 40 yaş ve üzerindekilerde adet düzeni çoğunlukla normal olduğu halde gebe kalma oranı yüzde 10'nun altına düşer. Yumurtaların gelişmesi ve ovulasyon meydana gelse bile oluşan yumurtaların kolayca döllenebilmesi güçtür. Ayrıca gebelik oluştuğunda anne yaşının ileri olması nedeniyle bebekte kromozom anomalileri ve düşük riski artar.
Mikroenjeksiyonda başarı şansı yüksek
Kadının yumurtalık kapasitesi iyiyse mikroenjeksiyon yöntemi 8 kez denenebilir. Bu denemeler arasında üç ay ara vermek gerekiyor.
Belirleyici olan kadının yaşı değil, yumurtalık kapasitesi. Bizim merkezimizde yaş sınırı 45. Mikroenjeksiyonun başarısı yumurtalık kapasitesine bağlı.
Mikroenjeksiyona başlamadan üç ay öncesinden anne adayına günlük 400 mikrogram dozda folik asit kürüne başlatıyoruz. Folik asit bebekte ortaya çıkabilecek nörolojik sakatlıkları engelliyor.
Genetik tanı tekniğiyle doğacak çocuğun cinsiyetini embriyodan Türkiye'de ilk kez biz belirleyebiliyoruz ama bu yasak. Genetik bölümümüz embriyonun cinsiyetini tanımladığı halde bu bilgiyi sadece seks kromozomlarında hastalık varsa bize bildiriyor. Onun dışında biz cinsiyeti göz önüne almadan sadece sağlıklı olduğu belirlenen embriyoları hastaya veriyoruz.
Mikroenjeksiyon ve tüp bebek uygulamasında kesinlikle eşlerin kendi yumurtaları kullanılıyor. Aksi bir uygulama hem kanuni olarak yasak, hem de alınan güvenlik önlemleri nedeniyle imkansız.
Embriyoların döllendiği gün dondurularak saklayarak birden fazla embriyo tranfsfer şansı oluşturuyoruz. Bu yöntem hem başarı oranını arttırıyor, hem de ekonomik. Embriyoları eksi 196 derecedeki tanklarda saklıyoruz. Bunların kimlere ait olduklara haritalarla belli.
Günah keçisi oldum
Yener bey, kısırlık tedavisinin son aşaması olan mikroenjeksiyonu Türkiye'de ilk uygulayan ben oldum. 1993'te Ankara Sevgi Hastanesi'nde Tokatlı tanınmış bir aileye uyguladım ve bir yıl sonra Ceren dünyaya geldi. Bugüne kadar Ceren'lerin sayısı 4 bini geçti. 1991'de oğlum Mert'i doğumundan beş ay sonra tüp bebek eğitimi almak için yurtdışına gittim. 1987 doğumlu kızım Merve'yi ise Ankara'da kayınvalideme bıraktım. Döndüğümde Mert 1,5 yaşındaydı ve beni günlerce tanımadı. Ülkemizde bunu gerçekleştirebilmek için gecelerce pipetleri kendim hazırladım, laboratuvarda ağladığım zamanlar oldu. Teknoloji yeterli değildi, danışacağım kimse yoktu. 9 yıllık o ağır çalışmaların sonucudur ki, bugün Türkiye'de bir tüp bebeğin laboratuvar işlerinin tamamını yapabilen tek jinekoloğum. Mikroenjeksiyonun günah keçisi oldum, kimi meslektaşlarım beni kısır erkeklere yanlış mesaj vermekle suçladılar. Aynı meslektaşlar sonradan yurtdışındaki kongrelere katılmış olacaklar ki, bunun bir devrim olduğunu söylemeye başladılar. Mikroenjeksiyonun Türkiye'deki günah keçisi ben oldum. Bu bir ekip işi, ben orkestra şefiyim. Şu anda 42 kişilik muhteşem bir ekibim var. Bilgi birikimi ve deneyimlerimiz nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından Eğitim Merkezi olarak kabul edildik. Ben yıllardır Sağlık Bakanlığı Tüp Bebek Üst Kurulu üyesiyim. Ne var ki devletimiz kısırlıkla ilgili tedaviyi hiçbir şekilde desteklemiyor, sanki böyle çiftlere verilmiş bir ceza.
Feministim ve zor kadınım
Düzenli olarak sağlık kontrolüne giderim, yılda bir kez mamografi yaptırırım. En küçük şikayette ilaca başvuran biri değilim.
Haftada üç gün iki saat step yapıyorum, ayrıca evde yürüme bandı var.
Düzenli olarak selenyum, magnezyum, çinko, C vitamini gibi antioksidanlar ile 80 mg'lık bebe aspirini kullanırım.
Günde 8 saat mikroskopa baktığım için gözyaşım kuruyor. Bir de pozisyona bağlı bel fıtığı problemim var.
Burnum kemerli olduğu için 1981 yılında Ankara'da burnuma estetik yaptırdım.
Fenerbahçeliyim, kızım, oğlum ve eşim ise Cimbomlu.
Kadın haklarının savunucusuyum, feministim denebilir.
Mükemmeliyetçiliğimden dolayı zor bir kadınım, benimle çalışmak kolay değildir.
Hayatın başladığı nokta benim için çok önemli. O esnada kendimi Tanrıya çok yakın hissediyorum. Reankarnasyona inanmıyorum.
Cerrahiyi çok seviyorum, stres yapan her şey benim hoşuma gidiyor. Ameliyattan sonra başarınızı görmek büyük bir olay.
Mikroenjeksiyon yöntemini Türkiye'de ilk kez uygulayarak binlerce çifte anne baba olma mutluluğunu tattıran Doç. Dr. Semra Kahraman, arkadaşımız Yener Süsoy'a kısırlık ve tedavisi konusundaki en son gelişmeleri anlattı. Doç. Dr. Kahraman, kısırlığın genetik kökenli olduğuna dikkat çekti.
Spermleri olmayan erkek için tedavi yöntemi yok
Varikosel ameliyatı bizde çok abartılıyor. Kısır olup da varikosel ameliyatı geçirmemiş hiçbir erkeğe rastlamadım Türkiye'de. Menide birkaç spermi olan olgulara bile bu ameliyat uygulanıyor. Varikosel ameliyatının gebelik yönünden pozitif verisi yok.
Menilerinde veya yumurtalıklarında sperm olmayan erkekler için şu anda bilinen bir tedavi yöntemi yok. Ancak, bu erkeklerden aldığımız yumurtalık doku parçalarını dondurarak saklıyoruz. Yakın bir gelecekte duraksamış hücreler için tedavi yöntemi söz konusu olabilir. Mesela kök hücrelerden seks hücreleri elde edilmesi gibi.
40'ından sonra gebelik riskli
Korunmayan bir çift için normal koşullarda evliliğin birinci yılında gebe kalma şansı yüzde 80, ikinci yılda yüzde 10, üçüncü yılda ise yüzde 1.2, dördüncü yılda ise yüzde 0.6'dır.
İlk adetin görülmesinden hemen sonraki yıllarda gebelik şansı yüksek değildir. Cinsel olgunluk yaşının başlamasına kadar geçen sürede genellikle adetler düzenli olarak meydana gelmez ve yumurtlama olmaması bu dönemde sıktır.
Kadında 40 yaşından sonra gebelik olasılığı ileri derecede azalır. 40 yaş ve üzerindekilerde adet düzeni çoğunlukla normal olduğu halde gebe kalma oranı yüzde 10'nun altına düşer. Yumurtaların gelişmesi ve ovulasyon meydana gelse bile oluşan yumurtaların kolayca döllenebilmesi güçtür. Ayrıca gebelik oluştuğunda anne yaşının ileri olması nedeniyle bebekte kromozom anomalileri ve düşük riski artar.
Mikroenjeksiyonda başarı şansı yüksek
Kadının yumurtalık kapasitesi iyiyse mikroenjeksiyon yöntemi 8 kez denenebilir. Bu denemeler arasında üç ay ara vermek gerekiyor.
Belirleyici olan kadının yaşı değil, yumurtalık kapasitesi. Bizim merkezimizde yaş sınırı 45. Mikroenjeksiyonun başarısı yumurtalık kapasitesine bağlı.
Mikroenjeksiyona başlamadan üç ay öncesinden anne adayına günlük 400 mikrogram dozda folik asit kürüne başlatıyoruz. Folik asit bebekte ortaya çıkabilecek nörolojik sakatlıkları engelliyor.
Genetik tanı tekniğiyle doğacak çocuğun cinsiyetini embriyodan Türkiye'de ilk kez biz belirleyebiliyoruz ama bu yasak. Genetik bölümümüz embriyonun cinsiyetini tanımladığı halde bu bilgiyi sadece seks kromozomlarında hastalık varsa bize bildiriyor. Onun dışında biz cinsiyeti göz önüne almadan sadece sağlıklı olduğu belirlenen embriyoları hastaya veriyoruz.
Mikroenjeksiyon ve tüp bebek uygulamasında kesinlikle eşlerin kendi yumurtaları kullanılıyor. Aksi bir uygulama hem kanuni olarak yasak, hem de alınan güvenlik önlemleri nedeniyle imkansız.
Embriyoların döllendiği gün dondurularak saklayarak birden fazla embriyo tranfsfer şansı oluşturuyoruz. Bu yöntem hem başarı oranını arttırıyor, hem de ekonomik. Embriyoları eksi 196 derecedeki tanklarda saklıyoruz. Bunların kimlere ait olduklara haritalarla belli.
Günah keçisi oldum
Yener bey, kısırlık tedavisinin son aşaması olan mikroenjeksiyonu Türkiye'de ilk uygulayan ben oldum. 1993'te Ankara Sevgi Hastanesi'nde Tokatlı tanınmış bir aileye uyguladım ve bir yıl sonra Ceren dünyaya geldi. Bugüne kadar Ceren'lerin sayısı 4 bini geçti. 1991'de oğlum Mert'i doğumundan beş ay sonra tüp bebek eğitimi almak için yurtdışına gittim. 1987 doğumlu kızım Merve'yi ise Ankara'da kayınvalideme bıraktım. Döndüğümde Mert 1,5 yaşındaydı ve beni günlerce tanımadı. Ülkemizde bunu gerçekleştirebilmek için gecelerce pipetleri kendim hazırladım, laboratuvarda ağladığım zamanlar oldu. Teknoloji yeterli değildi, danışacağım kimse yoktu. 9 yıllık o ağır çalışmaların sonucudur ki, bugün Türkiye'de bir tüp bebeğin laboratuvar işlerinin tamamını yapabilen tek jinekoloğum. Mikroenjeksiyonun günah keçisi oldum, kimi meslektaşlarım beni kısır erkeklere yanlış mesaj vermekle suçladılar. Aynı meslektaşlar sonradan yurtdışındaki kongrelere katılmış olacaklar ki, bunun bir devrim olduğunu söylemeye başladılar. Mikroenjeksiyonun Türkiye'deki günah keçisi ben oldum. Bu bir ekip işi, ben orkestra şefiyim. Şu anda 42 kişilik muhteşem bir ekibim var. Bilgi birikimi ve deneyimlerimiz nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından Eğitim Merkezi olarak kabul edildik. Ben yıllardır Sağlık Bakanlığı Tüp Bebek Üst Kurulu üyesiyim. Ne var ki devletimiz kısırlıkla ilgili tedaviyi hiçbir şekilde desteklemiyor, sanki böyle çiftlere verilmiş bir ceza.
Feministim ve zor kadınım
Düzenli olarak sağlık kontrolüne giderim, yılda bir kez mamografi yaptırırım. En küçük şikayette ilaca başvuran biri değilim.
Haftada üç gün iki saat step yapıyorum, ayrıca evde yürüme bandı var.
Düzenli olarak selenyum, magnezyum, çinko, C vitamini gibi antioksidanlar ile 80 mg'lık bebe aspirini kullanırım.
Günde 8 saat mikroskopa baktığım için gözyaşım kuruyor. Bir de pozisyona bağlı bel fıtığı problemim var.
Burnum kemerli olduğu için 1981 yılında Ankara'da burnuma estetik yaptırdım.
Fenerbahçeliyim, kızım, oğlum ve eşim ise Cimbomlu.
Kadın haklarının savunucusuyum, feministim denebilir.
Mükemmeliyetçiliğimden dolayı zor bir kadınım, benimle çalışmak kolay değildir.
Hayatın başladığı nokta benim için çok önemli. O esnada kendimi Tanrıya çok yakın hissediyorum. Reankarnasyona inanmıyorum.
Cerrahiyi çok seviyorum, stres yapan her şey benim hoşuma gidiyor. Ameliyattan sonra başarınızı görmek büyük bir olay.