İmtihanın böylesi

Piraye

Gönül insanın kıblesidir
Katılım
3 yıl 5 ay 29 gün
Mesajlar
606
Tepkime puanı
298
Konum
34
İsim
Hira
Cinsiyet
bPg20e
Sıradan bir güne gözlerini açtı genç adam. Her gün aynı saate kalkar kahvaltısını yapar. Hanımının hayır duası ile işine gitmek üzere yola koyuluyordu. Haftanın altı günü kurulmuş saat gibi hep aynı şeyleri tekrar eder dururdu. Yine kahvaltısını yaptı giyinip hayır dua ile yola çıktı hava soğuktu işine gideceği için içi titriyor bir an önce işe varmak için hızlı, hızlı yürüyordu. Biraz gitmişti ki önünde yaşlı hırpani bir adam belirdi. Adam yolunu kesip bir şeyler mırıldandı. Genç adam anlamamıştı söylediklerini ona doğru hafifçe eğildi buyur amca bir derdin mi var dedi. Adam titrek bir sesle ekmek diyebildi genç adam elini cebine attı. Ekmek parası çıkarıp ihtiyara uzattı. Adam orayı eli ile iterek ekmek bana ekmek al dedi işe geç kalıyordu. Henüz dükkanlar açılmamıştı. Israrla parayı yine uzattı amca vaktim yok parayla hem ekmek hem katık alırsın dedi. İhtiyar hayır bana ekmeği sen alacaksın dedi. Ve önünde boynunu bükerek durdu. İçi burkuldu genç adamın ne olursa olsun ister işine geç kalsın açık bir fırın bulup ekmeği almaya karar verdi. Birlikte yürümeye başladılar nihayet bir fırın buldular. Genç adam ekmeği aldı yaşlı adama uzattı bir miktarda para verip amca bu parayla ekmeğin yanına katık al başka bir isteğin varsa söyle dedi. Yaşlı adam minnet duymadan gocunmadan bütün samimiyeti ile gencin gözlerinin içine taaa ruhumun derinliklerine bakarak hadi ucuz atlattın başında büyük bir bela vardı ama inşallah bela defoldu dedi. Genç adam şaşkındı bu sözler bu bakışlar biraz önceki rastladığı hırpanı adam gitmiş heybetini içinden hissettiği ruhunu titreten birisi gelmişti sanki titredi ve kısık bir sesle ne belası diyebildi. Ama yaşlı adamı göremedi arkasına sağına soluna bakındı, heyhat ortada kimsecikler yoktu. Hayatın da böyle bir şey gelmemişti. Hem düşünüyor hem yürüyordu. Yolların nasıl katlandığını işine nasıl vardığını anlayamadı bile öğle tatili yaklaşmıştı. İş önlüğünü çıkarmak üzere iken onu telefona çağırdılar telefonda hanımının titrek ve ağlamaklı sesi ile beyninden vurulmuşa döndü. Küçük oğlunun üzerinden kamyon geçmişti ve hastaneden arıyordu eşi. Hızla fabrikadan çıktı bir taksiye binip hastaneye gitti içeri girdiğinde hayretten gözleri fal taşı gibi açılmıştı hayal gördüğünü sandı. Gözlerini ovuşturdu yeniden baktı küçük yavrusu ayakta sadece birkaç ufak sıyrıkla babasına bakıyordu. Birden gözlerindeki yaşlara engel olamadı hıçkırarak ağlıyordu. Bu kadar büyük bir kaza ufak birkaç sıyrıkla nasıl atlatabilmişti nasıl bir güç dört yaşında minicik bir yavruyu dev gibi kamyonun altında sağ hem de çok az bir hasarla çıkarmıştı. Allaha şükür etti hem de bütün zerreleriyle sonra birden sabah yaşadığı olay geldi aklına hiçbir şeyin başı boş olmadığını yaşamış ve az sadaka çok belayı def ettiğinin sırrını anlamıştı. Evet insanlar imtihandaydı kimine nerede nasıl kimlerle imtihan edileceği belli değildi.​
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt