Herkes imtihandadır

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 8 ay 17 gün
Mesajlar
25,270
Tepkime puanı
8,716
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
Herkes imtihandadır. Aldatan aldanmıştır, ezen ezilmiştir.
* Kimseye tepeden bakmayın. Tepeden bakan tepetakla gider.

  • En büyük bela dilden gelir.
  • Kişinin işi olursa işi, sever onu her kişi. Kişinin işi olursa kişi, çıkmaza girer işi.

* Sevginin temeli karşılıklı güvendir. Güven varsa sevgi de vardır. İkisi varsa başarı da vardır.

* Mümin gıda gibi olmalıdır. Her zaman ihtiyaç duyulmalıdır.

* Yüzü dünyaya dönük olan herkesle kavgalı olur, yüzü ahirete dönük olan, herkesle barışıktır.

  • İnsanların sıkıntılarına katlanmak güzel ahlaktır.
  • İnsan ancak bu kadar iyi olabilir denilenlere ne mutlu.

  • Kırıldığı kimselere iyilik eden, hediye veren rahat eder.
  • Kalbi en fazla nurlandıran şey; kızdığınız kimseye dua etmektir.
  • Kul hakkından korkan [önemini bilen] ayağını uzatıp rahat yatamaz.

* Fütüvvet [mertlik] seni sevmeyene ihsanda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır.

* Mürüvvet, insanlık, iyilik yapmak arzusudur

* Kötünün iyi, iyinin de kötü huyu bulunabilir. İyi huylarını örnek almalı! Peygamber efendimiz (Bir müminin iyiliğini unutup, kötülüğünü hatırlayanı Allahü teâlâ sevmez) buyuruyor.

* Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakka âsi olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir.

* Cömert olmayan, insanların sevgisini kazanamaz.

* Ömrünü faydasız, boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme mevsimini kaçırmış olur. Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanı gelince elbette pişman olur.

* Omzunda iki müfettiş var, hep teftiş halindedir. Şu halde, az konuş, ağızdan çıkan sözün hayır veya şer yazıldığını unutma.

* Bir söz söylerken, hem kendinin, hem karşıdakinin ahiretini düşünerek konuş.

* Güler yüzlü olmayanın, sevgi ve itimat kazanması zordur.

* Bir müslüman, bir müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen müslümanın son nefesinden korkulur.

* Ölümü hatırlamak, ömrü uzatır, çok yaşama arzusu ömrü kısaltır. Böyle biri, üç şeye hasret gider. İsteklerine doymaz, umduğuna kavuşamaz. Ahiret için kâfi hazırlık yapamaz.

* Halinden şikayetçi olma, beterin beteri vardır.

* Bulaşıcı hastalıkların bulaşmama ihtimali de vardır. Fakat bir binada bulunan kötü bir insan, başka bir odada da olsa, ondaki kötü huyların geçmeme ihtimali yoktur. Kötülük çabuk yayılır.

* Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olmasıdır.

  • Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalır, gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
  • Her sıkıntının sebebi günah işlemektir.

  • Kibir ve öfke başa çok felaketler getirir.
  • İyilerle dost olan kötülerden emin olur.

  • Kalbdeki kibre göre, akılda noksanlık olur.
  • Söz taşımak, emanete hıyanettir.

  • Âlimle gezen aziz, cahille gezen zelil olur.
  • Dini hükümleri akıl ile anlamaya çalışan Peygamberliğe inanmamış olur.
  • Mümin az konuşur, çok iş yapar. Münafık ise çok konuşur, az iş yapar.

  • Akıl gibi sermaye, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz.
  • Dil canavar gibidir, serbest bırakılırsa parçalar.

  • Kişi, dilinin altındadır, konuşunca belli olur.
  • Kötü insan, herkesi kendisi gibi kötü bilir.
  • Bütün kötülüklerin başı kötü arkadaştır.

  • Kalb temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar.
  • Her iyilik, sabırla ele geçer.
 

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 8 ay 17 gün
Mesajlar
25,270
Tepkime puanı
8,716
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
Allahü teâlâ, dünyâyı imtihân yeri olarak yaratmış ve insanları da burada çetin bir imtihâna tâbi tutmuştur. Bu imtihânı kazananlar, dünyâ ve âhıret saadetine kavuşmaktadır. Bu konuda Akşemseddîn hazretleri sohbet ve vâazlarında buyuruyor ki:
“Îmân, taklîd ile, babadan ve dededen görerek, sırf îmân ettim demekle olmaz. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Ankebût sûresinin 2. âyet-i kerimesinde meâlen;
(İnsanların, îmân ettik demekle bırakılmayarak, din yolunda karşılaşacakları sıkıntılara katlanmalarına göre, îmân ettik sözlerinin doğru veya yalan olduğu anlaşılacağı) diye buyurmaktadır.
Belâ ve musîbetler, Allahü teâlânın dostlarının muhabbet ve sevgisini artırır. Nitekim altın için ateş ne kadar kızgın olursa, altını o derece saf ve hâlis yapar. Bu sebeple kişi mânevî mertebesinin yüksekliğine göre büyük veya küçük belâ ve musîbetlere uğrar. Nitekim Resûlullah efendimiz;
(Kişi, dînindeki sebâtına göre belâya, imtihâna müptelâ olur. Âfiyet, kıymetini bilmeyen kimse için dert gibidir. Belâ, kadrini bilen için devâ gibidir) buyurmuştur.

SIKINTILARIN KADRİNİ BİLMEK!
Belâ, insanın Rabbine dönmesini sağlar. Bu sıkıntıların kadrini bilenler, Allahü teâlâyı gerçekten sevenlerdendir. Taklid ile sevenler, bunun kadrini, kıymetini bilemezler. Taklid ile sevmek, belânın faydasını giderir. Sevilenin hareketi, gerçek muhabbeti bozmaz. Nitekim Mûsâ aleyhisselâm, Firavun’un sarayında hazret-i Âsiye tarafından büyütülürken, hazret-i Âsiye Onu gerçekten seviyordu. Firavun ise, hazret- Âsiye’yi taklid ederek seviyordu. Hazret-i Âsiye gerçekten sevdiği için, Mûsâ aleyhisselâmın hareketlerinden incinmiyordu. Mûsâ aleyhisselâm Firavun’un sakalını tutup çekince, Firavun’un sevgisi gerçek sevgi olmadığı için, hemen rahatsız oldu…
Kişinin kadrinin ve kıymetinin varlığı, mihnetlere, belâ ve musîbetlere sıkıntılara sabretmesiyle ortaya çıkar. Bu mihnet, dünyâlığın olmaması veya eksilmesi, elden çıkması ile olur. Sabredenlerin, sabırdaki sebatları sebebiyle iyilikleri yâni sabır, tevekkül, kanâat ve hilm, yumuşaklık gibi güzel hasletleri artar. Böylece olgunlaşan insanın kalp aynasındaki kirler, cevherin hâlis hâle getirilmesi gibi temizlenir. Belâ günlerinde, belâ geldiğinde Eyyûb aleyhisselâmın kulluğu iyi bir kulluktur.
Evliyâ, insanlardan gelen sıkıntılara katlanıp, tahammül eden kimsedir. Sıkıntıları göğüsler, belâlar yüzünden şikâyetçi olmaz ve düşmanlık tavrı takınmaz. O, toprak gibidir. Toprağa her türlü kötü şey atılır. Fakat topraktan hep güzel şeyler biter.”
İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“İyi bilmeli ki, bu dünyâ, imtihân yeridir. Bunun için, burada dostlarla düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir. Nitekim A’râf sûresi, 155. âyetinde meâlen;
(Merhametim her şeyi içine almıştır) buyuruldu.
Hâlbuki kıyâmette, düşmanları, dostlardan ayıracaklardır. Nitekim, Yasîn sûresinde;
(Ey kâfirler, bugün, dostlarımdan ayrılınız!) meâlindeki âyet-i kerîme, bunu haber vermektedir. O gün, yalnız dostlara merhamet olunacak, düşmanlara hiç acınmayacak, onlar muhakkak melûn olacaktır. Nitekim, A’râf sûresinde;
(O gün, merhametim, yalnız benden korkarak kâfir olmaktan ve günâh işlemekten kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur’ân-ı kerîme ve Peygamberime inananlara mahsûstur) meâlindeki âyet-i kerîme, böyle olduğunu göstermektedir.”

HAKLI İLE HAKSIZ KARIŞIK!..
Netice olarak bu dünyâ, imtihân yeridir. Burada hakla, bâtıl ve haklı ile haksız karışıktır. Burada, Allahü teâlâya îmân edenlere sıkıntılar, belâlar verilmeseydi, yalnız düşmanlarına verilseydi, dost, düşmandan ayrılır, belli olur ve imtihânın faydası kalmazdı. Hâlbuki, gayba îmân etmek lâzımdır. Dünyânın ve âhıretin bütün saâdetleri, görmeden inanmaya bağlıdır. Allahü teâlâ, kendisine îmân edenleri mihnet ve belâ içinde göstererek, düşmanlarının gözünden sakladı ve böylece dünyâ, imtihân yeri oldu. Dostları, görünüşte belâda, hakîkatte ise, zevk ve lezzettedir. Allahü teâlâ her şeye kâdirdir. Îmân edenlere, hem dünyâda, hem de âhırette rahatlık verebilir ise de, âdeti böyle değildir. Zira dünyâ, imtihân yeridir. Bir kimse, dünyâyı râzı ederse, âhıret ondan gücenir yani âhırette, eline bir şey geçmez…
 
Geri
Üst Alt