Bilim İnsanları Antarktika’da Yeni Bir Aksanın Doğuşuna Tanık Oldu

Katılım
1 yıl 3 ay 17 gün
Mesajlar
2,163
Tepkime puanı
571
Cinsiyet
bPg20e
Bilim insanları, Antarktika’daki araştırma istasyonlarında, birlikte aylar geçiren ve sayıları sürekli değişen bilim insanları arasında ortak bir aksanın ilk aşamalarına tanık oldu.

antarctica_accent.jpg

Antarktika sadece bilim insanları, destek personeli ve çok sayıda penguene ev sahipliği yapıyor. C: Pixabay

Antarktika’nın yerli bir nüfusu ya da orada kalıcı olarak yaşayan bir topluluk yok. Ancak bu kıta, yılın bir bölümünde dönüşümlü olarak orada yaşayan bilim insanları ile destek personelinden oluşan geçici bir topluluğa ev sahipliği yapıyor. Yaz aylarında Antarktika’da genellikle 5.000 civarında insan yaşıyor, ama Kış aylarında bu sayı 1.000’e düşüyor.

Çoğu bilim insanı iklim ve biyoçeşitlilik gibi konuları incelemek için orada olsa da, bu sert yaşam koşulları, insan davranışının, kültürünün ve sosyodilbilimin belirli yönlerini araştırmak için mükemmel bir petri kabı oluşturuyor.

2019 yılında Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nden bir ekip, Britanya Antarktika Araştırma kuruluşuna bağlı bilim insanları grubundan seçilen 11 kişi arasındaki aksanın fonetik değişimini inceledi. Bunlar arasında İngiltere’de doğup büyüyen sekiz kişi (güneyde beş, kuzeyde üç), kuzeybatı ABD’den bir kişi, Almanya’dan bir kişi ve son olarak da bir İzlandalı vardı.

Araştırmacılar çalışmanın başında seslerini kaydettiler ve ardından yaklaşık altı haftalık aralıklarla dört kez daha kayıt yaptılar. Bu süre zarfında birlikte yakın çalışıyorlar, sosyalleşiyorlar ve dış dünyayla sınırlı temasları oluyordu.

Konaklama süresince araştırmacılar aksanlarında önemli değişiklikler fark etti.

Ana değişimlerden biri, çalışma grubunun sözcüklerini daha uzun sesli harflerle telaffuz etmeye başlamasıydı. Dahası, grupta dilsel yeniliğe dair kanıtlar vardı. Antarktika’da kaldıkları sürenin sonuna doğru bu kişiler, “flow” ve “disco” kelimelerinde olduğu gibi “ou” seslerini boğazlarının arkasından değil, ağızlarının önünden telaffuz ediyorlardı.

Vurgudaki değişiklikler hafifti, ancak akustik olarak ölçülebilecek ve hatta hesaplamalı bir model tarafından tahmin edilebilecek kadar belirgindi.

Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nde bu çalışmanın yazarı ve fonetik ve konuşma işleme alanında Profesör Jonathan Harrington, “Antarktika aksanı aslında algılanabilir değil; o seviyeye gelmesi çok daha uzun sürer. Ancak akustik olarak ölçülebilir.” diyor.

Harrington, “Bu sonuç, çalışanların çoğunlukla Antarktika’ya gitmeden önce konuştukları aksanların bazı yönlerinin bir yenilikle bir araya gelmesinden oluşuyor. Gelişmesinin çok kısa sürede olması ve yalnızca küçük bir konuşmacı grubuna dağılmış olması nedeniyle geleneksel İngiliz aksanlarına nazaran çok daha ilkel.” diyor.

Çalışmanın gösterdiği gibi, yakın temas ve izolasyon, yeni bir aksanın hızla gelişmesi için ideal koşulları yaratıyor. Araştırma ayrıca, kıtaya kendi bölgesel aksanlarıyla gelen Antarktika’daki çalışanların, farkında olsalar da olmasalar da birbirlerinin konuşmalarını ve davranışlarını yakından etkilemeye başladıklarını da öne sürüyor. Bu bulgu, İngiliz aksanını Amerikan aksanına ya da Avustralya ve Kanada aksanına dönüştüren olgunun aynısı, ancak çok daha küçük bir ölçekte ve kısa zamanda gerçekleşti.

Bu durum, insanların yeni sosyal ortamlara katılmasına koşut olarak başka hangi yeni aksanların ortaya çıkabileceği sorusunu akla getiriyor. Senaryolardan biri ise Mars aksanının muhtemel gelişimi.

Harrington, “Bu deney, bir grup insan izole edildiğinde ortaya çıkan konuşmanın, biçimi büyük ölçüde topluluğa karışan konuşmacıların aksan özelliklerine bağlı olan yeni bir aksanının ilk işaretlerini vereceğini gösteriyor. Ayrıca astronotlar Mars’a bir göreve gitselerdi, aynı şeyin olmasını beklerdik. Eğer insanlar Kızıl Gezegen’e gitmeyi ve onun tozlu yüzeyinde koloni kurmayı başarırlarsa yakın temas kurup izole olmaları halinde, muhtemelen çok hızlı bir şekilde yeni bir aksan geliştirecekler. Bu şekilde ortaya çıkan aksan, nesiller sonra Dünya’daki aksanlardan çok farklı hale gelebilir. Belki yüzyıllar sonra yeni bir Mars dili bile gelişebilir.” diyor.​
 
Geri
Üst Alt