
Okul gazetesi çıkardılar
Kapıların aralanması için önce birkaç pencereye ihtiyaç vardı belki. Onlar da öyle yaptılar. Yeni kapılar açmaya biraz zaman vardı madem, öyleyse keşfettiklerini okuldaki diğer öğrencilerle de paylaşmalılardı. Onların da görmesini sağlayacak bir pencere aralamakla başlayabilirlerdi. Bir ışıkla başlamıyor muydu neticede her şey?Bir hevesle çıktılar yola ve el yazısı ile gazete çıkarmaya başladılar. Sınıftan keşfe çıkmış o birkaç arkadaşın kendilerince kurdukları gazetenin yazılarını çoğunlukla Mustafa yazıyordu. Bu gazete, Mekatip Müfettişi (Okullar) İsmail Paşa’nın dikkatinden kaçmamıştı. Özellikle takip ettiriyordu. Hatalı gördüğü bu işe Okul Müdürü Rıza Paşa “Ya farkında olmuyor, ya müsamaha gösteriyor.” Diyordu. Rıza Paşa da mevkiini korumak için durumu inkâr etmişti.
Mustafa Kemal ve arkadaşları artık gazete konusunda daha dikkatlilerdi. Bir gün yine dersliklerden birinde gazete yazılarından birini yazmak için kapıya nöbetçi bırakmış çalışıyorlardı ki, Rıza Paşa, kuşlardan birinin uçurduğu haberle soluksuz bastı sınıfı. Yazılar açık seçik masanın üzerinde duruyordu; hazırlıksız yakalanmışlardı. Yine de görmezden geldi. Sadece dersleri dışında başka bir şeyle uğraşmalarını yasakladığını söylüyordu. Başka bir cezai işlem de uygulamadı. Kendinde aranan kusuru dışa vurmak istemiyordu…
Mustafa ve arkadaşları, Erkânı Harbiye sınıfları bitene kadar bu işleri sürdürdü. Yüzbaşı olarak mezun olduğunda İstanbul’da geçirecekleri zamanda bu işlerle daha rahat ilgilenmeyi umuyordu. Bir arkadaşlarının adına bir apartmanda daire tuttular. Ara sıra burada toplanıyorlardı. Attıkları her adım biliniyordu; okul bitse de takipleri bitmemişti. Ancak öylesine işleriyle meşgullerdi ki, bir hafiyenin aralarına gireceğini düşünemediler. Fethi Bey adında eski arkadaşlardan biri çıkmıştı karşılarına. Yoksul hali, yardıma muhtaç görüntüsü ile hislerine dokunmuş, onlardan yatacak yer istemişti. Mustafa ve arkadaşları da onu, çalıştıkları bu apartmanda yatırmaya karar verdi.
Fethi Bey, 2 gün sonra Mustafa’ya buluşmak üzere bir yer söyledi. Mustafa oraya vardığında Fethi Bey’in yanında saraya mensup bir yaver vardı. Bir gün sonra hepsi tevkif edilmişti. Anlaşılmıştı ki, Fethi Bey, İsmail Paşa’nın hafiyesi idi. Mustafa bir süre yalnız başına mahpus kaldı. Sonrada sorguya çekilmek üzere saraya götürüldü. Orada İsmail Paşa, Başkâtip ve bir de sakallı bir adam vardı. Sorguda anlıyordu ki, gazete çıkarmak, teşkilat kurmak, apartmanda çalışmak gibi işlerden suçlu bulunmuşlardı. Zaten ifadesi alınan diğer arkadaşlar da itirafta bulunmuştu. Birkaç ay tutukluluk hali devam ettikten sonra serbest bırakıldılar.