Aslında “İstanbul’da yaşamakla ilgili en iyi şey, arada bir ondan uzaklaşmak” tezini onaylarcasına, ortalama 3 saat uzaklıkta sizi bekleyen bir Ağva var.



Cuma akşamından çıkıp Pazar dönmek için çok uygun, bir gün daha dahil edebiliyorsanız, ne ala. Sabahları kalkıp kahvaltı yaptığınızı, yol boyunca yürüyüp sahil kenarına giderken yol boyunca size köpeklerin eşlik ettiğini, akşam deniz kenarı restoranlarında belki rakı balığa, belki de otelinizde şömine başında sıcak şaraba doyduğunuzu düşünün.



Karşınıza çıkan her görüntü bir film karesini ya da bir solukta bitireceğiniz bir romanı andıracak. Sadece bir haftasonunda cildiniz düzelecek. Eğer sevgilinizle ya da eşinizle aranızda bir sorun varsa ve çift terapistine falan gitmeyi düşünüyorsanız, onun da çözümü Ağva’da.



Otellerin hemen hemen hepsi gayet iyi, ama Ağva Greenline Guesthouse ve Robin’s Nest en iyilerinden. Çocuğunuz varsa Robin’s Nest’e, yoksa ya da sessizlik istiyorsanız, Ağva Greenline Guesthouse’a gitmelisiniz.



Tabi ki de limanda bulunan Liman Restaurant’a gidin, mezesinden kalamarına, karidesinden her türlü balığına kadar memnun kalacağınızdan emin olun. Bir de mutlaka bir fırsatını bulup Mavi Café’ye uğrayın, sucuk ekmek yiyin. Midenizde yer varsa, mozaik pastalarına da yer açın. Şenol Restaurant’taki kendini sevdirmeye bayılan bir Golden olan Lodos’la tanışın, arkadaş olun. Orda biraz takılın. Zaten gerçekten kendinize ayıracağınız vakit dışında yapacak çok bir şey olmadığından, dilediğinizce takılın.



Zamanın nasıl bu kadar yavaş geçeceğine hayret edeceksiniz