Modern anlamda “sütyen” kelimesi 20. yüzyılda yaygın kullanıma girmiş olmasına rağmen, sütyen benzeri iç giyim türlerinin kökeni çok daha eski tarihlere dayanıyor.
Geleneksel olarak, sütyenin ortaya çıkışı, kadınların sıkı ve rahatsız edici korseleri terk ettiği döneme, yani yaklaşık 100 yıl önceye tarihlendiği düşünülüyordu. 2012 yılına dek, açıkça görülebilen kuplara sahip sütyenlerin 19. yüzyıldan önce var olduğuna işaret edecek hiçbir şey yoktu.
Ancak, Innsbruck Üniversitesi’nin arkeologları tarafından 2012 yılında yapılan bir keşif, bu varsayımı alt üst etti. Orta Çağ’a ait olduğu düşünülen bu iç giyim örneği, Avusturya’daki Lengberg Kalesi’nin restorasyon çalışmaları sırasında bulundu. Arkeologlar, kale duvarlarının içindeki bir depolama alanında, deri parçaları, ayakkabılar, kumaşlar ve halat gibi çeşitli eşyaların yanı sıra, tahmin edilen tarihlerden çok daha eskiye ait olan 4 keten sütyen ve külot kalıntılarına rastladılar.
Bu keşif, MS 1400 civarına tarihlenen ve sütyenin tarihini yeniden yazan bir buluş oldu. Bu sütyenlerin tasarımı, modern sütyenlere şaşırtıcı bir şekilde benzerlik gösteriyor. Bu sınıflandırmanın kriteri belirgin kesilmiş kapların varlığı. Göğüsleri destekleyen ve şekillendiren yapıları, günümüz sütyenlerinin temel prensiplerini yansıtır nitelikte. Bu, Orta Çağ Avrupa’sında kadın iç giyiminin sadece fonksiyonel olmakla kalmayıp, aynı zamanda vücut şeklini destekleyici ve estetik bir unsur olarak da düşünüldüğünün bir kanıtı olabilir.
Bulunan bu sütyen kalıntıları, kadınların giyim tercihlerinin yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini ve modern sütyenin kökenlerinin beklenenden çok daha eskiye dayandığını gösteriyor. Bu bulgular, Orta Çağ Avrupası’nda kadınların günlük yaşamı ve moda anlayışı hakkında yeni bilgiler sunarken, aynı zamanda modern sütyenin tasarımına ve fonksiyonlarına dair anlayışımızı da derinleştiriyor.
Geleneksel olarak, sütyenin ortaya çıkışı, kadınların sıkı ve rahatsız edici korseleri terk ettiği döneme, yani yaklaşık 100 yıl önceye tarihlendiği düşünülüyordu. 2012 yılına dek, açıkça görülebilen kuplara sahip sütyenlerin 19. yüzyıldan önce var olduğuna işaret edecek hiçbir şey yoktu.
Ancak, Innsbruck Üniversitesi’nin arkeologları tarafından 2012 yılında yapılan bir keşif, bu varsayımı alt üst etti. Orta Çağ’a ait olduğu düşünülen bu iç giyim örneği, Avusturya’daki Lengberg Kalesi’nin restorasyon çalışmaları sırasında bulundu. Arkeologlar, kale duvarlarının içindeki bir depolama alanında, deri parçaları, ayakkabılar, kumaşlar ve halat gibi çeşitli eşyaların yanı sıra, tahmin edilen tarihlerden çok daha eskiye ait olan 4 keten sütyen ve külot kalıntılarına rastladılar.
Bu keşif, MS 1400 civarına tarihlenen ve sütyenin tarihini yeniden yazan bir buluş oldu. Bu sütyenlerin tasarımı, modern sütyenlere şaşırtıcı bir şekilde benzerlik gösteriyor. Bu sınıflandırmanın kriteri belirgin kesilmiş kapların varlığı. Göğüsleri destekleyen ve şekillendiren yapıları, günümüz sütyenlerinin temel prensiplerini yansıtır nitelikte. Bu, Orta Çağ Avrupa’sında kadın iç giyiminin sadece fonksiyonel olmakla kalmayıp, aynı zamanda vücut şeklini destekleyici ve estetik bir unsur olarak da düşünüldüğünün bir kanıtı olabilir.
Bulunan bu sütyen kalıntıları, kadınların giyim tercihlerinin yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini ve modern sütyenin kökenlerinin beklenenden çok daha eskiye dayandığını gösteriyor. Bu bulgular, Orta Çağ Avrupası’nda kadınların günlük yaşamı ve moda anlayışı hakkında yeni bilgiler sunarken, aynı zamanda modern sütyenin tasarımına ve fonksiyonlarına dair anlayışımızı da derinleştiriyor.
