Türkçe Düşünmek

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 7 ay 8 gün
Mesajlar
25,232
Tepkime puanı
8,697
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
Ekli dosyayı görüntüle 3389

Herkesin dilinde aynı “terane”. Türkçe düşünmeyin de Türkçe düşünmeyin. İyi de kim, nerede, kiminle, neden ve nasıl?

İngilizce konuşurken ve yazarken bu dilin özelliklerine riayet etmeyi, anadilden bu dile kural, ifade tarzı ve diğer hiçbir hususu ithal etmeye kalkmamayı en çok telkin eden kişilerin başında geliyor olabilirim. Öğrencilerime ve tanıdıklarıma bunu örnekleriyle uzun uzadıya anlatıyorum. Fakat dikkat edin, örnekleriyle anlatıyorum diyorum, uzun uzadıya anlatıyorum diyorum.

Her öğretmenin veya eğitmenin dilinde de aynı zıkkım. Adeta dillere sakız olmuş.

Türkçe düşünmeyelim, tamam da, nasıl? Bunun örneklerini verebilir misiniz sayın hocam? Bunu söylemek “cool” oluyor galiba. “İyiliği sevelim, kötülüğü sevmeyelim” dermişçesine.

Başka bir dili konuşurken ve yazarken anadilde düşünmek “cahilce ama masumca” bir zihin eylemidir. Bu iki sözcüğe lütfen dikkat edin. Cahilcedir çünkü bir insanın bütün dillerin kendi anadili gibi konuşulduğunu düşünmesi büyük bir bilgisizliktir. “Safça” kelimesi çok hafif, “aptalca” kelimesi ise çok ağır olduğu için “cahilce” kelimesini özellikle tercih ediyorum. Öğrenmeye çalıştığı dilin özelliklerine birazcık vakıf olan hiç kimse, anadilinden unsurları o dile aktarmaya kalkmaz. İnsanın dünyayı kendi mahallesinden, köyünden ibaret sanması ile başka bir dili konuşurken anadilinin unsurlarını kullanması özünde aynı şeydir. Biraz açık fikirlilik dil öğrenirken de yararlı.

Öte yandan, masumcadır. Yani, bilerek ve isteyerek yapılmaz, istemeden gelişir.

İngilizce konuşurken ve yazarken Türkçe düşünen kişi çoğu zaman bu yaptığının farkında bile değildir. Eylemi kendisine o denli doğal gelir ki, komik duruma düştüğünü anladığında yüzü kızarıverir.

İnternette dolaşan “chicken translation” örneklerine aldanmayın. Birçoğu zevzeklik olsun diye üretilmiş gülünçlükler bunlar. Örneğin kartvizitinde “pazarlama” sözcüğünün İngilizcesi olarak “sundaying” yazan yurttaş, ya da “gözleme” yerine “observation” yazan kamyoncu lokantası örneğinde olduğu gibi. Bunlar gerçek bile olsa, çeviri saçmalığından öteye geçmeyen tek seferlik yanlışlıklardır. Bunları yapanlar İngilizce kullanırken Türkçe düşünen insanlar değillerdir. İngilizce bilmedikleri gibi, iş hayatında da kullanmaya çalıştıkları yoktur.

Peki Türkçe düşünmek ne demektir?
Oysa “Türkçe düşünmek” meselesi çok daha karmaşıktır. Kelime vurgusu, cümledeki genel vurgu, sözcüklerin telaffuzu, edatların kullanımı, fiillerin seçimi, ifadelerin kullanılması, deyim ve atasözlerinin söylenmesi gibi birçok alanda kendisini gösterir.

Örnekler vererek konuya devam etmek istiyorum. Uzağa gitmeye gerek yok, en temel konulara bakalım. Örneğin, 1’den 10’a kadar önce Türkçe, sonra İngilizce sayın. Türkçe sayıların vurgusu ile İngilizce sayıların vurgusunu tıpatıp aynı şekilde yaptığınızı fark ettiniz mi? Şimdi de “Annemi severim” cümlesi ile “I love my mother” cümlesini sırayla okuyun. Bu defa da cümlenin genel vurgusunu iki dilde de aynı yaptığınızı göreceksiniz. İşte bunlar hep Türkçe düşünmek.

Devam edelim. “Translation” sözcüğünü telaffuz edin. Bir de bu sözcüğün okunuşunu internetten dinleyin. İngilizce olan sözcüğü çok büyük bir olasılıkla sanki Türkçe bir kelimeyi okur gibi okuduğunuzu fark edeceksiniz. Birazcık gayret kimseyi öldürmez.

Türkçe’de “birisinden” özür dilenir, ama İngilizce’de “birisine” özür dilenir. O nedenle, “I apologize to you” yerine “I apologize from you” demek Türkçe düşünmektir.

Fiil seçimine bakalım. Karşımızdakiyle konuşurken “Sen burada dur, geliyorum.” gibi bir ifadeyi İngilizce “You stop here, I’m coming.” şeklinde söylemek sorunludur.

“Çok nadiren” anlamına gelmek üzere Türkçede “kırk yılda bir” deyimi kullanılır. Fakat İngilizce konuşurken veya yazarken bu deyimden esinlenmek, onu İngilizce’ye çevirmeye kalkmak anlamsızdır. Onun yerine, İngilizce’deki örneğin “once in a blue moon – her mavi ayda bir kere” deyimini seçmek gerekir.

Bu tür Türkçe düşünme örnekleri saymakla bitmez. Bu sorunun temelinde bilgisizlik ve tembellik yatar. Özellikle de tembellik. Bilgi çağında ufacık bir araştırmayla öğrenilemeyecek bir şey yok. Bunu söylemek bile anlamsız. Ancak, “hazır yapılmışı var” kabilinden bir anlayışla Türkçe dil özelliklerini İngilizce’ye taşımak insanı ancak gülünç duruma sokabilir.

Bu sorunun bir de sosyolojik boyutu var. Üstelik bu sorun, oldukça ciddi olmasına rağmen pek önemsenmiyor. Türkçe konuşanlar zaten kendi dillerinde dahi doğru düzgün konuşamazken, onlardan Türkçe düşünmeyi bırakmalarını ve İngilizce’yi İngilizce düşünerek konuşmalarını istemek pek gerçekçi durmuyor. TV programlarına ve sokak röportajlarına göz atın. Türkçe cümlesinin başı ile rektumunu bir araya getiremeyen bir kişi İngilizce’de bunu başarabilir mi? No way!
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt