Forumtagram Genel Forum Sitesine Hoş geldiniz!

Foruma Üye Olmadan, Konu açamaz, Yorum yapamaz ve Üyelerimizle Etkileşimde Bulunamazsınız. :)

Üye Ol!

Tevekkül’ün Anlamı ve Önemi

Katılım
2 ay 1 gün
Mesajlar
236
Tepkime puanı
58
Yaş
35
Konum
Ordu
Çünkü “insan zayıf olarak yaratılmıştır” (Nisa, 28)

Sahip olduğu bütün yeteneklere ve ulaştığı başarılara rağmen insan temelde zayıf bir varlıktır Onu varlık sahnesine çıkaran kudret, onun yükümlülüklerini hafif tutmuş (Nisa, 28), ona gücünün yettiği kadar yük yüklemiştir (Bakara, 286) Çünkü “insan zayıf olarak yaratılmıştır” (Nisa, 28)Kur’ân’ın bu vurgusu, insanın fizik yapısından çok psikolojik yapısına, ruhsal alan özelliklerine yöneliktir

Karamsarlık, korku, endişe ve ihtiras, insandaki zayıf tabiatın en belirgin göstergeleri arsında yer alır

Geçmişte yaşanan acı deneyimler, çekilen ıztıraplar, mutsuzluklar, görülen ihanetler bazı ruhlar üzerinde kalıcı etki bırakırlar Hayatın geride kalan kısmının sunduğu bu “kara tablolar” insanın içinde yasadığı ânı ve geleceğini de etkisi altına alır Olaylar hep olumsuz bir bakış açısı ile değerlendirilirArtık, her şeyin geçmişin bir kopyası olarak gerçekleşeceği, hiçbir şeyin iyiden tarafa değişmesinin mümkün olmayacağı varsayımı hakim olur Adı üstünde, karamsarın dünyası “kapkara” bir dünyadır, bir zindandır

Korku ve endişe, sahip olduklarımızı yitirmek ya da istemediğimiz şeylerle karşılaşma düşüncesi ile insan ruhunun acı çekmesidir Psikologlar korkuyu, “dışarıdan gelen bir tehlikeye karsı ortaya konan duygusal tepki” diye tanımlıyorlar İhtiras ise, ulaşmak istediklerimiz uğrunda duyduğumuz aşırı istektirKaramsarlık geçmişten kaynaklanırken, korku, endişe ve ihtiraslar gelecekten beslenirler

Karamsarlık, geçmişin olumsuzluklarına takılıp kalmak, ruh dünyasında pasif bir yıpranma meydana getirir Bu ruh hali genelde, sahibini etkiler, hayattan koparır Korku, endişe ve ihtiraslar ise olumsuz bir aktivite yüklüdürler Sergilenen pek çok zulüm ve haksızlığın arkasında bu duygular yer almaktadırDa ha çok imkâna, daha çok güce ulaşma ihtirasının sebep olduğu sayısız trajediler ise toplumun her kesiminde sürekli yaşanmaktadır Tarih boyunca dökülen nice kanlar, verilen nice canlar; taç ve tahtı yitirme ve güçsüz kalma korkusunun, diğer bir deyişle güven ihtiyacının ürünüdürler

Korkular ve endişeler, insanı ezici bunalımların içine sokar Ruhsal ve ardından fiziksel pek çok problem ile karşı karşıya bırakır Endişe değil, güven; ihtiras değil ümit, hayatı yaşanabilir bir süreç kılar İslâm bu konuda çözüm getirici bir yöntem olarak tevekkülü ön plâna çıkarır

TEVEKKÜL, ANLAM VE ÖNEMİ

Tevekkül, hukuk dilinde çok kullanılan “vekâlet” kökünden türemiş bir fiildir Yine aynı kökten türeyen “tevkîl” fiili ile bağlantılıdır Tevkil, bir işi gördürmek üzere onu birine havale etmek ve bu konuda ona güvenmek demektir Tevekkül de, havale edilen is konusunda sadece vekile güvenmek anlamını ifade eder Bir Kur’ân terimi olarak tevekkül ise, yapılması gereken bir iş konusunda gerekli olan her araç ve yönteme başvurduktan sonra, beklenen sonu Allah’a havale etmek, bu konuda ona sonsuz bir güven beslemek demektir

Tevekkül kavramı çesitli türevleri ile Kur’ân’da kırk beş yerde geçmektedir Bu da İslâmî bakış açısı ile tevekküle atfedilen değerin bir ifadesidir

Bazı Kur’ân ayetlerinde verilen mesajın muhatabı doğrudan doğruya vahyi alan Hz Peygamber’dir Mesajın taşıdığı hüküm genel olmakla birlikte zata yönelik bir anlatım kurgusuna başvurulması, mesaja verilen önemin ve ona yapılan vurgunun bir göstergesidir “Sen, o ölümsüz ve daima diri olan Allah’a tevekkül et!” (Furkan, 58) ayeti ile benzeri ayetlerde (Nisa 81, Ahzab, 3) böyle bir yaklaşıma şahit oluyoruz Allah, “hayy” (ebediy- yen diri olma) sıfatına vurgu yaparak, kendinse tevekkül etmesini peygamberine emretmektedir Tevekkül, sadece Allah’a güvenme konusundaki bu yönlendirme, ayrıca duruma göre çesitli anlatım biçimleri ile genelleştirilmiştir

İnsan daima birine güvenme ve dayanma, birisinden destek alma, diğer bir ifade ile tevekkül etme ihtiyacındadır İşte bu noktada Kur’ân “Te-vekkül edecekler ancak Allah’a tevekkül etsinler” (İbrahim,12) uyarısını yanmaktadır “Müminler ancak Allah’a tevekkül etsinler” (ibrahim,11) ayeti de özellikle iman edenleri tevekkül konusuna doğru hedefe yönlendirmektedir Neden “sadece Allah’a tevekkül” böylesine önemle vurgulanıyor ? Çünkü, Allah’ın dışında başvurulabilecekler de “tevekkül” ihtiyacındadırlar Onalar da, bir şekilde güvenecek, sığınacak, ümit bağlayacak bir varlığa muhtaçtırlar Bu sebeple, güvenleri boşa çıkarmayacak ve tevekküle layık tek varlık yüce Allah’tır “Allah kuluna yetmez mi?” (Zümer, 36) “Kim Allah’a tevekkül ederse O kendisine yeter” (Talak, 3)

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere, bazı ayetlerde tevekkül açıkça ve doğrudan doğruya teşvik edilirken, bazen de Allah’ın kâfî geleceği ve onun güzel bir vekil olduğu (Âli Imran, 177), O’nun her şeye vekil olduğu (En’am,102; Yusuf 66) ifade edilerek dolaylı şekilde teşvik edilmektedir
 


Bu alana bir cevap yazın...
Geri
Üst Alt