Teknolojinin Geleceği: Sanal Ve Arttırılmış Gerçeklik

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 8 ay 2 gün
Mesajlar
25,264
Tepkime puanı
8,715
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
[IMG]


Varoluşundan bu zamana kadar insanoğlu; yaşam standartlarını iyileştirmek, içinde yaşadığı evreni daha iyi anlamak, minimum eforile maksimum fayda edinmek ve yeri geldiğinde başkalarına hükmetmek için milyarlarca keşif yapmıştır.

Bu keşiflerin gün yüzüne çıkmadan önce tasarlanmasını sağlayan ise hiç şüphesiz hayal gücüdür; yani insan, gerçeği önce hayallerinde daha sonra dış dünyada var etmektedir. Hayal gücünün sınırı yoktur, belirli bir mantık içerisinde bulunması gerekmez ve etik kurallar ile sınırlandırılamaz. İnsanlar zamanla hayal güçlerinde yarattıkları ütopik alemleri sadece düşünce ile değil, beş duyu organları ile de yaşamak istediler. Teknolojinin gelişmesiyle de birlikte bu amaç uğruna sanal gerçekliği geliştirdiler.

Sanal Gerçeklik 1900’lü yılların başlarında bilim kurgu romanlarında kendine yer edinmeye başlayan, View Master ile yavaşça insan hayatına giren, ilk kez Sensorama ile beş duyu organı ile etkileşen, son olarak da Oculus Rift, HTC Vive gibi gözlüklerle zirve dönemlerini yaşayan sanal gerçeklik; gerçek veya hayali bir çevreyi, kullanıcıların fiziksel varlığı ve çevre etkileşimi ile kullanıcılara deneyimleten bir bilgisayar teknolojisidir.

Sanal gerçeklik hayal ettiğimiz her türlü aktiviteyi sanal da olsa gerçekten ayırt edilemez bir şekilde gerçekmişçesine yaşamayı vaad ediyor.

Örneğin Harry Potter hikâyesinin hayranları bu teknoloji ile istediği gibi Hogwarts Büyücülük Okuluna öğrenci olarak başvurabilir, kendi gibi öğrenciler ile bir büyücülük maceraları yaşayabilir. Quidditch turnuvalarına katılabilir. Tüm dünyada tanınan bir şampiyon olabilir. Asasıyla düşman canavarlar ile savaşabilir.

Bu sistem gerçekten çok eğlenceli bir macera vaad ediyor. Fakat işin kötü yanı bu oyunlar bazı zayıf kişiliklere sahip bünyeler üzerinde ağır bağımlılıklara sebebiyet verebilir. Kişi oyuna bağımlı olursa hep Hogwarts’da yaşamak ister, gerçek hayata asla dönmek istemez. Gerçek hayatı sıkıcı bulur. Bütün sorumluluklarından vazgeçer. Sadece sihirli fantastik büyü dünyasında asa sallamaktan başka hiç bir iş yapamaz hale gelir. Tüm bunlar büyük bir hastalığa da dönüşebilir. Bu yüzden herkesin yani zayıf kişiliklerin bu teknolojilere ulaşması engellenmelidir.

Sanal gerçeklik ile beraber insanların duyguları, davranışları ve algılarının değişeceği öne sürülmektedir. Hatta bazı fütüristler sanal gerçekliğin ileride aile düzenini yok edebileceğini öne sürmüşlerdir. Aslında Sims gibi oyunların satış başarısını göz önünde bulundurursak, sanal gerçekliğin yayılması ile beraber insanların alternatif aile anlayışı içine girmeleri pek de olağan dışı olarak görülmemektedir.

Şöyle bir senaryo düşünelim. Sürekli olarak hayatı iş ve ev arasında geçen Ali Velioğlu ( tamamiyle uydurma bir karakterdir), yoğun ve stresli geçen günün ardından evine gelir. Kırık dökük birkaç sandalyeden, uzun süreli kullanılmaktan dolayı süngerleri dışarı fırlamış bir çekyattan, içinde birkaç sebze ve peynir bulunan bir buzdolabından, yemek masasından, bilgisayarından, sanal gerçeklik gözlüğünden ve yatağından oluşan 50 m2lik evine. Ali sanal gerçeklik gözlüğünü taktıktan sonra artık m2lik evinde değil; etrafında onlarca ağaç ve binlerce çiçeklerden, bahçesinde yüzme havuzundan, hemen yanında helikopter pistinden, denizin kıyısına demirlemiş yatından, devasa bir malikanesinden oluşan hayatın içindedir. Ali ayrıca gerçek hayattaki görüntüsünün aksine, çekici ve fit bir bedene sahiptir. Sürekli olarak beraber takıldığı sanal arkadaşları ve sanal eşiyle birlikte Ali, gerçek dünyada bulamadığı saadeti ve mutluluğu sanal gerçeklikte bulmuştur. Sevgi ve saygı ihtiyacını bu şekilde gideren Ali belki de gerçek hayatta hiç zaman ruh eşini aramayacak, arayıp bulsa bile sanaldaki eşiyle kıyaslayıp, sanal eşini ona tercih edecektir. Bunlar şu an ütopik veya saçma gibi görünse de, ileri de gazete haberlerinde bu tür haberleri belki de görebileceğiz.

Tüm bu etkiler şu an için bizlere ütopik gelebilir. Fakat zamanında kendini Pikachu zannedip atlayanlar olduğu gibi, gelecekte de birilerinin sanal gerçeklikte araba yarışı oynadıktan sonra sokakta da aynılarını yapmaya çalışmayacağının veya oyundaki şiddeti kendince olağanlaştıran birisinin sokakta terör estirmeyeceğinin garantisini kimse veremez. Sanal gerçekliğin illa ki olumlu yönleri bir hayli fazla, ama tüm bunların yanında olumsuz etkilerini de unutmamak gerekir.

Bu eğlence sistemleri akıl ve mantık çerçevesi dahilinde kullanırsa büyük bir moral ve motivasyon kaynağı, sosyalleşme aracı olabilir. Eğer eğitimsiz, cahil, aptal insanlar tarafından kullanılırsa sapkınlığa da dönüşebilir. Her şey zihniyet meselesidir. Teknolojinin bize üstünlük kazandırmasını istiyorsak bilinçli olmamız gerekir.

Sanal gerçeklik, birçok farklı şekilde mevcut ama en somut alanı, bilgisayar oyunları endüstrisi. Sağlık ve bakım alanlarında da bu teknoloji kendine yer bulmaya çalışıyor. Sanal gerçeklik başlıkları, tüm göz çevresini kapatarak sanki başka bir yerdeymiş hissi yaşatıyor. Müze, park, ofis ya da kokpit gibi.

Modern ordular da bu teknolojilere son derece ilgililer. Özellikle askeri eğitimlerde hiç savaş ortamı ve çatışma görmemiş askerlere bile büyük bir dünya savaşı görmüş gibi tecrübe sahibi olarak donatıp, savaşmak üzere eğitilebilir. Asker bu simulasyonda hayatı tıpkı Counter Strike, Call of Duty, Battlefield oyununun tam içindeymiş gibi deneyimler. Elindeki silahın soğukluğunu hisseder, vurulduğunda canı yanar. Vurulmamak için mücadele vermek zorundadır.

Artırılmış gerçekliğin en iyi örneği ise Pokemon GO dur. Gerçek dünyayı görüyorsunuz ama gördüklerinize eklemeler yapılıyor yani artırılıyor. İki teknoloji de, yeni yetenekler edinmek için ideal. Doktorlar mesela bu sayede yeni cerrahi teknikler öğrenebilir. Bu teknolojilerin bazı uygulamaları hala deneme aşamasında, ama Boeing gibi büyük firmalar, bazı uçak parçalarının üretilmesi için eğitimlerde bu yöntemlere başvuruyor. Sanal gerçeklikte kullanılan başlık fiyatları, sürekli düşüyor. Bir çok akıllı telefonla kullanılabilen kağıttan gözlüklerle de bu teknolojilere erişim mümkün. 2022 yılına kadar, bu teknolojilerden 150 milyar dolar gelir elde edilmesi bekleniyor.

Teknoloji sektöründe son 1-2 senedir gündem sanal gerçeklik sistemleri üzerine şekillenmekte. Hatta sanal gerçeklik, o denli gelecek vaadeden bir konuma geldi ki, sektörde öncü olan bütün şirketler yoğun bir şekilde sanal gerçeklik sistemlerine odaklanarak altyapılarını bu sisteme göre şekillendirmeye başladı bile.

Bütün bu gelişmeler çok büyük bir heyecanla beklense de, kimileri de bu şekildeki teknolojilerin yanlış kullanımınıda göze almanın gerektiği, oyunlar yüzünden çocuklarını unutarak onların açlıktan ölümlerine dahi sebep olan ailelerin olduğu günümüzde dikkatli olunması gerektiğini de belirtiyorlar.

Sanal gerçeklikle ilgili önümüzde ne şekilde adımların atılacağı her ne kadar çok net olmasa da, öngörülen büyüme ve gelişme verilerine göre tahmini olarak 10 sene içerisinde kimi insanların tamamen sanal dünyalar içerisinde yaşadıklarını görebiliriz.

Büyük bir sıçramanın arifesinde olan sanal gerçekliğin insan sağlığına etkilerine dair elle tutulur hiçbir bilgiye sahip değiliz ve çok uzak olmayan bir gelecekte çoğu evde bir sanal gerçeklik cihazı bulunması muhtemel…

“İnternet bağımlılığı” ilk kez 1996 yılında kavramlaştırılmasına rağmen, internet bu kadar yaygın olmadığından hayatımızın içinde değildi. bugün, farklı ülkelerde internet kullanıcılarının %1’ü ile %10’unun internete bağımlı hale geldiğini ortaya koyan çalışmalar var.

Bu işin bir de yozlaşma, yabancılaşmanın derinleşmesi boyutu var. Bu gözlüğün yalnızca bilgisayar oyunu tarzı eğlenceler ya da iş görüşmeleri, ziyaretleri için kullanılmayacağını biliyoruz. Kapitalizm her türlü yozlaşmadan kâr elde edebilen bir sistem. Ueni geliştirilen ve 360 derece çekim yapabilen kamera sistemleriyle birlikte, sanal gerçeklik deneyimi sağlayan p*rno siteler, bu bağımlıların akınına uğrayacak. sanal gerçeklik bağımlılığı ile p*rno bağımlılığı yan yana ilerleyecek. Bu hali ile ele alındığında tehlikelidir. İnsanı sorumluluklarını unutturacak hale getirir.

İrade, kişinin hissettiği inanç ile ilgilidir. İnancımızı yükseltirsek irademiz de yükselir.
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt