Sosyal medya dünyayı çok değiştirdi. Kötülük, cahillik, saçma sapan durumlar her zaman vardı elbette ama sosyal medya bazı şeyleri iyice çığırından çıkardı. Bu çağa adapte olamayanlar olarak sosyal medyada hala alışamadığımız bazı durumları derledik.
Yangın çıkar, biri dalga geçer; biri ölür, biri dalga geçer... Hayatta her şeyle dalga geçilebileceği ve buna ofansif mizah denmesi çok tuhaf. Ofansif olduğu doğru olabilir ama mizah olmadığı kesin.
Artık insanların bir şeylere gerçekten mi tepki gösteriyor, yoksa prim yapmaya mı çalışıyor anlamıyoruz.
Sanki insanlar da bunu anlamıyor. Markanın gönderdiği ürünü giyiyor gibi gösterip bir sonraki story'de üstünü değiştirenler, bir ürünü yiyor gibi yalandan ısıranlar.... Bu gözler neler gördü.
Tamam, iş hayatına atılmak ve bunda takipçi gücünü kullanmak normal ama Çin'den ucuza defter, kalem getirip veya beyaz tişörte yazı bastırmak gibi girişimciliklerden dünyanın parasını kazanma çabası biraz insan kazıklamak gibi duruyor.
"Şu kadar beğeni gelirse şu kadar bağış yaparım", "Yardım yapacak markalar bana ulaşsın", "Ürünlerimi alın ki yardım yapayım" gibi şartlamaları sosyal medyada sıkça görebilirsiniz. Bu bizler için utanç verici ama onlar hiç utanmıyor.
Bu çıta her gün biraz daha yukarı çıkıyor. Anlam veremiyor ve her geçen gün biraz daha şaşkın bir biçimde izlemeye devam ediyoruz.
Sosyal medyada yayılan, saçma sapan düşünceler içeren videoların ciddi veya sahte olmadığını; tamamen ilgi çekmek için özellikle yapıldığını öğrendiğimden beri bazı şeyleri sorguluyorum.
Tabii ki burada kimsenin özgürlüğünü kısıtlama veya kime ne yapacağını söyleme durumu yok. Ancak insanlar en yakınlarıyla bile paylaşmayacakları en mahrem, en özel şeylerini bile sosyal medyada abartılı şekilde paylaşıyor ve bu durum oldukça tuhaf.
Kendisiyle kesinlikle barışık olmayan, estetiğe rağmen filtre ve photoshop olmadan fotoğraf paylaşamayanların sürekli "kendinizle barışık olun" mesajları vermesi kimseyi ikna etmiyor tabii ki.
Özel hayatını, arkadaşlıklarını ve hayatlarının her anını paylaşanların normal bir üslupla sorulan soruya, hafif bire eleştiriye azarla, hakaretle ve hatta küfürle cevap vermesinin sebebini anlamak güç.
Herkes komik, eğlenceli, mizah yeteneğine sahip olmak zorunda değil ama sosyal medyada öyle bir baskı oluştu ki başka bir zamanda olsak hiç bu taraklarda bezi olmayacaklar bile komedi şovu yapmaya çalışır oldu.
Ülkede o kadar çok eğitimsiz oyuncu, gazeteci, diyetisyen, psikolog, dermatolog, pedagog ve fazlası var ki... Herkes kendi kendine bir şeylerin uzmanı olmuş, akıl verip duruyor.
1. Her şeyle ama her şeyle dalga geçilmesi.
Yangın çıkar, biri dalga geçer; biri ölür, biri dalga geçer... Hayatta her şeyle dalga geçilebileceği ve buna ofansif mizah denmesi çok tuhaf. Ofansif olduğu doğru olabilir ama mizah olmadığı kesin.
2. Tüm kötü olayları kişisel şova çevirenler.
Artık insanların bir şeylere gerçekten mi tepki gösteriyor, yoksa prim yapmaya mı çalışıyor anlamıyoruz.
3. Kendisi en lüks markaları kullanıp takipçilerine en uyduruk markaları öneren fenomenler.
Sanki insanlar da bunu anlamıyor. Markanın gönderdiği ürünü giyiyor gibi gösterip bir sonraki story'de üstünü değiştirenler, bir ürünü yiyor gibi yalandan ısıranlar.... Bu gözler neler gördü.
4. Takipçi sayısı biraz yükselen pek çok kişinin hemen ürün satma telaşına girmesi.
Tamam, iş hayatına atılmak ve bunda takipçi gücünü kullanmak normal ama Çin'den ucuza defter, kalem getirip veya beyaz tişörte yazı bastırmak gibi girişimciliklerden dünyanın parasını kazanma çabası biraz insan kazıklamak gibi duruyor.
5. Yardım söz konusu olduğunda beğeni, alışveriş veya marka işbirliği şartı koşanlar.
"Şu kadar beğeni gelirse şu kadar bağış yaparım", "Yardım yapacak markalar bana ulaşsın", "Ürünlerimi alın ki yardım yapayım" gibi şartlamaları sosyal medyada sıkça görebilirsiniz. Bu bizler için utanç verici ama onlar hiç utanmıyor.
6. Görgüsüzlükte çığır açanlar.
Bu çıta her gün biraz daha yukarı çıkıyor. Anlam veremiyor ve her geçen gün biraz daha şaşkın bir biçimde izlemeye devam ediyoruz.
7. Fenomen olmak için her şeyi yapmaya hazır olanlar.
Sosyal medyada yayılan, saçma sapan düşünceler içeren videoların ciddi veya sahte olmadığını; tamamen ilgi çekmek için özellikle yapıldığını öğrendiğimden beri bazı şeyleri sorguluyorum.
8. Her şeyin ama her şeyin paylaşılması.
Tabii ki burada kimsenin özgürlüğünü kısıtlama veya kime ne yapacağını söyleme durumu yok. Ancak insanlar en yakınlarıyla bile paylaşmayacakları en mahrem, en özel şeylerini bile sosyal medyada abartılı şekilde paylaşıyor ve bu durum oldukça tuhaf.
9. Doğallığın tamamen ortadan kalkması ama beden olumlama yapılması.
Kendisiyle kesinlikle barışık olmayan, estetiğe rağmen filtre ve photoshop olmadan fotoğraf paylaşamayanların sürekli "kendinizle barışık olun" mesajları vermesi kimseyi ikna etmiyor tabii ki.
10. Özel hayatlarını en ince detayına kadar paylaşanların en ufak bir soruda çıldırması.
Özel hayatını, arkadaşlıklarını ve hayatlarının her anını paylaşanların normal bir üslupla sorulan soruya, hafif bire eleştiriye azarla, hakaretle ve hatta küfürle cevap vermesinin sebebini anlamak güç.
11. Herkesin komiklik yarışına girmesi.
Herkes komik, eğlenceli, mizah yeteneğine sahip olmak zorunda değil ama sosyal medyada öyle bir baskı oluştu ki başka bir zamanda olsak hiç bu taraklarda bezi olmayacaklar bile komedi şovu yapmaya çalışır oldu.
12. İnsanların eğitimini almadığı konularda uzman kesilmesi.
Ülkede o kadar çok eğitimsiz oyuncu, gazeteci, diyetisyen, psikolog, dermatolog, pedagog ve fazlası var ki... Herkes kendi kendine bir şeylerin uzmanı olmuş, akıl verip duruyor.