- Katılım
- 4 yıl 2 ay 25 gün
- Mesajlar
- 25,600
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kuran-ı kerimde, şeytanın aldatmasının çok zayıf olduğu bildiriliyor; hatta salih kullara hiç etki edemeyeceği de açıklanıyor. İsra suresinde mealen buyuruluyor ki:
(Benim kullarıma senin hâkimiyetin yoktur, onlara musallat olamazsın.)
İyiler de, kötüler de Allahü teâlânın kulu olduğu halde, salihler için (Benim kulum) buyuruyor. Demek ki, Rabbimizin (Benim kulum) dediği salih kimselere, şeytan musallat olamıyor. Paraya, kötü arzularına kul olanlara, musallat oluyor. Casiye suresinde, (Hevasını ilah edinenler) tabiri geçiyor. Yani, kötü arzularının kulu olanlar buyuruluyor. Kişi neye tapıyorsa onun kuludur.
Cehennemde şeytanın yakasına yapışarak şöyle diyecekler:
Senin yüzünden geldik buraya ey melun!
İblis, (Bir dakika, siz dünyada beni gördünüz mü? Sesimi duydunuz mu?) diye soracak. Görmedik ve duymadık diyecekler. (Peki, siz dünyada hiç dinden bahseden insan, hoca vs, görmediniz mi? Siz hiç din kitabı okumadınız mı? Siz hiç dinden bahseden, nasihat eden duymadınız mı?) diye soracak. (Gördük, okuduk ve duyduk) diyecekler. İblis diyecek ki:
Yani siz şimdi gördüğünüze ve duyduğunuza değil de, görmediğinize ve duymadığınıza tâbi olup buraya geldiniz ha! Siz gidin, kendinizi ayıplayın, sizi bu hâle düşüren arkadaşınızı bulun. Benimki sadece vesveseden ibaretti. Siz gerçeklere değil de, vesveseye itibar ettiniz.
Altını sarraf bilir
Sözü dinde senet âlim, mantar gibi yerden bitmez. Kesin olarak, hocalarının Resulullaha dayanması lazım. Zira dinimiz nakil dinidir, kimse kendiliğinden bir şey diyemez.
Hep hocasından anlatan bir talebeye sorarlar:
Hep büyükler diyorsunuz, büyükler şöyle iyidir, şöyle üstündür diyorsunuz. Allah aşkına onlar size ne öğretti?
Şunu öğretti: Sizin önünüzde 73 tane, birbirinin şekil, ağırlık, renk olarak aynısı olan altın kap olsa ve deseler ki bunlardan 72si sahte; fakat bir tanesi gerçek ve siz bu gerçek olanı ilk denemenizde, hatasız olarak bulacaksınız. İşte büyükler bize, o ilk denemede, onca kap arasından doğru olanı bulmayı öğretti!
Herkes kendi altınını doğru biliyor, ne malum sizinkinin doğru olduğu?
Bu noktada, şu düstur işin içine girer. İslam, akıl değil, nakil dinidir. O doğru cevabı hocamıza hocası, ona da hocası, ona da onun hocası olmak üzere Resulullah efendimize kadar uzanan Silsile-i Zeheb (Altın silsile) ulaştırmaktadır. Bu noktada kimse, kendiliğinden bir şey diyemez.
Kuran-ı kerimde, şeytanın aldatmasının çok zayıf olduğu bildiriliyor; hatta salih kullara hiç etki edemeyeceği de açıklanıyor. İsra suresinde mealen buyuruluyor ki:
(Benim kullarıma senin hâkimiyetin yoktur, onlara musallat olamazsın.)
İyiler de, kötüler de Allahü teâlânın kulu olduğu halde, salihler için (Benim kulum) buyuruyor. Demek ki, Rabbimizin (Benim kulum) dediği salih kimselere, şeytan musallat olamıyor. Paraya, kötü arzularına kul olanlara, musallat oluyor. Casiye suresinde, (Hevasını ilah edinenler) tabiri geçiyor. Yani, kötü arzularının kulu olanlar buyuruluyor. Kişi neye tapıyorsa onun kuludur.
Cehennemde şeytanın yakasına yapışarak şöyle diyecekler:
Senin yüzünden geldik buraya ey melun!
İblis, (Bir dakika, siz dünyada beni gördünüz mü? Sesimi duydunuz mu?) diye soracak. Görmedik ve duymadık diyecekler. (Peki, siz dünyada hiç dinden bahseden insan, hoca vs, görmediniz mi? Siz hiç din kitabı okumadınız mı? Siz hiç dinden bahseden, nasihat eden duymadınız mı?) diye soracak. (Gördük, okuduk ve duyduk) diyecekler. İblis diyecek ki:
Yani siz şimdi gördüğünüze ve duyduğunuza değil de, görmediğinize ve duymadığınıza tâbi olup buraya geldiniz ha! Siz gidin, kendinizi ayıplayın, sizi bu hâle düşüren arkadaşınızı bulun. Benimki sadece vesveseden ibaretti. Siz gerçeklere değil de, vesveseye itibar ettiniz.
Altını sarraf bilir
Sözü dinde senet âlim, mantar gibi yerden bitmez. Kesin olarak, hocalarının Resulullaha dayanması lazım. Zira dinimiz nakil dinidir, kimse kendiliğinden bir şey diyemez.
Hep hocasından anlatan bir talebeye sorarlar:
Hep büyükler diyorsunuz, büyükler şöyle iyidir, şöyle üstündür diyorsunuz. Allah aşkına onlar size ne öğretti?
Şunu öğretti: Sizin önünüzde 73 tane, birbirinin şekil, ağırlık, renk olarak aynısı olan altın kap olsa ve deseler ki bunlardan 72si sahte; fakat bir tanesi gerçek ve siz bu gerçek olanı ilk denemenizde, hatasız olarak bulacaksınız. İşte büyükler bize, o ilk denemede, onca kap arasından doğru olanı bulmayı öğretti!
Herkes kendi altınını doğru biliyor, ne malum sizinkinin doğru olduğu?
Bu noktada, şu düstur işin içine girer. İslam, akıl değil, nakil dinidir. O doğru cevabı hocamıza hocası, ona da hocası, ona da onun hocası olmak üzere Resulullah efendimize kadar uzanan Silsile-i Zeheb (Altın silsile) ulaştırmaktadır. Bu noktada kimse, kendiliğinden bir şey diyemez.