Bazı kişiler Endymion’un bir kral, bazı kişiler de bir avcı olduğunu söyler. Ama bu yakışıklının bir çoban olduğunu söyleyenler çoğunluktadır. Sürüsünü otlatırken, Ay Tanrıça Selene, Endymion’u görmüş ve ona tutulmuştu. Delikanlı uyurken onun yanına iner, dudaklarını öpüp yanına yatardı. Endymion bu sırada hiç uyanmazdı. Ay Tanrıça onu büyülü bir uykuda tutardı, böylece istediği gibi sever, okşar, öperdi.
“Öyleyece yatardı, hiç uyanmadan,
Ne kıpırdar, ne de dönerdi,
Endymion, yakışıklı çoban.”
Apollon ile Daphne
Daphne kendi başına buyruk, aşktan da evlenmekten de tiksinen dişi avcılardan biriydi. Babası Irmak Tanrısı Peneios’un canı ara sıra dede olmayı isterdi ama, Daphne babasının boynuna sarılıp “Babacığım, evlenmek istemiyorum ben. Diana gibi olmak istiyorum,” derdi. Sonra koruların içine, ormanların derinliklerine fırlar, giderdi.
Bir gün koruda dolaşırken Apollon’a rastladı. Elbisesi ancak dizlerine kadar iniyordu, kolları çıplak, saçları dağınıktı. Apollon onu görür görmez kalbinden vuruldu.
Tanrının ona karşı ilgisini anlayan Daphne, kaçmaya başladı. O kaçıyor, Apollon kovalıyordu. Çapkın tanrı bir yandan da “Kaçma, seni seviyorum. Öyle bir çoban parçası değilim ben. Bugüne bugün tanrıyım,” diye bağırıyordu.
Bunları duyan Daphne daha da hızlı koşmaya başladı. Öyle ya, tanrılarla sevişen kadınların başına neler gelmemişti ki? Ya kendileri ya da doğurdukları çocuklar öldürülmüştü. Koştu koştu… Tanrının soluğunu ensesinde duyuyordu ki, babasının ırmağına rastladı.
“Baba kurtar beni!” diye haykırarak sulara atlamak istedi; ama ayakları kıpırdamadı. Olduğu yere mıhlanmıştı sanki. Kollarından, omuzlarından yapraklar fışkırdı ansızın. Ayakları toprağa girip kök saldı. Defne ağacı olmuştu birdenbire.
Apollon, onun ağaç oluşunu üzüntüyle seyretti. “Benim olmadan kaybettim seni,” diye dövündü. “Bari bundan sonra benim ağacım defne olsun. Savaşta kazananlar, bu ağacın yapraklarından çelenkler taksın başlarına. Şarkılarda, şiirlerde adımız yan yana geçsin.”