- Katılım
- 4 yıl 2 ay 25 gün
- Mesajlar
- 25,600
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Ekli dosyayı görüntüle 7567
Korona geldi gelecek derken nihayet geldi. Gelişine muhtemelen en çok da tıp çevreleri ile istifçiler sevindi. Daha da şaşırtıcı olanı gelmesini dört gözle bekler gibi karşılanması.
Gelmeden ayyuka çıkan korkusu geldikten sonra daha da arttı. Medya ise tıp endüstrisinin yangınına her zaman yaptığı gibi benzin taşımada bir biri ile yarışa girdi.
Haberlerin yüzde 90’ı korona. 83 milyonluk ülkede topu topu Avrupa’ya seyahat etmiş bir kişi ve onun bulaştırdığı bir kaç kişide görülmüş. Aman ne görülme, sanırsınız ki bütün ülkeyi korona sarmış…
Nasıl bir korku bu?
Söylenenler ve davranışlara bakılınca ülke yanmış, yıkılmış, nükleer bomba atılmış… Bu ne Allah’ınızı severseniz? Siz kime hizmet ediyorsunuz? Bu şeytanî tuzağı görmemek konusundaki ısrar niye? Yakın tarihteki kuş ve domuz gribi tecrübemiz ortadayken, niye ülkeyi yangın yerine çeviriyoruz? Bunu yaparak elimize ne geçecek?
Sizin elinize hiçbir şey geçmeyecek ama birileri bu korkuyu paraya tahvil ediyor, tabii dengeyi bozuyor, insanların ruh sağlığı ile oynuyor. İnsanlık, bir deneyin maskotu haline getiriliyor. Koskoca bir ülke bunu neden göremez?
Oysa bu ülkede kimseyi tedirgin etmeyen dehşetengiz başka salgınlar var. Millet kalp damar rahatsızlığı yüzünden patır patır ölüyor. Kanserin uğramadığı ocak kalmamış, kısırlık almış başını gidiyor, diyabet milyonların hayatını karartıyor. Böbrek, karaciğer ve akciğer yetmezlikleri çepeçevre kuşatmış, otizm salgına dönüşmüş ama kimse tedirgin olmuyor ve kılını da kıpırdatmıyor.
Diyorlar ki ‘bunlar salgın’ değil. ‘Hadi oradan’ demeli bu tiplere. Salgın değilse bunca insan niye bu kadar çok yakalandı bu modern vebalara? Bir şeyin salgın olması için illa nefesle mi bulaşması gerek?
Mesele uzun ama karmaşık değil, aylardır yazıyoruz. Korona bir korku filminden ibaret ve birileri bir şey deniyor. Biz ne kadar çok korkarsak, baronlar o kadar çok dolar hasadı yapıyor, amaçlarına o kadar hızlı ulaşıyorlar. Ne kadar korkarsak, güven o kadar azalıyor. Ne kadar korkarsak, piyasalar o kadar yara alıyor. Borsayı kendi elimizle ne hâle getirdik, görmüyor muyuz?
Öte yandan ‘bilim adamı’ olduklarını iddia edenlerden biri de çıkıp ‘ilaç ve aşısı için çalışıyoruz’ demiyor. Akademisyenle bilim adamını karıştırdığmız için bizde bilim adamı olmadığını göremiyoruz. Profesörün kıdemli bir öğretmen olduğu gerçeğini görmenin vakti geldi de geçiyor. YÖK Başkanı da akademisyenlerin kiyafetsizliğinden yakınmış…
Diğer mesele ise ölümün önündeki engelin ecel olduğudur. Ecel gelmeden hiçbir kul ölmez, ah bunu bir bilsek. “Men âmene bil kaderi, emine minel kederi” yani “Kadere iman eden, kederden emin olur!” Bütün bunlar tedbir almaya engel değildir. Mesele abartarak korku pompalamakta…
Gelelim petrol krizine. Arabistan ile Rusya arasındaki restleşme, petrolü 30 dolar seviyelerine kadar düşürdü. Petrol 1998’deki 10 dolar seviyesine düşer mi, bilinmez. Ama bildiğimiz bu durumun Rusya ve İran’ı bitireceği, Arabistan ve BAE’yi ise hayli sarsacağı.
30 dolara satılan bir varil petrolün Rusya’ya maliyeti en az 17.2, İran’a 12.6, BAE’ye 12.3, Suud’a ise 9.9 dolar. Ancak maliyet bununla sınırlı değil. Tüm geliri petrole dayalı bu ülkelerin bütçelerinde ortaya çıkacak gediği kapatmaları neredeyse imkansız. Daha şimdiden yüz milyarlarca dolar kaybettiler.
Selman için tek hedef tahta oturmak ve tahta oturana dek hiçbir şey umurunda değil. Trump ise bu taht savaşında Selman’ı kullanarak, Rusya’yı köşeye sıkıştırıyor.
Suriye, Libya, İran, Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerde ciddi askeri maliyetleri olan Putin için durum hiç de iç açıcı değil. ABD ise Rusya’yı köşeye sıkıştırıp içine kapanmasını, iç sıkıntılarla boğuşmasını istiyor. Trump’ın sevmediği küreselciler nerede konuşlanacak, Rusya açısından bu da önem arz ediyor.
Bu krizlerin kazananı, genellikle petrolde -Türkiye gibi- dışa bağımlı ülkeler. Ancak petrol stoklanabilir bir ürün olmadığı için, kazanç da krizin süresiyle doğru orantılı. Dileriz uzun sürer de Putin’in dişleri sökülür.
Vesselam!
Korona geldi gelecek derken nihayet geldi. Gelişine muhtemelen en çok da tıp çevreleri ile istifçiler sevindi. Daha da şaşırtıcı olanı gelmesini dört gözle bekler gibi karşılanması.
Gelmeden ayyuka çıkan korkusu geldikten sonra daha da arttı. Medya ise tıp endüstrisinin yangınına her zaman yaptığı gibi benzin taşımada bir biri ile yarışa girdi.
Haberlerin yüzde 90’ı korona. 83 milyonluk ülkede topu topu Avrupa’ya seyahat etmiş bir kişi ve onun bulaştırdığı bir kaç kişide görülmüş. Aman ne görülme, sanırsınız ki bütün ülkeyi korona sarmış…
Nasıl bir korku bu?
Söylenenler ve davranışlara bakılınca ülke yanmış, yıkılmış, nükleer bomba atılmış… Bu ne Allah’ınızı severseniz? Siz kime hizmet ediyorsunuz? Bu şeytanî tuzağı görmemek konusundaki ısrar niye? Yakın tarihteki kuş ve domuz gribi tecrübemiz ortadayken, niye ülkeyi yangın yerine çeviriyoruz? Bunu yaparak elimize ne geçecek?
Sizin elinize hiçbir şey geçmeyecek ama birileri bu korkuyu paraya tahvil ediyor, tabii dengeyi bozuyor, insanların ruh sağlığı ile oynuyor. İnsanlık, bir deneyin maskotu haline getiriliyor. Koskoca bir ülke bunu neden göremez?
Oysa bu ülkede kimseyi tedirgin etmeyen dehşetengiz başka salgınlar var. Millet kalp damar rahatsızlığı yüzünden patır patır ölüyor. Kanserin uğramadığı ocak kalmamış, kısırlık almış başını gidiyor, diyabet milyonların hayatını karartıyor. Böbrek, karaciğer ve akciğer yetmezlikleri çepeçevre kuşatmış, otizm salgına dönüşmüş ama kimse tedirgin olmuyor ve kılını da kıpırdatmıyor.
Diyorlar ki ‘bunlar salgın’ değil. ‘Hadi oradan’ demeli bu tiplere. Salgın değilse bunca insan niye bu kadar çok yakalandı bu modern vebalara? Bir şeyin salgın olması için illa nefesle mi bulaşması gerek?
Mesele uzun ama karmaşık değil, aylardır yazıyoruz. Korona bir korku filminden ibaret ve birileri bir şey deniyor. Biz ne kadar çok korkarsak, baronlar o kadar çok dolar hasadı yapıyor, amaçlarına o kadar hızlı ulaşıyorlar. Ne kadar korkarsak, güven o kadar azalıyor. Ne kadar korkarsak, piyasalar o kadar yara alıyor. Borsayı kendi elimizle ne hâle getirdik, görmüyor muyuz?
Öte yandan ‘bilim adamı’ olduklarını iddia edenlerden biri de çıkıp ‘ilaç ve aşısı için çalışıyoruz’ demiyor. Akademisyenle bilim adamını karıştırdığmız için bizde bilim adamı olmadığını göremiyoruz. Profesörün kıdemli bir öğretmen olduğu gerçeğini görmenin vakti geldi de geçiyor. YÖK Başkanı da akademisyenlerin kiyafetsizliğinden yakınmış…
Diğer mesele ise ölümün önündeki engelin ecel olduğudur. Ecel gelmeden hiçbir kul ölmez, ah bunu bir bilsek. “Men âmene bil kaderi, emine minel kederi” yani “Kadere iman eden, kederden emin olur!” Bütün bunlar tedbir almaya engel değildir. Mesele abartarak korku pompalamakta…
Gelelim petrol krizine. Arabistan ile Rusya arasındaki restleşme, petrolü 30 dolar seviyelerine kadar düşürdü. Petrol 1998’deki 10 dolar seviyesine düşer mi, bilinmez. Ama bildiğimiz bu durumun Rusya ve İran’ı bitireceği, Arabistan ve BAE’yi ise hayli sarsacağı.
30 dolara satılan bir varil petrolün Rusya’ya maliyeti en az 17.2, İran’a 12.6, BAE’ye 12.3, Suud’a ise 9.9 dolar. Ancak maliyet bununla sınırlı değil. Tüm geliri petrole dayalı bu ülkelerin bütçelerinde ortaya çıkacak gediği kapatmaları neredeyse imkansız. Daha şimdiden yüz milyarlarca dolar kaybettiler.
Selman için tek hedef tahta oturmak ve tahta oturana dek hiçbir şey umurunda değil. Trump ise bu taht savaşında Selman’ı kullanarak, Rusya’yı köşeye sıkıştırıyor.
Suriye, Libya, İran, Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerde ciddi askeri maliyetleri olan Putin için durum hiç de iç açıcı değil. ABD ise Rusya’yı köşeye sıkıştırıp içine kapanmasını, iç sıkıntılarla boğuşmasını istiyor. Trump’ın sevmediği küreselciler nerede konuşlanacak, Rusya açısından bu da önem arz ediyor.
Bu krizlerin kazananı, genellikle petrolde -Türkiye gibi- dışa bağımlı ülkeler. Ancak petrol stoklanabilir bir ürün olmadığı için, kazanç da krizin süresiyle doğru orantılı. Dileriz uzun sürer de Putin’in dişleri sökülür.
Vesselam!