- Katılım
- 2 yıl 9 ay 4 gün
- Mesajlar
- 18,707
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 6,357
- Cinsiyet
Osmanlı'nın almanya'ya gönderdiği yetim işçiler osmanlı'yı diriltmek isteyenlerin, kendini osmanlı torunu olarak görenlerin varlığından haberdar olmadığı yetim çocuk işçilerdir...
osmanlı, ard arda gelen savaşlar sebebiyle zor duruma düşmüş, yetim çocuklarına bakamayacak hale gelmişti. "darüleytam" yani "yetimler yurdu" çok sayıda yetim çocuğa ev sahipliği yapmaktaydı. 1917 yılına gelindiğinde artan yetim sayısına bakacak kaynak bulamıyordu osmanlı. aslında kaynak da vardı, para da... yetimlere pekala bakılabilirdi. ama saray masraflarını kısmıyor, saray erkanı, nazırlar lüks içinde yaşamaya devam ediyordu. koskoca devlete babaları savaşta şehit düşmüş çocuklar fazla geldi. müttefik almanya ile görüşüldü. almanya, osmanlı'dan yetimleri istedi... almanya'ya savaş ekonomisi için iş gücü lazımdı. ve osmanlı ile almanya arasında protokol imzalandı.
ilk etapta yaşları 14-16 arasında değişen 314 yetim çocuk, çalıştırılmak üzere sirkeci garı'ndan almanya'ya gönderildi.
Almanya'ya gönderilen bu yetim çocuklara almanya bakacak, onların ihtiyaçlarını karşılayacak, hatta meslek öğretecekti. güya meslek öğrenecek olan bu çocuklar berlin'de törenle karşılandılar. lakin bu çocukların 200'ü madenlere gönderildi. 80 tanesi tarlalarda çalıştırıldı. içlerinden sadece 30'u meslek öğrenebilecekleri işlere yerleştirildiler.
özellikle madende çalışan çocukların şartları son derece zordu. haftanın 7 günü karın tokluğuna çalışıyorlar, domuz eti ve domuz suyu ile yapılmış çorba yemeyi reddettikleri için de yavan ekmekle beslenmek zorunda kalıyorlardı. yetersiz beslenmenin yanında, yetersiz barınma, yetersiz giyinme gibi problemler de vardı. ve bunlardan dolayı madenlerde çalışan pek çok çocuk hastalanıp hayatını kaybetti.
madenlerde alman çocuklar da çalışmaktaydı. fakat alman çocukların 1 gün dinlenme tatilleri ve de maaşları vardı. bunu öğrenen bizim yetimler madenlerden kaçmaya başladılar.
fakat polis kaçan çocukları yakalıyor, yeniden madene getiriyordu.
ve almanya ne yaptı biliyor musunuz? bu çocukları osmanlı'ya şikayet etti.
oysa ki, kurtuluş savaşımızın en çetin yıllarında, her türlü yokluğa, olumsuz koşullara rağmen kuvayi milliyeciler yetimlere sahip çıkmış, yetimleri namerde muhtaç etmemiş, onlara vatanın "baba" demek olduğunu göstermişti.
bu konuda en önemli örnek kazım karabekir'in kurduğu gürbüz çocuklar ordusu'dur...
yetimlerin babası olarak bilinen karabekir paşa, o yokluk yıllarında 3000 erkek 2000 kız çocuğa sahip çıkmış, onları vatana millete hayırlı birer birey olacak şekilde yetiştirmiştir.
Karabekir paşa'nın başlattığı bu proje, daha sonra cumhuriyet döneminde de sahiplenilmiş, ulu önder mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün talimatıyla yetim çocuklarla yakinen ilgilenilmiş, hatta yetim olmayan çocukları da kapsayacak şekilde, türk çocuğunun iyi beslenmesi, iyi yetişebilmesi için "gürbüz türk çocuğu projesi" hayata geçirilmiştir.
İşte bu yüzdendir ki cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir... yaşasın cumhuriyetimiz...
osmanlı, ard arda gelen savaşlar sebebiyle zor duruma düşmüş, yetim çocuklarına bakamayacak hale gelmişti. "darüleytam" yani "yetimler yurdu" çok sayıda yetim çocuğa ev sahipliği yapmaktaydı. 1917 yılına gelindiğinde artan yetim sayısına bakacak kaynak bulamıyordu osmanlı. aslında kaynak da vardı, para da... yetimlere pekala bakılabilirdi. ama saray masraflarını kısmıyor, saray erkanı, nazırlar lüks içinde yaşamaya devam ediyordu. koskoca devlete babaları savaşta şehit düşmüş çocuklar fazla geldi. müttefik almanya ile görüşüldü. almanya, osmanlı'dan yetimleri istedi... almanya'ya savaş ekonomisi için iş gücü lazımdı. ve osmanlı ile almanya arasında protokol imzalandı.
ilk etapta yaşları 14-16 arasında değişen 314 yetim çocuk, çalıştırılmak üzere sirkeci garı'ndan almanya'ya gönderildi.
Almanya'ya gönderilen bu yetim çocuklara almanya bakacak, onların ihtiyaçlarını karşılayacak, hatta meslek öğretecekti. güya meslek öğrenecek olan bu çocuklar berlin'de törenle karşılandılar. lakin bu çocukların 200'ü madenlere gönderildi. 80 tanesi tarlalarda çalıştırıldı. içlerinden sadece 30'u meslek öğrenebilecekleri işlere yerleştirildiler.
özellikle madende çalışan çocukların şartları son derece zordu. haftanın 7 günü karın tokluğuna çalışıyorlar, domuz eti ve domuz suyu ile yapılmış çorba yemeyi reddettikleri için de yavan ekmekle beslenmek zorunda kalıyorlardı. yetersiz beslenmenin yanında, yetersiz barınma, yetersiz giyinme gibi problemler de vardı. ve bunlardan dolayı madenlerde çalışan pek çok çocuk hastalanıp hayatını kaybetti.
madenlerde alman çocuklar da çalışmaktaydı. fakat alman çocukların 1 gün dinlenme tatilleri ve de maaşları vardı. bunu öğrenen bizim yetimler madenlerden kaçmaya başladılar.
fakat polis kaçan çocukları yakalıyor, yeniden madene getiriyordu.
ve almanya ne yaptı biliyor musunuz? bu çocukları osmanlı'ya şikayet etti.
oysa ki, kurtuluş savaşımızın en çetin yıllarında, her türlü yokluğa, olumsuz koşullara rağmen kuvayi milliyeciler yetimlere sahip çıkmış, yetimleri namerde muhtaç etmemiş, onlara vatanın "baba" demek olduğunu göstermişti.
bu konuda en önemli örnek kazım karabekir'in kurduğu gürbüz çocuklar ordusu'dur...
yetimlerin babası olarak bilinen karabekir paşa, o yokluk yıllarında 3000 erkek 2000 kız çocuğa sahip çıkmış, onları vatana millete hayırlı birer birey olacak şekilde yetiştirmiştir.
Karabekir paşa'nın başlattığı bu proje, daha sonra cumhuriyet döneminde de sahiplenilmiş, ulu önder mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün talimatıyla yetim çocuklarla yakinen ilgilenilmiş, hatta yetim olmayan çocukları da kapsayacak şekilde, türk çocuğunun iyi beslenmesi, iyi yetişebilmesi için "gürbüz türk çocuğu projesi" hayata geçirilmiştir.
İşte bu yüzdendir ki cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir... yaşasın cumhuriyetimiz...