Forumtagram Genel Forum Sitesine Hoş geldiniz!

Foruma Üye Olmadan, Konu açamaz, Yorum yapamaz ve Üyelerimizle Etkileşimde Bulunamazsınız. :)

Üye Ol!

Konuya cevap cer

Bir yerimiz ağrıdığında ne yaparız? Genellikle elimizin altındaki ecza dolabına veya en yakın eczaneye koşup ilaç alırız. Ancak bu davranışımız aslında vücudumuza "Seni dinlemek istemiyorum" demekten farksızdır. İlacı alırız ve vücudumuz bir süre susar. Ama bir süre sonra daha yüksek bir sesle sinyal vermeye başlar. Bu kez daha güçlü çözümler arar, doktora gidip iğne veya reçeteli ilaç isteriz. Fakat burada durup düşünmeliyiz: Belki de vücudumuz bize çok daha derin bir mesaj vermeye çalışıyor.

Bazen, rahatsızlıklarımızın sebebi geceleri kaliteli uyku uyumamak, kendimize vakit ayırmamak ya da fazla çalışmak olabilir. Kim bilir, belki de neden hasta olduğumuzun cevabı bu kadar basittir. Vücudumuz zinde ve sağlıklı olmak ister; bu yüzden onu dinlemek için kendimize şans vermeliyiz.

Ben kendimi iyi hissetmediğimde veya bir yerim ağrıdığında, önce sessiz bir ortamda kalmaya özen gösteririm. İçimdeki derin bilgelik kaynağının bana yol göstereceğine inanırım. Sessizlik içinde olduğum bu zamanlarda hayal kurarım, gözlerimin önüne en sevdiğim doğa manzaralarını getiririm. Etrafımı saran ılık rüzgarı hissederim ve kaslarımın gevşediğine odaklanırım. Tamamen rahatladığımda kendime şu soruları sorarım:

  • Bu rahatsızlığın oluşmasına nasıl katkıda bulundum?
  • Bu rahatsızlık bana neyi göstermeye çalışıyor?
  • Hayatımın hangi alanlarında değişiklik yapmalıyım?

Derin bir nefes alır ve içimdeki bilgelik kaynağından gelecek mesajları anlamaya niyet ederim. Cevap o an gelmeyebilir ama er ya da geç geleceğini bilirim. Önemli olan, bu sürece güvenmek ve vücudumuzun bizden ne istediğini anlamaya çalışmaktır.

Değişiklik yapmamız gerektiğinde genellikle korkuya kapılırız. "Nasıl yaşayacağım? Çocuklarım ne olacak? Faturalarımı nasıl ödeyeceğim?" gibi sorular zihnimizde döner durur. Ancak unutmayın, büyük değişimler küçük adımlarla başlar. Çin atasözünün dediği gibi: "Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar."

Ağrılar bir günde geçmez, ama bu sizi yıldırmasın. Süreç sabır gerektirir. Kendinize nazik ve saygılı olun. Unutmayın, bu sizin iyileşme yolculuğunuz ve herkesin süreci farklıdır. Siz biriciksiniz ve kendiniz için en doğrusunu en iyi siz bilirsiniz.

Özgürlüğün anahtarı affetmektir. "Eh işte, idare eder" demeyi mi, yoksa gerçekten "mutluyum" demeyi mi tercih edersiniz? Çoğu zaman başımıza gelen olaylar için başkalarını suçlarız. Ancak geçmişi değiştiremeyiz; yapabileceğimiz tek şey, geçmişin üzerimizdeki etkisini değiştirmektir. Affetmek, acı veren her şeyi serbest bırakmaktır.

Affedemediğiniz birileri varsa, bilin ki en çok onları affetmeye ihtiyacınız var. Affetmemek, başkasına değil, sadece kendinize zarar verir. İçinizde duyduğunuz öfke ve kin, sizi geçmişe hapseder. Geçmişten özgürleşmek için affetmeye niyet edin. "Herkesi, ama istisnasız herkesi affetmeye niyet ediyorum. Beni inciten her şeyi serbest bırakıyorum." diyerek kendinize bu özgürlüğü verin.

Eğer geçmişte size zarar veren biri varsa, ona sevgiyle teşekkür edin ve gitmesine izin verin. Onlar zihninizde yer kaplamaya devam ettikçe, kendi iyileşme sürecinizi geciktirmiş olursunuz. Ben geçmişimde beni üzen insanları affetmeseydim, bugün bulunduğum yerde olamazdım. Onların yaptıklarının cezasını neden ben çekeyim ki? Affetmek, onların hatalarını kabul etmek değil; sizin yolunuza devam etmenizi sağlamaktır.

Eğer bir şeyiniz çalındıysa, unutmayın ki gerçekten hak ederek sahip olduğunuz hiçbir şey sizden alınamaz. Eğer kaybettiğiniz şey size geri dönmezse, bilin ki o aslında sizin hakkınız değildi. Bunu kabullenmek, özgürlüğünüzü kazanmanın bir yoludur.

Kendinizi çaresiz ve güçsüz hissettiğinizde, bilin ki güç sizin içinizdedir. Güçlenmek için ayağa kalkmayı, kendi ayaklarınızın üzerinde durmayı ve sorumluluk almayı istemelisiniz. Gözlerinizi kapatın ve güzel bir akarsuyun kenarında olduğunuzu hayal edin. Geçmişteki tüm acıları, üzüntüleri ve affedemediğiniz her şeyi bu akarsuyun akıntısına bırakın. Suların onları uzaklara taşıdığını ve tamamen yok olduğunu gözünüzde canlandırın. Bunu istediğiniz zaman, istediğiniz kadar yapabilirsiniz.

Şimdi şefkat ve şifa zamanı. Özünüze dönün ve onunla iletişime geçin. İçinizdeki bilgelik, nasıl şifalanacağınızı biliyor. İnanılmaz bir potansiyele sahipsiniz; belki de bugüne kadar fark etmediğiniz yeteneklerinizi keşfetme zamanınız gelmiştir.

Hastalıkları sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da ele almalıyız. Hayatımızı bir duvar halısı gibi düşünelim: Yaşadığımız her şey, bu halıyı oluşturan motiflerden biridir. Emanuel kitabında geçen şu sözü çok seviyorum: "Bizi inciten olayları ceza olarak değil, ders olarak görmeliyiz."

Sevginin gücüne inanın. Hayat sizi ne kadar zorlu yollara götürürse götürsün, bilin ki bu yolculuk sizin gelişiminiz için gereklidir. Zorluklar, neyin gerçek neyin illüzyon olduğunu anlamanızı sağlar. Düşünce biçiminizi değiştirerek hayatınızı değiştirebilirsiniz. Bu yüzden dargınlıkları bırakın ve affetmeyi seçin.


Bot olmadığınız anlamamız için Ankara Plakasını Yazınız
Geri
Üst Alt