- Katılım
- 3 yıl 11 ay 1 gün
- Mesajlar
- 297
- Tepkime puanı
- 149
- Cinsiyet
Keşke kavmim de bilseydi…”
Senai Demirci - 29 Eylül 2020
Taşın bilgeliği
Anlamış olmasında sonluluğu
Kendisi sonsuz uykudayken.
-Bejan Matur
“Derken, şehrin öte yakasından bir adam koşarak geldi” haberi verilir YâSîn Suresi’nin ikinci sayfasında. Karanlıktan gelir o ‘adam’. Karanlığa karşı çıkar tek başına. Gerçeğin örtüsünü kaldırma ümidini ayağa kaldırır.
Şehit edilen adama ahirette şöyle hitap edilir: “Haydi gir cennete…” Bu müthiş davete aldırmaz gibi duraksar. Kendisini taşlayarak katledenleri bile dikkate alan eşsiz merhamet çığlığı olarak duyurulur sesi: “Keşke [bu gerçeği] kavmim de bilseydi…”
İnci tanesinin de kaderidir bu. İncileşmek isteyen adamlara düşen rolün tarifidir hem. O da “şehrin öte yakası”ndan gelir. Denizin dibinden gelir inci. Derin bir yalnızlıktan sıyrılarak varır kıyıya… Uzunca bir sessizlik nöbetini tamamlayarak, ince bir fısıltıya dönüşür. Şehrin “bu yakası”ndaki kalabalıkları uyarır. Hemşerilerini, cümle eşyayı, bakışın incisine muhatap etmek ister. “Beni böyle var etmeyi dileyen Fatır’a niye abd olmayayım ki?” diyen bir sorguyu yapıştırır kalabalıkların yakasına. Allah’la kalmanın ince ayarını hatırlatır. Allah’a razı olmanın tatlı seyrine çağırır. “Gir cennete…” denilse, belli ki diğer taşları da yanında isteyecektir.
Senai Demirci - 29 Eylül 2020
Taşın bilgeliği
Anlamış olmasında sonluluğu
Kendisi sonsuz uykudayken.
-Bejan Matur
“Derken, şehrin öte yakasından bir adam koşarak geldi” haberi verilir YâSîn Suresi’nin ikinci sayfasında. Karanlıktan gelir o ‘adam’. Karanlığa karşı çıkar tek başına. Gerçeğin örtüsünü kaldırma ümidini ayağa kaldırır.
Elçileri inatla inkâr eden hemşehrilerini “Beni böyle yaratmayı tercih eden Rabbime niye hayretimi ve minnetimi ifade etmeyecekmişim ki?” sorusuyla yüzleştirir. “Benim direnişime değil, sizin kalabalığınıza güvenerek diretmenize şaşmalı!” deler. Ne var ki taşlanarak katledilir şehrin öte yakasından gelen adam.“Derken, şehrin öte yakasından bir adam koşarak geldi” haberi verilir YâSîn Suresi’nin ikinci sayfasında. Karanlıktan gelir o ‘adam’. Karanlığa karşı çıkar tek başına. Gerçeğin örtüsünü kaldırma ümidini ayağa kaldırır.
Şehit edilen adama ahirette şöyle hitap edilir: “Haydi gir cennete…” Bu müthiş davete aldırmaz gibi duraksar. Kendisini taşlayarak katledenleri bile dikkate alan eşsiz merhamet çığlığı olarak duyurulur sesi: “Keşke [bu gerçeği] kavmim de bilseydi…”
İnci tanesinin de kaderidir bu. İncileşmek isteyen adamlara düşen rolün tarifidir hem. O da “şehrin öte yakası”ndan gelir. Denizin dibinden gelir inci. Derin bir yalnızlıktan sıyrılarak varır kıyıya… Uzunca bir sessizlik nöbetini tamamlayarak, ince bir fısıltıya dönüşür. Şehrin “bu yakası”ndaki kalabalıkları uyarır. Hemşerilerini, cümle eşyayı, bakışın incisine muhatap etmek ister. “Beni böyle var etmeyi dileyen Fatır’a niye abd olmayayım ki?” diyen bir sorguyu yapıştırır kalabalıkların yakasına. Allah’la kalmanın ince ayarını hatırlatır. Allah’a razı olmanın tatlı seyrine çağırır. “Gir cennete…” denilse, belli ki diğer taşları da yanında isteyecektir.
Bakışların cennetine buyur edilen inci, ister ki her taşa böyle bakılsın. Onların da derin bir sessizlikte incilendiğini fark etsin kalabalıklar. Bakışı inci olana her şey incileşir çünkü. “Keşke kavmim de bileydi…” merhametinin kıyısına dizer her şeyi, herkesiİnci tanesinin de kaderidir bu. İncileşmek isteyen adamlara düşen rolün tarifidir hem. O da “şehrin öte yakası”ndan gelir. Denizin dibinden gelir inci. Derin bir yalnızlıktan sıyrılarak varır kıyıya… Uzunca bir sessizlik nöbetini tamamlayarak, ince bir fısıltıya dönüşür. Şehrin “bu yakası”ndaki kalabalıkları uyarır.