- Katılım
- 4 yıl 1 ay 27 gün
- Mesajlar
- 5,542
- Tepkime puanı
- 1,102
- Yaş
- 28
- Konum
- İzmir/35
- Memleket
- İzmir
- Meslek
- Grafiker
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Sen ne güzelsin böyle…
Sanki içimde bitiveren bir yediveren gülü gibi mis ettin içimi. Dolup dolup taşıyorum, denizlerimde gül kokun var. Dağlarımda saçlarının karanfil kokusu, gökyüzünde ellerinin menekşe kokuları…
Sen ne güzelsin böyle…
Senden önce yaşamamış gibi, her dem beni yeniden doğuran bir gülüşün var senin. Sen gülümsedikçe başımdan aşağı yıldızlar döküyor evren. Senin etrafında dönüyor kalbim, kendi etrafımda dönerken mevsimlerim oluyor gözlerin.
Sen ne güzelsin böyle…
Konuşurken bütün kelimelerinden ışıklar doluyor gözlerime. Kapkaranlık bir geceyi aydınlatan ışık böcekleri gibi sarmalıyor beni harflerin, noktalama işaretlerin, cümlelerin. Dilinde bir bülbül şakıyor zannediyorum. Belki de içinde bir kuş bahçesi kurmuş Yaradan. Hikmetinden sual olunmaz O’nun. Bana sevmek düşer seni bütün güzelliğinle.
Sen ne güzelsin böyle…
Yanı başımdayken sanki bir yanardağa yaslamışım yanımı. Yanımdayken içinden kıpkırmızı güller püskürten bir yanardağ oluyorsun sen. Dudaklarından dağılıyorlar havaya rüzgârlara karışarak. Üzerime baharlar bulaşıyor, yeniden yepyeni bir ben inşa ediyorum içimde. Sen yanımdayken yenileniyorum ben.
Sen ne güzelsin böyle…
Belki bilmezsin aynalar söylemez sana. Öylesin. Bil diye söylüyorum sana. Bil ki cimri davranma gülümserken, konuşurken, severken… Öyle sevki tüm ayrılıklar çeksinler ellerini yakamızdan. Mecnun’la Leyla’ya kadar varsın bu vuslat bayramı. Şen olsun gönüller, şen ol sen hep emi.
Sen ne güzelsin böyle…
Söylüyorum işte gocunmadan hem de kıskanmadan seni. Bir kelebek kıskanılır mı papatyalardan. Yakamozlar kıskanılır mı Dolunaydan. Kıskanılır mı hiçbir bebek, onu durmadan şapır şupur öpen annesinden dudaklarından.
Sen ne güzelsin böyle…
Ne güzel seviliyorsun kalbimde…
*
Adem Özbay
Sanki içimde bitiveren bir yediveren gülü gibi mis ettin içimi. Dolup dolup taşıyorum, denizlerimde gül kokun var. Dağlarımda saçlarının karanfil kokusu, gökyüzünde ellerinin menekşe kokuları…
Sen ne güzelsin böyle…
Senden önce yaşamamış gibi, her dem beni yeniden doğuran bir gülüşün var senin. Sen gülümsedikçe başımdan aşağı yıldızlar döküyor evren. Senin etrafında dönüyor kalbim, kendi etrafımda dönerken mevsimlerim oluyor gözlerin.
Sen ne güzelsin böyle…
Konuşurken bütün kelimelerinden ışıklar doluyor gözlerime. Kapkaranlık bir geceyi aydınlatan ışık böcekleri gibi sarmalıyor beni harflerin, noktalama işaretlerin, cümlelerin. Dilinde bir bülbül şakıyor zannediyorum. Belki de içinde bir kuş bahçesi kurmuş Yaradan. Hikmetinden sual olunmaz O’nun. Bana sevmek düşer seni bütün güzelliğinle.
Sen ne güzelsin böyle…
Yanı başımdayken sanki bir yanardağa yaslamışım yanımı. Yanımdayken içinden kıpkırmızı güller püskürten bir yanardağ oluyorsun sen. Dudaklarından dağılıyorlar havaya rüzgârlara karışarak. Üzerime baharlar bulaşıyor, yeniden yepyeni bir ben inşa ediyorum içimde. Sen yanımdayken yenileniyorum ben.
Sen ne güzelsin böyle…
Belki bilmezsin aynalar söylemez sana. Öylesin. Bil diye söylüyorum sana. Bil ki cimri davranma gülümserken, konuşurken, severken… Öyle sevki tüm ayrılıklar çeksinler ellerini yakamızdan. Mecnun’la Leyla’ya kadar varsın bu vuslat bayramı. Şen olsun gönüller, şen ol sen hep emi.
Sen ne güzelsin böyle…
Söylüyorum işte gocunmadan hem de kıskanmadan seni. Bir kelebek kıskanılır mı papatyalardan. Yakamozlar kıskanılır mı Dolunaydan. Kıskanılır mı hiçbir bebek, onu durmadan şapır şupur öpen annesinden dudaklarından.
Sen ne güzelsin böyle…
Ne güzel seviliyorsun kalbimde…
*
Adem Özbay