Forumtagram Genel Forum Sitesine Hoş geldiniz!

Foruma Üye Olmadan, Konu açamaz, Yorum yapamaz ve Üyelerimizle Etkileşimde Bulunamazsınız. :)

Üye Ol!

İzmir'in İşgali

Katılım
1 ay 28 gün
Mesajlar
1,393
Tepkime puanı
597
Konum
Yıldızlardan
54980d1473424657-izmirin-isgali-ve-tepkiler-izmir1.jpg


Birinci Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan tarafından işgali. 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona ermiştir.
Sponsorlu Bağlantılar

İzmir kenti ile birlikte Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme yarımadası ve Belkahve'ye kadar İzmir'in hinterlandı da işgal edilmiştir. 1920 Nisan'ından sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır.


İşgal Kararı


İzmir'in işgali düşüncesi 1919'un Şubat ortalarında Yunanistan başbakanı Venizelos'un önerisiyle, İngiltere başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı. ABD başkanı Wilson bu öneriye önce kesinlikle karşı çıktı, ancak 25 Mart dolayında daha esnek bir tavrı benimsedi. 7 Mayısta İngiltere, ABD ve Fransa, Yunan donanmasının İzmir'e gönderilmesinde mutabık kaldılar. Karar 15 Mayısta uygulandı.


İşgalin statüsü


Yunan işgali, Türk barış antlaşmasının imzalanmasına kadar sürecek bir güvenlik tedbiri olarak sunulmuştur. (Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na göre, barış imzalanıncaya kadar müttefik devletlere gerekli gördükleri limanları ve stratejik noktaları işgal etme yetkisi verilmişti.) İzmir Yunanistan'a ilhak edilmemiş, Yunan askeri kontrolü altında bir Türk vali tarafından yönetilmiştir.
10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması uyarınca İzmir ve Ayvalık beş yıl süreyle Yunan işgali altında Osmanlı egemenliğinde kalacak, bu sürenin sonunda hangi devlete katılacaklarına ilişkin plebisit (halkoylaması) yapılacaktı.
Türk ve dünya kamuoyu işgali, Türk ulusuna yönelik bir hakaret ve nihai Yunan ilhakına yönelik bir adım olarak değerlendirmiştir.


İşgale yönelik eleştiriler


İzmir'in Yunanlılarca işgali fikri Batı dünyasında birçok siyasetçi ve asker tarafından şiddetle eleştirildi. Barış Konferansındaki ABD delegasyonunun resmi raporuna göre,
"...ekonomik açıdan bakıldığında Küçük Asya'nın batısındaki kıyı şehirlerinin İç Anadolu'dan ayrılması insafsızca bir darbe olacak ve Türk İmparatorluğu kendisini denize bağlayan doğal çıkışlardan kopacaktır."
Winston Churchill sonradan İzmir'in işgalini şöyle değerlendirmiştir:
"Wilson, Lloyd George, Clemenceau ve Venizelos gibi aklını, ihtiyatını ve tecrübesini yaşam karşısında sınamış seçkin devlet adamlarının Paris'te nasıl olup da böylesine acele ve ölümcül bir adım atabildiklerini halen anlayabilmiş değilim."

İşgalin gerekçeleri


İşgalin gerçek nedeni dönemin dünya basınında çok değişik şekillerde değerlendirildi.

İzmir'in İşgaline Tepkiler​

Bilindiği gibi Lloyd george, Clémanceau ve Wilson'dan oluşan Yüksek Konsey, L. George'un davetiyle Anadolu'da asayişsizliğini hüküm sürdüğünü ve Hristiyan halkın tehlikede olduğunu bahane ederek 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusunun İzmir'e çıkmasına izin vermiş. Yunan kuvvetleri vali ve kolordu komutanının pasif tutumlarının da yardımıyla kenti işgal etmişlerdi. Yerli Rumlar Yunanlıları bayraklarla karşılamışlardı. İzmir Metropoliti Chrisostomos ilk gelen kuvveti takdis etmiş, papazlardan biri de "Türkleri öldürün" diye bağırmaya başlamıştı. Askerlik şubesi başkanı Süleyman Fethi Bey süngülenerek öldürülmüş, Türk subayları binlerce yerli Rumun taşlı sopalı saldırısına uğramıştı. Bazılarının kafatasları kırılarak öldürülmüş, bazı yaralılar ölmeden denize atılmıştı. Kahvehanelerde bira içen kadınlı erkekli Rum grupları önlerinden geçen Türkler üzerinde atış talimleri yapmışlardı. Elleri bağlı Türk esirleri Yunan başbakanı Venizeolos'un olayları soruşturmakla görevlendirdiği Albay Mazarakis'in bile kudurmuş olarak nitelendirdiği Rumlar tarafından parçalanarak öldürülmüşlerdi. Uygar dünyanın gözü önünde işlenen bu cinayetler kuşkusuz Türk milletinin üzüntü ve nefretini bir kat daha artırmıştı. 16 Mayıs'ta hükümet istifa etmiş, yeni hükümeti kurma görevi tekrar Damat Ferit Paşa'ya verilmişti. Mustafa Kemal Paşa Samsun'dan Sadaret'e çektiği bir telgrafla İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinin ordu ve milletçe kabul edilemeyeceğini bildirmişti. İstanbul'da işgali kınayan mitingler yapılmış, Yıldız sarayında cemiyet ve parti temsilcileriin katıldığı Saltanat Şurası adıyla istişarî yetkileri olan bir meclis toplanmıştı. Yurdun dört bir yanında coşkulu mitingler düzenlenmiş, İstanbul'daki resmî makamlara protesto telgrafları yağdırılmıştı.

İzmir'in işgaline tepkiler, özellikle böyle bir işgal tehlikesi altında bulunan Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında daha bir etkili bulunan ilhak anlamına gelmediğiini anlatmak için özel bir kurul gönderilmişti. Giresunlular 17 Mayıs'ta Belediye Reisi Osman Ağa'nın (Topal Osman) başkanlığında büyük bir protesto mitingi düzenlemişlerdi. Bölge basını da işgali büyük bir tepki ile karşılamıştı. Giresun'da siyah çerçeveler içinde "İzmir Faciasını unutmayınız" hitabı ile yayınlanmakta olan Işık Gazetesi, işgalin etkisini şöyle ifade etmişti: "Göklerden yıldırımlar yağsa, dağlardan kanlı volkanlar fışkırsa, denizler taşsa da araziyi tufanlara boğsa idi Türklüğe, alem-i İslamiyete belki o kadar tesir göstermezdi".

şgalin gerek Trakya'da gerekse Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki tepkileri de bundan farklı olmamıştı. Trakya'nın bir çok yerinde düzenlenen mitinglerin en önemlisi Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi'nin Edirne'de düzenlediği Sultan Selim mitingiydi. Siirt'te heycana gelen halk her gün insan dalgaları halinde ilçe, bucak ve köylerden sancak merkezine akarak mitingler yapmıştı. 23 Haziran'da yapılan mitinge 58.000 kişi katılmıştı. 17 Mayısta Hasankale'den padişaha, Silvan'dan 30.000 nüfus adına Sadaret'e işgali kınayan telgraflar çekilmişti. İzmir'in işgalinin içteki bu büyük tepkileri yanında dış tepkileri de olmuştu.

Bazı İngiliz yetkilileri işgali, doğuracağı tepkiler açısından delice bir hareket olarak nitelendirmişlerdi. İngiliz Genelkurmay Başkanı General H. Wilson, daha işgal öncesinde bunu büyük bir yanlışlık olarak değerlendirmişti. Fransa'da bir tepki görülmemiş, Sadece Pierre Loti ve Claude Farrere gibi Türkleri tanıyan yazarlar işgali eleştirmişlerdi. İzmir'in işgali, İtalya'da öfkeyle karşılanmıştı. Kuşkusuz bu öfke, işgalin haksızlığından değil, İzmir'in daha önceki paylaşma projelerinde İtalya'nın payı olarak belirlenmesindendi. Amerikan halkı da Wilson ilkelerinin bir yana atılmasını hoş karşılamamıştı.
 


Bu alana bir cevap yazın...
Geri
Üst Alt