İşitme Engeli nedir nasıl oluşur?

Katılım
3 yıl 7 ay 8 gün
Mesajlar
3,999
Tepkime puanı
3,350
Konum
TR-GB
Cinsiyet
bPg20e
Medeni Hal
İnsan, beş duyusu vasıtasıyla algılayabildiklerini beyninde yorumlayarak anlamlandırır. İşitme duyusu da insanın çevresini algılamasına yardımcı olan, çevresindeki canlılarla iletişimini sağlayan bir duyudur. İnsanlar arasındaki iletişim, bir konuşan, bir dinleyen ve ikisi arasındaki anlaşmayı sağlayan bir aracı ile gerçekleşir. Ses açısından ele alınacak olursa bu olay verici, alıcı ve ses dalgaları şeklinde ifade edilebilir.

Konuşanın zihnindekiler, beyinden verilen komutla ve konuşma organlarınca dil seslerine dönüştürülerek açığa vurulduktan sonra dinleyenin işitme organları aracılığıyla beyne ulaşır ve burada çözümlenerek konuşanın açıklamak istediği düşüncenin oluşması sağlanmış olur.

KULAĞIN YAPISI NASILDIR?

Kulak, dış kulak, orta kulak, iç kulak (koklea) olmak üzere üç bölümden oluşur.


Dış kulak, kulak kepçesi, dış kulak kanalı ve kulak zarı olmak üzere üç kısımdan oluşur. Kulak kepçesi kıkırdak bir yapıdan oluşur ve havada yayılan titreşimleri toplayarak dış kulak kanalına iletmek ve ayrıca sesin yönünün belirlenmesine yardımcı olmak görevini gerçekleştirir. Dış kulak kanalı, bir kalem çapında, hafif eğimli bir kanaldır. Ses titreşimlerini tınlatarak ve gelen sesi bir miktar güçlendirerek kulak zarını titreştirir. Bu şekilde ses titreşimleri orta kulağa iletilir. Kulak kanalının iç kulağa yakın kısımlarında kulağı dış etkilerden koruyacak tüycükler ve bu tüycüklerin dibinde de kulak sıvısı salgılayan bezler vardır. Salgılanan bu kulak sıvısı kanalın ve kulak zarının kurumasını önler. Kulak zarı ise, dış kulak kanalında ses dalgalarının oluşturduğu basınç değişikliği ile titreşerek, orta kulaktaki kemikcikleri harekete geçirir.

Orta kulak, kulak zarı ile başlar ve oval pencere ile sona erer. Kulak zarı ve iç kulak arasında mekanik bir iletim sağlar. Orta kulağın dış kulak ve boğaz ile bağlantısı vardır. Burada mekanik iletimi çekiç, örs, üzengi adı verilen kemikler sağlar. Orta kulak, dış kulaktan iç kulağa giden akustik enerjinin miktarını çoğaltmak ve iç kulağı aşırı yüksek seslerden korumak görevini gerçekleştirir. Ayrıca burada bulunan, burun ve boğaz boşluğuna açılan, orta kulağın dışarıdaki hava ile bağlantısını sağlayan östaki borusu ise dış ve orta kulak arasındaki basıncın dengelenmesini sağlar.

İç kulak, oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Temel olarak iki sistemden oluşur. Vestibüler sistem, denge olayı ile ilgili sistemdir. Koklear sistem ise ses titreşimlerinin sinir uyaranlarına dönüştüğü yerdir. Orta kulaktaki son kemikcik oval pencere adlı zarı titreştirir ve bu titreşimle koklea (salyangoz) içindeki koyu kıvamlı sıvı harekete geçerek sinir uçlarını uyarır. Kulağın en hassas kısmı olan ve binlerce tüylü hücreden oluşan bu bölgenin farklı yerleri farklı frekanslardaki seslere karşı duyarlıdır. Kokleadaki sinir uçlarının uyarımıyla ses beyne iletilir.

İşitmenin gerçekleşebilmesi için;



a)Sesin olması,

b)Sesin kulağa ulaşması,

c)O sesin insan kulağının alabileceği frekans ve şiddet sınırları içinde olması,

d)Sesin kulaktaki dış, orta ve iç bölümleri aşması,

e)Sesin işitme merkezine ulaşması ve merkezce algılanması gerekmektedir.

Bu işlevlerden birinin aksaması işitme yetersizliğini ortaya çıkarabilmektedir.

İŞİTME YETERSİZLİĞİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir.

İşitme engelinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak sınıflandırabiliriz.

Doğum Öncesi Nedenler:

• Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon veya hastalık (özellikle kızamıkcık, kabakulak, sarılık ...)

• Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi

• Hamilelik döneminde annenin ototoksik ilaç ve alkol kullanımı

• Hamilelik döneminde geçirilen kazalar

• Kan uyuşmazlığı

• Genetik faktörler

• Akraba evliliği

Doğum Anı Nedenler:

• Doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma ...)

• Düşük doğum ağırlığı

• Erken doğum

• Bebekte kan değişimini gerektiren sarılık

• Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenme

Doğum Sonrası Nedenler:


• Orta veya iç kulak yapılarında zedelenme

• Çocukluk hastalıkları (havale, menenjit, kızamıkcık, kızıl...)

• 3 aydan fazla süren kronik orta kulak iltihabı (otit)

• Çocukluk yaralanmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe, çok yüksek sese maruz kalma ve zarar verecek şekilde kulağa sokulan cisimler)

Bunlara rağmen işitme yetersizliğinin nedeninin bilinemediği durumlar da vardır.

İŞİTMENİN ÖLÇÜLMESİ

İşitme engelli çocuğun işitme kaybı derecesini belirleyebilmek ve çocuğa uygun işitme cihazı seçebilmek için işitme duyarlılığının ölçülebilmesi gerekir. İşitme duyarlılığı odyometre (işitölçer) denilen araçlarla yapılmaktadır. Odyometrik ölçüm araçları, kişiye sesli uyaranları değişik şiddet ve frekanslarda iletmeye yarayan araçlardır. Bunlar sesleri gerektiğinde sağ, gerektiğinde sol kulağa iletebilecek özelliktedirler. Ayrıca bazı odyometrik ölçüm araçları sesi hava yolu ile ilettiği gibi gerektiğinde kemik yolu ile iletebilecek özelliğe sahiptir.

Odyometri ile elde edilen ölçüm sonuçları işitme eğrileri biçiminde kayıt edilir. Odyometri ile elde edilen ve kişilerin işitme eşik değerleri ile işitme alanlarını gösteren grafik şeklindeki bu eğrilere odyogram denir.

Odyogram, dikey ve yatay iki doğrudan oluşur. Dikey doğrular sesin frekans değerlerini belirtir. Frekans ölçüm birimi Hertz’dir. Hertz kısaca Hz. olarak ifade edilir. Frekans değerlerinin soldan sağa doğru dizilimi bir piyanodaki tuşların soldan sağa dizilimi gibidir.

Yatay doğrular ise sesin şiddetini belirtir. Şiddet birimi desibeldir ve kısaca dB olarak ifade edilir. Şiddet değerlerinin yukarıdan aşağıya doğru dizilimi bir radyonun ya da pikabın sesinin yükseltilip alçaltılması gibidir

Bu durumda bir odyogramdaki her nokta farklı bir sesi ifade eder. Örneğin, A noktası düşük frekanslı yumuşak sesi, B noktası yüksek frekanslı yumuşak sesi, C noktası ise orta düzey frekanslı yüksek sesi ifade etmektedir.

Bir odyogramda sağ kulak “O” sembolü ve kırmızı renkle, sol kulak “X” sembolü ve mavi renkle gösterilir. Odyogramda aynı zamanda hava yolu ve kemik yolu ile ses iletiminin test sonuçları da gösterilir. Hava yolu ile ölçümden amaç işitme eşiğinin aranması, kemik yolu ile ölçümden amaç ise işitme kaybının türünün saptanmasıdır (iletim tipi, duyusal-sinirsel tip...).

Bu örnek odyogramdan çocuğun; sol kulağıyla ilgili olarak orta ve düşük frekanslı sesleri işitebilmekte, buna karşılık yüksek frekanslı sesleri işitememekte olduğu görülmektedir. Sağ kulağı ise konuşma seslerini işitemez durumdadır. Bu çocuk konuşulanları işitebilmek için sol kulağına ağırlık verecek ve eğer konuşma ortamı gürültülü ise konuşulanları anlayabilmekte oldukça zorlanacaktır.

Eğer çocuk;

O zaman;

Düşük frekanslı sesleri duyuyor ama yüksek frekanslı sesleri duyamıyorsa,

Odyogram eğimli bir grafik gösterir.

Yüksek frekanslı sesleri duyuyor fakat frekansı düşük olan sesleri duyamıyorsa,

Odyogram yükselen bir grafik gösterir.

Bir sesi işitebilmek için frekansı göz ardı edilerek aynı miktarda ses yükseltilmesine ihtiyaç duyuyorsa,

Odyogram düz (sabit) bir grafik gösterir.

KONUŞMA SESLERİ



İnsan konuşma sesleri 250 ile 4000 Hertz arasında kabul edilir. Ölçümün duyarlılığı için 250 Hz’in bir oktav altı olan 125 Hz, 4000 Hz’in bir oktav üstü olan 8000 Hz sınır olarak alınır. İşitme eşiğinin saptanmasında 125 ile 8000 Hertz ve -10 ile 130 dB arasında sesler verilerek yapılan değerlendirmeler sonucunda işitme kaybının derecesi belirlenir.

A. Frekans değerleri (Hz)

B. Şiddet (dB)



- İşitme eşiği 10-20 dB seviyesinde ise su sesi ayırt edilebilir.

- Eğer işitme eşiği 60 dB seviyesinde ise bir köpeğin havlaması duyulabilir.

- Eğer işitme seviyesi 70-80 dB ise köpek havlaması duyulamaz ancak telefon zili sesi ve motosiklet sesi gibi sesler duyulabilir.

İŞİTME VE İŞİTME ENGELİNİN SINIFLANDIRILMASI

İşitme ve işitme engeli değişik faktörler göz önüne alınarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma, engelin derecesine, oluş zamanına, nedenine, oluş yerine, oluş biçimine ve süreğenliğine göre yapılabilmektedir.

İŞİTME ENGELİNİN DERECESİNE GÖRE SINIFLANDIRMA

-10dB-15dB
Normal İşitmede bir problem yoktur.

16dB-25dB
Minimal Bazı sesleri (çağlayan sesi, yaprak hışırtısı gibi) duymada ve ayırdetmede güçlüğü vardır.

26dB-30dB
Hafif Konuşma seslerinin bazılarını duyabilme güçlüğü vardır. Fısıltı ile konuşulanları duyamaz.

31dB-50dB
Orta Karşılıklı konuşmaları anlamada güçlük çeker.

51dB-70dB
Orta-ileri İşitme cihazı olmadan konuşmaları anlayamaz ve takip edemez.

71dB-90dB
İleri Konuşma seslerini duyamaz. Sadece çevredeki şiddetli sesleri duyabilir.

91dB

ve üzeri Çok ileri Konuşma seslerini duyamaz. Çok yüksek şiddetteki sesleri duyabilir.

Çok ileri derecede işitme kaybı olan ve işitme cihazı kullanması zorunlu olan bireyler “sağır”, hafif ve orta derecede kaybı olan bireyler ise “ağır işiten” bireyler olarak tanımlanmaktadırlar.

İŞİTME ENGELİNİ OLUŞ YERİNE GÖRE SINIFLANDIRMA

İşitme engelli çocuklarda genel olarak işitme engelinin oluş zamanına göre iki tür işitme kaybı görülür. İşitme kaybı çocuk dili kazanamadan ortaya çıkmışsa dil öncesi işitme kaybı, dili kazandıktan sonra ortaya çıkmışsa dil sonrası işitme kaybından söz edilir.

İŞİTME ENGELİNİ OLUŞ YERİNE GÖRE SINIFLANDIRMA

Çocuklarda genel olarak oluş yerine göre beş tür işitme kaybı görülür.

İletim Tipi İşitme Kaybı: Dış kulak veya orta kulağı etkileyen bir durum sonucu, sesin iç kulağa iletilememesi sebebiyle meydana gelen işitme kaybıdır. Sesin algılamasında değil, sesin iletiminde bir sorun vardır. Orta kulak boşluğunda sıvı birikmesi sonucu oluşan orta kulak iltihabı, kulak kiri birikmesi, kulağa sokulan yabancı cisimler, işitme kanalının şişmesi, yapısal Anomali gibi durumlar iletimsel işitme kaybının sebepleri olarak sayılabilirler. Kulağı radyo sistemi olarak düşündüğümüzde, iletimsel kayıplarda, mikrofon (dış kulak) ya da iletici (orta kulak) kısımlarının mükemmel olarak çalışmaması söz konusudur. Genellikle bu tür işitme kayıplarında, tıbbi müdahale ve uygun cihazlandırma ile olumlu sonuçlar alınabilir.

Duyusal-Sinirsel Tip İşitme Kaybı: İç kulak ve iç kulaktan beyne giden sinirlerin zedelenmesi sonucu meydana gelen işitme kaybıdır. Bu tip kayıplar iletim tipi işitme kayıplarına göre genellikle daha ağır ve kalıcıdır. Enfeksiyonlar, genetik etkenler ya da ilaç kullanımı duyusal-sinirsel işitme kaybının sebeplerindendir. Bu tür kayıplarda radyo sistemi benzetmesini düşündüğümüzde alıcının iyi çalışmaması söz konusudur. Mikrofon sesi alır ve iletici sesi ileterek görevini yerine getirir, ancak iç kulak sesi alamaz ve görevini tam olarak yerine getiremez.

Karma Tip İşitme Kaybı: Bu tip işitme kayıpları hem iletimsel hem de duyusal-sinirsel işitme kaybı türlerinin bir arada görülmesidir.

Merkezi Tip İşitme Kaybı: Merkezi sinir sisteminde meydana gelen bir zedelenme sonucu ortaya çıkan bir işitme kaybıdır. Dış ve orta kulak görevini yapar, iç kulak ve işitme sinirleri normal çalışır, fakat merkezde bir bozukluk vardır. Bu hasar bireyin sesleri algılamasını ve sese anlamlı bir şekilde tepki göstermesini engeller.

Psikolojik İşitme Kaybı: İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bir bozukluk olmadığı halde işitme gerçekleşmez. Bu gibi durumlar psikolojik işitme kaybı diye adlandırılır. Bunun histerik sağırlık, psiko-somatik sağırlık diye adlandırıldığı da olur. Çocuklarda psikotik durumlarla, yetişkinlerde psiko-nevrozla birlikte görülebilir. Psikolojik işitme kaybı çoğunlukla aniden oluşur.

Yukarıda adı geçen tüm işitme kaybı çeşitleri ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale ile tedavi edilemez ise, geriye kalan tek çözüm işitme cihazıdır. Her tür ve her derecede işitme kaybı için uygun olan bir işitme cihazı mutlaka vardır.

alıntı​
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt