- Katılım
- 4 yıl 2 ay 25 gün
- Mesajlar
- 25,600
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Gece gösterilerinde ve şenliklerde renk renk ışıklar saçan havai fişekler yakından görenlerinizin bildiği üzere genellikle kartondan yapılan ve içine izel bir patlayıcı karışımı doldurulan uzun tüp biçimindeki bir kovandan oluşur. "Piroteknik karışım" dene bu fişek dolduları havanın oksijen olmadan da yanabilen özel bir karışımdır. Kapalı bir kabın içinden yanan mum içerideki havanın oksijenini bitince söner; oysa fişek kovanının içinde hiç hava bulunmadığı halde bu karışım tükeninceye kadar yanmayı sürdürür. Çünkü karışındaki maddelerden biri sürekli olarak oksijen açığa çıkarır ve kapalı kovandaki yanma olayının gerçekleşmesini sağlar.
Yüzyıllarca fişek karışımında oksijen verici madde olarak güherçile(potasyum nitrat) kullanıldı. Bu tuz bütün doğu ülkelerinde bulunduğu için fişkeçilik doğuda özellikle Çin'de gelişmiş ve güherçile kükürt odunkömürü karışımından hazırlanan ilk fişekler burada yapılmıştır. Aynı maddelerin karışımı olan barutun daha doğrusu kara barutun Avrupa'da tanınması ve ateşli silah mermilerinde patlayıcı olarak kullanılması ancak 14. yüzyıla rastlar. Oysa bu tarihten çok önceleri Çin'de barut doldurulmuş havai fişekler savaş ve gösteri amacıyla kullanılıyordu.
Avrupalılar havai fişek yapmayı Çinliler'den öğrendiler ve 13. yüzyıl boyunca fişekçilil önce İtalya'da sonra Fransa'da ve bütün öbür Avrupa ülkelerinde hızla gelişti. Başlangıçta yalnızca dinsel festivallerde düzenlenen havai fişek gösterileri 18. yüzyılda büyük Avrupa kentlerinde çok ilgi çeken gösteriler haline geldi. Sonuçları hemen her ülkede ulusal kutlamaların ayrılmaz parçası olan bu gösterileri genellikle uzmanlar yönetirdi.
19. yüzyılın başlarına kadar havai fişek yalnızca bildiğimiz sarı alev renginde ışıklarını saçardı. 18. yüzyılda potasyum nitratın kimyasal bileşimle elde edilmesi renkli fişeklerin yapılmasına olanak hazırladı. Çünkü potasyum kloratlı karışım yeterince açığa çıkaracak biçimde yandığında bu karışıma katılan çeşitli metaller gaz haline gelerek alevi renklendirebiliyordu. böylece baryum tuzlarıyla yeşil stronisyunla kırmız sodyumla da sarı kıvılcımlar saçan havai fişekler yapıldı. Bakır ise potasyum nitratın yanmasıyla açığa çıkan klor gazının etkisiyle mavi renk verir.
Havai fişeklerin bir bölümü renk renk alevler ve yıldızlar saçarak yanar; bunların kovanları incedir ve içindeki patlayıcı karışım tükenene kadar yanmayı sürdürür. Kıvılcımlar saçarak havaya fırlayacak biçimde yapılan ikinci tip havai fişeklerin kovanı ise yanmayacak kadar kalın ve sağlamdır. Bunlar kovanın içindeki yanma sonucunda açığa çıkan gazların basıncıyla havaya fırlar ve karışımın tam olarak yanmamış parç****larını bir kıvılcım yağmuru gibi dört bir yana saçarak görkemli görüntüler oluştururlar. Bu patlamalı kıvılcım yağmurunu yaratmak için kovana genellikle demir ve çelik parçaları kandil isi ya da bol miktarda odunkömürü koyulur.
Havai fişekler geçtiğimiz ay Hollanda'da yaşanan havai fişek fabrikasının patlaması gibi çok ciddi sonuçlara yol açabileceği gibi bir çok ülkede çocukların roket ya da maytap biçimindeki fişeklerden zarar görmelerini önlemek üzere satışı yasaklanmıştır ve havai fişek gösterileri uzmanların denetlemi altında düzenlenmesi gerekir. Günümüzde ise bu kurallar hiçe sayılarak özellikle yazlık mekanların önüne gelenlerin atış poligonuna dönüşmesi umarım uyarılarımı gerçeğe dönüştürecek olayların yaşanmasına engel olur.
Yüzyıllarca fişek karışımında oksijen verici madde olarak güherçile(potasyum nitrat) kullanıldı. Bu tuz bütün doğu ülkelerinde bulunduğu için fişkeçilik doğuda özellikle Çin'de gelişmiş ve güherçile kükürt odunkömürü karışımından hazırlanan ilk fişekler burada yapılmıştır. Aynı maddelerin karışımı olan barutun daha doğrusu kara barutun Avrupa'da tanınması ve ateşli silah mermilerinde patlayıcı olarak kullanılması ancak 14. yüzyıla rastlar. Oysa bu tarihten çok önceleri Çin'de barut doldurulmuş havai fişekler savaş ve gösteri amacıyla kullanılıyordu.
Avrupalılar havai fişek yapmayı Çinliler'den öğrendiler ve 13. yüzyıl boyunca fişekçilil önce İtalya'da sonra Fransa'da ve bütün öbür Avrupa ülkelerinde hızla gelişti. Başlangıçta yalnızca dinsel festivallerde düzenlenen havai fişek gösterileri 18. yüzyılda büyük Avrupa kentlerinde çok ilgi çeken gösteriler haline geldi. Sonuçları hemen her ülkede ulusal kutlamaların ayrılmaz parçası olan bu gösterileri genellikle uzmanlar yönetirdi.
19. yüzyılın başlarına kadar havai fişek yalnızca bildiğimiz sarı alev renginde ışıklarını saçardı. 18. yüzyılda potasyum nitratın kimyasal bileşimle elde edilmesi renkli fişeklerin yapılmasına olanak hazırladı. Çünkü potasyum kloratlı karışım yeterince açığa çıkaracak biçimde yandığında bu karışıma katılan çeşitli metaller gaz haline gelerek alevi renklendirebiliyordu. böylece baryum tuzlarıyla yeşil stronisyunla kırmız sodyumla da sarı kıvılcımlar saçan havai fişekler yapıldı. Bakır ise potasyum nitratın yanmasıyla açığa çıkan klor gazının etkisiyle mavi renk verir.
Havai fişeklerin bir bölümü renk renk alevler ve yıldızlar saçarak yanar; bunların kovanları incedir ve içindeki patlayıcı karışım tükenene kadar yanmayı sürdürür. Kıvılcımlar saçarak havaya fırlayacak biçimde yapılan ikinci tip havai fişeklerin kovanı ise yanmayacak kadar kalın ve sağlamdır. Bunlar kovanın içindeki yanma sonucunda açığa çıkan gazların basıncıyla havaya fırlar ve karışımın tam olarak yanmamış parç****larını bir kıvılcım yağmuru gibi dört bir yana saçarak görkemli görüntüler oluştururlar. Bu patlamalı kıvılcım yağmurunu yaratmak için kovana genellikle demir ve çelik parçaları kandil isi ya da bol miktarda odunkömürü koyulur.
Havai fişekler geçtiğimiz ay Hollanda'da yaşanan havai fişek fabrikasının patlaması gibi çok ciddi sonuçlara yol açabileceği gibi bir çok ülkede çocukların roket ya da maytap biçimindeki fişeklerden zarar görmelerini önlemek üzere satışı yasaklanmıştır ve havai fişek gösterileri uzmanların denetlemi altında düzenlenmesi gerekir. Günümüzde ise bu kurallar hiçe sayılarak özellikle yazlık mekanların önüne gelenlerin atış poligonuna dönüşmesi umarım uyarılarımı gerçeğe dönüştürecek olayların yaşanmasına engel olur.