- Katılım
- 3 yıl 7 ay 28 gün
- Mesajlar
- 25,264
- Tepkime puanı
- 8,712
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Bir hafta sonunda daha film önerileri listemizle sizlerle beraberiz. Hafta sonları, hafta içi boyunca gerek okul, gerek iş sebepleriyle girdiğimiz yaşam mücadelesinin arasında bir soluklanabilmek anlamına geliyor. Hafta sonları düşen yorucu tempo, sadece zihninizi boşaltmanıza yardım etmekle kalmaz, aynı zamanda stres seviyenizi düşürür ve ruh halinizi iyileştirir.
Bu yüzden bir dahaki sefere dinlenmekten suçluluk duyarsanız, yapmayın. Vücudunuz ve zihniniz bir mola istiyor. Siz de güzelce bir dinlenerek ofis bilgisayarınıza veya ödevlerinize dokunmamak için elinizden geleni yapıyorsanız, işte hafta sonu yapabileceğiniz güzel etkinliklerden birisi…
Bu hafta 10 filmden oluşan yeni bir film önerileri listemiz bulunuyor. Yine farklı türlerden ve farklı dönemlerden benzersiz 10 filmi sizler için bir araya getirdik. Dramdan komediye, korkudan sanat filmlerine pek çok sinema eserini film önerileri listemizde buluşturmak üzere derledik ve kısa tanıtımlar eşliğinde sizlerle buluşturuyoruz.
Keyifli okumalar…
Quentin Dupieux tarafından yazılan ve yönetilen 2013 yapımı bağımsız komedi filmi Wrong Cops, 2013 Sundance Film Festivali’nde ilk gösterimini gerçekleştirmiş bir Fransa-Amerika ortak yapımıdır. Éric Judor, Mark Burnham, Arden Myrin, Steve Little, Jack Plotnick, Ray Wise, Kurt Fuller, Eric Wareheim, Grace Zabriskie ve ünlü metalci Marilyn Manson’dan oluşan bir oyuncu kadrosuna sahiptir.
Duke, çarpık ve müzik delisi bir polis memurudur. Açıkçası, o tam anlamıyla bir kötü polis. Eğlence amaçlı uyuşturucu satıyor ve Los Angeles vatandaşlarına zorbalık etmeyi seviyor. Duke’ün departmandaki ortakları arasında tacizci bir polis memuru, şantajcı bir kadın, şüpheli bir geçmişi olan bir aile babası ve tekno müzikçi olmayı hayal eden tek gözlü bir aşırılık yanlısı vardır. Bir zamanlar sorunsuz işleyen yozlaşmış planları, Duke’un kazayla vurduğu ve arabasının bagajına tıktığı bir adamın aniden hayatta olduğu ortaya çıkınca oldukça zora girer.
Bir uzun metrajlı dram filmi olan Clouds of Sils Maria, 23 Mayıs 2014’te 2014 Cannes Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde Altın Palmiye için yarışmak üzere aday gösterildi ve ayrıca Toronto Uluslararası Film Festivali ve New York Film Festivali’nde de gösterimleri yapıldı. Film genel anlamıyla eleştirmenlerden olumlu eleştiriler aldı. Film, Aralık 2014’te En İyi Film Louis Delluc Ödülü’nü kazandı ve Şubat 2015’te Kristen Stewart’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında César Ödülü’nü kazandırdı.
Uluslararası kariyerinin zirvesinde olan Maria Enders’tan kendisini yirmi yıl önce ünlü yapan oyunun yeniden canlandırılmasında oynaması istenir. Ama o zamanlar, patronu Helena’yı intihara sürükleyen ve herkesi karşısında silahsızmış gibi hissettiren çekici bir genç kız olan Sigrid rolünü oynamıştır. Şimdi ise ondan, yaşlı Helena’nın diğer rolüne geçmesi isteniyor. Sils Maria’da prova yapmak için asistanıyla birlikte yola çıkar; Sils Marie Alplerin uzak bir bölgesindedir. Skandallara meyilli genç bir Hollywood yıldızı ise, Sigrid rolünü üstlenmek üzeredir ve Maria kendini aynanın diğer tarafında, özünde kendisinin rahatsız edici bir yansıması olan belirsiz bir şekilde çekici bir kadınla yüz yüze bulur.
Fatih Akın’ın günümüze dek yönettiği son uzun metrajlı film olan Golden Glove, Berlin Altın Ayı ödüllerinde En İyi Film dalında Altın Ayı adaylığına layık görülen, 2019 yapımı bir suç ve drama filmidir. En İyi Makyaj dalında Almanya Film Ödülü kazanan film, aynı zamanda bir seri katil biyografisidir.
70’lerin başında fuhuş sektöründeki kadınların parçalanmış vücut parçalarını çatı katındaki dairesinde saklayan Hamburg seri katili Fritz Honka’nın ürkütücü hayatını detaylarıyla gün yüzüne çıkaran Golden Glove, bizleri derinden iç karartıcı bir dünyaya tanık ediyor. İnsanlar evinden gelen kokudan şikayet edince, aynı zamanda radikal bir ırkçı olan Honka, alt katında yaşayan Yunan Gastarbeiter ailesini suçlamıştır.
1993 Akademi Ödülleri’nde En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Makyaj ve En İyi Edeft dallarında 3 Oscar kazanan ve 5 Satürn Ödülü’ne layık görülen; film önerileri listemizin korku türündeki örneklerinden olan Dracula; 19. yılların sonlarında yazılan yapıtın esas hikayesine bağlı kalınan Dracula filmlerinden birisidir. Usta yönetmen Francis Ford Coppola’nın yönettiği film, 1897 yılından bu yana gelmiş geçmiş Dracula uyarlamalarının en iyisi kabul edilmektedir. Gary Oldman, Winona Ryder, Keanu Reeves ve Anthony Hopkins’in önemli rolleri paylaştığı film, kapanış jeneriği müziği olan “Love Song for a Vampire” ile büyük üne ulaşmıştır. 200 milyon doların üzerinde hasılata ulaşan film döneminin gişe rekortmenleri arasındaydı.
Dracula’nın bu versiyonu, Bram Stoker’ın klasik romanına yakından dayanmaktadır. Genç avukat Jonathan Harker, Doğu Avrupa’nın sislerle dolu yollarını aşarak Karpat dağlarındaki kasvetli bir şatoya gönderilir. Harker’ın nişanlısı Mina Murray’in bir fotoğrafını görerek Londra’ya seyahat eden ölümsüz vampir Drakula tarafından yakalanır ve hapsedilir. Britanya’da Drakula, Mina’nın en yakın arkadaşı Lucy Westenra’nın hayatını tüketen bir baştan çıkarma ve terör saltanatı başlatır. Lucy’nin arkadaşları Drakula’yı uzaklaştırmak için bir araya gelir.
Vincent Vallo’nun yazıp yönetmesinin ve film müziklerini besteleyip seslendirmesinin yanı sıra başrolünde de bulunduğu Buffalo ’66, 1998 yapımı bir suç, komedi ve dram filmidir. Filmin başlığı 1965 yılından filmin vizyona çıkış tarihine dek şampiyon olamamış bir Amerikan Futbol takımına atıfta bulunmaktadır. Sundance Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü adaylığına layık görülen film, çekim aşamasında iç polemiklere sahne olmuş ve yer yer yapım süreci sekteye dahi uğramıştır.
Yer; Buffalo, New York… Otuzlu yaşlardaki Billy Brown, şimdiye kadar nispeten tatmin edici olmayan bir hayat sürdü. En mutlu zamanları, iyi olduğu bir oyun olan bowling salonunda geçiyor. Hayattaki sorunlarının çoğu faturalarıdır. Babası Jimmy’nin pasif agresifliği, kişiliğinde önemli bir özellik olan Billy’ye de geçmiştir. Birikmiş faturaları dolaylı olarak, az önce serbest bırakıldığı beş yıllık hapis cezasıyla ilgilidir. Bu, tekrardan özgürleştiği ilk gününde Billy’nin yerine getirmesi gereken iki genel görevi vardır: ailesini ziyaret etmek ve hapsedilmesinden sorumlu tuttuğu kişiyi öldürmek. Billy, federal hükümet için şehir dışında çalıştığını ve evli olduğunu söyleyerek, ailesine hapishanede olduğu süreç konusunda yalan söylemiştir. Onları ziyaret ettiğinde oyuna devam etmeyi ve onlara “aslında olmayan eşi” “Wendy”nin kendini iyi hissetmediğini ve otelde olduğunu söylemeyi planlıyor. Wendy’yi üretmek zorunda kalan Billy, şans eseri karşılaştığı genç bir kadını Wendy gibi davranması için kaçırır. O kadın yirmi sekiz yaşındaki Layla’dır. Billy’nin Layla ile geçirdiği zaman ve muhtemelen mutsuzluğunun en büyük kaynağı olan bir kişiyle bir başka şans eseri karşılaşması, Billy’nin kaderini ve cinayetten hapiste daha uzun bir süre kalmaya mahkum olup olmadığını etkileyebilir.
Stephan Daldry’nin yönettiği ve Meryl Streep, Julianne Moore, Nicole Kidman, Ed Harris, Toni Collette, Claire Danes, Jeff Daniels, Stephen Dillane, Allison Janney, John C.Reilly ve Miranda Richardson gibi tamamı usta oyunculardan oluşan bir kadroya sahip olan The Hours, 2002 yapımı bir uzun metraj psikolojik drama filmidir. Nicole Kidman’a Başrolde En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandıran film toplamda 43 ödüle ve 126 adaylığa layık görülmüştür. 100 milyon doları aşkın hasılat yapan The Hours, ayrıca BAFTA ve Altın Küre ödüllerine de layık görülmüştür.
1923’te İngiltere’de hasta romancı Virginia Woolf (Nicole Kidman), doktorların ve ailesinin gözetimi altında “Mrs. Dalloway” adlı romanını yazmaya başlıyor. 1951 Los Angeles, California’da, Laura Brown (Julianne Moore), kocasının doğum gününü planlayan, ancak Woolf’un romanını okumakla meşgul olan hamile bir ev hanımıdır. 2001 New York’ta, Clarrisa Vaughan (Meryl Streep), AIDS’ten ölmekte olan bir yazar arkadaşı için bir ödül partisi planlayan lezbiyen bir yayıncıdır. Biri diğerini okurken, diğeri ise diğerinin okuduğunu yaşamaktadır.
Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ve FIPRESCI de dahil olmak üzere toplamda 3 ödül kazanan film, 600.000 dolarlık düşük bir bütçe ile üretilmiş ve 10 milyon dolara yakın hasılat yapmıştır. Ayrıca film BBC’nin 21. yüzyılın en iyi 100 filmi listesinde 15. sıradadır ve pek çok film önerileri listesinde de yer almaktadır. Roman yönetmen Cristian Mungiu’nun ustalıkla yönettiği yapım, hem Oscar ödüllerini hem de Romanya siyasetini sarsan belli başlı tartışmalara sebep olmuştur. 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün; ilk gösterimini Romanya’daki Transilvanya Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştirmiştir.
Yer, Romanya; yıl, 1987. Çavuşesku rejimi yürürlüktedir; doğum kontrolü yasa dışıdır ve kürtaj ölümle cezalandırılan bir suçtur. Gabita (Laura Vasliu) istenmeyen bir hamileliğin neredeyse beşinci ayındadır ve uysal bir çaresizlik içinde, yasadışı bir kürtaj operasyonu yaptırabilmesine yardım edebilmesi için arkadaşı ve oda arkadaşı olan Otilia’nın (Anamaria Marinca) yanına döner. Talihsiz koşullar, iki kadını henüz tanımadıkları bir erkek kürtajcı olan Bebe’yi (Vlad Ivanov) kullanmaya zorlar. Hikayenin kasvetliliği, baskıcı bir diktatörlüğün alacakaranlık yıllarında karanlık bir sosyo-politik eleştiriyi ifade ediyor.
Tamamı Romani dilinde çekilen ilk sinema filmi olma özelliğini taşıyan Çingeneler Zamanı, aynı zamanda ünlü yönetmen ve yapımcı Emir Kusturica’ya Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü kazandıran filmdir. Aynı zamanda Altın Palmiye adaylığı bulunan film; Saraybosna, Üsküp ve Milano’da çekilmiştir.
Perhan, telekinetik güçleri olan genç bir çingene çocuğudur. Zengin bir çingene olan Ahmed, köyü ziyaret eder ve Perhan’la birlikte İtalya’ya giderlerse kız kardeşine ihtiyacı olan tıbbi tedaviyi sağlayacağına söz verir. Perhan kısa süre sonra Ahmed’in ticari faaliyetlerinin oldukça karanlık olduğunu keşfeder ve kısa sürede Ahmed’in dünyasının içine sürüklenir.
Akademi Ödülleri’nden En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülü kazanan; film önerileri listemizin bir başka üyesi Nights of Cabiria, ünlü İtalyan Yeni Gerçekçiliği temsilcisi yönetmen Federico Fellini’nin yönettiği ve Pier Paolo Pasolini’nin senaristliğini yaptığı ünlü bir yapımdır. Toplamda 18 film ödülü bulunan yapımın başrolünde ünlü aktris Giulietta Masina bulunmaktadır. Ayrıca film, BBC’nin En İyi 100 Yabancı Film listesine de girmiştir.
Cabiria; Roma’nın fakir bir bölgesinde yaşayan, küçük evinin sahibi, bir banka hesabı olan ve mucize hayalleri kuran genç bir kadındır. Eski erkek arkadaşı ondan 40.000 liret çalar ve neredeyse onu boğmaya teşebbüs eder. Via Veneto’daki bir film yıldızı Cabiria’yı evine götürür, Cabiria yerel bir tapınakta Meryem Ana’nın şefaatini ister; sonra onu gören bir muhasebeciyle tanışır, özlediği kimi duygularla ona yakınlaşır ve kur yapar. Kader buluşmalarına mı yol açmıştır? Bu nihayet onu olduğu gibi kabul eden bir adam mıdır?
Film önerileri listemizin son filmi olan Başkalarının Hayatı, Florian Henckel von Donnersmarck’ın yönetmenliğinde ve Martina Gedeck, Ulrich Mühe ve Sebastian Koch’in başrolleriyle 2006 yılında vizyona çıkan bir drama filmidir. 2007 yılının En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülünü kazanan The Lives of Others, ayrıca BAFTA ve Cesar ödüllerine de layık görüldü. 2 milyon dolarlık bütçesine karşın 80 milyon dolarak yakın bir gişe performansı ile salonlarda yerini bulan film, Avrupa sinemalarının en iyilerinden kabul edilmektedir. Kültür-sanatın sinema dışındaki alanlarında da yer bulan Başkalarının Hayatı, çıktığı dönemde politik etki zemininde ve siyasal arenada da belli başlı bir statüye sahip olmuştur.
Gerd Wiesler, Doğu Alman gizli polisi Stasi’de bir görevlidir. Film, 1984’te Wiesler’in, birçok kişi tarafından sadık vatandaşın nihai örneği olarak kabul edilen Georg Dreyman’ın yazdığı bir oyuna katılmasıyla başlıyor. Wiesler, Dreyman’ın göründüğü kadar ideal olamayacağına ve gözetimin gerekli olduğuna inanıyordur. Kültür Bakanı bu teklifini kabul eder, ancak Wiesler, Bakanın Dreyman’ı bir rakip olarak gördüğünü ve ortağı Christa-Maria’ya şehvetle baktığını ancak daha sonra öğrenir. Onları dinlemeye ne kadar çok zaman harcarsa, onları o kadar önemsemeye başlar. Bir zamanlar katı olan Stasi görevlisi, hayatlarına olumlu bir şekilde müdahale etmeye ve mümkün olduğunda onları korumaya başlar. Bu işin sonunda, kendisini inanılmaz olayların ve durumların tam ortasında bulacaktır.
Bu yüzden bir dahaki sefere dinlenmekten suçluluk duyarsanız, yapmayın. Vücudunuz ve zihniniz bir mola istiyor. Siz de güzelce bir dinlenerek ofis bilgisayarınıza veya ödevlerinize dokunmamak için elinizden geleni yapıyorsanız, işte hafta sonu yapabileceğiniz güzel etkinliklerden birisi…
Bu hafta 10 filmden oluşan yeni bir film önerileri listemiz bulunuyor. Yine farklı türlerden ve farklı dönemlerden benzersiz 10 filmi sizler için bir araya getirdik. Dramdan komediye, korkudan sanat filmlerine pek çok sinema eserini film önerileri listemizde buluşturmak üzere derledik ve kısa tanıtımlar eşliğinde sizlerle buluşturuyoruz.
Keyifli okumalar…
1. Wrong Cops (2013) – IMDB: 5.9
Quentin Dupieux tarafından yazılan ve yönetilen 2013 yapımı bağımsız komedi filmi Wrong Cops, 2013 Sundance Film Festivali’nde ilk gösterimini gerçekleştirmiş bir Fransa-Amerika ortak yapımıdır. Éric Judor, Mark Burnham, Arden Myrin, Steve Little, Jack Plotnick, Ray Wise, Kurt Fuller, Eric Wareheim, Grace Zabriskie ve ünlü metalci Marilyn Manson’dan oluşan bir oyuncu kadrosuna sahiptir.
Duke, çarpık ve müzik delisi bir polis memurudur. Açıkçası, o tam anlamıyla bir kötü polis. Eğlence amaçlı uyuşturucu satıyor ve Los Angeles vatandaşlarına zorbalık etmeyi seviyor. Duke’ün departmandaki ortakları arasında tacizci bir polis memuru, şantajcı bir kadın, şüpheli bir geçmişi olan bir aile babası ve tekno müzikçi olmayı hayal eden tek gözlü bir aşırılık yanlısı vardır. Bir zamanlar sorunsuz işleyen yozlaşmış planları, Duke’un kazayla vurduğu ve arabasının bagajına tıktığı bir adamın aniden hayatta olduğu ortaya çıkınca oldukça zora girer.
2. The Clouds of Sils Maria (2014) – IMDB: 6.7
Bir uzun metrajlı dram filmi olan Clouds of Sils Maria, 23 Mayıs 2014’te 2014 Cannes Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde Altın Palmiye için yarışmak üzere aday gösterildi ve ayrıca Toronto Uluslararası Film Festivali ve New York Film Festivali’nde de gösterimleri yapıldı. Film genel anlamıyla eleştirmenlerden olumlu eleştiriler aldı. Film, Aralık 2014’te En İyi Film Louis Delluc Ödülü’nü kazandı ve Şubat 2015’te Kristen Stewart’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında César Ödülü’nü kazandırdı.
Uluslararası kariyerinin zirvesinde olan Maria Enders’tan kendisini yirmi yıl önce ünlü yapan oyunun yeniden canlandırılmasında oynaması istenir. Ama o zamanlar, patronu Helena’yı intihara sürükleyen ve herkesi karşısında silahsızmış gibi hissettiren çekici bir genç kız olan Sigrid rolünü oynamıştır. Şimdi ise ondan, yaşlı Helena’nın diğer rolüne geçmesi isteniyor. Sils Maria’da prova yapmak için asistanıyla birlikte yola çıkar; Sils Marie Alplerin uzak bir bölgesindedir. Skandallara meyilli genç bir Hollywood yıldızı ise, Sigrid rolünü üstlenmek üzeredir ve Maria kendini aynanın diğer tarafında, özünde kendisinin rahatsız edici bir yansıması olan belirsiz bir şekilde çekici bir kadınla yüz yüze bulur.
3. Golden Glove – Altın Eldiven (2019) – IMDB: 6.7
Fatih Akın’ın günümüze dek yönettiği son uzun metrajlı film olan Golden Glove, Berlin Altın Ayı ödüllerinde En İyi Film dalında Altın Ayı adaylığına layık görülen, 2019 yapımı bir suç ve drama filmidir. En İyi Makyaj dalında Almanya Film Ödülü kazanan film, aynı zamanda bir seri katil biyografisidir.
70’lerin başında fuhuş sektöründeki kadınların parçalanmış vücut parçalarını çatı katındaki dairesinde saklayan Hamburg seri katili Fritz Honka’nın ürkütücü hayatını detaylarıyla gün yüzüne çıkaran Golden Glove, bizleri derinden iç karartıcı bir dünyaya tanık ediyor. İnsanlar evinden gelen kokudan şikayet edince, aynı zamanda radikal bir ırkçı olan Honka, alt katında yaşayan Yunan Gastarbeiter ailesini suçlamıştır.
4. Dracula (1992) – IMDB: 7.4
1993 Akademi Ödülleri’nde En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Makyaj ve En İyi Edeft dallarında 3 Oscar kazanan ve 5 Satürn Ödülü’ne layık görülen; film önerileri listemizin korku türündeki örneklerinden olan Dracula; 19. yılların sonlarında yazılan yapıtın esas hikayesine bağlı kalınan Dracula filmlerinden birisidir. Usta yönetmen Francis Ford Coppola’nın yönettiği film, 1897 yılından bu yana gelmiş geçmiş Dracula uyarlamalarının en iyisi kabul edilmektedir. Gary Oldman, Winona Ryder, Keanu Reeves ve Anthony Hopkins’in önemli rolleri paylaştığı film, kapanış jeneriği müziği olan “Love Song for a Vampire” ile büyük üne ulaşmıştır. 200 milyon doların üzerinde hasılata ulaşan film döneminin gişe rekortmenleri arasındaydı.
Dracula’nın bu versiyonu, Bram Stoker’ın klasik romanına yakından dayanmaktadır. Genç avukat Jonathan Harker, Doğu Avrupa’nın sislerle dolu yollarını aşarak Karpat dağlarındaki kasvetli bir şatoya gönderilir. Harker’ın nişanlısı Mina Murray’in bir fotoğrafını görerek Londra’ya seyahat eden ölümsüz vampir Drakula tarafından yakalanır ve hapsedilir. Britanya’da Drakula, Mina’nın en yakın arkadaşı Lucy Westenra’nın hayatını tüketen bir baştan çıkarma ve terör saltanatı başlatır. Lucy’nin arkadaşları Drakula’yı uzaklaştırmak için bir araya gelir.
5. Buffalo ’66 (1998) – IMDB: 7.4
Vincent Vallo’nun yazıp yönetmesinin ve film müziklerini besteleyip seslendirmesinin yanı sıra başrolünde de bulunduğu Buffalo ’66, 1998 yapımı bir suç, komedi ve dram filmidir. Filmin başlığı 1965 yılından filmin vizyona çıkış tarihine dek şampiyon olamamış bir Amerikan Futbol takımına atıfta bulunmaktadır. Sundance Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü adaylığına layık görülen film, çekim aşamasında iç polemiklere sahne olmuş ve yer yer yapım süreci sekteye dahi uğramıştır.
Yer; Buffalo, New York… Otuzlu yaşlardaki Billy Brown, şimdiye kadar nispeten tatmin edici olmayan bir hayat sürdü. En mutlu zamanları, iyi olduğu bir oyun olan bowling salonunda geçiyor. Hayattaki sorunlarının çoğu faturalarıdır. Babası Jimmy’nin pasif agresifliği, kişiliğinde önemli bir özellik olan Billy’ye de geçmiştir. Birikmiş faturaları dolaylı olarak, az önce serbest bırakıldığı beş yıllık hapis cezasıyla ilgilidir. Bu, tekrardan özgürleştiği ilk gününde Billy’nin yerine getirmesi gereken iki genel görevi vardır: ailesini ziyaret etmek ve hapsedilmesinden sorumlu tuttuğu kişiyi öldürmek. Billy, federal hükümet için şehir dışında çalıştığını ve evli olduğunu söyleyerek, ailesine hapishanede olduğu süreç konusunda yalan söylemiştir. Onları ziyaret ettiğinde oyuna devam etmeyi ve onlara “aslında olmayan eşi” “Wendy”nin kendini iyi hissetmediğini ve otelde olduğunu söylemeyi planlıyor. Wendy’yi üretmek zorunda kalan Billy, şans eseri karşılaştığı genç bir kadını Wendy gibi davranması için kaçırır. O kadın yirmi sekiz yaşındaki Layla’dır. Billy’nin Layla ile geçirdiği zaman ve muhtemelen mutsuzluğunun en büyük kaynağı olan bir kişiyle bir başka şans eseri karşılaşması, Billy’nin kaderini ve cinayetten hapiste daha uzun bir süre kalmaya mahkum olup olmadığını etkileyebilir.
6. The Hours – Saatler (2002) – IMDB: 7.5
Stephan Daldry’nin yönettiği ve Meryl Streep, Julianne Moore, Nicole Kidman, Ed Harris, Toni Collette, Claire Danes, Jeff Daniels, Stephen Dillane, Allison Janney, John C.Reilly ve Miranda Richardson gibi tamamı usta oyunculardan oluşan bir kadroya sahip olan The Hours, 2002 yapımı bir uzun metraj psikolojik drama filmidir. Nicole Kidman’a Başrolde En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandıran film toplamda 43 ödüle ve 126 adaylığa layık görülmüştür. 100 milyon doları aşkın hasılat yapan The Hours, ayrıca BAFTA ve Altın Küre ödüllerine de layık görülmüştür.
1923’te İngiltere’de hasta romancı Virginia Woolf (Nicole Kidman), doktorların ve ailesinin gözetimi altında “Mrs. Dalloway” adlı romanını yazmaya başlıyor. 1951 Los Angeles, California’da, Laura Brown (Julianne Moore), kocasının doğum gününü planlayan, ancak Woolf’un romanını okumakla meşgul olan hamile bir ev hanımıdır. 2001 New York’ta, Clarrisa Vaughan (Meryl Streep), AIDS’ten ölmekte olan bir yazar arkadaşı için bir ödül partisi planlayan lezbiyen bir yayıncıdır. Biri diğerini okurken, diğeri ise diğerinin okuduğunu yaşamaktadır.
7. 4 Months, 3 Weeks and 2 Days – 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün (2007) – IMDB: 7.9
Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ve FIPRESCI de dahil olmak üzere toplamda 3 ödül kazanan film, 600.000 dolarlık düşük bir bütçe ile üretilmiş ve 10 milyon dolara yakın hasılat yapmıştır. Ayrıca film BBC’nin 21. yüzyılın en iyi 100 filmi listesinde 15. sıradadır ve pek çok film önerileri listesinde de yer almaktadır. Roman yönetmen Cristian Mungiu’nun ustalıkla yönettiği yapım, hem Oscar ödüllerini hem de Romanya siyasetini sarsan belli başlı tartışmalara sebep olmuştur. 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün; ilk gösterimini Romanya’daki Transilvanya Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştirmiştir.
Yer, Romanya; yıl, 1987. Çavuşesku rejimi yürürlüktedir; doğum kontrolü yasa dışıdır ve kürtaj ölümle cezalandırılan bir suçtur. Gabita (Laura Vasliu) istenmeyen bir hamileliğin neredeyse beşinci ayındadır ve uysal bir çaresizlik içinde, yasadışı bir kürtaj operasyonu yaptırabilmesine yardım edebilmesi için arkadaşı ve oda arkadaşı olan Otilia’nın (Anamaria Marinca) yanına döner. Talihsiz koşullar, iki kadını henüz tanımadıkları bir erkek kürtajcı olan Bebe’yi (Vlad Ivanov) kullanmaya zorlar. Hikayenin kasvetliliği, baskıcı bir diktatörlüğün alacakaranlık yıllarında karanlık bir sosyo-politik eleştiriyi ifade ediyor.
8. Time of the Gypsies – Çingeneler Zamanı (1988) – IMDB: 8.1
Tamamı Romani dilinde çekilen ilk sinema filmi olma özelliğini taşıyan Çingeneler Zamanı, aynı zamanda ünlü yönetmen ve yapımcı Emir Kusturica’ya Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü kazandıran filmdir. Aynı zamanda Altın Palmiye adaylığı bulunan film; Saraybosna, Üsküp ve Milano’da çekilmiştir.
Perhan, telekinetik güçleri olan genç bir çingene çocuğudur. Zengin bir çingene olan Ahmed, köyü ziyaret eder ve Perhan’la birlikte İtalya’ya giderlerse kız kardeşine ihtiyacı olan tıbbi tedaviyi sağlayacağına söz verir. Perhan kısa süre sonra Ahmed’in ticari faaliyetlerinin oldukça karanlık olduğunu keşfeder ve kısa sürede Ahmed’in dünyasının içine sürüklenir.
9. Nights of Cabiria – Cabiria’nın Geceleri (1957) – IMDB: 8.1
Akademi Ödülleri’nden En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülü kazanan; film önerileri listemizin bir başka üyesi Nights of Cabiria, ünlü İtalyan Yeni Gerçekçiliği temsilcisi yönetmen Federico Fellini’nin yönettiği ve Pier Paolo Pasolini’nin senaristliğini yaptığı ünlü bir yapımdır. Toplamda 18 film ödülü bulunan yapımın başrolünde ünlü aktris Giulietta Masina bulunmaktadır. Ayrıca film, BBC’nin En İyi 100 Yabancı Film listesine de girmiştir.
Cabiria; Roma’nın fakir bir bölgesinde yaşayan, küçük evinin sahibi, bir banka hesabı olan ve mucize hayalleri kuran genç bir kadındır. Eski erkek arkadaşı ondan 40.000 liret çalar ve neredeyse onu boğmaya teşebbüs eder. Via Veneto’daki bir film yıldızı Cabiria’yı evine götürür, Cabiria yerel bir tapınakta Meryem Ana’nın şefaatini ister; sonra onu gören bir muhasebeciyle tanışır, özlediği kimi duygularla ona yakınlaşır ve kur yapar. Kader buluşmalarına mı yol açmıştır? Bu nihayet onu olduğu gibi kabul eden bir adam mıdır?
10. The Lives of Others – Başkalarının Hayatı (2006) – IMDB: 8.4
Film önerileri listemizin son filmi olan Başkalarının Hayatı, Florian Henckel von Donnersmarck’ın yönetmenliğinde ve Martina Gedeck, Ulrich Mühe ve Sebastian Koch’in başrolleriyle 2006 yılında vizyona çıkan bir drama filmidir. 2007 yılının En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülünü kazanan The Lives of Others, ayrıca BAFTA ve Cesar ödüllerine de layık görüldü. 2 milyon dolarlık bütçesine karşın 80 milyon dolarak yakın bir gişe performansı ile salonlarda yerini bulan film, Avrupa sinemalarının en iyilerinden kabul edilmektedir. Kültür-sanatın sinema dışındaki alanlarında da yer bulan Başkalarının Hayatı, çıktığı dönemde politik etki zemininde ve siyasal arenada da belli başlı bir statüye sahip olmuştur.
Gerd Wiesler, Doğu Alman gizli polisi Stasi’de bir görevlidir. Film, 1984’te Wiesler’in, birçok kişi tarafından sadık vatandaşın nihai örneği olarak kabul edilen Georg Dreyman’ın yazdığı bir oyuna katılmasıyla başlıyor. Wiesler, Dreyman’ın göründüğü kadar ideal olamayacağına ve gözetimin gerekli olduğuna inanıyordur. Kültür Bakanı bu teklifini kabul eder, ancak Wiesler, Bakanın Dreyman’ı bir rakip olarak gördüğünü ve ortağı Christa-Maria’ya şehvetle baktığını ancak daha sonra öğrenir. Onları dinlemeye ne kadar çok zaman harcarsa, onları o kadar önemsemeye başlar. Bir zamanlar katı olan Stasi görevlisi, hayatlarına olumlu bir şekilde müdahale etmeye ve mümkün olduğunda onları korumaya başlar. Bu işin sonunda, kendisini inanılmaz olayların ve durumların tam ortasında bulacaktır.
