- Katılım
- 2 yıl 9 ay 10 gün
- Mesajlar
- 18,707
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 6,357
- Cinsiyet
Tanrı, alem, insan ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini kendine has kutsal esoterik (gizli) bilgi doktrini temeline dayalı olarak açıklamayı ilke edinen dini felsefi gelenektir.
Yunanca "gnosis" (sıradan olmayan gizli/özel ya da mükemmel bilgi, hikmet) teriminden türetilen gnostisizm; Milat öncesi yüzyıllardan itibaren çeşitli Ortadoğu toplumlarınca yaygın olarak temsil edilen dini-felsefi bir akım olarak karşımıza çıkar. Araştırmacılar, merkezli öğretileri ifade etmek üzere 18. yüzyıldan itibaren bilim insanlarınca kullanılmaya başlanan gnosis kavramı ve gnostisizmin ne olduğu konusunda çeşitli değerlendirmeler yapmışlardır.
Temel inanç esasları ve ibadet şekillerinde gnostisizmin hakim olduğu Sabiilik, Maniheizm, Hermetisizm ve benzeri gelenekler gnostik dinler olarak adlandırılır. Gnostisizmin, bir din mi yoksa felsefi düşünsel bir akım mı ya da her ikisi mi olup olmadığı, yine onun müstakil bir din olarak adlandırılıp adlandırılamayacağı öteden beri tartışılmaktadır. Ancak gnostisizm, müstakil bir din ya da mezhep olmaktan ziyade, Ortadoğu dinsel geleneklerinden birçoğuna egemen olan bir meta-söylem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gnostisizmin menşei konusunda da birçok görüş ileri sürülür. Başta Kilise Babaları olarak adlandırılan erken dönem Hristiyan yazarlar olmak üzere, birçok Hristiyan yazar, gnostisizmi Hristiyanlık içerisinden kaynaklanan bir heretik (sapkın) akım olarak değerlendirmiş ve Simon Magus'u bütün sapıklıkların (ve bu arada gnostisizmin) babası olarak görmüşlerdir. Ancak gnostisizmin Hristiyanlık öncesi dönemlerden itibaren var olan bir gelenek olması gerçeğinden hareketle, bu görüş birçok bilim adamı tarafından tenkit edilmiş ve bizzat Hristiyanlığın kendisinin de çeşitli gnostik düşüncelerden etkilenen bir din olduğu belirtilmiştir. Gnostisizmin İran, Eski Yunan, Eski Mısır, Babil ya da Yahudilik kaynaklı olabileceği doğrultusunda bilim adamlarınca çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Ancak yapılan çalışmalar Hristiyanlık öncesi dönemlerden itibaren başta Filistin, Mısır ve Suriye bölgeleri olmak üzere, Ortadoğu'nun çeşitli bölgelerinde yerleşik olan toplumlarda gnostik inanç ve öğretilerin mevcut olduğunu ortaya koymuştur.
Işık ve karanlık ya da iyilik ve kötülük arasındaki düalizm, maddi alemin (ve bedenin) kötülüğü, demiurg düşüncesi, ruhun ilahi aleme ait olup süfli yeryüzünde beden içerisinde hapishane hayatı sürdüğü, kurtuluş için dünyevi olan her şeyden uzaklaşmak ve bunun neticesinde gnosise (kurtarıcı bilgiye, hikmete) ulaşmak gerektiği gibi hususlar gnostisizmin temel öğretileri arasındadır.
Yunanca "gnosis" (sıradan olmayan gizli/özel ya da mükemmel bilgi, hikmet) teriminden türetilen gnostisizm; Milat öncesi yüzyıllardan itibaren çeşitli Ortadoğu toplumlarınca yaygın olarak temsil edilen dini-felsefi bir akım olarak karşımıza çıkar. Araştırmacılar, merkezli öğretileri ifade etmek üzere 18. yüzyıldan itibaren bilim insanlarınca kullanılmaya başlanan gnosis kavramı ve gnostisizmin ne olduğu konusunda çeşitli değerlendirmeler yapmışlardır.
Temel inanç esasları ve ibadet şekillerinde gnostisizmin hakim olduğu Sabiilik, Maniheizm, Hermetisizm ve benzeri gelenekler gnostik dinler olarak adlandırılır. Gnostisizmin, bir din mi yoksa felsefi düşünsel bir akım mı ya da her ikisi mi olup olmadığı, yine onun müstakil bir din olarak adlandırılıp adlandırılamayacağı öteden beri tartışılmaktadır. Ancak gnostisizm, müstakil bir din ya da mezhep olmaktan ziyade, Ortadoğu dinsel geleneklerinden birçoğuna egemen olan bir meta-söylem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gnostisizmin menşei konusunda da birçok görüş ileri sürülür. Başta Kilise Babaları olarak adlandırılan erken dönem Hristiyan yazarlar olmak üzere, birçok Hristiyan yazar, gnostisizmi Hristiyanlık içerisinden kaynaklanan bir heretik (sapkın) akım olarak değerlendirmiş ve Simon Magus'u bütün sapıklıkların (ve bu arada gnostisizmin) babası olarak görmüşlerdir. Ancak gnostisizmin Hristiyanlık öncesi dönemlerden itibaren var olan bir gelenek olması gerçeğinden hareketle, bu görüş birçok bilim adamı tarafından tenkit edilmiş ve bizzat Hristiyanlığın kendisinin de çeşitli gnostik düşüncelerden etkilenen bir din olduğu belirtilmiştir. Gnostisizmin İran, Eski Yunan, Eski Mısır, Babil ya da Yahudilik kaynaklı olabileceği doğrultusunda bilim adamlarınca çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Ancak yapılan çalışmalar Hristiyanlık öncesi dönemlerden itibaren başta Filistin, Mısır ve Suriye bölgeleri olmak üzere, Ortadoğu'nun çeşitli bölgelerinde yerleşik olan toplumlarda gnostik inanç ve öğretilerin mevcut olduğunu ortaya koymuştur.
Işık ve karanlık ya da iyilik ve kötülük arasındaki düalizm, maddi alemin (ve bedenin) kötülüğü, demiurg düşüncesi, ruhun ilahi aleme ait olup süfli yeryüzünde beden içerisinde hapishane hayatı sürdüğü, kurtuluş için dünyevi olan her şeyden uzaklaşmak ve bunun neticesinde gnosise (kurtarıcı bilgiye, hikmete) ulaşmak gerektiği gibi hususlar gnostisizmin temel öğretileri arasındadır.