Felsefe 1 – 2. Üni̇te Özeti̇

Katılım
3 yıl 7 ay 3 gün
Mesajlar
5,534
Tepkime puanı
1,099
Yaş
27
Konum
İzmir/35
Memleket
İzmir
Meslek
Grafiker
Cinsiyet
bPg20e
Medeni Hal

2.ÜNİTE FELSEFE İLE DÜŞÜNME​

2.1. DÜŞÜNME VE AKIL YÜRÜTME​

2.1.1. Düşünme ve Akıl Yürütmeye İlişkin Kavramlar​

Düşündüğünüz her an aslında akıl yürütür ve yaşama dair pek çok görüş öne sürersiniz. Görüş; bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargıdır, fikirdir. Bir görüşü ifade etmek, ele alınan konu hakkında ne düşündüğünüzü aktarmaktır.

Argüman, bir görüşü desteklemek, doğrulamak veya güçlendirmek için öne sürülen önerme ya da önermelerdir. Önermeler ise mantıksal bir akıl yürütmenin anahtar öğeleridir. Doğru veya yanlış olabilen cümlelere önerme denir.

Akıl yürütme; zihnin bir veya birkaç önermeye dayanarak sonuç çıkarmasıdır ve zihin bu faaliyetini üç yolla yapar. Buna göre tümdengelim (dedüksiyon), tümevarım (endüksiyon) ve analoji (benzetme) bizi önermelerden sonuca götüren mantıksal çıkarım veya akıl yürütme yollarıdır.

Bunlardan tümdengelim, genel önermelerden özele doğru giden bir akıl yürütme biçimidir.

Tümevarım, özel önermelerden genele doğru giden bir akıl yürütme biçimidir. Bu akıl yürütmede tek tek durumlar gözlenerek olayın bütünü hakkında bir sonuca varılır.

Analoji, iki şey arasındaki ortak olan özelliğe veya benzerliğe dayanarak birisi için verilen yargıyı diğeri için de veren akıl yürütme türüdür. Aklın özelden özele yürüyüşüdür. Amaç, bilinenlerden hareketle bilinmeyenleri anlamayı sağlamaktır.

Tutarlılık ve çelişiklik kavramlarını açıklayıcı bir örnek verelim. Söz gelimi bir kurumda çalışan tüm personelin çalışmalarının karşılığını aldığını söylediniz,
diyelim. Bundan sonra aynı anda aynı kurumda bazı çalışanların çalışmalarının karşılığını alamadığını söyleyemezsiniz. Söylerseniz çelişkiye düşersiniz. Bu nedenle de sizin tutarsız olduğunuz söylenir. Tutarlı olmak için kişinin ortaya koyduğu önermeler arasında uyum olmalıdır.

Klasik olarak doğruluk, bir düşüncenin, bir yargının, bir önermenin gerçeğe uygunluğudur. Doğru bilgi de gerçeği yansıtan bilgidir.

Örneğin, ben “Bu denizde bir gemi var.” dersem o anda o denize bakıp söylediğimin doğru olup olmadığını anlayabilirsiniz. Eğer gemiyi görürseniz hiç şüphesiz doğruyu söylemiş olduğum sonucuna varırsınız.

2.1.2. Akıl Yürütme Biçimleri ile Tutarlı ve Çelişik İfadelerin Belirlenmesi​

Düşünceleriniz çıkarımlara (akıl yürütmelere), çıkarımlarda varsayımlara dayanır. Varsayım, doğru olduğu düşünülen fikirlerdir. Örneğin, yerde yatan birisini gördüğünüzde eğer “Yerde yatan her insanın yardıma ihtiyacı vardır.” gibi genel bir varsayıma sahipseniz sizin çıkarımınız “O insanın yardıma ihtiyacı vardır.” olacaktır. Burada tümdengelimsel bir çıkarım yapılmıştır.

Peki, yerde yatan her adamın yardıma ihtiyacı olduğunu varsaymakta haklı olabilir misiniz? Belki de yerde yatma nedeni farklı olabilir. Buna göre kabul ettiğiniz varsayımınız her ne ise çıkarımınız da ona göre şekillenir. İnsanların temele aldıkları varsayımlar ile bunlardan yaptıkları çıkarımlar ya da öne sürdüğü önermeler ile bunlara dayanarak vardıkları sonuçlar arasında mantıksal tutarlılık olmalıdır. İnsanlar kimi zaman bir kimsenin inandığı fikirlere uygun davranmadığını ve kendi düşüncelerine ters düştüğünü söyler. Bu durumda o kimsenin düşüncelerinin mantıklı olmadığı, düşünceleri ya da söyledikleri ile davranışları arasında çelişki olduğu kanaatine varırlar. Burada anlatılmak istenilen şey, o kimsenin tutarlı olmadığı, önce ve sonra söyledikleri ile yaptıkları arasında bir uyumun bulunmadığıdır.

2.2. DÜŞÜNME VE AKIL YÜRÜTMEDE DİLİN ÖNEMİ​

2.2.1. Dilin İfade Etme ve Kavramlaştırma İşlevi​

Var olan her şey üzerine düşünebiliriz. Bu düşünme sürecinde dil sayesinde nesnelere ad verir, bunlar arasında bağlantılar kurar ve soyutlama ile kavramlar oluştururuz. Kuş, ağaç, insan vb. Öyle ki bu kavramları artık düşünmeden kullanırız. Var olan nesneler sanki bize isimleri ile miras kalmış gibidir.

Aynı tür nesneleri, bir kavram başlığı altında ele almak sayesinde dünyayı kavrayabilecek hâle getiririz. Böylelikle dış dünyayı kendimiz ve başkaları için anlaşılabilir kılabiliriz.

Düşünme kavramlar aracılığıyla gerçekleşir. Kavramlar her türlü var olanın bilinmesini sağlayan yapılardır.

Dilin bu işlevleri olmasaydı ne bir araştırma ne de bir ilerleme olabilirdi. Bizden önceki nesillerin sanat, felsefe, bilim gibi alanlardaki her tür katkılarını dil ile tanırız. Aksi hâlde aynı şeyleri hep yeniden keşfetmemiz gerekirdi. Bu alanlardaki her tür başarımız, dilin gelişmişlik seviyesine bağlıdır.

2.2.2. Kavramları Yanlış Kullanmanın Anlam Üzerindeki Etkisi​

Felsefe kavramsal bir düşünme etkinliği olduğu için bizden öncelikle üzerinde düşünülecek konunun kavramlarının doğru anlaşılmış olmasını ister. Nitekim bir düşünceyi anlayamamanın ya da anlaşamamanın nedeni kavramların yanlış kullanılmasıdır.

Felsefe, bir bakıma kavram oluşturma, keşfetme ve üretme sanatıdır. Bu nedenle kavramları sorgulamayı, eleştirmeyi böylelikle aydınlatmayı amaçlar.

İnsanlar mutsuz olduklarında ve mutlu olmak istediklerinde kendilerine, gerekli olmasa da birtakım ihtiyaçlar çıkarabilirler. Eğer onlar karşılanırsa mutlu olacaklarına inanırlar. Öyleyse burada karşımıza “istek” ve “ihtiyaç” kavramları çıkmaktadır.

İstek, bir ihtiyaç gibi görülmeye başlandığı an, üzüntülere sebep olabilir. Bir telefonunuz, bir arabanız ve bir eviniz bulunduğu hâlde bunların daima yenilerini isteyebilirsiniz. Öyleyse sizin için iyi bir markanın en son çıkan telefonu, beğendiğiniz marka bir otomobilin en son modeli ya da lüks bir ev ihtiyaç mıdır yoksa sadece bir istek midir? Aynı şekilde vitrinde gördüğünüz bir ayakkabı veya özel tasarım bir kıyafet gerçek bir ihtiyaç mı yoksa sadece bir istek midir?

Bu kavramların yanlış kullanılması anlamı değiştirir ve onlara verilen anlama göre amaçlar oluşturulur. Sahip olduğunuz düşüncelerin her biri kavramlarla
yönlendirilir. Kavramların yanlış kullanılması anlamın değişmesine neden olur. Bu nedenle insanın, kullanacağı kavramları sorgulamadan, bunlar üzerinde düşünmeden konuşmaması gerekir. Kavramların doğru kullanılması; olayların, durumların, nesnelerin, duyguların doğru kavramsallaştırılmasına bağlıdır.

Oscar Wilde (Oskar Vayld) bu konudaki düşüncelerini güzel bir sözle şöyle ifade etmiştir. “Bazı insanlar her şeyin fiyatını bilirler ama hiçbir şeyin değerini
bilmezler.”

2.4. FELSEFİ BİR GÖRÜŞÜ VEYA ARGÜMANI SORGULAMA​

2.4.1. Görüş ve Argümanların Tespit Edilmesi ve Tartışılması​

Mantıklı bir düşünüşte öne sürülen görüş, argüman(lar)la desteklenmelidir. Mantıksız düşünmek, önermelerden zorunlu çıkmayan sonuçlara ulaşmak demektir. Bu durumda dikkat etmeniz gereken önemli şeyler; savunulan görüşün, argüman(lar)dan çıkması ve akıl yürütmede tüm önermelerin doğru olması gerektiğidir.

Konu ile ilgili bir örnek verelim: “Bütün insanların temel hakları vardır.”, “Küçük çocuklarda yetişkinlerle aynı olmasalar da birer insandır.”, “Öyleyse küçük çocukların da temel hakları vardır.” çıkarımında sonucu destekleyen ilk iki önerme argümandır. Burada gerekçe, delil(kanıt) durumundaki önermeler en başa yazıldıktan sonra onların altına da sonuç yazılmıştır. Desteklenmiş, gerekçelendirilmiş olan sonuç önermesi ise savunulan temel görüştür.

2.4.2. Felsefi Bir Görüşün Tespit Edilmesi ve Bu Görüşü Temellendiren Argümanların Tartışılması

“Ayla” isimli filmde verilen felsefi görüş, “İnsanı insan yapan ahlaki değerlere göre yaşanmalıdır.” Bu görüş “Tüm insanlarca kabul edilebilecek yani evrensel olabilecek bir ahlak yasası var mıdır?” soru ve problemiyle ilgilidir. Bu sorun, felsefe tarihinde filozoflarca ele alınmış ve evrensel doğrulara ulaşmak amacı taşınarak tutarlı bir biçimde yanıtlanmıştır. Burada “davranışın gerisindeki ilkeye göre argümanların da değişebileceği” göz önüne alınmalıdır.​
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt