Eşinle ya da sevgilinle çok mu kavga ediyorsunuz? Birbirinizi sevmenize rağmen anlaşmakta zorluk mu yaşıyorsunuz? Belki de tek kaldığınız da düşünüyorsunuz: “Nerede hata yapıyoruz biz?” diye. Sağlıklı ilişkisi olan çiftleri gördüğünüz de düşünüyorsunuz ki aramızdaki fark ne? Mutlu Bir Çift Olmanın Yolları adlı yazımızda sizlere mutlu çiftlerin yaptıklarından bahsedeceğim.
Mutlu çiftlerde en önemli özelliklerden bir tanesi birbirlerine güvenmeleri ve kıskançlıktan uzak durmalarıdır. Uzun yıllardır çift terapistliği yapan bir psikolog diyor ki: “Bir insan aldatmak istiyorsa eğer; ne kadar takip ederseniz edin, ne kadar kıskanç olursanız olun, o kişi yine yapacağını yapar.” Kıskançlık işlevsel bir tepki değil maalesef. Ortada aldatma durumu ya da bir güvensizlik yoksa bu kıskançlık sadece ilişkiye zarar verir. Kıskançlığın asıl nedeni, sizi bırakacağından ya da başka şeyler yapacağından korkuyorsunuz. Bu yersiz kıskançlıklar da çiftleri birbirlerinden uzaklaştırıyor.
İlişkinizin ilk zamanlarını hatırlıyor musunuz? O ilk heyecanı, tutkuyu? Beraber neler yapıyordunuz, neler yapmaktan keyif alıyordunuz? Her şey o zamanlar keyifliydi. Yağmurun altında çılgınlar gibi koşmak, sahil yolundaki yürüyüşler, uzun sohbetler… Her an her şeyi yapıyor olmak keyifliydi. Belli bir zamandan sonra çiftler, gerçek ortak alanlar bulmamaya başlıyor. Mutlu çiftlerin önemli özelliklerinden birisi keyif alarak yaptıkları ortak alanlara sahip olmaları. Çiftler ilişki ilerledikçe yeni ortak alanlar arama zahmetine girmiyorlar. Herkes kendi alanına çekiliyor ve birlikte pek bir şey yapmıyorlar. Böyle olunca da iş ev arkadaşlığına dönüşüyor.
İlişkiler de dinleme becerisi, çok önemli ama bunun öneminin ve ya gerekli olduğunun bilincinde pek değiliz. İlişki de dinleme eksikliği ortaya çıktığında tahmin edilenden daha çok zarar veriyor. Partnerinizle aranızdaki bir problemi konuşmak istiyorsunuz. Konuşmaya başladıktan sonra söylediklerini dinliyor görünümündesiniz fakat esas düşündüğünüz partnerinizin söylediklerine ne cevap vereceğiniz. Böyle olunca muhtemelen karşı tarafta aynı şeyi yapıyor. Burada birbirine dokunmayan monolog bir diyalog var. Bu ne demek? Herkes bir şeyler söylüyor ama hiç kimse birbirini dinlemiyor. Bu durumun kurtuluşu karşınızdakinin söylediklerine odaklanmaktan geçiyor. Emin olun problemi çözmeniz için beş dakika bile yeterli olacaktır.
Mutlu çiftlerde sorunlar konuşulur, tartışılır
Çiftlerle konuştuğum da ne kadar sıklıkla tartışıyorsunuz diye sorduğumda, “Biz hiç tartışmıyoruz.” diye cevap alabiliyorum. Lakin bir ilişki de tartışma yoksa genelde birisi her şeyi sürekli alttan alıyordur ve öfkesini sürekli içine atıyordur. Böyle olması ortada sorun olmadığı anlamına gelmiyor. Mutlu çiftlerde sorunlar konuşulur, tartışılır. Ufak tefek kavgalarda çıkabilir ama bu kavgalar karşı tarafı aşağılama, küçümseme şeklinde olmaz. İlişki de sorun varsa bunu halının altına süpürmek yerine ortaya çıkarıp yüzleşmeliyiz. Yoksa diğer türlü sorunlar birikir ve çiftler birbirinden uzaklaşır.
İlişkilerde en büyük problemlerden bir tanesi eski defterlerdir. Kadın olsun erkek olsun hiç fark etmez eğer ki yıllar önceki bir konu tekrardan gündeme getirilirse, o konunun yıllar önceki yoğunluğu tekrardan ortaya çıkar ve hiç sebep yokken tartışılmaya başlanır. Bu sebeple bir mevzuyu halletmişseniz onu arşivdeki yerine kaldırmalısınız.
Mutlu çiftlerin yaptığı en basit ama en etkili şey sevgilerini birbirlerine ifade etmektir.
Çok basit gibi görünse de çoğu zaman ihmal edilen bir konu bu. Birisine soruyorsunuz eşini seviyor musun diye. Evet, çok seviyorum diyor. Peki bunu ifade ediyor musun diye sorunca da ne gerek var ki, sevdiğimi biliyor zaten diyor. Şimdi böyle bir mantık ile gidildiğinde karşı tarafın alacağı mesaj pek iç açıcı olmayacak. Belirli aralıklarla da olsa karşı tarafa sevdiğimizi ifade etmemiz gerekir. Bu durum ilişkilere çok iyi gelen bir ayrıntıdır.
Mutlu çiftler birbirlerinin gelişimlerine destek verirler. Ortaya bir fikirle gelindiğinde taraflardan biri: “Sen bunu nasıl yapacaksın ki?” diye bir aşağılama içerisine girmez. Eğer mantık dahilinde yapılabilecek bir işse partnerini motive etmeye, onurlandırmaya çalışırlar. Böyle olunca iki tarafta birbirlerinin kişisel gelişimini destekler ve mutlu bir çift profili oluşur.
Kaynak: Erkekblogsitesi
Mutlu çiftlerde en önemli özelliklerden bir tanesi birbirlerine güvenmeleri ve kıskançlıktan uzak durmalarıdır. Uzun yıllardır çift terapistliği yapan bir psikolog diyor ki: “Bir insan aldatmak istiyorsa eğer; ne kadar takip ederseniz edin, ne kadar kıskanç olursanız olun, o kişi yine yapacağını yapar.” Kıskançlık işlevsel bir tepki değil maalesef. Ortada aldatma durumu ya da bir güvensizlik yoksa bu kıskançlık sadece ilişkiye zarar verir. Kıskançlığın asıl nedeni, sizi bırakacağından ya da başka şeyler yapacağından korkuyorsunuz. Bu yersiz kıskançlıklar da çiftleri birbirlerinden uzaklaştırıyor.
İlişkinizin ilk zamanlarını hatırlıyor musunuz? O ilk heyecanı, tutkuyu? Beraber neler yapıyordunuz, neler yapmaktan keyif alıyordunuz? Her şey o zamanlar keyifliydi. Yağmurun altında çılgınlar gibi koşmak, sahil yolundaki yürüyüşler, uzun sohbetler… Her an her şeyi yapıyor olmak keyifliydi. Belli bir zamandan sonra çiftler, gerçek ortak alanlar bulmamaya başlıyor. Mutlu çiftlerin önemli özelliklerinden birisi keyif alarak yaptıkları ortak alanlara sahip olmaları. Çiftler ilişki ilerledikçe yeni ortak alanlar arama zahmetine girmiyorlar. Herkes kendi alanına çekiliyor ve birlikte pek bir şey yapmıyorlar. Böyle olunca da iş ev arkadaşlığına dönüşüyor.
İlişkiler de dinleme becerisi, çok önemli ama bunun öneminin ve ya gerekli olduğunun bilincinde pek değiliz. İlişki de dinleme eksikliği ortaya çıktığında tahmin edilenden daha çok zarar veriyor. Partnerinizle aranızdaki bir problemi konuşmak istiyorsunuz. Konuşmaya başladıktan sonra söylediklerini dinliyor görünümündesiniz fakat esas düşündüğünüz partnerinizin söylediklerine ne cevap vereceğiniz. Böyle olunca muhtemelen karşı tarafta aynı şeyi yapıyor. Burada birbirine dokunmayan monolog bir diyalog var. Bu ne demek? Herkes bir şeyler söylüyor ama hiç kimse birbirini dinlemiyor. Bu durumun kurtuluşu karşınızdakinin söylediklerine odaklanmaktan geçiyor. Emin olun problemi çözmeniz için beş dakika bile yeterli olacaktır.
Mutlu çiftlerde sorunlar konuşulur, tartışılır
Çiftlerle konuştuğum da ne kadar sıklıkla tartışıyorsunuz diye sorduğumda, “Biz hiç tartışmıyoruz.” diye cevap alabiliyorum. Lakin bir ilişki de tartışma yoksa genelde birisi her şeyi sürekli alttan alıyordur ve öfkesini sürekli içine atıyordur. Böyle olması ortada sorun olmadığı anlamına gelmiyor. Mutlu çiftlerde sorunlar konuşulur, tartışılır. Ufak tefek kavgalarda çıkabilir ama bu kavgalar karşı tarafı aşağılama, küçümseme şeklinde olmaz. İlişki de sorun varsa bunu halının altına süpürmek yerine ortaya çıkarıp yüzleşmeliyiz. Yoksa diğer türlü sorunlar birikir ve çiftler birbirinden uzaklaşır.
İlişkilerde en büyük problemlerden bir tanesi eski defterlerdir. Kadın olsun erkek olsun hiç fark etmez eğer ki yıllar önceki bir konu tekrardan gündeme getirilirse, o konunun yıllar önceki yoğunluğu tekrardan ortaya çıkar ve hiç sebep yokken tartışılmaya başlanır. Bu sebeple bir mevzuyu halletmişseniz onu arşivdeki yerine kaldırmalısınız.
Mutlu çiftlerin yaptığı en basit ama en etkili şey sevgilerini birbirlerine ifade etmektir.
Çok basit gibi görünse de çoğu zaman ihmal edilen bir konu bu. Birisine soruyorsunuz eşini seviyor musun diye. Evet, çok seviyorum diyor. Peki bunu ifade ediyor musun diye sorunca da ne gerek var ki, sevdiğimi biliyor zaten diyor. Şimdi böyle bir mantık ile gidildiğinde karşı tarafın alacağı mesaj pek iç açıcı olmayacak. Belirli aralıklarla da olsa karşı tarafa sevdiğimizi ifade etmemiz gerekir. Bu durum ilişkilere çok iyi gelen bir ayrıntıdır.
Mutlu çiftler birbirlerinin gelişimlerine destek verirler. Ortaya bir fikirle gelindiğinde taraflardan biri: “Sen bunu nasıl yapacaksın ki?” diye bir aşağılama içerisine girmez. Eğer mantık dahilinde yapılabilecek bir işse partnerini motive etmeye, onurlandırmaya çalışırlar. Böyle olunca iki tarafta birbirlerinin kişisel gelişimini destekler ve mutlu bir çift profili oluşur.
Kaynak: Erkekblogsitesi
:
