- Katılım
- 4 yıl 2 ay 25 gün
- Mesajlar
- 25,600
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
EĞİTİM FELSEFESİ
DERSİ
2018-19
Osman Sezgin
1
Kelimeden Kavrama
Eğitim Felsefesi
Bilimsel alanda kelime ve kavramların etimolojisinin bilinmesinin faydaları…
İlgilenilen alanın tarihinin doğru bilinerek bilginin de doğru bilinmesi
Bilişsel ve entelektüel açıdan gelişme sağlanması
İletişimde başarı…
Çeviride (tercümede) doğru ve başarılı olunması
Kelime ve kavramın doğru bilinmesi
İlgili alanın vizyon ve misyonunun doğru tesbit edilmesi
2
Eğitim ve Öğretim Kelimelerinin Etimolojisi
Eğitim Kelimesi: Terbiye, Education…
Öğretim (öğ, us) Kelimesi: Tâlim, to teach, traning…
Eğitim Öğretim
Talim Terbiye
3
Felsefe
Eski Yunanca philia sevgi
(ilk çağ felsefe dilinde fileo seviyorum, dostluk gösteriyorum
demekti. Bir çok terimler bu sözden türetilmiştir. Mesela philharmonie
(filarmoni) âhenk sevgisi; philanthropie (filantropi) insan sevgisi; filoloji lisan sevgisi’inde olduğu gibi…)
Sophia bilgi
Philosophia bilge ve bilgelik sevgisi
Philosophos bilgeliği seven, bilge kimse
4
Önceden sophos
Filozof ünvanını alanlardan önce yetişenlere SOPHOS denilmekteydi.
Sophos adı verilen kimseler bütün bilgileri kuşatan, herşeyi bilen kimseler olarak
görülmekteydi.
Fakat zamanla; insan ömrünün yetersizliği, ilmin sonsuzluğu, insan kapasitesinin
ve eğitiminin kifayetsizliği gibi sebeplerle bunun mümkün olamayacağı görüldü.
Ünlü Filozofların Hayatları ve Sözleri isimli eserin sahibi, milattan sonra 3.
asrın sonları ile 4. asrın başlarında yaşamış klasik fikir tarihçisi Diogenes
Laertius’a göre Thalés (Tales: 624-546) adındaki düşünür önceleri sophos
ünvanını taşımaktaydı. %
5
Sophos
Sofistler, M.Ö. 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle
Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu
düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır.
Sofist kelimesi Yunanca sophos (bilge, becerikli, zeki) sözcüğünden türetilen sophistes’ten gelir,
öğrenmeyi ve öğretmeyi meslek edinen kişileri belirtmek için kullanılır.
Dönemin sosyal değişimleri ve siyasal gelişimleri (5. yy Atina Demokrasisi) sofistlerin etkili
olmalarına yol açmıştır. Çünkü sofizmin doğuş nedenleri arasında Atina demokrasisinin tamamen
yeni türden bir eğitime, pedagojiye duyduğu pratik gereksinim gerçek belirleyici bir nedendir.
Bir anlamda ‘Yunan Aydınlanması’ olarak adlandırılacak gelişmenin yaratıcılarıdır.
6
Sophos
• İlk sofistlerin toplumda büyük bir saygınlığı olmasına rağmen felsefe tarihinde ‘sofist’
denildiğinde akla olumsuz bir anlam gelir. Bu anlam başta dönemin en önemli filozofu olan
Platon’un, Sokrates’in ve Aristoteles’in sofistlere karşı yürüttüğü mücadeleden ileri gelmektedir.
• Sofistler sürekli bu düşünürler tarafından eleştirilmiş ve küçük görülmüşlerdir. Bir de para
karşılığı ders vermeleri o dönemde yadırganmıştır.
• Felsefe tarihi içinde erdemin öğretilir olup olmadığı gibi çok önemli soruların sorulmasında ya da
yeni yaklaşımlar geliştirilmesinde sofistler her dönem önemli etkilere yol açmışlardır.
• Geliştirdikleri yöntemle ilk pedagoglar olarak bilinirler. Daha çok halkın eğitimiyle
ilgilenmişlerdir.
• Bazı sofistler şunlardır; Protagoras, Leontinoi’li Gorgias, Antiphon, Elis’li Hippias.
7
sophos’a devam
Laertius diyor ki; “…Platon’a bakarsak ilk defa sophos adını taşıyan kimse
Thalés olmuştur…”
Thalés’ten sonraki bir düşünür olan Pythagoras (Pitageras veya paytıgras
vaya pitagoras: 570-494) insanların her şeyi bilmelerinin mümkün
olmadığını fark ederek kendisine filozof ismini verdi. Demek istiyordu ki
“kimse bilginin tamamına sahip olamaz Ancak Tanrı bilginin tamamına
sahip olabilir.”
“Herşeyi bilmek ancak Tanrıya mahsustur” görüşü yeni çağ (İstanbul'un fethinden,
1453 tarihinde başlayıp, 1789 tarihli Fransız İhtilaline kadar sürer) felsefesinin babası olarak
tanıtılan Descartes (1596-1650) tarafından da savunulmuştur.
8
Felsefe/ Hikmet
Filozof/Hakîm
Arapça H-K-M kökünden türetilmiş olan hikmet kelimesi
felsefe ve hakiym ise filozof karşılığı kullanılmaktadır
Hakiym kelimesinin çoğulu ise “hükemâ”dır.
Filozof ile hakîm arasında fark vardır. “Her gül çiçektir ama her
çiçek gül değildir” cümlesindeki gibi
hekim, hâkim, hüküm vb kelimeler buradan türetilmiştir.
9
Felsefe Nedir? (1)
Bazı felsefe tanımları şunlardır:
Felsefe soru sormaktır.
Felsefe yolda olmaktır.
Felsefe ölümün hakîkatini anlamaktır.
Felsefe kişinin kendisi, hayatı, içinde yaşadığı toplum ve evren (kâinât)
üzerine düşünme faaliyeti de denebilir.
İnsanı insan yapan kendisini (ben kimim, nereden geldim nereye gidiyorum, neden ve
niçin varım), kâinâtı, yaşadığı toplumu, geçmişini, geleceğini bilmek
istemesidir!!! %
10
Felsefe Nedir (2)
Felsefe Varlığın hakikatine ve bu hakikatin ilkelerine ulaşma gayretidir.
Felsefî ölçülere göre (bilimselden öte) sorulan nedir?, nasıl?, neden?, niçin?
sorularına verilen cevaplardan bir tür özel bilgi türü çıkar ki bu da felsefî bilgi
diye tanımlanır.
Felsefe, herkesin anladığı anlamda bilgiler bütünü değil, bunun ötesinde
eleştirme veya herhangi bir duruma açıklık getirme faaliyeti olarak da
düşünülebilir.
Felsefe gerçeği bütünüyle inceleyen ve bu inceleme sonucunda elde edilen
bilgiyi yorumlayan ve sistemleştiren bir faaliyet alanı olarak da tarif edilebilir.
11
Felsefenin Doğuşu
İlk çağ felsefesi denilince dar anlamda Yunan Felsefesi ve bundan doğmuş
olan diğer felsefeler anlaşılır. İlk felsefeyi ortaya koyanın Yunanlılar olduğu
söylenir. İlk çağ felsefesine antik çağ felsefesi de denir.
Yunan felsefesinin ilk doğduğu yer, Egedeki Ionia (İzmir ve Aydın’ın sahil şeridi)
kentidir.
Eski doğu kültürlerinin her birinde din eksenli düşünce hâkim iken Yunanlıların
düşüncelerinin doğu kültürlerinin düşüncelerinden sıyrılarak daha çok var
olan gerçekler üzerinde düşüncelerinin şekillendiğini görürüz.
İlk çağ felsefecileri genelde “ilk (arkhe) nedir?” sorusu üzerinde durmuşlardır.
12
Bazı Filozoflara Göre Felsefenin Tanımı
(Antik Çağ Felsefecilerine Göre)
Thales felsefe tarihinin başında bulunan insan olarak bilinir. O ilki, arkhe (su; Kur’an, Enbiya, 30) ile
açıklamıştır. Yani herşeyin ilki (arkhe’si) sudur… Ona göre her şey sudan türer.
Arkhe (α
̓ρχή) (Yunanca'da "başlangıç," "ilk"), Batı felsefesinin ve Sokrates öncesi Eski Yunan
Felsefesinin en önemli kavramlarından biri. Felsefenin ana disiplini sayılan metafiziğin ve genellikle
bilimin, özellikle de fizik biliminin gelişmesinde önemli rolü olmuştur.
Sokrates’e göre felsefe neleri bilmediğini bilmektir. Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden
biridir. Sokrates'in kendisinden sonra gelen filozoflar üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu
düşünüldüğünden Sokrates'ten önceki filozofları Sokrates öncesi düşünürler olarak
sınıflandırmak yaygın bir eğilimdir. Sokrates , insan hayatının pratik sorunlarıyla ilgilenmiştir.
Akla ve düşüncenin objektif değerine inanırdı. Ona göre, bilimsel çalışmanın amacı, duyularla
edinilen tek tek algılar değil, kavramdır. Tümevarım yöntemini kullanmıştır. Bütün çalışmaları
ahlâka yönelmiştir. Erdemle mutluluk arasında bir bağ kurmuştur.
İçinde var olan Daimonion diye bir sesin ona sürekli yol gösterdiğini söylemiştir.
13
Antik Çağ Filozoflarına Devam
Platon ( Eflatun)
Platon’a göre felsefe doğruyu bulma yolunda fikrî bir gayrettir.
(Eflatun) Platon; Eflatun'un felsefesini, beş önemli kuram içerisinde toplamak mümkündür.
Bunlar, “bilgi”, “idealar”, “ruhun ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” (Cosmogony - Evren'in
oluşumunu inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile ilgili kuramlarıdır.
Eflatun, bütün hayatı boyunca hocası Sokrates'ten edindiği ilham ile gerçek bir ahlakçı
olarak kalmış, bütün bu kuramları, etik ağırlıklı görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir.
Sokrates ve Eflatun'a göre felsefenin ana ereği, insanın mutluluğu ve yetkin hayatın
sağlanmasıdır. Yetkin bir hayat, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde edilebilir.
Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi
“ölümsüzlük”, yaşamsal sığınağı “devlet”tir.
14
Antik Çağ Filozofları
Aristo
• Aristo : Aristo, diyaloga yer veren karşılıklı konuşma tipi yazılar yazmıştır. Ancak bu yazılar zamanla kaybolmuş ve
geriye yalnızca ders ve araştırma notları kalmıştır.
• Aristo, hocası Eflatun’un idealar fikrinden hareket etmiştir. Eflatun ideaları bir gerçek kabul ederken, Aristo bunu
kabul etmemiştir. Ona göre sadece elimizle tutup, gözümüzle gördüğümüz varlıklar gerçektir. Bütün varlıklar madde ile
şekilden meydana gelmiştir. Şekil, aktif bir ideadır; maddeye niteliklerini veren odur. Bu sebeple gözle göremediği
ideaları inkar yoluna gitmiştir. Aristo’ya göre dünya ve madde daimidir (kadimdir).
• Aristo, ahlak bilgisinde ilmi kesinliğin yeri olmadığını söylemiştir. Pratik olarak “faziletin ne olduğunu bilmek yerine, iyi
bir insan olmanın önemi” üzerinde durmuştur.
• Aristo, tabiat bilgilerinin tarifi ve sınıflandırılmasındaki çalışmaları ile bilinir. Bu konulardaki bilgisi ve metodu dikkati
çekmektedir. Tabiattaki türlerin tanınması ve tarif edilmesi konusunda başarılı olmuştur. Kendisi ve okulu tabiat
bilimlerinin ayrı bir ilim kolu olarak kurulmasını sağlamıştır.
15
Antik Çağ Filozofları
St. Augusyinus’a göre felsefe Tanrıyı bilmektir.
16
Felsefenin Tanımından Öte…
Filozofların, felsefenin tanımını yapmaktan ziyade
felsefenin ne ile ilgilendiği ve ne ile ilgilenmesi gerektiği
konusu üzerinde durdukları UNUTULMAMALIDIR…
17
Felsefî Bilginin Nitelikleri
Sorgulayıcı (eleştirel, tenkitçi) bilgidir,
Akla dayanır,
Sistemli bilgidir,
Hükümler ve kanunlar koymaz dolayısı ile kesinlik yoktur,
Normatiftir,
Evrenseldir,
Özneldir…
18
Bilgi Çeşitleri
Günlük veya gündelik bilgi
Dînî bilgi
Teknik bilgi
Estetik ve sanat bilgisi
Bilimsel bilgi
Felsefî bilgi
19
Felsefe ve Bilim İlişkisi
Önceleri bütün bilimler felsefenin çatısı altında idi. Bunun gereği
olarak da filozoflar bütün bilimlerden haberdardılar.
Daha sonra bilimler özerkliklerine kavuşmaya ve felsefenin çatısı
altından çıkmaya başladılar (psikoloji misalinde olduğu gibi)
Bunun için felsefeye bilimlerin anası veya bilimlerin bilimi de denir.
Günümüzde de felsefesi olmayan, yapılmayan veya bilinmeyen
bilimlerin ilerlemesi veya orijinalleşmesi imkansız gözükmektedir.
20
Bilim ile Felsefe Farkı
Bilim nesnel, fiziksel ve sosyal gerçekleri parçalara ayırarak (indirgemeci,
tümevarım) incelerken, felsefe bütünsel olarak (tümdengelim, disposition) inceler
ve bu münasebetle (bağlamda) daha genel bir özellik taşır.
Bilim kanun ve kurallar koyarken, felsefede sezgi, mantık ve de
spekülasyon vardır zira gerçeğe bunlarla varılır.
Bilim somut ve nesnellik üzerine ve cevaplara yoğunlaşırken, felsefe özel,
soyut ve de sorulara yoğunlaşır. Çünkü aydınlanma sorularla mümkündür.
Bilim cevabı oluşturduğu için durağan (statik) iken felsefe soru sorduğu
için hareketli (dinamik) dir
21
Felsefenin Alanları (1)
Önceleri felsefe bütün alanı kapsardı ve bütün bilimler
felsefenin alanı içine girerdi.
Daha sonraları bilimler özerkliğini (bağımsızlığını değil)
kazanmaya başladı,
Dolayısı ile felsefenin alanı sınırlanmış GİBİ oldu,
%
22
Felsefenin Alanları (2)
Günümüzde felsefenin temelde üç alanı olduğu ifade
edilmektedir.
A. Ontoloji
B. Epistemoloji
C. Aksiyoloji
D. Mantık
23
Felsefenin Alanları (A. Ontoloji)
Varlık Felsefesi (Ontoloji) :
Varlık felsefesi varlığı (to be, being, The Being, to exist) tümdengelim (deduction)
yöntemiyle ve bir bütün olarak ele alır. Var olmanın ne anlama geldiğini ve
varlığın ilk nedenlerini araştırır.
Ontoloji hayatın değişen yanları bir kenara bırakıldığında “Değişmeden kalan
öz/gerçeklik nedir?” meselesi ile ilgilidir.
Ontoloji, var olanı bütünsel bir anlayışla inceleyen ne’liğini kanunî sistematiğini
konu alan ve analiz (tahlil) yapmaya çalışan felsefî bir disiplindir.
Bu disiplin alanında gerçek, insan, ruh, varlık, yokluk, Tanrı nedir? İnsanın
kâinattaki yeri nedir? vb. sorulara cevap verilmeye çalışılır
24
Felsefenin Alanları (A. Ontoloji)
Ontoloji (Varlık sorunu)
İlk (arkhe) nedir?
Varlık nedir?
Varlık var olabilir mi?
Varlığın ilk ana maddesi nedir?
Evrende varlıklar hangi biçimlerde (soyut, somut, her ikisi) bulunur.
Bizim dışımızda bir dünya var mıdır?
Akıl, ruh, re-enkarnasyon var mıdır? Yok mudur?
25
Felsefenin Alanları (B. Epistemeloji)
Bilgi Felsefesi (Epistemoloji)
Bilginin ne olduğu (özne-nesne ilişkisi), bilginin
muhtevası, doğru bilginin mümkün olup olmadığını ve
bilginin kaynağının ne olduğu konularını araştırır. %
26
Felsefenin Alanları (B. Epistemeloji)
Bilgi sorunu ile ilgili bazı sorular şöyle ifade edilebilir.
Bilgi nedir?
Bilginin kaynağı neresidir?
Bilgiyi bilgi yapan unsur nedir?
İnsan bilebilir mi?
Zihin ve bilgi problemi nasıl anlaşılmalı vs
27
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Değerler Sorunu (Değerler Öğretisi, axiology) değerler,
değer öğretisi bilimi, felsefesi olarak da ifadelendirilebilecek
olan aksiyoloji Wilhelm Windelband (1848-1915) tarafından
kurulmuştur.
Kaynağını Kant felsefesinde bulan aksiyoloji ontolojiye ve
sansüalizme karşıdır. %
28
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Aksiyolojinin konusu etik (ethics, ahlâk felsefesi) ve estetik
(esthetics, bediiyyât)tir.
Etik eski Yunanca “ethos” töre, ahlâk anlamına gelen bir kelimedir.
Ahlâkî olanın özünü ve temellerini araştıran bilim. İnsanın
davranışları ile ilgili problemleri inceleyen felsefe dalı.
İyinin, kötünün, sorumluluk ve sorumsuzluğun ne olduğunu, iyiliği
kötülükten neyin ayırdığını araştıran felsefe.
29
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Ahlâk nedir?
Ahlâkî olanla olmayanı neye göre ayırt edebiliriz?
Bir örnek vermek gerekirse:
Bir öğrenci okulda arkadaşına verdiği rahatsızlığı samimice itiraf etmesi İYİ
Yalan söylemesi KÖTÜ
Bu iki davranıştan birini seçmesi İRADELİLİK ve dolayısı ile HÜRRİYET
Doğruyu söylemeyi seçmesi ise FAZİLET (ERDEM, VIRTUE)
30
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Estetik eski Yunanca “aesthetikos” kelimesinden gelmektedir ve
anlamı ‘duyumla nitelenen ve duyularla algılanabilen’ anlamına gelir.
Duyularla algılanan güzelliğin incelenmesini ve güzellik duygusunu
ortaya çıkarmaya has bir felsefî alandır.
Kant’ta “Saf Aklın Eleştirisi” isimli eserinde, duyular, a priori
(önsel) biçimlerini belirleyen “Transsandantal (transcendental,
aşkın) estetik kısmı olarak ifade edilmiştir. Günümüzde sanat
güzelliğini konu edinen müsbet (pozitif) disiplindir %
31
Felsefenin Alanları (D. Mantık, Logic)
Düşünme felsefesi olarak bilinen mantık, akıl yürütme, düşünme (tefekkür etme,
imâl-i fikretme) ve düşünmenin tabiatı ve kuralları ile ilgilenir.
Doğru ve isabetli düşünme bilim ve sanatı olarak da bilinen mantık;
tümdengelim (deduction) tümevarım (induction) ve varsayım niteliğinde
(hypothetic) veya benzeşim (analogy) gibi düşünce biçimlerinden istifade eder…
Mantık yürütme anlamı taşır.
32
Felsefenin Alanları (D. Mantık, Logic)
Akıl yürütme nedir?
Akıl nedir?
Aklın çeşitleri var mıdır?
Aklın kuralları var mıdır?
Varsa nelerdir?
Bu kurallar doğuştan mıdır?
Evrensel midir?
Düşünme nedir? Düşünmenin kuralları var mıdır?
Doğru ve yanlış düşünme var mıdır? Eğer varsa doğru ve yanlış düşünmeyi birbirinden ayıran kural ve
ölçüleri nelerdir?
Doğru düşünmenin kaynağı nedir?
33
Temel Felsefî Akımlar
(Eğitime Etki Eden Felsefî Akımlar)
İdealizm (Mefkûrecilik, ülkücülük)
Realizm (Gerçekçilik)
Pragmatizm (Yararcılık)
Existansiyalizm (varoluşçuluk)
Natüralizm (Tabiatçılık)
34
Temel Felsefî Akımlar
(Eğitime Etki Eden Felsefî Akımlar)
Eğitim insaların hayatlarını kapsayan geleceklerini şekillendiren ve yönlendiren bir
faaliyettir.
Bu faaliyeti yaparken kullanılan kelimeler, kavramlar, kuramlar ve fikirler ya
doğrudan bir felsefî görüşe dayanır veya eklektik olabilir.
Her durumda yapılan eğitim faaliyetinin bir felsefî dayanağı olacağı aşikâr.
İşte bu felsefî düşünce, görüş eğitim faaliyetinin de yönünü, şeklini ve yöntemini
belirleyecektir.
Diğer bir ifade ile felsefe kavram üretme alanı olarak felsefe ürettiği kavramlarla
eğitime yön vermekte ve eğitime ait düşünceleri şekillendirmektedir.
35
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Kelime Olarak İdealizm)
İdealizm kelimesinin kökeni Latince “videre” görmek
Yunanca “eidea” göz önüne getirme anlamında olup
Fransızcaya “idée” şeklinde geçmiştir.
İngilizceye ise “idea” şeklinde geçmiş ve
Türkçede fikir, düşünce, mütalaa, tasavvur, inanç, tahmin,
sanı anlamlarında kullanılmaktadır.
36
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Kavram olarak İdea)
İdeal ise;
Günümüzde kullanışında; zihinde veya ruhta olan şey,
öz anlamına gelir. Geniş anlamda, hayaller de dâhil
her türlü zihnî temsil şekli… Dar anlamda, genel
görüş, zihnî anlayış, dünyayı yönlendiren fikirler…
37
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Felsefede)
İdea felsefede bir düşünce konusunun zihnî temsili; duyulara
dayanan hayalin zıddı.
Adcı (nominalist) anlayışta idenin bireyin belirsizliğini
belirlemeye yarayan bir kelimeye indirgenmesi.
Büyük İ harfi ile yazılınca kendinde varlık olarak göz önüne
alınan düşüncelerimizin kuralları veya tipleri
38
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Felsefede)
Platonizmde Eflatun’a göre; bedendeki birliğinden önce ruhun temâşâ ettiği (hayranlıkla seyrettiği) şeylerin
ezeli örnekleri.
Saint Augustin’e göre; değişmez öz veya ilâhî kelamın ışığında seyrettiği şeylerin ilk ve mükemmel
örnekleri…
Kant’ta; deneyi aşan akıl (aklın çeşitleri mi var) kavramı (idée a priori). Dış dünyada karşılığı olmayan zorunlu akıl
kavramı.
Descartes ve Locke’ta; Tasarım, tasavvur anlamına gelir. Dolayısı ile ide burada algı veya duyum içeriği
ve kavram anlamını ifade eder.
Hegel’de; (öznel kavrama zıt olarak İde kendinde nesneldir): Tabiat ve ruhun diyalektik gelişme ile
kendisinden çıktığı mutlak düşünce , insanda bilinçle ortaya çıkan ruhsal güç. Çağın ve tarihi olayın
ilkesi…
Çağımız felsefesinde, genel olarak zihnî yahut öznel bir ilkedir.
39
İdealizm ve Eğitime Yansıması
Ontolojik olarak idealizmin temeli ruhî veya tinseldir
İdealizm evreni açıklamada ruh, ahlâk, zihin (intellect, biliş yani cognitive değil) ve
düşünce gibi kavramları temel alır.
İdealist eğitimin amacı öğrencileri doğruyu aramaya teşvik etmektir.
İdealist eğitim kişiyi iyi, doğru ve güzele (estetik zaten günümüzde de felsefenin konusu)yöneltmeyi amaçlar.
İdealist eğiticiler insanın değerini çok yüksek görürler ve eğitimle bunun daha da
yükseleceğine inanırlar…
Onlara göre eğitimle uzun vadede insanda yüksek değerler oluşturulmalıdır.
Eğitimde sağlam ve kültürlü bir kişilik geliştirmek çok önemlidir…
40
İdealizmin Eğitimdeki Yansıması
Perennialism(Dâimîcilik, kalıcılık,süreklilik, mütemadî)
Kökü Eflatun ve Aristo’ya kadar dayanan en eski eğitim akımıdır.
İdealist felsefeye dayanır.
Değişmeyen evrensel bir eğitim ilkesini savunur.
Doğru bilginin kaynağı akıldır.İnsan aklı sayesinde gerçekliğin bilgisine
ulaşabilir. Eğitimin amacı da zaten insanın aklını etkinleştirmektir. Çünkü
insan Tanrı’dan akıl taşır. Bu durumda iyi bir eğitim programı Tanrı, insan
ve evren ilişkilerini ele almalıdır.
Öğrencilere hem maddî hem manevî gerçekleri tanıtacak bilgiler verilmelidir.
41
İdealizmin Eğitimdeki Yansıması
Perennialism (Dâimîcilik, kalıcılık,süreklilik, mütemadî)’in İlkeleri
Başlıca ilkeleri;
1. Eğitim, değişmeyen ilke ve değerleri öğretmelidir.
2. İnsanın düşünme yetenekleri geliştirilmelidir.
3. Eğitim, değişmez doğruları öğretmelidir.
4. Okul, hayatın aynısı değil, hayata hazırlama yeridir.
5. Eğitim programının temelinde insani ilimler vardır.
6. Program, ayrıca klasik eserlere yer vermeli ve iyi değerleri çocuklara öğretmelidir.
7. Eğitim uzman kişi tarafından yapılmalıdır.
42
Realizm (Gerçekcilik) ve Eğitime Yansıması
Realizm kelimesinin kökünün “real veya rîl” olduğu ifade edilmektedir.
Türkçe karşılığı gerçek anlamındadır.
Reality (şe’niyet) gerçeklik şeklinde Türkçe’de ifade edilebilir. Var olan
şeylerin tamamı. Bilinçten bağımsız olarak var olan, günlük hayatta
karşılaşılan somut şeyler. İmkânın karşıtı.
Realizm ise (realism) gerçekçilik şeklinde Türkçeye çevrilebilir.
Ontolojik açıdan kritik realizm, doğrudan realizm, sâfî (saf dil,naif)
realizm gibi çeşitleri ifade edilebilir.
43
Realizm ve Eğitime Yansıması
Realizm gerçeğin insan zihninin dışında bağımsız olarak var olduğunu savunan
felsefî görüş…
Önce kavram değil eşya vardır. İnsan önce eşyayı görür, sonra kavram oluşturur.
Realist felsefe en genel ifade ile bilinçten bağımsız bir gerçekliğin olduğunu
savunur.
Varlığa ilişkin bilgimiz duyu organlarımızla algıladığımız kadardır.
Değerler toplumun kendisinde bulunmaktadır.
Öncüleri Descartes, Spinoza ve Leibniz’dir
44
Realizm ve Eğitime Yansıması
Başlıca Eğitim İlkeleri;
1. İnsanın en iyi yetilerle donatılarak mutlu olması sağlanmalıdır.
2. Kişilerin akıllarını geliştirmelerini sağlamalı, kendilerini gerçekleştirmelerine hizmet edilmelidir.
Ancak böyle olursa bireyler mutlu olabilir.
3. Bilgiye deney, gözlem ve araştırma yaparak ulaşabiliriz.
4. Sistemli olarak öğrenciye aktırılacak bilgiler onun gelişimine uygun olmalıdır.
5. Öğretmen öğrencilere ders anlatırken, tartışma, deney ve gözlem gibi yöntemler kullanmalıdır.
6. Eğitimde en son sözü öğretmen söylemelidir. Öğrenci ikinci plandadır.
7. Biz görüyorsak yıldızlar vardır.
45
Realizmin Eğitimdeki Yansıması
Essentialism (esasicilik,özcülük)
Esasiciliğin kökeni realizme dayanır.
Daimicilerin savunduğu ideal dünya yerine, gerçek dünyayı referans alırlar. Ayakları yere biraz daha sağlam
basmasına karşın bu eğitim akımı da esasiciler gibi mutlak, değişmez gerçeklik fikrinden hareket etmişlerdir.
Esasicilerde de akıl merkezî bir kavramdır; ancak bilgi aposterioridir(deney sonucu ortaya çıkan, sonsal).
Başlangıçta boş bir levhaya benzeyen zihin, rasyonel bir çabanın sonucunda (deney ve gözlem) bilgiyle donatılır.
Öğretmeni merkeze alan bu anlayış, öğrenciyi ezberci ve pasif dinleyici durumuna düşürmektedir.
Dersler, kültürel mirasın aktarılma aracıdır ve ana vurgu, aklın disipline edilmesi üzerinde toplanmıştır.
Kısaca, esasiciler geleneksel eğitimin temsilcisi konumundadırlar. Burada okulun işlevi, gelenekselin sürdürülmesiyle
sınırlıdır.
Toplumsal düzenleme ve reformlara kapalıdır.
İlerici eğitim hareketlerine karşı geliştirilmiş bir eğitim akımıdır.
Zaman içinde entellektüel birikimin gelişen seviyesi eğitime yansıtılmalıdır.
Okul toplumun kültürünü korumak ve onu aktarmakla görevlidir.
46
Realizmin Eğitimdeki Yansıması
Essentialism (esasicilik,özcülük)
Başlıca ilkeleri;
1. Öğrenme oldukça önemli olduğu için, öğrenci disiplin altında
bulundurulmalı, gerekirse cezalandırılmalıdır.
2. Öğretmen çok önemli olduğu için iyi yetiştirilmeli ve eğitim öğretmen
merkezli olmalı.
3. Okulun asıl işi bilgi aktarmak olduğu için, öğrenciye kendi kendini
kontrol gücü kazandırılmalıdır.
4. Esas olan değişmemedir. Öğrenciye alıştırma ve ezberleme yöntemleri
öğretilmelidir.
47
Pragmatizm ( Yararcılık) ve
Eğitime Yansıması
Kelime olarak pragmatizm geç Latince (LL) pragmatica
(sanctio) Fransızca pragmaticus ve pragmatic… den
gelmektedir
Anlamı ise işte ve vazifede kabiliyet, yetenek sahibi olmaktır.
Pragmatizm ise felsefî ve metodik açıdan “bilgiçlik ve
atılganlık”(pedantic assertiveness) anlamında “şeylerin
uygulamada eğitimi” (practical treatmant of things)
48
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
20. Yüzyılda ABD’de ortaya çıkmıştır.
Geleneksel (an’anevî) felsefî görüşler doğrunun insanın
tecrübelerinden bağımsız ve zamana göre değişmezliğini
öne sürerken, PRAGMATİSTLER doğrunun insan
yaşantısından kaynaklanan tecrübî (deneysel) bir olgu
olduğunu ileri sürer.
49
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
Bu felsefî akım John Dewey’in deneyci düşünce sistemi üzerine
kurulmuştur.
Dünya devamlı değişmektedir ve bu nedenle gerçeğin özü
DEĞİŞİMDİR. Bunun için değişmez bir gerçekten söz edilemez.
(!)
Gerçek insanın deneyimlerinin ürünüdür. Değerler ve ahlâkî ilkeler
göreceli (izafî) olup zamana, topluma ve kültüre göre değişir. (!)
İnsan biyolojik ve sosyal ilişkileri olan bir varlıktır.
50
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
J. Dewey’e göre okulun üç görevi vardır.
1. Basitleştirilmiş bir çevre temin etmek,
2.Özel olarak düzenlenmiş hayat ortamı hazırlamak,
3.Sosyal çevredeki çeşitli unsurları dengelemektir.
Bilgi bilimsel yöntem ile elde edilebilir.
Eğitimin amacı akıl ve zekâlı kültürleme ile devamlı değişen şartlara ferdin uyumunu
sağlamaktır.
Okul hayata hazırlık değil hayatın kendisi olmalıdır.
51
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
Pragmatist bir eğitimde bir fikrin veya bir kuramın esas
olan faydalılığıdır.
Değerler evrensel nitelik taşımaz.
Mutlak ve değişmeyen değerler yoktur.
Değerlerin eleştirilmesi ve yeniden oluşturulması söz
konusudur.
52
Pragmatist Felsefenin
Eğitimdeki Yansıması Progressivism (ilericilik, ilerlemecilik)
Latince progressus kelimesinden türemiş (ME) orta İngilizce
progresse kelimesinden gelen bir kelime
Anlamı; seyahat etmek, kraliyette ilerlemek, ileri doğru
hareket etmek anlamılarında bir kelime
Bunlardan da anlaşılacağı üzere progressivism daima hareket
eden, ilerleyen ve değişen anlamlarında bir felsefî doktrin
53
Pragmatist Felsefenin
Eğitimdeki Yansıması Progressivism (ilericilik, ilerlemecilik)
Gerçek ve ahlakî değerler izafîdir ve devamlı değişir.
Okul öğrenciyi hayata hazırlayan değil bizzat hayatın kendisi olmalıdır. (Bu
maddeden ayrı olarak düşünmek şartı ile şunu da bilmek gerekir ki toplumda var olan olumlu hususların hepsi okulda olamalıdır. Mesela fakirzengin, anormal- normal-paranormal vs)
Eğitim müfredatı ve okul ortamı öğrencinin ihtiyacına göre düzenlenmelidir.
Eğitim her yönü ile daima gözden geçirilmeli, değişen şartlara göre yeniden
düzenlenmelidir.
Bilgi kullanılmak için olduğundan bütün bilgiler problem çözerek
öğretilmelidir.
54
Pragmatist Felsefenin
Eğitimdeki Yansıması Progressivism (ilericilik, ilerlemecilik)
Öğretmenin görevi öğrenciyi yönlendirmek değil, öğrencinin
planlarını uygulayabilmesi için rehberlik danışmanlık
yapmalıdır.
Eğitimde tenkide (Eleştiriye) önem verilmelidir. (Tenkide tahammül
edemeyen terakki edemez)
Okul demokratik şartlara ve kurallara göre işletilmelidir
55
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Existentialism; Latince “ex - sistere” kelimelerinin
birleşmesinden meydana gelmiş, sebep olmak (to cause), ayakta
durmak (to stand) anlamında kök manası bulunan ve daha
sonra existere, exsistere şeklinde kullanılmaya başlamış ve
ileri adım atmak, ortaya çıkmak var olmak (come into being)
anlamlarını yüklenmiş bir kelime…
56
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
İnsanı merkeze alan, insanın yabancılaşmasına
(alienation) karşı özgürleşmesini amaç edinen felsefî
akımdır.
Frederick Nietzsche, Karl Jasper ve Jean Paul Sartre
öncüleri denilebilir.
57
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Existentialism; özellikle batı dünyasında sanayileşme, iktisadî bunalımlar, 1.
ve 2. dünya savaşlarının getirdiği olumsuz sosyolojik, siyasî, demğrafik vd.
şartların sonucu gelişen ancak bütünsel bir düşünce sistem olmaktan çok
felsefî bir yönelim veya eğilim olan akımdır.
Varoluşçu felsefede toplum karşısında ferdin özgürlüğü (!) ön plânda gelir.
Bütün insanlar var olma ile kendini tanımlama mes’uliyetini taşırlar
anlayışını temel düşünce olarak kabul ederler.
Bu akıma göre akıl insanı tanımlayan en temel nitelik kabul edildiğinde
özgürlük göz ardı edilmektedir.
58
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Varoluşçulara göre insan dünyaya atılmış bir varlıktır. Yani varlığı
özden önce gelir. Dolayısı ile insan doğuştan programlanmış durağan
bir varlık değildir. Yaratıcılığa ve özgürlüğe düşkünlüğü sayesinde
özünü kendisi belirlemiştir.
Varoluşçu felsefe, geleneksel felsefe gibi bilimin problemleri ile
uğraşmak yerine, hayatın devamlı meseleleri ile özellikle de ölüm ve
kaçınılmazlığı ile, aşk, acı çekme, seçme gerçeği, özgürlük tecrübesi,
ferdî ilişkilerin verimliliği veya verimsizliliği gibi konular üzerinde durur.
59
Varoluşçuluk(existentialism)ve Eğitime Yansıması
İnsandan bağımsız olarak maddesel bir dünya yerine BİLİNÇ vardır.
İnsan dünyadan meydana gelmez, aksine dünya fertten meydana delir. İnsan
kendi kendini oluşturan (yaratan) tek varlıktır.
İnsanda varoluş özden önce gelir. Önce insan vardır, sonrada bu insan çeşitli
güçlükler karşısında direnerek kendini var eder.
İnsan anlamsız bir evrene atılmış sorumlu ve fakat yalnız bir varlıktır. İnsan kendi
kendini değerlerini oluşturan, yolunu kendi seçen tek varlıktır.
İnsan hayata başlamadan önce hayat yoktur. Çünkü hayata anlam veren insanın
kendisidir.
60
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Bilgi şartlara bağlıdır, asla kesin değildir.
Bilgi şüpheli ve sezgiseldir.
Bilgi bilinen olmanın bilincidir.
Bilginin geçerliliği kişiye olan değeri ile tesbit edilir.
Herşey dış nesneler karşısında bilince dönüştürülerek
oluşturulur.
61
Varoluşçuluk (existentialism) ve Eğitime Yansıması
Pragmatizm ve Hümanizm
Varoluşçu eğitimde amaç bireyde yoğun bir farkına varma seviyesi oluşturabilmektir.
Fert kendi değerlerine sahiptir.
Ferdin kendi kimliğini tanımlayabilmesi önemsenir.
Estetik eğitim ve özgünlük ön plândadır.
Ferdin üzerinde toplumsal değer yargılarının ahlâkî öğretilerin örf ve âdetlerin baskısı
olamaz.
Çünkü insan seçme sayesinde kendini gerçekleştirmeye çalışarak değer yargılarını
oluşturur.
62
%
Pragmatist öğelere de rastlanır
Ancak tam pragmatist eğitim anlayışından farkı sürekli
bir yaratma peşinde oluşudur.
Birey herşeyden üstün tutulmuştur.
Yaratıcı ferdiyetçilik ve özgür iradenin kullanımı
hedeflenir.
63
Farklı Felsefî Akımlar
Rasyonalizm (rationalism, akılcılık, usculuk) : Bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil
düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefî görüş
Empiricism (empirisisizm, tecrübecilik,deneycilik, deneyselcilik) : Doğru ve genelgeçer bilginin
duyumlar yolu ile oluşan deneylerle, tecrübelerle kazanılabileceğini öne süren
felsefî görüş. Deneycilik akılcılığın karşıtıdır.
Determinizm (determinism, muayyeniyetçilik, gerekircilik, nedensellik) : Olay ve olguların birbirine
belirli bir şekilde bağlı olması, her şeyin bir nedeni olması ya da aynı
nedenlerin aynı sonuçları doğurması şeklinde açıklanabilen görüş.
Irrationalism (irrasyonalizm, usdışıcılık, akıldışıcılık) : Bilginin oluşumunda aklın ikinci
derecede, hisler ve duyular gibi bilinç dışı davranışların birinci derecede etkili
olduğu öğretidir.
64
%
Pozitivizm (positivism, müsbetçilik, olguculuk) : Olgularla desteklenen ya da olgularla ilgili verilere dayanan
bilginin tek sağlam bilgi türü olduğu görüşüdür.
Septizm (scepticism, şüphecilik, kuşkuculuk) : Her tür bilgi ve iddiasını şüphe ile, kuşku ile karşılayan
mutlak’a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefî görüştür.
Voluntarizm (voluntarism, gönüllülük, iradecilik, istençcilik) : Akla ve bilmeye değil de iradeye üstünlük
tanıyan, ruhsal olayların ve bilgi sürecinin temelinde iradeyi gören felsefî görüş
Romantizm (romanticism, coşumculuk) : 18. yyılın sonu ile 19. yyılın başında bir kısım alman
filozofunun ortaya attığı öğreti. İnsanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur.
“En iyi kural, kuralsızlıktır” diyen romantikler mekanik ve fiziko-matematik metoda zihne ve
aydınlanmaya karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Romantikler, tutkuyu, sezgiyi, kaynağı
ruh olan hürriyeti, sevgiyi, acıyı ifade edebilen sanatı savunurlar. Ruh sonsuzluğa yönelmeli,
sonsuzu, ruhsalı ve maneviyi yakalamlı…
65
%
Naturalizm (naturalism, tabiiyyûn, tabiatçılık, doğacılık, doğalcılık) : Tabiatın
nesnel kanunlar uyarınca işleyen bir düzeni vardır. Her şeyi
tabiata indirgemeye çalışan felsefe ve dünya görüşü. Her şeyi
doğanın meydana getirdiğini iddia eder. Metafizik, estetik ve
ahlakî doğalcılık diye çeşitleri vardır.
Postmodernizm: bkz. Süleyman Hayri Bolay, Felsefe Terimleri
ve Doktrinleri Sözlüğü
66
DERSİ
2018-19
Osman Sezgin
1
Kelimeden Kavrama
Eğitim Felsefesi
Bilimsel alanda kelime ve kavramların etimolojisinin bilinmesinin faydaları…
İlgilenilen alanın tarihinin doğru bilinerek bilginin de doğru bilinmesi
Bilişsel ve entelektüel açıdan gelişme sağlanması
İletişimde başarı…
Çeviride (tercümede) doğru ve başarılı olunması
Kelime ve kavramın doğru bilinmesi
İlgili alanın vizyon ve misyonunun doğru tesbit edilmesi
2
Eğitim ve Öğretim Kelimelerinin Etimolojisi
Eğitim Kelimesi: Terbiye, Education…
Öğretim (öğ, us) Kelimesi: Tâlim, to teach, traning…
Eğitim Öğretim
Talim Terbiye
3
Felsefe
Eski Yunanca philia sevgi
(ilk çağ felsefe dilinde fileo seviyorum, dostluk gösteriyorum
demekti. Bir çok terimler bu sözden türetilmiştir. Mesela philharmonie
(filarmoni) âhenk sevgisi; philanthropie (filantropi) insan sevgisi; filoloji lisan sevgisi’inde olduğu gibi…)
Sophia bilgi
Philosophia bilge ve bilgelik sevgisi
Philosophos bilgeliği seven, bilge kimse
4
Önceden sophos
Filozof ünvanını alanlardan önce yetişenlere SOPHOS denilmekteydi.
Sophos adı verilen kimseler bütün bilgileri kuşatan, herşeyi bilen kimseler olarak
görülmekteydi.
Fakat zamanla; insan ömrünün yetersizliği, ilmin sonsuzluğu, insan kapasitesinin
ve eğitiminin kifayetsizliği gibi sebeplerle bunun mümkün olamayacağı görüldü.
Ünlü Filozofların Hayatları ve Sözleri isimli eserin sahibi, milattan sonra 3.
asrın sonları ile 4. asrın başlarında yaşamış klasik fikir tarihçisi Diogenes
Laertius’a göre Thalés (Tales: 624-546) adındaki düşünür önceleri sophos
ünvanını taşımaktaydı. %
5
Sophos
Sofistler, M.Ö. 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle
Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu
düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır.
Sofist kelimesi Yunanca sophos (bilge, becerikli, zeki) sözcüğünden türetilen sophistes’ten gelir,
öğrenmeyi ve öğretmeyi meslek edinen kişileri belirtmek için kullanılır.
Dönemin sosyal değişimleri ve siyasal gelişimleri (5. yy Atina Demokrasisi) sofistlerin etkili
olmalarına yol açmıştır. Çünkü sofizmin doğuş nedenleri arasında Atina demokrasisinin tamamen
yeni türden bir eğitime, pedagojiye duyduğu pratik gereksinim gerçek belirleyici bir nedendir.
Bir anlamda ‘Yunan Aydınlanması’ olarak adlandırılacak gelişmenin yaratıcılarıdır.
6
Sophos
• İlk sofistlerin toplumda büyük bir saygınlığı olmasına rağmen felsefe tarihinde ‘sofist’
denildiğinde akla olumsuz bir anlam gelir. Bu anlam başta dönemin en önemli filozofu olan
Platon’un, Sokrates’in ve Aristoteles’in sofistlere karşı yürüttüğü mücadeleden ileri gelmektedir.
• Sofistler sürekli bu düşünürler tarafından eleştirilmiş ve küçük görülmüşlerdir. Bir de para
karşılığı ders vermeleri o dönemde yadırganmıştır.
• Felsefe tarihi içinde erdemin öğretilir olup olmadığı gibi çok önemli soruların sorulmasında ya da
yeni yaklaşımlar geliştirilmesinde sofistler her dönem önemli etkilere yol açmışlardır.
• Geliştirdikleri yöntemle ilk pedagoglar olarak bilinirler. Daha çok halkın eğitimiyle
ilgilenmişlerdir.
• Bazı sofistler şunlardır; Protagoras, Leontinoi’li Gorgias, Antiphon, Elis’li Hippias.
7
sophos’a devam
Laertius diyor ki; “…Platon’a bakarsak ilk defa sophos adını taşıyan kimse
Thalés olmuştur…”
Thalés’ten sonraki bir düşünür olan Pythagoras (Pitageras veya paytıgras
vaya pitagoras: 570-494) insanların her şeyi bilmelerinin mümkün
olmadığını fark ederek kendisine filozof ismini verdi. Demek istiyordu ki
“kimse bilginin tamamına sahip olamaz Ancak Tanrı bilginin tamamına
sahip olabilir.”
“Herşeyi bilmek ancak Tanrıya mahsustur” görüşü yeni çağ (İstanbul'un fethinden,
1453 tarihinde başlayıp, 1789 tarihli Fransız İhtilaline kadar sürer) felsefesinin babası olarak
tanıtılan Descartes (1596-1650) tarafından da savunulmuştur.
8
Felsefe/ Hikmet
Filozof/Hakîm
Arapça H-K-M kökünden türetilmiş olan hikmet kelimesi
felsefe ve hakiym ise filozof karşılığı kullanılmaktadır
Hakiym kelimesinin çoğulu ise “hükemâ”dır.
Filozof ile hakîm arasında fark vardır. “Her gül çiçektir ama her
çiçek gül değildir” cümlesindeki gibi
hekim, hâkim, hüküm vb kelimeler buradan türetilmiştir.
9
Felsefe Nedir? (1)
Bazı felsefe tanımları şunlardır:
Felsefe soru sormaktır.
Felsefe yolda olmaktır.
Felsefe ölümün hakîkatini anlamaktır.
Felsefe kişinin kendisi, hayatı, içinde yaşadığı toplum ve evren (kâinât)
üzerine düşünme faaliyeti de denebilir.
İnsanı insan yapan kendisini (ben kimim, nereden geldim nereye gidiyorum, neden ve
niçin varım), kâinâtı, yaşadığı toplumu, geçmişini, geleceğini bilmek
istemesidir!!! %
10
Felsefe Nedir (2)
Felsefe Varlığın hakikatine ve bu hakikatin ilkelerine ulaşma gayretidir.
Felsefî ölçülere göre (bilimselden öte) sorulan nedir?, nasıl?, neden?, niçin?
sorularına verilen cevaplardan bir tür özel bilgi türü çıkar ki bu da felsefî bilgi
diye tanımlanır.
Felsefe, herkesin anladığı anlamda bilgiler bütünü değil, bunun ötesinde
eleştirme veya herhangi bir duruma açıklık getirme faaliyeti olarak da
düşünülebilir.
Felsefe gerçeği bütünüyle inceleyen ve bu inceleme sonucunda elde edilen
bilgiyi yorumlayan ve sistemleştiren bir faaliyet alanı olarak da tarif edilebilir.
11
Felsefenin Doğuşu
İlk çağ felsefesi denilince dar anlamda Yunan Felsefesi ve bundan doğmuş
olan diğer felsefeler anlaşılır. İlk felsefeyi ortaya koyanın Yunanlılar olduğu
söylenir. İlk çağ felsefesine antik çağ felsefesi de denir.
Yunan felsefesinin ilk doğduğu yer, Egedeki Ionia (İzmir ve Aydın’ın sahil şeridi)
kentidir.
Eski doğu kültürlerinin her birinde din eksenli düşünce hâkim iken Yunanlıların
düşüncelerinin doğu kültürlerinin düşüncelerinden sıyrılarak daha çok var
olan gerçekler üzerinde düşüncelerinin şekillendiğini görürüz.
İlk çağ felsefecileri genelde “ilk (arkhe) nedir?” sorusu üzerinde durmuşlardır.
12
Bazı Filozoflara Göre Felsefenin Tanımı
(Antik Çağ Felsefecilerine Göre)
Thales felsefe tarihinin başında bulunan insan olarak bilinir. O ilki, arkhe (su; Kur’an, Enbiya, 30) ile
açıklamıştır. Yani herşeyin ilki (arkhe’si) sudur… Ona göre her şey sudan türer.
Arkhe (α
̓ρχή) (Yunanca'da "başlangıç," "ilk"), Batı felsefesinin ve Sokrates öncesi Eski Yunan
Felsefesinin en önemli kavramlarından biri. Felsefenin ana disiplini sayılan metafiziğin ve genellikle
bilimin, özellikle de fizik biliminin gelişmesinde önemli rolü olmuştur.
Sokrates’e göre felsefe neleri bilmediğini bilmektir. Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden
biridir. Sokrates'in kendisinden sonra gelen filozoflar üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu
düşünüldüğünden Sokrates'ten önceki filozofları Sokrates öncesi düşünürler olarak
sınıflandırmak yaygın bir eğilimdir. Sokrates , insan hayatının pratik sorunlarıyla ilgilenmiştir.
Akla ve düşüncenin objektif değerine inanırdı. Ona göre, bilimsel çalışmanın amacı, duyularla
edinilen tek tek algılar değil, kavramdır. Tümevarım yöntemini kullanmıştır. Bütün çalışmaları
ahlâka yönelmiştir. Erdemle mutluluk arasında bir bağ kurmuştur.
İçinde var olan Daimonion diye bir sesin ona sürekli yol gösterdiğini söylemiştir.
13
Antik Çağ Filozoflarına Devam
Platon ( Eflatun)
Platon’a göre felsefe doğruyu bulma yolunda fikrî bir gayrettir.
(Eflatun) Platon; Eflatun'un felsefesini, beş önemli kuram içerisinde toplamak mümkündür.
Bunlar, “bilgi”, “idealar”, “ruhun ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” (Cosmogony - Evren'in
oluşumunu inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile ilgili kuramlarıdır.
Eflatun, bütün hayatı boyunca hocası Sokrates'ten edindiği ilham ile gerçek bir ahlakçı
olarak kalmış, bütün bu kuramları, etik ağırlıklı görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir.
Sokrates ve Eflatun'a göre felsefenin ana ereği, insanın mutluluğu ve yetkin hayatın
sağlanmasıdır. Yetkin bir hayat, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde edilebilir.
Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi
“ölümsüzlük”, yaşamsal sığınağı “devlet”tir.
14
Antik Çağ Filozofları
Aristo
• Aristo : Aristo, diyaloga yer veren karşılıklı konuşma tipi yazılar yazmıştır. Ancak bu yazılar zamanla kaybolmuş ve
geriye yalnızca ders ve araştırma notları kalmıştır.
• Aristo, hocası Eflatun’un idealar fikrinden hareket etmiştir. Eflatun ideaları bir gerçek kabul ederken, Aristo bunu
kabul etmemiştir. Ona göre sadece elimizle tutup, gözümüzle gördüğümüz varlıklar gerçektir. Bütün varlıklar madde ile
şekilden meydana gelmiştir. Şekil, aktif bir ideadır; maddeye niteliklerini veren odur. Bu sebeple gözle göremediği
ideaları inkar yoluna gitmiştir. Aristo’ya göre dünya ve madde daimidir (kadimdir).
• Aristo, ahlak bilgisinde ilmi kesinliğin yeri olmadığını söylemiştir. Pratik olarak “faziletin ne olduğunu bilmek yerine, iyi
bir insan olmanın önemi” üzerinde durmuştur.
• Aristo, tabiat bilgilerinin tarifi ve sınıflandırılmasındaki çalışmaları ile bilinir. Bu konulardaki bilgisi ve metodu dikkati
çekmektedir. Tabiattaki türlerin tanınması ve tarif edilmesi konusunda başarılı olmuştur. Kendisi ve okulu tabiat
bilimlerinin ayrı bir ilim kolu olarak kurulmasını sağlamıştır.
15
Antik Çağ Filozofları
St. Augusyinus’a göre felsefe Tanrıyı bilmektir.
16
Felsefenin Tanımından Öte…
Filozofların, felsefenin tanımını yapmaktan ziyade
felsefenin ne ile ilgilendiği ve ne ile ilgilenmesi gerektiği
konusu üzerinde durdukları UNUTULMAMALIDIR…
17
Felsefî Bilginin Nitelikleri
Sorgulayıcı (eleştirel, tenkitçi) bilgidir,
Akla dayanır,
Sistemli bilgidir,
Hükümler ve kanunlar koymaz dolayısı ile kesinlik yoktur,
Normatiftir,
Evrenseldir,
Özneldir…
18
Bilgi Çeşitleri
Günlük veya gündelik bilgi
Dînî bilgi
Teknik bilgi
Estetik ve sanat bilgisi
Bilimsel bilgi
Felsefî bilgi
19
Felsefe ve Bilim İlişkisi
Önceleri bütün bilimler felsefenin çatısı altında idi. Bunun gereği
olarak da filozoflar bütün bilimlerden haberdardılar.
Daha sonra bilimler özerkliklerine kavuşmaya ve felsefenin çatısı
altından çıkmaya başladılar (psikoloji misalinde olduğu gibi)
Bunun için felsefeye bilimlerin anası veya bilimlerin bilimi de denir.
Günümüzde de felsefesi olmayan, yapılmayan veya bilinmeyen
bilimlerin ilerlemesi veya orijinalleşmesi imkansız gözükmektedir.
20
Bilim ile Felsefe Farkı
Bilim nesnel, fiziksel ve sosyal gerçekleri parçalara ayırarak (indirgemeci,
tümevarım) incelerken, felsefe bütünsel olarak (tümdengelim, disposition) inceler
ve bu münasebetle (bağlamda) daha genel bir özellik taşır.
Bilim kanun ve kurallar koyarken, felsefede sezgi, mantık ve de
spekülasyon vardır zira gerçeğe bunlarla varılır.
Bilim somut ve nesnellik üzerine ve cevaplara yoğunlaşırken, felsefe özel,
soyut ve de sorulara yoğunlaşır. Çünkü aydınlanma sorularla mümkündür.
Bilim cevabı oluşturduğu için durağan (statik) iken felsefe soru sorduğu
için hareketli (dinamik) dir
21
Felsefenin Alanları (1)
Önceleri felsefe bütün alanı kapsardı ve bütün bilimler
felsefenin alanı içine girerdi.
Daha sonraları bilimler özerkliğini (bağımsızlığını değil)
kazanmaya başladı,
Dolayısı ile felsefenin alanı sınırlanmış GİBİ oldu,
%
22
Felsefenin Alanları (2)
Günümüzde felsefenin temelde üç alanı olduğu ifade
edilmektedir.
A. Ontoloji
B. Epistemoloji
C. Aksiyoloji
D. Mantık
23
Felsefenin Alanları (A. Ontoloji)
Varlık Felsefesi (Ontoloji) :
Varlık felsefesi varlığı (to be, being, The Being, to exist) tümdengelim (deduction)
yöntemiyle ve bir bütün olarak ele alır. Var olmanın ne anlama geldiğini ve
varlığın ilk nedenlerini araştırır.
Ontoloji hayatın değişen yanları bir kenara bırakıldığında “Değişmeden kalan
öz/gerçeklik nedir?” meselesi ile ilgilidir.
Ontoloji, var olanı bütünsel bir anlayışla inceleyen ne’liğini kanunî sistematiğini
konu alan ve analiz (tahlil) yapmaya çalışan felsefî bir disiplindir.
Bu disiplin alanında gerçek, insan, ruh, varlık, yokluk, Tanrı nedir? İnsanın
kâinattaki yeri nedir? vb. sorulara cevap verilmeye çalışılır
24
Felsefenin Alanları (A. Ontoloji)
Ontoloji (Varlık sorunu)
İlk (arkhe) nedir?
Varlık nedir?
Varlık var olabilir mi?
Varlığın ilk ana maddesi nedir?
Evrende varlıklar hangi biçimlerde (soyut, somut, her ikisi) bulunur.
Bizim dışımızda bir dünya var mıdır?
Akıl, ruh, re-enkarnasyon var mıdır? Yok mudur?
25
Felsefenin Alanları (B. Epistemeloji)
Bilgi Felsefesi (Epistemoloji)
Bilginin ne olduğu (özne-nesne ilişkisi), bilginin
muhtevası, doğru bilginin mümkün olup olmadığını ve
bilginin kaynağının ne olduğu konularını araştırır. %
26
Felsefenin Alanları (B. Epistemeloji)
Bilgi sorunu ile ilgili bazı sorular şöyle ifade edilebilir.
Bilgi nedir?
Bilginin kaynağı neresidir?
Bilgiyi bilgi yapan unsur nedir?
İnsan bilebilir mi?
Zihin ve bilgi problemi nasıl anlaşılmalı vs
27
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Değerler Sorunu (Değerler Öğretisi, axiology) değerler,
değer öğretisi bilimi, felsefesi olarak da ifadelendirilebilecek
olan aksiyoloji Wilhelm Windelband (1848-1915) tarafından
kurulmuştur.
Kaynağını Kant felsefesinde bulan aksiyoloji ontolojiye ve
sansüalizme karşıdır. %
28
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Aksiyolojinin konusu etik (ethics, ahlâk felsefesi) ve estetik
(esthetics, bediiyyât)tir.
Etik eski Yunanca “ethos” töre, ahlâk anlamına gelen bir kelimedir.
Ahlâkî olanın özünü ve temellerini araştıran bilim. İnsanın
davranışları ile ilgili problemleri inceleyen felsefe dalı.
İyinin, kötünün, sorumluluk ve sorumsuzluğun ne olduğunu, iyiliği
kötülükten neyin ayırdığını araştıran felsefe.
29
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Ahlâk nedir?
Ahlâkî olanla olmayanı neye göre ayırt edebiliriz?
Bir örnek vermek gerekirse:
Bir öğrenci okulda arkadaşına verdiği rahatsızlığı samimice itiraf etmesi İYİ
Yalan söylemesi KÖTÜ
Bu iki davranıştan birini seçmesi İRADELİLİK ve dolayısı ile HÜRRİYET
Doğruyu söylemeyi seçmesi ise FAZİLET (ERDEM, VIRTUE)
30
Felsefenin Alanları (C. Aksiyoloji)
Estetik eski Yunanca “aesthetikos” kelimesinden gelmektedir ve
anlamı ‘duyumla nitelenen ve duyularla algılanabilen’ anlamına gelir.
Duyularla algılanan güzelliğin incelenmesini ve güzellik duygusunu
ortaya çıkarmaya has bir felsefî alandır.
Kant’ta “Saf Aklın Eleştirisi” isimli eserinde, duyular, a priori
(önsel) biçimlerini belirleyen “Transsandantal (transcendental,
aşkın) estetik kısmı olarak ifade edilmiştir. Günümüzde sanat
güzelliğini konu edinen müsbet (pozitif) disiplindir %
31
Felsefenin Alanları (D. Mantık, Logic)
Düşünme felsefesi olarak bilinen mantık, akıl yürütme, düşünme (tefekkür etme,
imâl-i fikretme) ve düşünmenin tabiatı ve kuralları ile ilgilenir.
Doğru ve isabetli düşünme bilim ve sanatı olarak da bilinen mantık;
tümdengelim (deduction) tümevarım (induction) ve varsayım niteliğinde
(hypothetic) veya benzeşim (analogy) gibi düşünce biçimlerinden istifade eder…
Mantık yürütme anlamı taşır.
32
Felsefenin Alanları (D. Mantık, Logic)
Akıl yürütme nedir?
Akıl nedir?
Aklın çeşitleri var mıdır?
Aklın kuralları var mıdır?
Varsa nelerdir?
Bu kurallar doğuştan mıdır?
Evrensel midir?
Düşünme nedir? Düşünmenin kuralları var mıdır?
Doğru ve yanlış düşünme var mıdır? Eğer varsa doğru ve yanlış düşünmeyi birbirinden ayıran kural ve
ölçüleri nelerdir?
Doğru düşünmenin kaynağı nedir?
33
Temel Felsefî Akımlar
(Eğitime Etki Eden Felsefî Akımlar)
İdealizm (Mefkûrecilik, ülkücülük)
Realizm (Gerçekçilik)
Pragmatizm (Yararcılık)
Existansiyalizm (varoluşçuluk)
Natüralizm (Tabiatçılık)
34
Temel Felsefî Akımlar
(Eğitime Etki Eden Felsefî Akımlar)
Eğitim insaların hayatlarını kapsayan geleceklerini şekillendiren ve yönlendiren bir
faaliyettir.
Bu faaliyeti yaparken kullanılan kelimeler, kavramlar, kuramlar ve fikirler ya
doğrudan bir felsefî görüşe dayanır veya eklektik olabilir.
Her durumda yapılan eğitim faaliyetinin bir felsefî dayanağı olacağı aşikâr.
İşte bu felsefî düşünce, görüş eğitim faaliyetinin de yönünü, şeklini ve yöntemini
belirleyecektir.
Diğer bir ifade ile felsefe kavram üretme alanı olarak felsefe ürettiği kavramlarla
eğitime yön vermekte ve eğitime ait düşünceleri şekillendirmektedir.
35
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Kelime Olarak İdealizm)
İdealizm kelimesinin kökeni Latince “videre” görmek
Yunanca “eidea” göz önüne getirme anlamında olup
Fransızcaya “idée” şeklinde geçmiştir.
İngilizceye ise “idea” şeklinde geçmiş ve
Türkçede fikir, düşünce, mütalaa, tasavvur, inanç, tahmin,
sanı anlamlarında kullanılmaktadır.
36
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Kavram olarak İdea)
İdeal ise;
Günümüzde kullanışında; zihinde veya ruhta olan şey,
öz anlamına gelir. Geniş anlamda, hayaller de dâhil
her türlü zihnî temsil şekli… Dar anlamda, genel
görüş, zihnî anlayış, dünyayı yönlendiren fikirler…
37
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Felsefede)
İdea felsefede bir düşünce konusunun zihnî temsili; duyulara
dayanan hayalin zıddı.
Adcı (nominalist) anlayışta idenin bireyin belirsizliğini
belirlemeye yarayan bir kelimeye indirgenmesi.
Büyük İ harfi ile yazılınca kendinde varlık olarak göz önüne
alınan düşüncelerimizin kuralları veya tipleri
38
İdealizm ve Eğitime Yansıması
(Felsefede)
Platonizmde Eflatun’a göre; bedendeki birliğinden önce ruhun temâşâ ettiği (hayranlıkla seyrettiği) şeylerin
ezeli örnekleri.
Saint Augustin’e göre; değişmez öz veya ilâhî kelamın ışığında seyrettiği şeylerin ilk ve mükemmel
örnekleri…
Kant’ta; deneyi aşan akıl (aklın çeşitleri mi var) kavramı (idée a priori). Dış dünyada karşılığı olmayan zorunlu akıl
kavramı.
Descartes ve Locke’ta; Tasarım, tasavvur anlamına gelir. Dolayısı ile ide burada algı veya duyum içeriği
ve kavram anlamını ifade eder.
Hegel’de; (öznel kavrama zıt olarak İde kendinde nesneldir): Tabiat ve ruhun diyalektik gelişme ile
kendisinden çıktığı mutlak düşünce , insanda bilinçle ortaya çıkan ruhsal güç. Çağın ve tarihi olayın
ilkesi…
Çağımız felsefesinde, genel olarak zihnî yahut öznel bir ilkedir.
39
İdealizm ve Eğitime Yansıması
Ontolojik olarak idealizmin temeli ruhî veya tinseldir
İdealizm evreni açıklamada ruh, ahlâk, zihin (intellect, biliş yani cognitive değil) ve
düşünce gibi kavramları temel alır.
İdealist eğitimin amacı öğrencileri doğruyu aramaya teşvik etmektir.
İdealist eğitim kişiyi iyi, doğru ve güzele (estetik zaten günümüzde de felsefenin konusu)yöneltmeyi amaçlar.
İdealist eğiticiler insanın değerini çok yüksek görürler ve eğitimle bunun daha da
yükseleceğine inanırlar…
Onlara göre eğitimle uzun vadede insanda yüksek değerler oluşturulmalıdır.
Eğitimde sağlam ve kültürlü bir kişilik geliştirmek çok önemlidir…
40
İdealizmin Eğitimdeki Yansıması
Perennialism(Dâimîcilik, kalıcılık,süreklilik, mütemadî)
Kökü Eflatun ve Aristo’ya kadar dayanan en eski eğitim akımıdır.
İdealist felsefeye dayanır.
Değişmeyen evrensel bir eğitim ilkesini savunur.
Doğru bilginin kaynağı akıldır.İnsan aklı sayesinde gerçekliğin bilgisine
ulaşabilir. Eğitimin amacı da zaten insanın aklını etkinleştirmektir. Çünkü
insan Tanrı’dan akıl taşır. Bu durumda iyi bir eğitim programı Tanrı, insan
ve evren ilişkilerini ele almalıdır.
Öğrencilere hem maddî hem manevî gerçekleri tanıtacak bilgiler verilmelidir.
41
İdealizmin Eğitimdeki Yansıması
Perennialism (Dâimîcilik, kalıcılık,süreklilik, mütemadî)’in İlkeleri
Başlıca ilkeleri;
1. Eğitim, değişmeyen ilke ve değerleri öğretmelidir.
2. İnsanın düşünme yetenekleri geliştirilmelidir.
3. Eğitim, değişmez doğruları öğretmelidir.
4. Okul, hayatın aynısı değil, hayata hazırlama yeridir.
5. Eğitim programının temelinde insani ilimler vardır.
6. Program, ayrıca klasik eserlere yer vermeli ve iyi değerleri çocuklara öğretmelidir.
7. Eğitim uzman kişi tarafından yapılmalıdır.
42
Realizm (Gerçekcilik) ve Eğitime Yansıması
Realizm kelimesinin kökünün “real veya rîl” olduğu ifade edilmektedir.
Türkçe karşılığı gerçek anlamındadır.
Reality (şe’niyet) gerçeklik şeklinde Türkçe’de ifade edilebilir. Var olan
şeylerin tamamı. Bilinçten bağımsız olarak var olan, günlük hayatta
karşılaşılan somut şeyler. İmkânın karşıtı.
Realizm ise (realism) gerçekçilik şeklinde Türkçeye çevrilebilir.
Ontolojik açıdan kritik realizm, doğrudan realizm, sâfî (saf dil,naif)
realizm gibi çeşitleri ifade edilebilir.
43
Realizm ve Eğitime Yansıması
Realizm gerçeğin insan zihninin dışında bağımsız olarak var olduğunu savunan
felsefî görüş…
Önce kavram değil eşya vardır. İnsan önce eşyayı görür, sonra kavram oluşturur.
Realist felsefe en genel ifade ile bilinçten bağımsız bir gerçekliğin olduğunu
savunur.
Varlığa ilişkin bilgimiz duyu organlarımızla algıladığımız kadardır.
Değerler toplumun kendisinde bulunmaktadır.
Öncüleri Descartes, Spinoza ve Leibniz’dir
44
Realizm ve Eğitime Yansıması
Başlıca Eğitim İlkeleri;
1. İnsanın en iyi yetilerle donatılarak mutlu olması sağlanmalıdır.
2. Kişilerin akıllarını geliştirmelerini sağlamalı, kendilerini gerçekleştirmelerine hizmet edilmelidir.
Ancak böyle olursa bireyler mutlu olabilir.
3. Bilgiye deney, gözlem ve araştırma yaparak ulaşabiliriz.
4. Sistemli olarak öğrenciye aktırılacak bilgiler onun gelişimine uygun olmalıdır.
5. Öğretmen öğrencilere ders anlatırken, tartışma, deney ve gözlem gibi yöntemler kullanmalıdır.
6. Eğitimde en son sözü öğretmen söylemelidir. Öğrenci ikinci plandadır.
7. Biz görüyorsak yıldızlar vardır.
45
Realizmin Eğitimdeki Yansıması
Essentialism (esasicilik,özcülük)
Esasiciliğin kökeni realizme dayanır.
Daimicilerin savunduğu ideal dünya yerine, gerçek dünyayı referans alırlar. Ayakları yere biraz daha sağlam
basmasına karşın bu eğitim akımı da esasiciler gibi mutlak, değişmez gerçeklik fikrinden hareket etmişlerdir.
Esasicilerde de akıl merkezî bir kavramdır; ancak bilgi aposterioridir(deney sonucu ortaya çıkan, sonsal).
Başlangıçta boş bir levhaya benzeyen zihin, rasyonel bir çabanın sonucunda (deney ve gözlem) bilgiyle donatılır.
Öğretmeni merkeze alan bu anlayış, öğrenciyi ezberci ve pasif dinleyici durumuna düşürmektedir.
Dersler, kültürel mirasın aktarılma aracıdır ve ana vurgu, aklın disipline edilmesi üzerinde toplanmıştır.
Kısaca, esasiciler geleneksel eğitimin temsilcisi konumundadırlar. Burada okulun işlevi, gelenekselin sürdürülmesiyle
sınırlıdır.
Toplumsal düzenleme ve reformlara kapalıdır.
İlerici eğitim hareketlerine karşı geliştirilmiş bir eğitim akımıdır.
Zaman içinde entellektüel birikimin gelişen seviyesi eğitime yansıtılmalıdır.
Okul toplumun kültürünü korumak ve onu aktarmakla görevlidir.
46
Realizmin Eğitimdeki Yansıması
Essentialism (esasicilik,özcülük)
Başlıca ilkeleri;
1. Öğrenme oldukça önemli olduğu için, öğrenci disiplin altında
bulundurulmalı, gerekirse cezalandırılmalıdır.
2. Öğretmen çok önemli olduğu için iyi yetiştirilmeli ve eğitim öğretmen
merkezli olmalı.
3. Okulun asıl işi bilgi aktarmak olduğu için, öğrenciye kendi kendini
kontrol gücü kazandırılmalıdır.
4. Esas olan değişmemedir. Öğrenciye alıştırma ve ezberleme yöntemleri
öğretilmelidir.
47
Pragmatizm ( Yararcılık) ve
Eğitime Yansıması
Kelime olarak pragmatizm geç Latince (LL) pragmatica
(sanctio) Fransızca pragmaticus ve pragmatic… den
gelmektedir
Anlamı ise işte ve vazifede kabiliyet, yetenek sahibi olmaktır.
Pragmatizm ise felsefî ve metodik açıdan “bilgiçlik ve
atılganlık”(pedantic assertiveness) anlamında “şeylerin
uygulamada eğitimi” (practical treatmant of things)
48
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
20. Yüzyılda ABD’de ortaya çıkmıştır.
Geleneksel (an’anevî) felsefî görüşler doğrunun insanın
tecrübelerinden bağımsız ve zamana göre değişmezliğini
öne sürerken, PRAGMATİSTLER doğrunun insan
yaşantısından kaynaklanan tecrübî (deneysel) bir olgu
olduğunu ileri sürer.
49
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
Bu felsefî akım John Dewey’in deneyci düşünce sistemi üzerine
kurulmuştur.
Dünya devamlı değişmektedir ve bu nedenle gerçeğin özü
DEĞİŞİMDİR. Bunun için değişmez bir gerçekten söz edilemez.
(!)
Gerçek insanın deneyimlerinin ürünüdür. Değerler ve ahlâkî ilkeler
göreceli (izafî) olup zamana, topluma ve kültüre göre değişir. (!)
İnsan biyolojik ve sosyal ilişkileri olan bir varlıktır.
50
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
J. Dewey’e göre okulun üç görevi vardır.
1. Basitleştirilmiş bir çevre temin etmek,
2.Özel olarak düzenlenmiş hayat ortamı hazırlamak,
3.Sosyal çevredeki çeşitli unsurları dengelemektir.
Bilgi bilimsel yöntem ile elde edilebilir.
Eğitimin amacı akıl ve zekâlı kültürleme ile devamlı değişen şartlara ferdin uyumunu
sağlamaktır.
Okul hayata hazırlık değil hayatın kendisi olmalıdır.
51
Pragmatizm ve Eğitime Yansıması
Pragmatist bir eğitimde bir fikrin veya bir kuramın esas
olan faydalılığıdır.
Değerler evrensel nitelik taşımaz.
Mutlak ve değişmeyen değerler yoktur.
Değerlerin eleştirilmesi ve yeniden oluşturulması söz
konusudur.
52
Pragmatist Felsefenin
Eğitimdeki Yansıması Progressivism (ilericilik, ilerlemecilik)
Latince progressus kelimesinden türemiş (ME) orta İngilizce
progresse kelimesinden gelen bir kelime
Anlamı; seyahat etmek, kraliyette ilerlemek, ileri doğru
hareket etmek anlamılarında bir kelime
Bunlardan da anlaşılacağı üzere progressivism daima hareket
eden, ilerleyen ve değişen anlamlarında bir felsefî doktrin
53
Pragmatist Felsefenin
Eğitimdeki Yansıması Progressivism (ilericilik, ilerlemecilik)
Gerçek ve ahlakî değerler izafîdir ve devamlı değişir.
Okul öğrenciyi hayata hazırlayan değil bizzat hayatın kendisi olmalıdır. (Bu
maddeden ayrı olarak düşünmek şartı ile şunu da bilmek gerekir ki toplumda var olan olumlu hususların hepsi okulda olamalıdır. Mesela fakirzengin, anormal- normal-paranormal vs)
Eğitim müfredatı ve okul ortamı öğrencinin ihtiyacına göre düzenlenmelidir.
Eğitim her yönü ile daima gözden geçirilmeli, değişen şartlara göre yeniden
düzenlenmelidir.
Bilgi kullanılmak için olduğundan bütün bilgiler problem çözerek
öğretilmelidir.
54
Pragmatist Felsefenin
Eğitimdeki Yansıması Progressivism (ilericilik, ilerlemecilik)
Öğretmenin görevi öğrenciyi yönlendirmek değil, öğrencinin
planlarını uygulayabilmesi için rehberlik danışmanlık
yapmalıdır.
Eğitimde tenkide (Eleştiriye) önem verilmelidir. (Tenkide tahammül
edemeyen terakki edemez)
Okul demokratik şartlara ve kurallara göre işletilmelidir
55
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Existentialism; Latince “ex - sistere” kelimelerinin
birleşmesinden meydana gelmiş, sebep olmak (to cause), ayakta
durmak (to stand) anlamında kök manası bulunan ve daha
sonra existere, exsistere şeklinde kullanılmaya başlamış ve
ileri adım atmak, ortaya çıkmak var olmak (come into being)
anlamlarını yüklenmiş bir kelime…
56
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
İnsanı merkeze alan, insanın yabancılaşmasına
(alienation) karşı özgürleşmesini amaç edinen felsefî
akımdır.
Frederick Nietzsche, Karl Jasper ve Jean Paul Sartre
öncüleri denilebilir.
57
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Existentialism; özellikle batı dünyasında sanayileşme, iktisadî bunalımlar, 1.
ve 2. dünya savaşlarının getirdiği olumsuz sosyolojik, siyasî, demğrafik vd.
şartların sonucu gelişen ancak bütünsel bir düşünce sistem olmaktan çok
felsefî bir yönelim veya eğilim olan akımdır.
Varoluşçu felsefede toplum karşısında ferdin özgürlüğü (!) ön plânda gelir.
Bütün insanlar var olma ile kendini tanımlama mes’uliyetini taşırlar
anlayışını temel düşünce olarak kabul ederler.
Bu akıma göre akıl insanı tanımlayan en temel nitelik kabul edildiğinde
özgürlük göz ardı edilmektedir.
58
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Varoluşçulara göre insan dünyaya atılmış bir varlıktır. Yani varlığı
özden önce gelir. Dolayısı ile insan doğuştan programlanmış durağan
bir varlık değildir. Yaratıcılığa ve özgürlüğe düşkünlüğü sayesinde
özünü kendisi belirlemiştir.
Varoluşçu felsefe, geleneksel felsefe gibi bilimin problemleri ile
uğraşmak yerine, hayatın devamlı meseleleri ile özellikle de ölüm ve
kaçınılmazlığı ile, aşk, acı çekme, seçme gerçeği, özgürlük tecrübesi,
ferdî ilişkilerin verimliliği veya verimsizliliği gibi konular üzerinde durur.
59
Varoluşçuluk(existentialism)ve Eğitime Yansıması
İnsandan bağımsız olarak maddesel bir dünya yerine BİLİNÇ vardır.
İnsan dünyadan meydana gelmez, aksine dünya fertten meydana delir. İnsan
kendi kendini oluşturan (yaratan) tek varlıktır.
İnsanda varoluş özden önce gelir. Önce insan vardır, sonrada bu insan çeşitli
güçlükler karşısında direnerek kendini var eder.
İnsan anlamsız bir evrene atılmış sorumlu ve fakat yalnız bir varlıktır. İnsan kendi
kendini değerlerini oluşturan, yolunu kendi seçen tek varlıktır.
İnsan hayata başlamadan önce hayat yoktur. Çünkü hayata anlam veren insanın
kendisidir.
60
Varoluşçuluk (existentialism)
ve Eğitime Yansıması
Bilgi şartlara bağlıdır, asla kesin değildir.
Bilgi şüpheli ve sezgiseldir.
Bilgi bilinen olmanın bilincidir.
Bilginin geçerliliği kişiye olan değeri ile tesbit edilir.
Herşey dış nesneler karşısında bilince dönüştürülerek
oluşturulur.
61
Varoluşçuluk (existentialism) ve Eğitime Yansıması
Pragmatizm ve Hümanizm
Varoluşçu eğitimde amaç bireyde yoğun bir farkına varma seviyesi oluşturabilmektir.
Fert kendi değerlerine sahiptir.
Ferdin kendi kimliğini tanımlayabilmesi önemsenir.
Estetik eğitim ve özgünlük ön plândadır.
Ferdin üzerinde toplumsal değer yargılarının ahlâkî öğretilerin örf ve âdetlerin baskısı
olamaz.
Çünkü insan seçme sayesinde kendini gerçekleştirmeye çalışarak değer yargılarını
oluşturur.
62
%
Pragmatist öğelere de rastlanır
Ancak tam pragmatist eğitim anlayışından farkı sürekli
bir yaratma peşinde oluşudur.
Birey herşeyden üstün tutulmuştur.
Yaratıcı ferdiyetçilik ve özgür iradenin kullanımı
hedeflenir.
63
Farklı Felsefî Akımlar
Rasyonalizm (rationalism, akılcılık, usculuk) : Bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil
düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefî görüş
Empiricism (empirisisizm, tecrübecilik,deneycilik, deneyselcilik) : Doğru ve genelgeçer bilginin
duyumlar yolu ile oluşan deneylerle, tecrübelerle kazanılabileceğini öne süren
felsefî görüş. Deneycilik akılcılığın karşıtıdır.
Determinizm (determinism, muayyeniyetçilik, gerekircilik, nedensellik) : Olay ve olguların birbirine
belirli bir şekilde bağlı olması, her şeyin bir nedeni olması ya da aynı
nedenlerin aynı sonuçları doğurması şeklinde açıklanabilen görüş.
Irrationalism (irrasyonalizm, usdışıcılık, akıldışıcılık) : Bilginin oluşumunda aklın ikinci
derecede, hisler ve duyular gibi bilinç dışı davranışların birinci derecede etkili
olduğu öğretidir.
64
%
Pozitivizm (positivism, müsbetçilik, olguculuk) : Olgularla desteklenen ya da olgularla ilgili verilere dayanan
bilginin tek sağlam bilgi türü olduğu görüşüdür.
Septizm (scepticism, şüphecilik, kuşkuculuk) : Her tür bilgi ve iddiasını şüphe ile, kuşku ile karşılayan
mutlak’a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefî görüştür.
Voluntarizm (voluntarism, gönüllülük, iradecilik, istençcilik) : Akla ve bilmeye değil de iradeye üstünlük
tanıyan, ruhsal olayların ve bilgi sürecinin temelinde iradeyi gören felsefî görüş
Romantizm (romanticism, coşumculuk) : 18. yyılın sonu ile 19. yyılın başında bir kısım alman
filozofunun ortaya attığı öğreti. İnsanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur.
“En iyi kural, kuralsızlıktır” diyen romantikler mekanik ve fiziko-matematik metoda zihne ve
aydınlanmaya karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Romantikler, tutkuyu, sezgiyi, kaynağı
ruh olan hürriyeti, sevgiyi, acıyı ifade edebilen sanatı savunurlar. Ruh sonsuzluğa yönelmeli,
sonsuzu, ruhsalı ve maneviyi yakalamlı…
65
%
Naturalizm (naturalism, tabiiyyûn, tabiatçılık, doğacılık, doğalcılık) : Tabiatın
nesnel kanunlar uyarınca işleyen bir düzeni vardır. Her şeyi
tabiata indirgemeye çalışan felsefe ve dünya görüşü. Her şeyi
doğanın meydana getirdiğini iddia eder. Metafizik, estetik ve
ahlakî doğalcılık diye çeşitleri vardır.
Postmodernizm: bkz. Süleyman Hayri Bolay, Felsefe Terimleri
ve Doktrinleri Sözlüğü
66