- Katılım
- 1 yıl 10 ay 4 gün
- Mesajlar
- 2,186
- Tepkime puanı
- 584
- Cinsiyet
“Dünya, medeniyetimizi sonsuza dek gömmekle meşgul ve burada, bu mahzende bunu size bırakıyoruz.”
Medeniyet Mahzeni (The Crypt of Civilization) adı verilen zaman kapsülü, 83 yıl önce mühürlendi ve MS 8113 yılına kadar açılmayacak.
Dönemin eşyalarıyla doldurulan mahzen, binlerce yıl boyunca bir daha açılmayacak. C: Wikimedia Commons
Dr Thornwell Jacobs, Antik Mısır’ı incelerken, eski uygarlıklar hakkında ne kadar az doğru bilginin günümüze ulaştığını görünce şaşırdı. Antik Mısır’daki yaşamla ilgili neredeyse tüm bilgimizin yalnızca birkaç kaynaktan geldiğini fark etti.
Gelecekteki uygarlıkların incelemesi için nasıl yaşadığımıza dair kayıtları geride bırakmanın yararlı olacağı fikri aklına geldi. Daha sonra icat edeceği bir terim olan ilk modern “zaman kapsülünü” tasarlamıştı.
Jacobs, o dönem başkanı olduğu Georgia’daki Oglethorpe Üniversitesi’ndeki Phoebe Hearst Hall’da zaman kapsülünü yaratmaya başladı. Burası, 1930’ların yaşamından eserler ve son 6.000 yılın bilgisi ile doldurulacak, artık kullanılmayan bir yüzme havuzu olan büyük bir odaydı.
Mahzen, bir tür firavun mezarı işlevi görecek şekilde tasarlandı ve 1930’larda popüler olan klarnetçi Artie Shaw’un kayıtları, 1898’den itibaren fotoğraflanan olayları gösteren filmler ve mikrofilm üzerine 100 kitap içeriyordu. Günlük eserler arasında küçük bir Donald Duck modeli vardı. Ancak, hiçbir altın, mücevher veya diğer değerli eşyalar dahil edilmedi.
Tüm öğeleri ve kullanımlarını listeleyen ve açıklayan bir “kayıt defteri” de geleceğin insanlarına bırakıldı.
Jacobs’ın dahil edilecek nesne seçiminin, büyük ölçüde zamanın ve önyargılı inançlarının bir yansıması olduğunu ve bu nedenle 1930’ların Amerika’sının gerçek bir anlık görüntüsü olmadığını belirtmekte fayda var.
Oglethorpe Üniversitesi’nin Uluslararası Zaman Kapsülü Derneği’nin kurucu ortağı Paul Hudson, mahzenin nabız gibi attığını söylüyor. “Yaşayan, nefes alan bir şey. Benden daha yaşlı ve hepimizden daha büyük. 8.113 yılında mahzeni açan bir kültürel antropoloğu hayal edebiliyor musunuz? Bir hazine sandığı gibi olacak. Diş ipi gibi şeyler bile büyüleyici olacak.”
Paul Hudson, bizim (ölü) ve onu bulan (ölü değil) kişi arasında muhtemelen bir dil engeli olacağını fark etti ve bu da kapsülün içindeki kitapları işe yaramaz kağıt ağırlıkları haline getiriyordu. Seçtiği çözüme bir “dil entegratörü” adını verdi. Elle döndürülen cihaz, nesnelerin resimlerinin yanı sıra o nesnenin İngilizce yazılmış adını da gösteriyordu. Fonograftaki bir ses, aynı anda nesnenin adını yüksek sesle söylüyordu.
Zaman kapsülünün açılış tarihi MS 8113 olarak belirlendi. Jacobs, 1936’da – bu fikri düşündüğünde – Mısır takviminin oluşturulmasından bu yana 6.177 yıl geçtiğini açıkladı. Kasayı kim (ya da her neyse) açtıysa, kendi günleri ile Eski Mısırlılar arasındaki orta noktayı bir an olsun görmesini istedi. Şimdilik içeri giremezsiniz. Ama mahzene bir göz atmak için 6.000 yıl bekleyemezseniz, mühürlü kapıyı ziyaret edebilirsiniz.
Jacobs’un bu fikirle gelmesinden dört yıl sonra, dünya II. Dünya Savaşı’na girerken, mahzen mühürlendi ve bundan binlerce yıl sonra yeniden bulunması umuldu. İnsanlığın uzun ömürlülüğüne ilişkin iyimser görüş, Jacobs’ın mahzene bıraktığı notla taban tabana zıttı.
“Dünya, medeniyetimizi sonsuza dek gömmekle meşgul ve burada, bu mahzende bunu size bırakıyoruz.”
Medeniyet Mahzeni (The Crypt of Civilization) adı verilen zaman kapsülü, 83 yıl önce mühürlendi ve MS 8113 yılına kadar açılmayacak.
Dönemin eşyalarıyla doldurulan mahzen, binlerce yıl boyunca bir daha açılmayacak. C: Wikimedia Commons
Dr Thornwell Jacobs, Antik Mısır’ı incelerken, eski uygarlıklar hakkında ne kadar az doğru bilginin günümüze ulaştığını görünce şaşırdı. Antik Mısır’daki yaşamla ilgili neredeyse tüm bilgimizin yalnızca birkaç kaynaktan geldiğini fark etti.
Gelecekteki uygarlıkların incelemesi için nasıl yaşadığımıza dair kayıtları geride bırakmanın yararlı olacağı fikri aklına geldi. Daha sonra icat edeceği bir terim olan ilk modern “zaman kapsülünü” tasarlamıştı.
Jacobs, o dönem başkanı olduğu Georgia’daki Oglethorpe Üniversitesi’ndeki Phoebe Hearst Hall’da zaman kapsülünü yaratmaya başladı. Burası, 1930’ların yaşamından eserler ve son 6.000 yılın bilgisi ile doldurulacak, artık kullanılmayan bir yüzme havuzu olan büyük bir odaydı.
Mahzen, bir tür firavun mezarı işlevi görecek şekilde tasarlandı ve 1930’larda popüler olan klarnetçi Artie Shaw’un kayıtları, 1898’den itibaren fotoğraflanan olayları gösteren filmler ve mikrofilm üzerine 100 kitap içeriyordu. Günlük eserler arasında küçük bir Donald Duck modeli vardı. Ancak, hiçbir altın, mücevher veya diğer değerli eşyalar dahil edilmedi.
Tüm öğeleri ve kullanımlarını listeleyen ve açıklayan bir “kayıt defteri” de geleceğin insanlarına bırakıldı.
Jacobs’ın dahil edilecek nesne seçiminin, büyük ölçüde zamanın ve önyargılı inançlarının bir yansıması olduğunu ve bu nedenle 1930’ların Amerika’sının gerçek bir anlık görüntüsü olmadığını belirtmekte fayda var.
Oglethorpe Üniversitesi’nin Uluslararası Zaman Kapsülü Derneği’nin kurucu ortağı Paul Hudson, mahzenin nabız gibi attığını söylüyor. “Yaşayan, nefes alan bir şey. Benden daha yaşlı ve hepimizden daha büyük. 8.113 yılında mahzeni açan bir kültürel antropoloğu hayal edebiliyor musunuz? Bir hazine sandığı gibi olacak. Diş ipi gibi şeyler bile büyüleyici olacak.”
Paul Hudson, bizim (ölü) ve onu bulan (ölü değil) kişi arasında muhtemelen bir dil engeli olacağını fark etti ve bu da kapsülün içindeki kitapları işe yaramaz kağıt ağırlıkları haline getiriyordu. Seçtiği çözüme bir “dil entegratörü” adını verdi. Elle döndürülen cihaz, nesnelerin resimlerinin yanı sıra o nesnenin İngilizce yazılmış adını da gösteriyordu. Fonograftaki bir ses, aynı anda nesnenin adını yüksek sesle söylüyordu.
Zaman kapsülünün açılış tarihi MS 8113 olarak belirlendi. Jacobs, 1936’da – bu fikri düşündüğünde – Mısır takviminin oluşturulmasından bu yana 6.177 yıl geçtiğini açıkladı. Kasayı kim (ya da her neyse) açtıysa, kendi günleri ile Eski Mısırlılar arasındaki orta noktayı bir an olsun görmesini istedi. Şimdilik içeri giremezsiniz. Ama mahzene bir göz atmak için 6.000 yıl bekleyemezseniz, mühürlü kapıyı ziyaret edebilirsiniz.
Jacobs’un bu fikirle gelmesinden dört yıl sonra, dünya II. Dünya Savaşı’na girerken, mahzen mühürlendi ve bundan binlerce yıl sonra yeniden bulunması umuldu. İnsanlığın uzun ömürlülüğüne ilişkin iyimser görüş, Jacobs’ın mahzene bıraktığı notla taban tabana zıttı.
“Dünya, medeniyetimizi sonsuza dek gömmekle meşgul ve burada, bu mahzende bunu size bırakıyoruz.”
