Dolunay Laneti 10. Bölüm - Kitap Sonu

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 7 ay 30 gün
Mesajlar
25,264
Tepkime puanı
8,715
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
Ay tüm şehvetiyle parlarken William'a döndüm. "Ona ne yapacaksın? Canını yakma tamam mı?" Dedim ardı ardına. Alayla güldü ve bana baktı. "Seni öldürmek isteyen birisini neden koruyorsun ki?" İrislerimi aydan çekip William'a döndüm. "Eğer beni öldürmek isteseydi kokusunu alırdım. Ama almadım. Benden nefret etmiyor. Daha çok... Seviyor." Son kelimeyi söylerken sesim&nbsp;fısıldar gibi çıkmıştı. "Her neyse seni artık bağlamalıyım." Dedi William elinde ki kelepçeyi sallarken. Göz devirdim ve duvara yaslanarak yere oturdum. "Bunları kırmam değil mi?" Bana baktı. "Daha o kadar güçlü değilsin, Justin." Alayla söylediği şey üzerine tekrar göz devirdim. Bir elime kelepçenin bir ucunu geçirdi. Kelepçenin diğer ucunu da boruya bağladı. Aya baktığımda bütün bulutlar kardeş edasıyla Ay'ın ışıklarını saçmasını engelliyordu. Bu yüzden derin bir nefes aldım ve beklemeye başladım. Ay ışıkları görünmese bile bütün acıyı iliklerime kadar hissediyordum. William beni bırakmış diğerlerini halletmeye başlamıştı. Ya da hallettiğini düşünüyordu. "Abi?" "William Vici’den sonra odak noktam olabileceğini düşünmüş hepsi bu." Başımla onayladım ve sakin kalmaya çalıştım. "Hala hissedemiyorsun değil mi" "Evet neden?" "Bu iyi." Diyip elimi kelepçeden kurtardım. Abimin irisleri büyüdü. Kendimi kontrol edemiyordum. Bir anda abimin üstüne atladım ve yere devirmeye çalıştım. "Sana zarar vermek istemiyorum kendine gel!" "Kontrol edemi…" Artık tamamen ben olmadığıma eminim. Boynundan tutup ona yere yatardım ve şu sargılı olan eline basmaya başladım. Bakın elimde değildi tamam mı? Yaşayan herkesi öldürmek istiyordum. Bağırıyordu bende kafamda bunu bitirmeye çalışıyordum, bir dakika neden bağırıyor? O hissetmiyor sanıyordum. Ben bunları düşünürken bir silah sesi duyuldu. Harika, Argentlar (!) Ardı ardına silah sesleri duyuluyordu. Oklar ve mermiler havada uçuşurken koşmaya başlamıştım bile. En sonunda koluma ve bacağıma ok yediğimde durmak zorunda kaldım. Yuvarlanarak aşağı düşerken acıyla bağırdım. Kurtboğan. Bir kez daha küfür ettikten sonra koşmaya çalıştım. Ayağımda ki oku çıkarmaya çalıştığımda sonum yine aynı olmuştu. Argent'lar etrafıma doluşurken dişlerimi gösterdim ve kükredim. "Bak bak bak. Başı boş bir Beta ha? Alfan sana nasıl kontrol edeceğini öğretmedi mi?" Alayla güldü. Tekrar kükrediğimde bir kadın öne atıldı ve bacaklarını kırıp benimle aynı hizaya geldi. "Canın çok mu yanıyor?" Dedi üzülmüş gibi yaparak sarı saçlı kadın. "Bu canını daha da çok acıtacaktır eminim." Dedi ve cebinden bir alet çıkarıp üzerime doğru gelmeye başladı. Güldü ve karnıma bastırdı. Bastırdığı anda dişlerim, pençelerim ve kehribar rengi olan gözlerim istemeden ortaya çıkmıştı.&nbsp;<br>Gözlerimi hafifçe araladığımda karşımda yine o kadın vardı. Ama bu sefer oturuyordu. Burası onların bodrum katı olmalıydı. "Günaydın uykucu şey." Yapmacık bir şekilde bunu söylediğimde öne atılmaya çalışıp dişlerimi gösterdim. İğrenircesine bana baktı. "Siz doğa üstü iğrenç yaratıklar.. Dolunay da ne yapıyorsunuz? Başkasını mı öldürüyorsunuz?" Dedi gülerek. "Senden başlamam güzel olurdu" diye tısladım ve elektrik yüklemeye başladı. "Hepiniz adi yaratıklarsınız" dedi ve voltu biraz daha yükseltti. O sırada içeri Dani girdi. "Caroline büyükbabam hemen gelmeni istiyor." sarışın kadın gözlerini devirdi ve Dani’yi takip etti. Ardından içeri William girdi. "Olmasam ne yapacaksınız bilmiyorum." Etrafı kolaçan ettikten sonra koşarak evden çıktık. Eve yaklaştığımızda "Şu an Argent’lar en küçük sorunumuz Justin. Büyük Irwin geliyor ve bil bakalım sen hangi yeteneğe sahip vampire işkence uyguladın?!" Kendimi kontrol etmeye çalışırken zorlukla konuştum. "Şimdi olmaz." Dişlerimin arasından konuşurken dişlerimin uzadığını hissedebiliyordum. Ağzımı hafifçe araladım ve tırnaklarıma baktım tahmin ettiğim gibi pençelerim çıkmıştı. Yarı dönüştüğümün farkına varmıştım. Ve bunu kontrol etmek çok zordu. "Nasıl yapıyorsun." Dedim zorlukla. "Doruk noktanı bul Justin." Dedi William ve beni kaldırmak için elini uzattı. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Sakinlemeye çalışarak eve doğru ilerlemeye devam ettim. "Şimdi olmaz William. Her an kontrolümü kaybedebilirim." Dedim nefes almaya çalışarak. "Çok geç." Dolunay'ın verdiği acıyla yere çöktüm. Derin derin nefes almaya çalışıyordum. En sonun da William elime sırtında ki dövmenin aynısından işlenmiş olan bir şey tutuşturdu. "Şimdi tekrar edeceksin tamam mı?" Belli belirsiz kafamı salladığımda o da dizlerini kırmıştı benimle aynı boyuta gelebilmek için. "Alfa, Beta, Omega." Elimde ki 3 kollu sarmala baktım ve tekrar ettim. "Alfa, Beta, Omega." Sivri köpek dişlerimin çıktığını fark ettiğimde gözlerimi William'a çevirdim. "Lanet olsun bir işe yaramıyor!" Diye bağırdım. "Tekrar!" Dediğini yapıp tekrar ettim. "Alfa, Beta, Omega." Bunun her zaman işe yarayacağını düşünmüyorum ama şimdi işe yaramıştı. Dişlerimin eski haline geldiğini tahmin ettiğimde ayağa kalkmaya çalıştım. William elimi uzatıp beni ayağa kaldırdı. "Gidelim" başımla onaylayıp onla koşmaya başladım. Daha savaş başlamamıştı. Savaş alanında bizimkilerin yanına gittik. Aslında William gitti ben gidip bir ağacın arkasında oturdum. Irwinden korkuyorum tamam mı? "Geldi mi?" "Evet ağacın arkasında oturuyor, hem senden korkuyor hem de ‘Bunu nasıl yaptım?’ diye düşünüyor." Evet yine rezil olmuştum. "Birinci şıkkı halledicem de ikinci şıkkı Michael’ın sol elinin tamamen devre dışı olduğunu iyileşmediğini ve bir vampir olarak bayıldığını söylemeliyim." Oha yoktur o kadar abartıyordur dimi? Sadece elinin üstüne bastım hadi ama. (evet hatırlıyorum) Hala dışarı çıkmaya cesaretim yok. "Başkan her an gelebilir ve biz çok az olmamıza rağmen eksiğiz de." dedi Calum. "4 kurt sürüsü gelecek. Biri Alfa sürüsü." Dedi Erica. "Vampirleri nasıl öldürücez?" dedi Tyler. "Ateş".dedi Luke. "O yüzden sana çakmak vermiştim." Evet ağacın arksından cıktım çünkü Irwin savaşla uğraşıyor ve abim geldi evet. Kafamı döndürdüm. Evet yüzüne bakamıyorum. Bu konuda da haklısınız. "Kolun nasıl?" diye sordu Ian. "İyileşmemesi dışında iyi." gidip kendimi uçurumdan atacağım. Evet "Deneme bile." Diye Victoria gelmişti. O zihin okuyabiliyor muydu ya? "Kim, neyi?" dedi Ash. "Justin, Michael’a zarar verdiği için savaştan sonra kendini uçurumdan atmayı planlıyor." Resmen ifşa edildim! Victoria'ya öldürücü bakışlar attığımda bana sinir bozucu bir gülümsemeyle karşılık verdi. Gözlerimi devirip kollarımı birleştirdim. Konuşulanların sadece beni ilgilendiren kısımlarını dinliyordum. "Justin!" William'ın kükremesiyle kafamı yerden ona çevirdim. Ona 'Ne var?' bakışları attıktan sonra ardından hemen cevabını verdi. "Dinlemiyor musun?" Derin bir nefes verip cevap verdim. "Artık dinliyorum." Göz devirip önüne döndü. Çalıların arkasından gelen hışırtıyla birlikte orya döndüm. Yavaşça çalılıklara doğru yürümeye başladım. Çalılıkların arkasından Diana çıktığında gözlerimi pörtlettim. "Ne işin var burada?" dedim fısıldayarak. "Yardım etmeye geldim." Dedi elinde ki yayı göstererek. Biraz düşündükten sonra geçmesine izin verdim. William, Diana'yı gördüğünde dişlerini göstererek üzerine doğru gitmeye başladı. "Yardım etmek istiyorum!" Dedi ellerini masumca kaldırarak. William hırsla araya girdi "Elinde ki o zımbırtı kurtlarda işe yarar savaşacağımızlar vampirler, sana güvenemem. Elindeki zaten kurtları öldürürken neden vampirleri öldürmenin yolunu söyleyeyim söyler misin?" Kimse bir şey demedi teknik olarak haklıydı. "Yardıma ihtiyacınız var." dedi Diana oda haklıydı. Ash araya girdi "İkinizde haklısınız. William onu yanımıza alıyoruz ancak okları işe yarar hale getirmeliyiz." Luke’a baktı Luke gözlerini devirdi. Luke elektrikle bir şeyler yapmıyor muydu? Vici araya girdi yine düşüncelerimi okuyor sinir. "Elektrik sürtünmeyle ateş olabilir Jus." Gözlerimi devirdim. Luke okları eline aldı ve bıraktı. Bu muydu sadece yani? Bir anda sesler gelmeye başladı, ayak sesleri. "Zor olacak" dedi Erica o arada kurt sürüleri de geldi. Tamam hala milyarlarca eksiğimiz var. "Biz ateş çıkartacağız. Luke ve Diana tamam. Bende çakmak var siz?" "O çakmaktan herkese verdim." dedi abim. İnsan yüzüme bakar tamam bakmaması normal susuyorum. Büyük Irwin ağaçların arasından çıktı. "Ah ciddi misin? Sizin orda ne işiniz var?" dedi teknik olarak vampirlere ve bana diyordu. Yani sanırım "Masum insanları öldürmene izin vermem için bir neden ver bana." "Bir Irwin’sin yetmez mi?" "Senden nefret ediyorum!" ama bu Buyuk Irwin in umurunda olmadı. "Başlayalım" dedi ve sırttı. Açlık Oyunları başlasın! Dolunay sayesinde bütün güçlerim tavan yapmıştı. Hiç kimse mi korkmuyordu yani? Bu düşüncelerimden ayrılıp bana doğru yaklaşan vampire dişlerimi göstererek üzerine atladım. Üzerime çıkmaya çalıştığında onu yere ittim ve abimin verdiği çakmağı üzerine attım Diana'ya göz ucuyla baktım. Yayını gerdirmiş bir vampiri nişan alıyordu. Yayını gerdirdi ve okunu serbest bıraktı. Gülümsedi ve sırtında ki çantadan bir tane ok daha aldı ve yayı gerdirerek onu da bir vampir'in üzerine attı Sol elinde deri bir eldiven vardı ve üç parmağını kapatıyordu sadece. Saçlarını sıkıca atkuyruğu yapmıştı. Bu haliyle de çok güzeldi. Tanrım! Ne diyorum ben? Hızla ayağa kalktım ve başka bir vampirin üzerine de çakmağı attım. Onun yanmasını beklemeden etrafa baktım. Michael'ın yani abimin üzerine doğru giden bir vampire doğru ilerledim. Ona doğru kükredim ve üzerine atladım. Saldırmaya devam ederken cebimden düşen çakmağı fark ettim. Diğerlerine yaptığımı yaparak ona çakmağı attım. O ateşle cebeleşirken ona son kez kükredim. Etrafa baktığımda bir kaç vampir kalmıştı. Hemen bir tane vampirin üzerine atladım. Yorulmuştum. Her şeyden. Savaşlardan, okuldan.. Kısacası her şeyden! En son nasıl olduğunu bilmesemde 4-5 vampir kalmıştı ve onlarda kaçmıştı. Büyük Irwin tek basına kalmıştı. Vici’nin bos bir anından yaralandı ve onu kendine yasladı. Ve eline de çakmağı aldı. "Demek benden nefret ediyorsunuz." Ashton sinirle kükredi "Bırak. Onu!" "Unuttun mu? Ben masum insanları öldüren aşağılık biriyim!" "Hala öylesin" dedi Vici ve babası sacını çekti. "Umarım suyunuz vardır." dedi ve biraz Vici’den uzaklaştıktan sonra, sonra o sonra, sonra onu aleve verdi! Herkes kalmıştı öylece kimse bir şey yapamıyordu. Bu arada Ash kafasını salladı. Vici’nin bedeni yere düştü. Ash’in gözleri sarı olmalıydı kırmızı değil. Vici'nin bedenine doğru hızla koştum. Onu kucağıma doğru çektim ve az önceki olay yüzünden yanan yüzüne baktım. İstemsizce akan gözyaşlarımı engelleyemiyordum. "Hadi Victoria. Uyan. Lütfen." Kolumla gözyaşlarımı sildim ve tekrar yalvarmaya başladım. "Hadi Victoria. Sen neler atlatmadın ki." Ama artık her şey için çok geçti. .. O ölmüştü. Dudaklarımı alnına bastırdım ve geri çekildim. O gitmişti. Tamamen. Artık sinirlendiğinde saçlarıyla oynamayacaktı. Gözyaşlarım istemsizce akıyordu. Durduramıyordum ya da başka bir şey yapamıyordum. "O.. öl-öldü.." Kelimeleri sıraya dizemiyordum. Son kez cansız bedenine baktım. Yavaşça ayağa kalktım ve herkeste göz gezdirmeye başladım. Herkesin yüzü düşmüştü. Hiç kimse bir şey demiyordu. Herkes susmuş Victoria'nın cansız bedenine bakıyorlardı. Ashton bir anda hamle yaptı. "Umarım seninde suyun vardır BABA (!) " dedi ve cebindeki 7 çakmağı da onun üstüne attı. Herkes buna da şaşırmıştı kimse bunu da beklemiyordu. Ben iyi değilim olamayacağım. Onunla bir kez bile konuşamadım. Bende cebimde ki son çakmağı ona doğru attım kurtulmak imkânsızdı. Sonra dönüp tekrar Vici’ye baktım. William gelip kollarımdan kaldırmaya çalıştı. O kadar şaşkın güçsüz ve yorgundum ki bunun için uğraşmadı bile. Gerisini hatırlamıyorum&nbsp;<br>Gözlerimi zorlukla açtım ve etrafta dolaştırdım. Odamdaydım bu yüzden Tanrı'ya tekrar şükranlarımı sundum. Bunların hepsi rüya olmalıydı zaten. Ensemi kaşıyarak aşağıya indim. Ama hatırladıklarımın hiç biri rüya değildi. Gerçekti. Yaşanmıştı ve ben bunlara şahit olmuştum. Hızla koltuklardan birine oturdum ve başımı ellerim arasında aldım. Dünden dolayı harap olmuştum. Sevdiğim kadın... o ölmüştü. Hemde babası tarafından. Kulaklarıma dolan rahatsız edici sesle yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı açtım ve karşımda ki kıza bakmaya başladım. "William burada mı kalıyor?" Dedi konuşmama izin vermeden. Başımı olumlu yönde sallayıp William'a seslendim. O da bir kaç dakika sonra gelmişti. "Cora?" Dedi şaşkınlık ve mutlulukla. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Ama her zaman ki gibi soğukkanlılığını koruyordu. Karşımda ki kahverengi saçlı kız yani adının Cora olarak öğrendiğim kız hızla elinde ki çantasını yere atıp William'a sarıldı. "Ben... Öldüğünü sanmıştım." Dedi ellerini onun vücuduna dolayarak. Gülümsüyordu. William gülümsüyordu! Bu gün tarihe yazılmalı! "Sanırım sizi yalnız bırakmalıyım." Dedim ve Cora'nın kapının önünde yere attığı çantasını aldım ve masanın üzerine koyup mutfağa doğru ilerledim. Herkes bir yerlerdeydi. Size Erica Ashton'dan hoşlanıyor demiştim, randevuya çıktılar. Ashton için zor olmalı. Anabell ve Calum’da randevudaydı. Luke, Tyler ve Ian basketbol oynuyorlardı. Sap gibi kalmıştım bunun kötü yanı yalnız kaldıkça aklıma Vici’nin ya güldüğü ya da yandığı an aklıma geliyordu. Omzuma bir el dokundu. "Justin, hani sana sen ilk Michael’ın abin olduğunu öğrendiğinde bahsetmiştim. Öldü sandığım kız kardeşim Cora." Zorlada olsa gülümsedim. "Cora bu da en değerli betalarımdan Justin." Kızda gülümsedi. Sonra gözlerini bir noktaya kilitledi. "O kim?" Hemen arkamı döndüm. "O Diana, kız arkadaşım." Diyip omuz silktim. Cora'nın yüzü düştü. Ciddi misin?! Her şeyi bırakın hala abimden özür dilemeliyim. Telefonumu elime aldım. Lütfen baksın lütfen lütfen "Hey, ben Michael. Lütfen mesaj bırakın." Harika "Abi benim Justin, ıhm tamam yaptığım öküzceydi ve affedilemez ama dolunaydaydık bak üzgünüm her neyse bana haber ver lütfen çünkü artık paranoyak oldum sanırım. Hemen aklıma kötü şeyler geliyor." diyip telefonu masaya koydum. William bana baktı. "Justin, seni affedecektir, şu an-" Telefon çalmaya başladı hemen açtım. "İyi misin? Nerdesin? Bir şeyin yok değil mi? beni affettin mi?" "Sakin ol Justin, iyiyim bir şeyim yok. William söylemedi mi?" "Tam söylüyordu neyse beni affettin mi?" "Tabi ki sonuçta dolunay vardı sorun yok tamam mı? Kapatmalıyım en yakın zamanda gelicem" "Tamam" diyip kapattım ve William'a döndüm. "Babanız gelmiş" dedi ve tepkimi ölçercesine bana baktı. ŞAKA DEĞİL Mİ?
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt