- Katılım
- 2 yıl 9 ay 4 gün
- Mesajlar
- 18,707
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 6,357
- Cinsiyet
Anadolu, efsaneler-söylenceler toprağıdır. Aydın yöresi ise bütün Ege toprağı gibi Antik Çağ efsaneleri yönünden zengin bir bölgedir.
Aydın’dan Muğla’ya giderken Çine ile Yatağan arasından "Göbel" denilen yerde Çine Çayı (Antik Çağ’daki adıyla Marsyas Çayı) akar. Kayalık ve vahşi bir doğa içinde çağıldayan bu su, adını "Satyr" (hiciv söyleyen) Marsyas’tan almıştır.
Marsyas, bazı kaynaklarda ilk borulu kavalın bulucusu olarak gösterilir. Aslında bu kavalın ilk bulucusu olan Tanrıça Athena, birgün kavalı çalarken bir dere kenarından geçiyormuş. Sudaki görüntüsüne bakınca kavalı üflemek için şişirdiği yanaklarıyla çok çirkin göründüğünü fark etmiş be kavalı hemen oracıkta kaldırıp atmış, bir daha da eline almamış.
İşte bu atılan kavalı Marsyas bulmuş ve çalmaya başlamış. O kadar güzel çalıyormuş ki dünyada bu kavaldan daha iyi bir ses veren bir çalgı bulunamayacağını söylemek cüretini göstermiş. Buna çok kızan Tanrı Apollon, kendi çaldığı "Lyra" (Lir) ile yarışmayı önermiş. Bu müzik yarışmasını kim kazanırsa, kaybedene istediği cezayı verecekmiş.
Yarışma, önceleri başa baş gitmiş. Marsyas, gerçekten de kavalı çok güzel çalıyor, adeta konuşturuyormuş. Bunu gören Tanrı Apollon, Lyra’sını ters tutarak çalmaya başlamış. Marsyas’tan da aynı şeyi yapmasını, kavalını ters tutarak tersinden üflemesini istemiş. Apollon, Lyra’yı tersten tutarak aynı sesleri çıkardığı halde Marsyas, kavalıyla bunu becerememiş ve böylece yarışmayı kaybetmiş.
Tanrı Apollon, ceza olarak Marsyas’ı bir ağaca bağlatarak canlı canlı derisini yüzdürmüş. Fakat Apollon, bu yaptığına pişman olmuş ve Marsyas’ı bir ırmak haline getirtmiş. İşte Marsyas ya da Çine Çayı, böyle meydana gelmiş.
Aydın’dan Muğla’ya giderken Çine ile Yatağan arasından "Göbel" denilen yerde Çine Çayı (Antik Çağ’daki adıyla Marsyas Çayı) akar. Kayalık ve vahşi bir doğa içinde çağıldayan bu su, adını "Satyr" (hiciv söyleyen) Marsyas’tan almıştır.
Marsyas, bazı kaynaklarda ilk borulu kavalın bulucusu olarak gösterilir. Aslında bu kavalın ilk bulucusu olan Tanrıça Athena, birgün kavalı çalarken bir dere kenarından geçiyormuş. Sudaki görüntüsüne bakınca kavalı üflemek için şişirdiği yanaklarıyla çok çirkin göründüğünü fark etmiş be kavalı hemen oracıkta kaldırıp atmış, bir daha da eline almamış.
İşte bu atılan kavalı Marsyas bulmuş ve çalmaya başlamış. O kadar güzel çalıyormuş ki dünyada bu kavaldan daha iyi bir ses veren bir çalgı bulunamayacağını söylemek cüretini göstermiş. Buna çok kızan Tanrı Apollon, kendi çaldığı "Lyra" (Lir) ile yarışmayı önermiş. Bu müzik yarışmasını kim kazanırsa, kaybedene istediği cezayı verecekmiş.
Yarışma, önceleri başa baş gitmiş. Marsyas, gerçekten de kavalı çok güzel çalıyor, adeta konuşturuyormuş. Bunu gören Tanrı Apollon, Lyra’sını ters tutarak çalmaya başlamış. Marsyas’tan da aynı şeyi yapmasını, kavalını ters tutarak tersinden üflemesini istemiş. Apollon, Lyra’yı tersten tutarak aynı sesleri çıkardığı halde Marsyas, kavalıyla bunu becerememiş ve böylece yarışmayı kaybetmiş.
Tanrı Apollon, ceza olarak Marsyas’ı bir ağaca bağlatarak canlı canlı derisini yüzdürmüş. Fakat Apollon, bu yaptığına pişman olmuş ve Marsyas’ı bir ırmak haline getirtmiş. İşte Marsyas ya da Çine Çayı, böyle meydana gelmiş.