- Katılım
- 4 yıl 2 ay 25 gün
- Mesajlar
- 25,600
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
İki ay önce bir tren yolculuğu yapmam gerekti. Virüs kapma riskinden duyduğum endişeyi dağıtmaya ihtiyacım vardı. Bir süre çalıştım. Bilgisayar ekranından, elimdeki kâğıtlardan okuyacaklarımı yarılayınca bir süre dışarıya baktım. Sonra cep telefonumdan Youtube’a girdim. Kanalını takip ettiğim bir psikolog yeni video yüklemişti. Konu ikigai idi. İlk defa duyduğum kelimenin ifade ettikleri ilginç geldi. İzledikten sonra internette biraz araştırdım. Gideceğim yere varınca kapattım. Beş saat oturduktan sonra kalacağım yere yürüdüm, ikigai’yi düşünerek.
Ertesi gün işlerimi bitirip Toulouse Garı’na vardığımda trenin kalkmasına bir dakika kalmıştı. Nasıl ki araba durunca motorunun soğuması vakit alıyor, insan da stres içinde koşturduktan sonra bedenini sabitlese bile içindeki o acele harekat sistemi hemen yatışmıyor. Hiçbir şeye dokunmamaya, herkesten uzak durmaya çalışmak insanı ayrıca yıpratıyor.
Cam kenarına oturup bir süre dışarıya baktım. Biraz sakinleştikten sonra biraz çalıştım. Sonra Youtube’a girdim. Kanalın Okan Bayülgen’in programı Uykusuzlar Kulübü’ne nasıl yönlendirdiğini şimdi hatırlamıyorum. Cem Yılmaz’ı görünce sevindim, gerginliğimi dağıtmak için izlemeye başladım. Karakomik Filmler serisinin ortaya çıkma hikâyesini anlatıyordu. Program bir saatti, ancak arada gülmek için videoyu durdurduğumdan süre epeyce uzadı. Marsilya Garı’na vardığımda yeni bitmişti. Bu videoyu izlediğim için İbrahim Selim ile Bu Gece’yi önerdi Youtube. Derken Candaş Tolga Işık’ın programı Az Önce Konuştum’u. İlerleyen günlerde, iki programı birkaç taksitte izledim. Trende maskenin altından kıs kıs, evde karnımı tutarak gülerken bilet almadan Cem Yılmaz izlediğim için mahçup hissettiğim anlar oldu. Zor geçen o günleri kolaylaştırdığı için minnet duydum.
Fakat sadece gülmedim. İki programda anlattıklarından bana kalanları başlıklara ayırıp, Cem Yılmaz üzerinden kendimizi, Türkiye insanını anlamak üzer(in)e bir dizi yazı yazma isteği duydum. Yapabilmek-yapamamak-denemek, haset-kıskançlık, gayret-çalışmak-başarı, iyi niyet, tamahkârlık-şükür, nezaket, dürüstlük, kendi işine bakmak. Ve ikigai!
Sonuncudan başlamam tesadüf değil, o programlarda anlattığı her şeyin kalbinde yer alan cümleden ötürü: «Ben yaptığım işi çok seviyorum.» O, bu cümleyi tekrar ettikçe, tren yolculuğunda izlediğim videoda karşıma çıkan ikigai’yi hatırladım.
İkigai, Japonca bir kelime. «Yaşama sebebi» veya biraz daha felsefi bir kelime seçilirse «varoluş sebebi» anlamına geliyor. Kişinin severek yaptığı, yetenekli olduğu, dünyaya faydası bulunan ve (batıda eklenen dördüncü kriterle) ona para kazandıran işi tarif ediyor. Japon geleneğinin bugüne kadar taşıdığı hayat anlayışını yorumlaya çalışan batılı psikologlar, bunun çok kolay olmadığını söylüyor. Çünkü kişinin ikigai’sini bulabilmek için kendini iyi tanıması, güçlü ve zayıf yanlarını çok iyi bilmesi gerekiyor.
Peki ikigai nasıl bulunur? Önerilen şu: Yeteneklerini, severek yaptığın işleri yazarak iki ayrı liste oluşturmak. Bunlar arasından dünyaya faydası olanları listeleyerek üçüncü, para kazandıranları ayrıca gruplandırarak dördüncü bir liste yapmak. Sonra bütün bunları, aşağıda gördüğünüz dört kümede uygun oldukları yere yerleştirmek. Listeden dördünün kesiştiği noktaya giren, kişinin ikigaisi!
Peki Cem Yılmaz ile ikigai arasındaki ilgi ne?
Yaptığı işi çok seviyor.
Anlatmayı, oynamayı, senaryo yazmayı, karakter yaratmayı, film çekmeyi seviyor.
Yaptığı iş konusunda yetenekli.
İyi anlatıyor. İyi oynuyor. İyi senaryo yazıyor. İyi karakter yaratıyor. İyi filmler çekiyor.
Yaptıkları dünyaya faydalı.
Anlattıklarını dinleyenler, oynadığı karakterleri, senaryolarını yazıp çektiği filmleri izleyenler eğleniyor, iyi hissediyor. Bu iyilik hissini etraflarındakilere bulaştırıyorlar.
Bütün bu işleri yaparken başkalarının da hayatını kazanmasına katkıda bulunuyor.
Salonda izleme fırsatı bulamayanların da onu izleyebilmesi için gösterilerini internetten paylaşıyor.
Para kazanıyor.
Yeteceğiyle ve severek yaptığı, dünyaya da katkısı olan bu işlerden para kazanıyor.
Cem Yılmaz’ın ikigai’si yaptığından ibaret.
Peki Cem Yılmaz’ın ikiga’si bizi neden ilgilendirsin? Önümüzdeki hafta anlatmaya gayret edeceğim onu da.
Perihan Özcan Chocardelle