Bilim insanları, insanlar ve farelerde bulunan KLF1 genini değiştirerek, farelerin yüzde 20 daha uzun yaşamasını sağladı. Bu araştırma, gelecekte insan ömrünün uzamasına dair bir umut vadediyor.
Tayvan'daki Taipei Tıp Üniversitesi'nden araştırma ekibi fareler üzerinde bir deney gerçekleştirdi. Deneyde farelerin genleri değiştirildi ve bu değişim farelerin ömrü ve sağlığı üzerinde şaşırtıcı derecede iyi sonuçlar verdi.Ekip, genetik modifikasyon yoluyla farelerin hücrelerini gençleştirerek, hafızalarının ve kalplerinin yaşa bağlı bozulmasını etkili bir şekilde geciktirdi.
Üniversiteden araştırmacı Che-Kun James Shen, sonuçlar karşısında şaşkınlığını dile getirerek, "Bu büyük bir sürprizdi. Şu ana kadar herhangi bir olumsuz yan etkiye rastlamadık" dedi. "Bu, keşfin çok önemli bir yönü çünkü genetik değişikliğin güvenli olduğunu ve insanlarda olumsuz sonuçlara yol açmadan kullanılabileceğini düşündürüyor."
Bulguları daha fazla araştırmak için Academia Sinica'daki araştırmacılar, genetiği değiştirilmemiş farelere, genetiği değiştirilmiş farelerden kan enjekte etti. Sonuçlar dikkat çekiciydi.
Değiştirilmiş proteini alan fareler, normal farelere kıyasla ortalama beş ay daha uzun yaşadılar; bu da yaklaşık yüzde 20'lik bir artış demek.
Fareler sadece daha uzun yaşamakla kalmadı, aynı zamanda genel sağlıkları da daha iyi oldu. Fiziksel ve zihinsel performansları, değiştirilmemiş farelerden çok daha sonra düşmeye başladı. Bu, genetik değişikliğin yaşam süresini uzattığını ve beraberinde yaşam kalitesini iyi anlamda etkilediği sonucunu veriyor.
İlginç bir şekilde, tüm insanlar, yeni kırmızı kan hücrelerinin üretimini düzenleyen KLF1 olarak bilinen söz konusu geni zaten taşıyor. Bu keşif, araştırmaya heyecan verici bir olasılık katmanı ekliyor çünkü bu genetik değişiklik insanlara da uygulanabiliyor.
Ek olarak, tek kemik iliği hücre nakli yoluyla mutasyona uğramış KLF1 genini alan fareler, önemli ölçüde daha yüksek anti-kanser yetenekleri gösterdi. Değiştirilmemiş farelere göre daha düşük tümör büyümesi ve daha düşük spontan kanser insidansı sergilediler. Kansere karşı bu dikkate değer direnç, yaşa, cinsiyete veya genetik geçmişe bağlı değildi.
