Gizemli bir doğaya sahip olmaları nedeni ile efsanelerde, masallarda ve çağdaş kurgularda baykuşlara sıklıkla rastlarız. Peki acaba onları bu kadar gizemli kılan nedir? Gizemli doğalarının en önemli iki unsuru; karanlıkta görebilmeleri ve başlarını inanılmaz bir açıyla döndürebilme yetenekleridir. Bunların nasıl olup da mümkün olabildiğini tahmin etmek kolay değildir. Bu makale, baykuşlarla ilgili bu iki gerçeği açıklığa kavuşturmak için yazılmıştır.
Gecenin Karanlığında Nasıl Görebiliyorlar?
Baykuşlar, yarasalar gibi noktürnal yani geceleri aktif olan hayvanlar sınıfına girerler. Ancak yarasalar gibi kör değillerdir. Hatta tam tersine görme kabiliyetleri karanlıkta bile görebilmelerine izin verecek kadar gelişmiştir.
Baykuşların gözlerinde insana kıyasla çok daha fazla çubuksu retina hücresi ve çok daha az sayıda koni hücresi vardır. Bu sayede baykuşların gözleri ışığı daha fazla alabilir üstelik gözleri vücutlarına oranla çok büyüktür. Boyutun büyük olması da daha fazla ışık almaya katkı sağlayan bir özelliktir. Işığı daha fazla alabilmek karanlıkta da görebilmeyi mümkün kılar. Ancak öte yandan koni hücrelerinin azlığı ise renklerin görülmesini zorlaştırır. Sonuç olarak baykuşlar, geceleri görebilirler ama aynı zamanda renk körüdürler.
Başlarını Nasıl Geriye Döndürebiliyorlar?
Baykuşlar başlarını 270 derece çevirebilir ve bu sayede vücutlarını hiç kıpırdatmadan çevrelerini tamamen görebilirler.
Bizim boynumuzdaki 7 boyun omuruna karşılık baykuşlarda 14 boyun omuru vardır. Ancak bu inanılmaz yetenek, sadece fazla boyun omuruna sahip olmalarından kaynaklanmaz. Boynumuzdaki omur sayısı 7 değil de 14 olsaydı bile biz insanlar boynumuzu böyle çeviremezdik. Çünkü başımızı çevirdiğimizde vücudumuz ile beynimiz arasındaki kan akışını kesmiş olurduk. Baykuşların boyunlarındaki kemik boşlukları ve özel damarlar kan akışını sekteye uğramasını önleyecek şekilde olduğundan onların böyle bir sorunları yoktur.
Baykuşların başlarını çevirme kabiliyetleri onlar için hayati derecede önemlidir çünkü onlar bizim gibi gözlerini, göz çukurunda döndüremezler. Yani eğer başlarını böylesine yüksek bir açı ile hareket ettiremeselerdi görüş açıları çok dar olurdu. Bu açından bakınca tabiat ana, ne zaman bir kapı kapatsa başka kapı açıyor gibi görünebilir oysa bunun esas nedeni tabiat ananın başka bir kapı açmadığı zamanlarda kapının dışında kalan türleri tanıma şansımızın olmamasıdır.
Gecenin Karanlığında Nasıl Görebiliyorlar?
Baykuşlar, yarasalar gibi noktürnal yani geceleri aktif olan hayvanlar sınıfına girerler. Ancak yarasalar gibi kör değillerdir. Hatta tam tersine görme kabiliyetleri karanlıkta bile görebilmelerine izin verecek kadar gelişmiştir.
Baykuşların gözlerinde insana kıyasla çok daha fazla çubuksu retina hücresi ve çok daha az sayıda koni hücresi vardır. Bu sayede baykuşların gözleri ışığı daha fazla alabilir üstelik gözleri vücutlarına oranla çok büyüktür. Boyutun büyük olması da daha fazla ışık almaya katkı sağlayan bir özelliktir. Işığı daha fazla alabilmek karanlıkta da görebilmeyi mümkün kılar. Ancak öte yandan koni hücrelerinin azlığı ise renklerin görülmesini zorlaştırır. Sonuç olarak baykuşlar, geceleri görebilirler ama aynı zamanda renk körüdürler.
Başlarını Nasıl Geriye Döndürebiliyorlar?
Baykuşlar başlarını 270 derece çevirebilir ve bu sayede vücutlarını hiç kıpırdatmadan çevrelerini tamamen görebilirler.
Bizim boynumuzdaki 7 boyun omuruna karşılık baykuşlarda 14 boyun omuru vardır. Ancak bu inanılmaz yetenek, sadece fazla boyun omuruna sahip olmalarından kaynaklanmaz. Boynumuzdaki omur sayısı 7 değil de 14 olsaydı bile biz insanlar boynumuzu böyle çeviremezdik. Çünkü başımızı çevirdiğimizde vücudumuz ile beynimiz arasındaki kan akışını kesmiş olurduk. Baykuşların boyunlarındaki kemik boşlukları ve özel damarlar kan akışını sekteye uğramasını önleyecek şekilde olduğundan onların böyle bir sorunları yoktur.
Baykuşların başlarını çevirme kabiliyetleri onlar için hayati derecede önemlidir çünkü onlar bizim gibi gözlerini, göz çukurunda döndüremezler. Yani eğer başlarını böylesine yüksek bir açı ile hareket ettiremeselerdi görüş açıları çok dar olurdu. Bu açından bakınca tabiat ana, ne zaman bir kapı kapatsa başka kapı açıyor gibi görünebilir oysa bunun esas nedeni tabiat ananın başka bir kapı açmadığı zamanlarda kapının dışında kalan türleri tanıma şansımızın olmamasıdır.