Babıali, Osmanlı devlet yönetiminde babıali

Katılım
2 yıl 1 ay 18 gün
Mesajlar
17,717
Çözümler
1
Tepkime puanı
6,160
Cinsiyet
bPg20e
Osmanlı devlet yönetiminde sadrazam merkezli hükûmet biriminin adıdır. Kelime olarak "yüce kapı" anlamına gelmektedir. Türk idare tarihinde "kapı" hakanın veya sultanın başında bulunduğu yönetim merkezi anlamında kullanılmıştır. Bu yaklaşımla Topkapı Sarayı'ndaki Divan-ı Hümayun için de "kapı" terimi kullanılmıştır. Sadrazam merkezli yönetim yeri anlamında Kapı, Paşa Kapısı, Vezir Kapısı (Bab-ı Asafi), özellikle de 18. yüzyıl sonlarından itibaren Babıali isimlerinin yaygınlığı bilinmektedir.

Babıali öncesinde padişaha ait yasama, yargı, yürütme erklerini kullanmak üzere başında padişah veya sadrazam olmak üzere Divan-ı Hümayun; idari, askeri, adli ve devlet yönetiminde akla gelebilecek bütün fonksiyonları üzerinde taşıyan bir kurum olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle 16. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Divan'da bitirilemeyen işlerin "ikindi divanı" adıyla sadrazam konaklarına kaymaya başlaması dikkat çeker. 17. yüzyıl başlarından itibaren idari, hukuki, askeri işlerin yoğunlaşması Divan-ı Hümayun'dan ziyade sadrazam konaklarının işlerini çoğaltmıştır. Sadrazamların uzun askeri seferler sırasında edindikleri yeni yönetim tecrübeleriyle birlikte saray merkezli yönetimden sadrazam merkezli yönetime geçiş hızlanmıştır. 1654 yılında, kendisine ilk defa resmi devlet konağı tahsis edilen sadrazam, Derviş Mehmet Paşa (ö. 1655) olmuştur. 1656'da başlayan Köprülüler döneminde ise sadaret konağının önemi idari ve siyasi olarak da yerini sağlamlaştırmıştır. 17. yüzyıl sonlarına doğru Divan-ı Hümayun büro ve memurlarının da kademeli biçimde buraya taşınmasıyla 19. yüzyıl Babıali'sinin temelleri atılmıştır.

17. yüzyıl sonlarında henüz daha çok Bab-ı asafi olarak anılan yönetim merkezi, klasik Divan memurlarından bazılarıyla beraber yeni memur ve bürolara da sahip olmuştu. Yeni bürokrat olarak sadrazamların işlerini yürüten sadaret kethüdası yerini almıştı. Divan muamelatını yürüten birimlerin reisi, yani katiplerin başı olarak tanınan reisülküttab, yine Divan'daki adli kararların infaz ve yürütücüsü olan çavuşların reisi çavuşbaşı, saraydan Bab-ı asafi'ye taşınmışlardı. Kalem (büro) olarak Divan kalemleri içerisinde amedi kalemi, sadrazamın sekreteryası olarak mektubi kalemi, dahili gelen-giden kayıtlarını tutan ve sadaret kethüdasına bağlı kethüda katibi kalemleri bu dönemde yeni bürolar olarak kuruldu.

1790'lardan itibaren sadrazam konakları artık ağırlıklı olarak Babıali olarak isimlendirilmeye başlandı. Nezaretler dönemine giden süreçte sadaret kethüdaları sadrazamların görev alanlarıyla ilgili işlerde onun yardımcısı konumunda iken yavaş yavaş devlet işlerine özellikle de mülki yani içişlerinin idaresine dair görevlere yoğunlaştı. Reisülküttap Divan kalemlerinin (bürolarının) reisliğinden, özellikle 1699 Karlofça Antlaşması'nda Rami Mehmed Efendi'nin (ö. 1708) oynadığı olumlu rolden sonra dışişleri ve diplomasi tarafında uzmanlaştı. Çavuşbaşı ise yine Divan çavuşlarının başı olarak eski görevine benzer çizgide işleri yürüttü fakat dairesi gelişerek büyüdü.

II. Mahmut (ö. 1839) döneminde, 1836 yılında artık taşıdıkları isimlerin yaptıkları görevi karşılamadığı gerekçesiyle sadaret kethüdalığı, önce Mülkiye Nezareti'ne kısa süre sonra Dahiliye Nezaretine; reisülküttaplık, Hariciye Nezaretine; çavuşbaşılık, Divan-ı Deavi Nezaretine dönüştürüldü. 1838 senesi içerisinde defterdarlıklar birleştirilerek Maliye Nezareti kuruldu. Bunlar dışında kurulmuş olan Maarif, Evkaf ve Ticaret nezaretleriyle birlikte sadrazamın yetkileri ihtisas alanlarına göre nazırlar arasında paylaştırıldı. Tanzimat Dönemi'nde kurulan bazı meclisler de Babıali'nin birer organı gibi çalıştırıldı. 1838'den itibaren önceki dönemlerde kullanılan meşveret meclislerinden geçişle oluşturulan ve sadrazam/başvekil başkanlığında nazırlardan müteşekkil hükûmet (Meclis-i Vükela/Meclis-i Has) en büyük icra organı haline geldi. Görevi temel olarak yeni reformların yasamasını hazırlamak olan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye de 1840'ta Babıali'ye taşındı. Bu meclis, 1868'de Şura-yı Devlet ve Divan-ı Ahkam-ı Adliye olarak ikiye ayrıldı. Şura-yı Devlet eski meclisin temel görevlerini, devletin son senelerine kadar farklı etki derecelerinde olmak üzere sürdürdü.

Babıali, Osmanlı Devleti'nin karşılaştığı problemler büyüdükçe ve genişledikçe gerek örgütsel açıdan gerek nitelik açısından kendisini değiştirdi ve geliştirdi. III. Selim (ö. 1807), II. Mahmut ve daha sonra Tanzimat Dönemi'nde, Osmanlı yenileşme ve modernleşmesinin merkez yürütücü kurumu oldu. Bu süreçte daha fazla alt kurumla ve denetleme kurumlarıyla yetki ve görev dağılım piramidini genişletmiş oldu. Bahsi geçen bürokratik kadrolar Babıali teşkilatı içerisinde 18. yüzyıl sonlarından itibaren ağırlıklı olarak askeri nitelikten sivil nitelikli bürokrasiye geçişi sağladı. Ayrıca nezaretlerin kuruluşundan daha önce başlamış olmakla birlikte esasen nezaretler dönemi ve sonrasında her birimin kendine has iş ve yetki paylaşımına yönlendirilmesiyle branşlaşmış, uzmanlaşmış bir bürokratik yapı haline dönüştü. Babıali daireleri kendi uzman bürokratlarını kendisi yetiştiren birimler olarak da uzun süre önemli bir fonksiyon icra etti.

YAZAR​

Muzaffer Doğan

KAYNAK​

Ahıshalı, Recep. Osmanlı Devlet Teşkilatında Reisülküttablık (XVIII. Yüzyıl). İstanbul: TATAV Yayınları, 2001.

Akyıldız, Ali. Osmanlı Merkez Bürokrasisi (1836-1856). İstanbul: TİMAŞ Yayınları, 2018.

Doğan, Muzaffer. Osmanlı Devletinde İçişlerinin Yönetimi; Sadaret Kethüdalığı (1730-1836). Ankara: TİAV (Türk İdari Araştırmalar Vakfı), 2016.

Findley, Carter V. Osmanlı Devleti'nde Bürokratik Reform Babıali (1789-1922). İstanbul: İz Yayıncılık, 1994.

Seyitdanlıoğlu, Mehmet. Tanzimat Devrinde Meclis-i Vala (1838-1868). Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1994.
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt