Atatürk’ün Anadolu’ya geçişi Osmanlı’nın bir operasyonu muydu?

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 7 ay 27 gün
Mesajlar
25,264
Tepkime puanı
8,711
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal

Habertürk yazarı Murat Bardakçı son kitabında, ‘Atatürk’ün Samsun’a çıkışının Osmanlı devletinin bir projesi olduğunu’ iddia etti. Ancak Bardakçı’nın iddialarının kitabında kullandığı belgeler tarafından çürütüldüğü ileri sürüldü​


186851-655526012.jpg

Görsel: AA
Cumhuriyet gazetesi, Habertürk yazarı Murat Bardakçı’nın son kitabında Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ile ilgili ortaya attığı iddiayı gündeme getirdi. Gazetede dün çıkan haberde, Bardakçı’nın ‘Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs’ adlı kitabında Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla ilgili yeni bir iddia ortaya attığı, ancak, kitapta yer alan belgelerin Bardakçı’nın iddiasını çürüttüğü ileri sürüldü.
‘Atatürk devlet kararıyla gitti’
Haberde, kitap ile ilgili şu ifadeler kullanıldı:
Bardakçı’ya göre Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a sadece kendi iradesiyle ya da Sultan Vahdeddin’in talimatıyla değil, devlet kararıyla gitti, seyahat de bir devlet operasyonu! Bardakçı, yeni bir vatanın temellerini atan kurtuluş mücadelesinde Atatürk’ün öne çıkmasını “abartı” olarak değerlendiriyor. Ancak, kitabın bir iyi tarafı, pek çok araştırmacının yararlandığı Samsun belgelerinin tarihine göre tek tek sıralanması. Belgelerin hiçbirinde, padişahın ya da hükümetin, Atatürk’ün Anadolu’da kalmasını istediğine dair iz yok. Bir kez daha görüldüğü üzere, Atatürk’e neden İstanbul’a geri çağrıldığına dair bilgi dahi verilmiyor.
‘Devrin başarılı komutanlarına görev verilmiş’

Bardakçı’nın Samsun yolculuğuyla ilgili belgelerin 1943’ten itibaren yayımlanmaya başladığına dikkat çektiği belirtilen haberde, kitaptaki şu iddiaya yer verildi:
Belgelerden görülen Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a sadece kendi iradesi yahut Sultan Vahdeddin’in talimatıyla değil, devletin kararı ile gittiği ve seyahatin bir devlet operasyonu olduğudur. Girdiği dünya harbinden ağır mağlubiyete uğramış vaziyette çıkan altı asırlık devletin, galiplerin kararını elini-kolunu bağlayarak beklemesi mümkün değildir. İmparatorluğun üst düzeyi yaşanan felaketin zararını en aza indirebilmek için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünmüş, işgale karşı yeni bir savaş açıkça telaffuz edilmese de çareler aranmış, planlar yapılmış, projeler hazırlanmış, bu hazırlıklar da o devrin en parlak ve en başarılı kumandanlarına vazifeler verilmiş ve bütün bu çabalardan işe yarar neticeler alınması hayal edilmiştir.
Belgeler ne diyor?
Kitabın büyük bölümünü oluşturan belgelerin, bu iddiayı yalanladığı ileri sürülen haberde, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’daki 9. Ordu Müfettişliği’ne atama belgesinin altında Sultan Vahdeddin, Sadrazam Damat Ferit ve Harbiye Nazırı Şakir Paşa’nın olduğu belirtildi. Haberde 19 Mayıs’tan sonraki belgeler ise şöyle sıralandı:
İngilizlerin Karadeniz ordusu kumandanı General George Milne, 6 Haziran 1919’da, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’dan İstanbul’a çağrılması için nota veriyor. Osmanlı Genelkurmay’ı bir gün sonra yanıt veriyor: Mustafa Kemal’in ordu kumandanı değil, ordu müfettişi olduğu vurgulanıyor.

8 Haziran 1919: İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Arthur Calthorpe, Dışişleri Bakanlığı’na Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınması için nota veriyor. Samsun sancağından endişe verecek haberler aldığını Paşa’nın öncü rol oynadığını söylüyor.

8 Haziran 1919: İstanbul Hükümeti, Şevket Turgut imzalı yazı ile Paşa’yı geri çağırıyor. Tek cümlelik bir notla: “Maiyetinizdeki istimbotlardan biriyle buraya teşrifiniz rica olunur.” Sonrasında Mustafa Kemal, çağrılma sebebini soruyor ancak yanıt “Hükümetin kararı” oluyor.

23 Haziran 1919: İstanbul hükümeti, İstanbul’a dönmesi için verilen talimatlara uymayan Mustafa Kemal Paşa’nın yerine sabık Bahriye Nazırı Hurşit Paşa’yı getiriyor. Daha sonraki günlerde mülki amirlere Mustafa Kemal’in emirlerine uyulmaması konusunda yazılı talimatlar gönderiliyor.

8 Temmuz 1919: Sultan Vahdeddin, Mustafa Kemal’e izin alarak bir yere çekilip dinlenme tavsiyesinde bulunuyor. Aynı gün Vahdeddin’in başkâtibi Paşa’ya İstanbul’a dönerse kendisine dokunmayacağı konusunda İngilizlerden garanti alındığını bildiren bir telgraf yolluyor. Yine aynı gün Sultan Vahdeddin, Mustafa Kemal’in memuriyetine son veriyor.

9 Temmuz 1919: Amiral Calthorpe, Damat Ferit’e, Paşa’yı İstanbul’a zorla getirmek için bir gemi gönderdiğini bildiriyor.

29 Temmuz 1919: Damat Ferit Paşa hükümeti, Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in yakalanıp İstanbul’a gönderilmesi için karar alıyor.

30 Temmuz: Tutuklama kararının uygulanması için valiliklere talimat yazılıyor. Yazıda, “Mustafa Kemal ve Rauf beylerin hükümetin mukarrerat ve tebligatina muhalif harekâta devam ve ısrar ettikleri” belirtiliyor.

9 Ağustos 1919: Sultan Vahdeddin, Mustafa Kemal’i askerlikten ihraç ediyor ve nişanlarını, rütbelerini geri alıyor.
Atatürk’ün, 8 Haziran 1919’da İngilizlerin talebi üzerine İstanbul’a geri çağrıldığı belirtilen haberde, 'Bu nasıl bir devlet ve nasıl bir proje ki, 19 gün sonra kendi projesinin tersini yapıyor' diye soruldu.
‘Yeni Türkiye'ye tarih yazarken Vahdettin’i aklamaya çalışıyorlar’
Cumhuriyet gazetesinden Ece Piroğlu ise konu hakkında tarihçilerden görüş aldı.
Tarihçi-yazar Sinan Meydan, Osmanlı’nın Mustafa Kemal’i ‘Git Milli Mücadeleyi başlat’ diye Anadolu’ya göndermediğini, tersine başlamakta olan milli direnişi önlemek için gönderildiğini belirtti.
‘Atatürk’ün Nutuk’ta kendisini devletin Samsun’a gönderdiğini yazdığını’ aktaran Meydan görüşlerini şöyle anlattı:
Nitekim Mustafa Kemal Anadolu’ya geçip kendisine verilen görevin tam tersini yaparak, direniş başlatınca; 8 Haziran’da geri çağrıldı. Saray, verilen görevin dışına çıktı diye Mustafa Kemal’i idama mahkûm etti. Dolayısıyla Mustafa Kemal saraya karşı da bir savaş verdi o dönemde.

Saray, başından itibaren Milli Mücadele’yi yok etmek için elinden geleni yaptı. Anadolu’da 20’den fazla isyan çıkardılar. Anzavur Ayaklanması’nı padişah tertipledi. Gerçek budur. Bu gerçeğin ötesinde tezler ileri sürmenin tarihsel gerçeklerle uzaktan yakından ilişkisi yoktur.

Burada bir algı yönetimi yapılıyor. İhanet fetvaları, padişahın imzaladığı idam fetvası, saray operasyonu bunlardır. Vahdettin’in ihaneti Meclis tarafından onaylanmıştır, biz sonradan uydurmadık. Şimdi “Yeni Türkiye”ye yeni tarih yazarken Vahdettin’de aklanmaya çalışılıyor ama padişah aklanmaz.

İngiliz arşivleri, bizim arşivlerimiz Vahdettin’in ihanet belgeleriyle doludur. Aklayamazsınız Kara Sultan’ı. Ama Yeni Türkiye dedikleri yapıya yeni bir tarih uydururken hainleri kahraman yapıyorlar. Bir taraftan Mustafa Kemal’in etkisini azaltmaya çalışırken, öbür taraftan Milli Mücadele’nin hainlerini kahraman yapmaya çalışıyorlar.
‘Her tarihçi Vahdettin’in Milli Mücadele’de zerre kadar payı olmadığını bilir’
Tarihçi-yazar Ümit Doğan ise tartışmayı şu sözlerle yorumladı:
Son zamanlarda Milli Mücadele’nin kazanılmasında Atatürk ikinci plana itilmeye çalışılıyor. “Atatürk olmasa da kazanırdık” veya “Milli Mücadele zaten yapılacaktı” gibi algılar yaratılıyor. Bunun için ortaya farklı bir fikir atılması, Atatürk yerine bir figür bulunması gerekiyordu, buldukları figür de Vahdettin oluyor.

Türk Tarih Kurumu’nun birkaç yıl önce Milli Mücadeleyi Vahdettin’in başlattığı yönündeki video, lise ders kitaplarında Milli Mücadeleyi Vahdettin’in başlattığını düşündüren bilgiler, Bardakçı’nın son kitabı vb. Şunu belirtmek gerekir ki; aklı başında her tarihçi Vahdettin’in Milli Mücadele’de zerre kadar payı olmadığını bilir.
Vahdettin’in de böyle bir iddiası yok
‘Murat Bardakçı gibi Osmanlı hanedanı ile ilgili olanlar, “hanedandan hain çıkmaz” mantığı yürütüyorlar. Osmanlı hanedanına toz kondurmama adına yapılan bir eylem” diyen Prof. Dr. Hakkı Uyar ise, “Vahdettin, 1922’de Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldığında “Ben Milli Mücadele’yi destekledim, Milli Mücadele’nin yanında yer aldım. Mustafa Kemal’i Anadolu’ya gönderdim” diye bir iddiası da olmadı. Dolayısıyla ortada bir devlet projesi yok ama devlete ihanet var. Bardakçı’nın yaptığı örtülü olarak Vahdettin’i aklama projesidir” ifadelerini kullandı.
 
Geri
Üst Alt