- Katılım
- 4 yıl 2 ay 25 gün
- Mesajlar
- 25,600
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Yunan mitolojisinin önde gelen tanrılarından olan Asklepios, hekim tanrı olarak döneminin sağlık işlerinden sorumludur. Doğada bulunan otlarla yaptığı ilaçlarla hem tanrıların hem de insanların şifacısı olmuştur.Asklepios kimdir? Asklepios Kültü nedir? Asklepios'un ölümü neden ve nasıl olur? Asklepios hekimliği kimlerden öğrenir? Asklepion nedir, nerededir? Asklepios kızı Hygieia...
I. - II. Yüzyıl Roma Dönemi Asklepios
Asklepios, Zeus ile Leto’nun ikiz çocuklarından birisi olan Apollon’un oğludur. Zaten Apollon gibi bir tanrıya da Asklepios gibi şifacı bir evlat yakışırdı da denebilir. Güneş , ışık, bilicilik tanrısı olan Apollon aynı zamanda insanlara lanet olarak birçok hastalığı (veba gibi) vermesiyle de bilinir. Tabii derdi veren tanrı derman da oluyor aslında. Apollon’un birçok sıfatı vardır ki bunlardan birisi de Paian yani şifacı anlamına gelir. Kendisi zamanla bütün bu işlerden yorulmuş olacak ki şifa, hekimlik işini oğlu Asklepion’a ve onun soyundan gelecek Asklepiadeslere devretmiştir.
Asklepios ve Kızı Hygieia - Antalya Müzesi
Asklepios Kimdir?
Asklepios, Apollon ile Teselya kralı Phlegyas’ın kızı Koronis’in oğludur. Mitolojide Apollon’un evlilik olayından pek bahsedilmez ama aşık olduğu, gönlünü kaptırdığı çok güzel olmuştur. Heralde bu özelliğini de babası Zeus’tan almış olsa gerek.
Apollon, Teselya prensesi olan Koronis’in güzelliğine kayıtsız kalamaz ve bir süre sonra büyük bir aşkın içinde bulur kendisini. Bu güzel prensesle beraber olur ve Koronis gebe kalır. Apollon da bu süre zarfında onu gözetlemesi için bembeyaz tüyleri olan bir kuşu görevlendirmiştir. Kuşun görevi prenses ile alakalı gelişmeleri Apollon’a bildirmek.
Asklepios Başı - Antalya Müzesi
Birgün Koronis, Arkadya’dan gelen Elatos oğlu İskhys isminde bir adama aşık olur. Aşık olduğu bu adamla beraber olur. Bu sırada ise Apollon’un gözcü olarak bıraktığı kuş durumu çok geç fark eder. Apollon’a haberi verir ama Apollon o kadar öfkelenir ki bu durumda haberi getiren kuşun bütün tüylerini kapkara yapar. Bu kuş kimilerine göre karga, kimilerine göre de kuzgundur.
Apollon bu ihaneti öğrenir öğrenmez hemen intikam peşine düşer. Koronis ile İskhys’i büyük bir ateşin içine atar. Yanarak ölmelerini ister (Işık Tanrısı Apollon bu cezayı kardeşi Artemis’in yapmasını ister.). Fakat bu sırada Koronis gebedir ve Apollon’un çocuğunu taşımaktadır. Apollon ne kadar öfkeli olsa da Koronis tamamen yanmadan karnını yarıp çocuğu çıkarır. Bebeği yani Asklepios’u yarı at, yarın insan yani kentaur olan Kheiron’a emanet eder.
Asklepios Hekimliği Öğreniyor
Kheiron, Asklepios’u büyütmeye başlar ve kendisi gibi insanlar, hayvanlar ve bitkiler hakkında birçok bilgiyi öğretir ona. Doğadan elde edebileceği bitkilerle yapabileceği ilaçları, merhemleri öğretir Asklepion’a. Cerrahi müdahalelere kadar her şeyi öğrenen Asklepion, Apollon ve Kheiron’dan öğrendikleriyle bir Hekim Tanrı olur. Bir süre sonra ölüleri diriltecek kadar ileriye de gidecektir.
Apollon oğlu Asklepius'u Kentaur Kheiron'a veriyor. - Hendrick Goltzius
Asklepios’un bu bilgilerinin ve önemli şifa malzemelerinden birisi de kuzeni Athena’dan gelir. Athena, kendisini tapınağında Poseidon ile aldatan Gorgolardan olan Medusa’yı lanetlemiş ve zehirli yılanlardan saçları olan ve baktığını taş eden bir canavara dönüştürmüştü. Perseus’un da Medusa’yı öldürmesine yardımcı olmuş ve sonrasında Medusa başını Perseus kendisine getirdiğinde kalkanına yerleştirmişti.
İşte bu Medusa’nın kanı hem şifa hem de ölümcül bir zehirdir. Vücudunun sol tarafında bulunan kan ölümcül bir zehir iken sağ tarafındaki kan da güçlü bir şifa kaynağıdır. Ölüleri diriltebilecek kadar şifalıdır. İşte bu kanı Asklepios’a Athena verir.
Asklepios'un Ölümü
Asklepios, Kherion’dan, babası Apollon’dan öğrendikleri ve Medusa kanını da kullanarak insanlara yaptığı merhemler ve ilaçlarla şifalar dağıtmaya başlar. Ama sadece şifa dağıtmakla kalmaz ölüleri de diriltmeye başlar. Minos oğlu Glaukos, Theseus oğlu Hippolytos gibi kahramanları da diriltir. Tabii bu durum yeraltı dünyasının tanrısı Hades’in pek hoşuna gitmez. Bakar ki bu iş çığrından çıkmak üzere abisi Zeus’a durumu bildirir. Bu durum Zeus’un da hoşuna gitmez tanrılara has bir özellik olan ölümsüzlüğün insanlar arasında yayılmasını istemez Olimposlular.
Asklepios ölen Hippolytus'u diriltiyor. Sebastian Leclerc I
Zeus kendisinin de torunu olan Asklepios’u bir yıldırım fırlatarak öldürür. Hatta Zeus Asklepios’u öldürdüğü sırada, Asklepios’un bir ilaç üzerinde çalıştığı, karışımlar yaptığı, reçeteler yazdığı söylenir. Yıldırım kendisine vurunca yere yığılırken reçetelerin yere düştüğü ve yağan yağmur ile yazıların toprağa karıştığı söylenir. İşte tam buradan da bir bitki çıkar: Sarımsak. Günümüzde bile her derde deva olarak bilinen ve doğal antibiyotik olarak adlandırılan sarımsak. Kim bilir belki de ölümsüzlüğün sırrı dökülmüştür reçeteden toprağa...
Apollon, oğlunun bu şekilde öldürülmesine çok üzülür ve öfkelenir. Madem Zeus oğlunu bir yıldırımla öldürdü, o da yıldırımları Zeus’a veren Kyklopları öldürür ve intikamını alır. Oğlunu gözyüzüne çıkararıp bir burç olarak yerleştirir.
Asklepion: Tapınak-Hastane
Pergamon (Bergama) Asklepion
Asklepios bir hekim tanrı, şifacı olarak kendisinin kızı olan Hygieia (Hijyen) ve Asklepiades olarak adlandırılan diğer çocuklarına hekimlik işinin inceliklerini, sırlarını öğretmiştir. Bundan sonraki süreçte sistematik bir şekilde nesilden nesile yüzyıllar boyunca şifa dağıtmışlardır.
Söz konusu insan hayatı olunca hangi çağda yaşarsanız yaşayın sağlık her zaman en başlarda yer almıştır. Hekim Tanrı Asklepios’un etkisi de bu yüzden oldukça fazla olmuştur. Hatta Hristiyanlık ile beraber pagan tanrılarına tapınım tek tek ortadan kalkarken Asklepios bir süre daha (5. yy'a kadar) önemini korumuştur.
Hekim Tanrı Asklepios ile özdeşleşen tapınak-hastane anlayışı ile kurulan birçok merkez vardır. Bunların sayısı 300’ü geçtiği söylenir. Bunlar bir şehir değil hasta olan, şifa arayan insanların dertlerine derman aradıkları dini sağlık merkezleri olarak tanımlanabilir. Bu sağlık merkezlerinde görev yapanlara ise sadece hekim demek pek doğru olmaz. Tam tabiriyle söyleyecek olursak rahip-hekim demek daha doğru olur.
M.Ö. 5. yüzyıl ile ortaya çıkmaya başlayan Asklepionların en önde gelen üçlüsü ise; Epidauros, Kos ve Pergamon (Bergama)’dadır. Bunlar hamam, tiyatro, tapınak, hastane, konaklama gibi birçok yapıdan oluşan komplekslerdi.
Genel olarak bu Asklepionlara bakıldığında termal ve temiz su kaynaklarının yakınında, büyük önemli şehirlerin yakınında kurulduğunu görmek mümkün.
Pergamon (Bergama) Asklepion Tiyatro
Asklepionlarda Uygulanan Tedavi Yöntemleri
Bir Asklepion’da tedavi olmak istiyorsanız eğer bunun için gerekli olan belirli şartlar vardı. Her isteyenin tedaviye kabul edilmesi mümkün değildi. Yapılan bir ön tedavi sonrasında hastalar gebe değilse ve ölümcül bir hastalıkları yoksa Asklepionlarda tedavi için kabul edilirlerdi. Şifacı, hekim tanrının adıyla özdeşleşen bu yerlerde doğum ve ölüm hoş karşılanmazdı.
Tedaviye başlamadan önce kurbanlar kesilir, beyaz temiz kıyafetler giyilirdi. Hastanın kendisini olabildiğince iyi hissetmesi ve iyileşeceğine inanması en önemli unsurdu. Bu sebeple telkin en önemli yöntemlerden birisidir. Kutsal yoldan yürünürken hastaya: “Sen hasta değilsin, Tanrı Asklepios’un bize gönderdiği misafirsin.” denerek telkinlerde bulunulurdu.
Pergamon (Bergama) Asklepion Kutsal Yol
Kutsal yatakhane bölümünde hastalar kutsal uyku ya da tapınak uykusu olarak tabir edilen tadavi yöntemi en önde gelenlerden birisiydi. Hastalar yıkanır, temizlenir, beyaz elbiseler giyer ve vücudu toprağa temas edecek şekilde yatarlardı. Gece uyurken yanlarına yılanlar salınır ve hastaların rüyalarında Asklepios’u görerek hastalıkları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi almaları sağlanmaya çalışılırdı. Uyanınca görülen rüya, rahip-hekime anlatılır ve onlar da yorumlarla uygun tedaviyi tespit etmeye çalışırlardı.
Asklepios ve Yılanlı Asası
Tedavi için daha doğrusu tedavinin daha etkili olmasını sağlamak için rahatsızlık neredeyse, hangi uzuvda ise orası ile alakalı küçük figürler, heykelcikler yapılır ya da Asklepionlarda bulunan yerlerden satın alınıp tapınağa bırakılırdı. Böylece rahatsızlığın daha kolay giderilebileceği düşünülürdü. Ama ana hatlarıyla telkin ve psikolojik rahatlamanın tedavide başrol oynadığı söylenebilir. Bunlara ek olarak su, kitap okuma, şifalı otlar, çamur banyoları gibi yöntemlerle de tedavi yapılmaktaydı.
Pergamon (Bergama) Asklepion Kutsal Çeşme
Bütün bunlar yaşanırken Asklepios’un ya da onun öğretilerinin bir hastayı iyileştirememesi yani sonuçsuz kalması düşünülemez elbet. Eğer hasta iyileşmediyse suç Asklepion’da değil hastadadır. Çünkü yeterince inanmamıştır ve Asklepion’a güvenmemiştir. Ölenler olduğunda ise hem Asklepion’un saygınlığına zarar gelmemesi için hem de hastaların moralinin bozulmaması için gece gizlice gömülürlerdi.
Pergamon (Bergama) Asklepion’da girişte yazdığı rivayet edilen yazı: “Bütün tanrıların kutsiyeti için Asklepion’a ölüm girmesi yasaktır.”
Bu kadar telkinin yanı sıra ölümün girmesi de yasaksa iyileşmenin önünde hangi engel durabilir ki?...
Asklepios ve Yılan
Pergamon (Bergama) Asklepion Yılanlı Sütun
Özellikle Roma’da çok daha önemli bir hale gelen Asklepios ve Asklepionlar sonucu Hekim Tanrının da etkisinin arttığı söylenebilir ki birçok merkezde sikkelerin üzerinde yılanlı Asklepios figürleri de görmek mümkündür. Roma’da bu önemin artmasına sebep olarak şöyle bir rivayetten bahsedilir. Roma’da bir türlü sonu gelmeyen bir salgın hastalık vardır ve yıllardır bir türlü bitmemiştir. Epidauros Asklepionundan büyük bir yılan getirilir ve Tiber Nehrine salınır. Bir süre sonra yılan nehirden çıkar ve ormanda gözden kaybolur. Bu olay ardından da salgın hastalığın Roma’da bittiği söylenir. Asklepios’a verilen değerin artmasına ve Asklepionların inşa edilmesine sebep olan efsanevi bir olaydır.
Asklepios’u birçok yerde gür sakallı, kendisinin ve günümüz sağlık dünyasının da simgesi olan yılan ve asası ile görebilirsiniz. Şifacılığın ilk yıllarında insanların yılandan medet umdukları daha sonra bu yılan inanışının Asklepios ile birleştiği ve vücut bulduğu söylenir.
Asklepios’un en etkili olduğu yerlerden birisi olan Kos doğumlu Hippokrates ve Bergamalı (Pergamon) Galeanos ve Asklepeidler olarak adlandırılan rahip-hekimler bu bahsedilen yöntemlerle tıp tarihine de adlarını yazdırmışlardır. Modern tıbba giden yolda önemli bir mihenk taşı olmuşlardır