Aöl Felsefe 2 – 2. Üni̇te Özeti̇

Katılım
3 yıl 7 ay 6 gün
Mesajlar
5,534
Tepkime puanı
1,099
Yaş
27
Konum
İzmir/35
Memleket
İzmir
Meslek
Grafiker
Cinsiyet
bPg20e
Medeni Hal

2.ÜNİTE FELSEFİ OKUMA VE YAZMA​

2.1 Felsefi Bir Metnin Analizi​

Felsefe kitabı ya da felsefi makale okumak oldukça karmaşık görünen, alışılmamış düşüncelerle mücadele etmek gibidir. Bununla birlikte, okumanız gereken felsefi metinleri anlama şansınızı artırabilen birkaç strateji vardır. Bunlar;

1. Felsefi metin okumada öncelik, filozofun görüşlerinin gerçek olup olmadığı değil, ileri sürülen görüşleri “anlamak” olmalıdır. Bir şeyi anlamak onu başka sözcüklerle, düşüncelerle ve olgularla ilişkilendirebilmektir.

2. Filozofların görüşlerini bildirmede kullandıkları kendilerine özgü yöntemleri olduğu için bunları önceden bilmek (örneğin Sokrates’in “doğurtma yöntemi”, “Descartes’in “kuşkuculuk yöntemi” gibi) okumada çok yardımcı olur.

3. Felsefi metinde geçen kavramların, filozofların kullandığı Türkçe ya da yabancı teknik terimlerin (etkileşimcilik, apriori, cogito gibi) ne anlama geldiği bilinmediği takdirde anlamak zorlaşacaktır. Bunların felsefe sözlüğünden karşılıklarının bulunması yararlı olur.

4. Felsefi okumak aktif olmayı gerektiren bir faaliyettir. Yalnızca başka birinin düşüncelerini almakla yetinmeyip, okuduklarınız hakkında düşünmeniz ve onları sorgulamanız da gerekir.

Okumada aktif olmanın diğer şartları şöyle sıralanabilir:

a Felsefi düşünce araştırmaya ve eleştirel bir tavra dayandığı için sorgulama kurallarına uygun olarak yani sorulardan yola çıkarak metinde ele alınan temel problemin ortaya konması gerekir.

b. Felsefede ilerleme her zaman muhakemeyle (akıl yürütmeyle) olur. O yüzden filozofun metinde hangi felsefi problemi ya da problemleri ele aldığı tespit edildikten sonra bu probleme filozofun bakış açısı ve ulaştığı sonucun analiz ve değerlendirilmesi yapılmalıdır.

c. Betimsel, onaylayıcı ya da dogmatik bir çözümlemeden kaçınmak gerekir. Filozofun sonuca hangi argümanlarla ulaştığına, filozofun temel varsayımlarının ileri sürülen kanıtlarla desteklenip desteklenmediğine ve en son olarak da savunulan fikirlerin güncel sorunların anlaşılmasında ve çözümünde nasıl bir katkı sunabildiğine bakılmalıdır.

d. Okunulan metnin kenarlarına kendi kuşkularınızı ve itirazlarınızı yazmak, okuduklarınızı çevrenizdeki insanlarla tartışmak, durup okuduklarınızı ayrıntılı bir şekilde düşünmeye zaman ayırmak da aktif okuyucu olmanın şartlarındandır.

Felsefi Problemlere Filozofun Bakış Açısı

Aristo, “Nikomakhos’a Etik”
adlı eserinde “erdem nedir?” sorusunu cevaplamaya çalışır. Ona göre erdem, iki aşırı uç arasında “doğru ortayı” bulabilmektir. Yani aşırılık ve eksiklik bakımından erdem, orta olandır. Aristo’nun erdeme bakışı diğer filozoflardan (örneğin Sokrates’ten) farklıdır. Aristo’ya göre erdemin ne olduğunu bilmek önemli değildir. Önemli olan erdemli olmaktır.

Aristo’nun bakış açısına göre insanın ahlaki eylemlerinde uymak zorunda olduğu temel ilke “ölçülülük erdemidir”. Ölçülülük erdemi ise bir erdemin iki aşırı uç
arasında orta olması, ölçülü bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Ölçülülüğün hem kendisi bir erdemdir hem de erdemlerin eksikliğini veya aşırılığını belirlemek için kullanılan bir ölçüttür.

İnsan yaşamı boyu bir şeylere ihtiyaç duyan ve tüketen bir varlıktır. İçinde bulunduğumuz çağda, üretimin inanılmaz boyutlara ulaşması ve binlerce yeni ürünün piyasaya sürülmesi ile bir tüketim çılgınlığı yaşanmaktadır. Düzenlenen reklam kampanyalarıyla bu ürünlerin insanlar tarafından ihtiyaç olarak algılanması ve tüketilmesi sağlanmakta ve insanlar acımasız bir yarışa sürüklenmektedir. Bu durum insanların hayata bakışlarını ve yaşam kültürlerini hızla değiştirmektedir. Sonuçta verilen haber örneğinde olduğu gibi insanlar sürekli tüketen, tüketmek için çalışan ama hiçbir zaman mutluluğu yakalayamama tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.

Aslında sadece tüketim çılgınlığı değil her şeyin hızla yaşandığı ve dönüştüğü günümüzde her türlü aşırılıktan kaçınmak gerekir. Örneğin fazla yemek yemekten, uyumaktan, spor yapmaktan, çalışmaktan, sevgiden sakınmak gerekir yani her şeyde orta karar iyidir. “Sevdiğinizi çok aşırı sevmeyin, bir gün nefret edebilirsiniz. Nefret ettiğiniz kişilerden de çok fazla nefret etmeyin, bir gün sevebilirsiniz” sözü sevgide orta yolu önermektedir.

2.2 Alternatif Görüş Geliştirme​

Okuma, yazılı bir metnin karşısında yapılan anlamlandırma sürecidir. Bu anlamlandırma sürecinde olaylara ve olgulara bütüncül bakış açısı ile bakabilmek, eleştirel bir tavır içinde bulunabilmek önemlidir. Okuduklarını anlamlandıran bireyin aynı zamanda okuduklarıyla ilgili alternatif açıklama biçimleri geliştirmesi, aynı durumu ya da olayı farklı yorumlayabilme yeteneği kazanması felsefi tavır içine girmesiyle diğer bir deyişle felsefe öğrenmesi ile mümkündür.

ZİHİN FELSEFESİNİN TARİHİ

Felsefenin ilk dönemlerinde “görünüş” (varlığın bize beş duyu aracılığı ile görünme biçimi) tamamen sahte olan, yalan olan, aldatıcı olan ve bütün bunlardan dolayı da kendisiyle ilgilenilmeye değer olmayandır. Diğer yandan, bilindiği gibi gerçeklik, her zaman insanın peşinde koştuğu, ulaşmaya çalıştığı bir hedef olmuştur.

Gerçeği bilmek ve onu keşfetmek arzusu, bütün bir felsefe tarihinin en önemli yönlendirici unsuru olmuştur.

Biliyoruz ki; felsefe “bilgelik sevgisi” anlamına gelmektedir. Bilgeliğin sahtelikte, yalanda, anlamsız olanda bulunduğunu hiç kimse savunamaz. Bilgelik sahte olanın, yalan ve anlamsız olanın peşinden gitmek olamaz. Bilgelik her zaman hakiki olanı, doğruyu, olumluyu, gerekliyi, anlamlıyı ve var olanı arayıp bulmak demektir.

KÜLTÜREL SAVUNMA

Farklı değerlere, normlara ve davranış standartlarına sahip iki ayrı kültürün karşılaşması halinde ortaya kültürler arası çatışma çıkabilmektedir. Bireyin farkındalığının dışında ve bilinçdışı işleyen kültürlenme süreci bireyin algılarını biçimlendirmekte sonuçta bireye başka biçimde davranma imkanı bırakmamaktadır. Bu durum, kişinin eylemi nedeniyle ahlaken ve hukuken sorumlu sayılıp sayılamayacağı değerlendirilirken, onun aidiyet hissettiği kültürel normların davranışları üzerindeki etkilerinin konu dışı görülmemesi için yeterli bir gerekçe sağlar.

2.3 Felsefi Deneme​

Felsefi metin, makale okumak kadar felsefi deneme yazmak da çabayı gerektiren bir faaliyettir. Yazmak bir tür düşünmektir. Birçok filozof için yazmak, düşüncelerinin kaynağı olan bir faaliyettir.

Genel anlamda deneme, yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi bir ûslup ile yazdığı yazılara denir.

Deneme yazarı için konu amaç değil, araçtır; kendi fikirlerini söyleyebilmesi için birer sebep durumundadır. Deneme yazarı irdelemelerinde tamamen kendini, kendi bilgi ve kültür birikimini, beğeni düzeyini esas alır. Denemenin en belirgin özelliği, yazarın konuyu kendi kendine konuşuyormuş gibi kaleme almasıdır.

Edebi denemenin en meşhur ismi Montaigne’dir. Montaigne, denemelerini oluştururken Cicero ve Platon’un felsefe içerikli diyalogları ve mektuplarından esinlenmiştir. Felsefi denemelerin en çok bilinen ismi ise Francis Bacon (Frens Beykın,1561-1626) dır. Ayrıca Friedrich Nietzsche (Frederik Niçe), Immanul Kant ve Simone De Beauvoir (Dö Bovuar) bu türün en çok bilinen temsilcilerindendir.

2.3.1 Felsefi Denemenin Özellikleri​

Deneme yazılarının fikri hayata ait olanları felsefi denemeyi oluşturur. Felsefi denemelerde öğretici rolüne bürünmeden öğretmek, kesin sonuçlara varmadan eleştirmek, ispata kalkışmadan ve belgelere dayanmadan sonuçlara ulaşma özgürlüğü vardır.

Çoğunlukla biçimsel olarak eleştiri, sohbet ve ilmî yazılarla karışır. Felsefi denemeyi bu tür denemelerden ayıran temel özellik, sistemli, tutarlı ve temellendirmeye dayalı olarak yazılan yazılar olmasıdır.

2.4 Felsefi Akıl Yürütme Becerisi​

Düşünmek kavramlar arası ilişki kurmak demektir. Felsefi anlamda kavramlar arası ilişki akla dayalı kurulan ilişkidir. Akla dayalı düşünme doğası gereği sorgulamaya ve eleştiriye dayalı bir düşünme biçimidir.

Felsefi akıl yürütmeye dayalı bakış açısı, insanın anlam dünyasını genişleten, Kant’ın bütün insanlarda var olduğunu varsaydığı “zaman ve mekân sıkıntısını’’ ortadan kaldıran bir işleve sahiptir.
 
  • Beğen
Tepkiler: LsR

Benzer konular

Geri
Üst Alt