Allah’tan ve Cehennemden Korkmak Önemli Bir Mümin Alametidir

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 7 ay 29 gün
Mesajlar
25,264
Tepkime puanı
8,714
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
Allah’tan ve Cehennemden Korkmak Önemli Bir Mümin Alametidir

  • Müminlerin Allah korkusu nasıl olmalıdır?
  • Allah korkusu, diğer korkulardan hangi yönleriyle farklıdır?
  • Bu korku, müminlere hangi asil ahlak özelliklerini kazandırır?
Yüce Allah Kuran’ın pek çok ayetinde Kendisi’nden korkmayı insanlara emretmiştir. Bu ayetlerden biri şöyledir:

“Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr Suresi, 18)

Kuran ahlakını bilmeyen veya tam yaşamayan bazı insanlar, Allah’tan korkmanın önemi ve gerekliliğini yeteri kadar iyi anlayamamaktadır. Bu, Kuran bilgisi yönünden eksik olmalarından ve Allah korkusunun gerçek anlamını bilmemelerinden kaynaklanmaktadır.

Allah korkusu, Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda yerleşik hale gelmiş birtakım korku türlerine hiçbir şekilde benzemez. Kuran ahlakından uzak yaşayan insan toplulukları, din ahlakından uzak kalmalarının doğal sonucu olan karamsar ruh halleri doğrultusunda pek çok korkunun esiri olmuşlardır. Gelecek korkusu, yaşlanma korkusu, yalnız kalma korkusu, ölüm korkusu, aniden önemli bir hastalığa yakalanma korkusu, alay edilme korkusu, başarısızlık korkusu, deprem korkusu, ölümcül hastalığa yakalanma korkusu ve daha pek çok korku türünün tuzağına düşen bu insanlar, son derece mutsuz bir hayat sürerler. Her an başlarına kötü bir şey gelebileceği endişesi içerisinde müthiş gergin bir halde yaşarlar.

İşte bu kişiler, Allah korkusunu da kendi karanlık dünyalarında yaşadıkları korkular gibi sanma yanılgısına kapılmışlardır. Oysa Allah korkusunun bu sayılan korku türleriyle hiçbir ilgisi ve benzerliği yoktur. Allah korkusu, Allah’ı tanıyan, O’nu çok seven bir insanda oluşan, saygı dolu, insanda coşku ve heyecan oluşturan çok asil bir duygudur. Yukarıda sayılan korkuların aksine, insanı büyük bir huzur ve mutluluğa sevk eden, aklını ve cesaretini artıran, bitmek bilmeyen bir şevk ve coşkun bir imana sahip olmasını sağlayan, insana derin bir anlayış, hikmet ve heybet veren bir korkudur. Allah’tan korkan kişi gelecek korkusu, ölüm korkusu, hastalık korkusu, yalnız kalma korkusu ve benzerleri gibi dünyevi korkulara kapılmaz. Çünkü başına her ne gelirse, ne ile karşılaşırsa karşılaşsın, bunun, tek gerçek dostu olan Allah’ın kendisi için yarattığı en hayırlı kader olduğunu bilir. Allah’ı kendisine vekil edinmiş olmanın konforunu yaşar, her işinde sadece Allah’a yönelip döner.

Allah Korkusu İnsana Güzel Bir Ahlak Kazandırır

Allah’tan korkan bir insan, toplumdaki en güvenilir kişidir. Allah’tan korktuğu için yalan söylemeyecek, Allah’ın hoşnut olmayacağı kötü davranışlar sergilemeyecek, kendi çıkarlarını değil, başkalarının çıkarlarını gözetecek, kendi rahatını değil, başkalarının rahatını düşünecek, etrafına hep hayır ve güzellik sunmaya çalışacaktır. Allah’tan korkan kişide samimiyet, dürüstlük, candanlık, vefa, sadakat, fedakarlık gibi güzel ahlaka ait tüm tavırlar en üstün şekilde görülür. Allah korkusu taşımayan bir insanda ise bu özelliklerin gerçek anlamda ve devamlı bulunması mümkün değildir. Böyle biri Rabbimiz’e hesap vereceğine, cehenneme girip yaptığı kötülüklerin karşılığını göreceğine inanmadığı için bu kısa dünya hayatında kendi çıkarlarından fedakarlıkta bulunup güzel davranışlar sergilemesini gerektiren bir durum olmadığını düşünür. Allah’tan korkan bir Müslüman ise bunun tam tersi bir tavır ortaya koyar. Her konuda Allah korkusundan kaynaklanan güçlü vicdanına başvurur ve çıkarlarını değil, din ahlakının sınırlarını korur.

Müslüman Cehennemdeki Azaptan Korkar
Cehennemden korkmak, cehennemin azabını düşünerek Allah korkusunu arttırmak da Müslümanın önemli özelliklerindendir.

Bir kişi, şu anda cehennemin kenarında olsaydı ve oradaki zebanilerin cehennem ehline yaptıkları dayanılmaz işkenceleri gözüyle görseydi, cayır cayır yanan ateşin uğultusunu, cehennem ehlinin çığlıklarını, kemikleri çatırdatan inlemelerini, kahırla nefes alıp vermelerini, bir kez daha dünyaya geri dönmek isteyen pişmanlık dolu yalvarışlarını duysaydı hiç kuşku yok ki içini tarifsiz bir korku kaplardı. İşte müminler cehennemi görmedikleri halde, cehennemin kesin bir gerçek olduğunu ve cehennem azabının şiddetini Kuran’dan öğrendikleri için, cehennemden ve Yüce Allah’ın rızasını kaybetmekten bu şekilde şiddetle korkarlar. Allah bir ayetinde müminin, Kendi makamından korktuğu gibi, tehdidinden de korktuğunu bildirmiştir:

“… İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır).” (İbrahim Suresi, 14)

Allah’ın tehdidi; Rabbimiz’e iman ve itaat etmeyen, O’nun rızasını gözetmeyen, emir ve yasaklarını tanımayanlar için vaat ettiği maddi, manevi sonsuz bir azaptır. Bunun yeri de cehennemdir. Mümin, bu dünyada hiç kimsenin Allah’ın azabından emin olamayacağını çok iyi bilir. Bu yüzden Allah’ın, inkarcılara vaat ettiği cehennemdeki dayanılmaz ve sonsuz azaba düşmekten korkar. Ayetlerde Müslümanların cehennem azabından yana korku duydukları şöyle bildirilmektedir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

“Ve ben, Müslümanların ilki olmakla da emrolundum.” De ki: “Ben, Rabbime isyan ettiğim takdirde, büyük bir günün azabından korkarım.” (Zümer Suresi, 12-13)

“De ki: “O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç) beslenmezken, ben Allah’tan başkasını mı veli edineceğim?” De ki: “Bana gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi ve: Sakın müşriklerden olma.” (denildi.) De ki: “Şüphesiz ben, Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından korkarım.”” (Enam Suresi, 14-15)

Cehennnem Ayetlerini Tefekkür Etmenin Önemi

Cehennemin varlığını düşünmek Müslüman için, imanını derinleştirecek, takvasını güçlendirecek, ahlakını güzelleştirecek önemli bir tefekkür yoludur. Müslüman Allah’ın Kuran’da detaylı olarak bildirdiği cehennemden korkar, cehennemin özelliklerini daima aklında tutar ve cehennemin adeta bir adım ötede olduğunu düşünerek davranır.

Mümin, bu dünyada hiç kimsenin Allah’ın azabından emin olamayacağını çok iyi bilir. Bu yüzden, Allah’ın inkarcılara vaat ettiği cehennemdeki dayanılmaz ve sonsuz azaba düşmekten korkar. Müminlerin bu ruh hali, Kuran’da şöyle haber verilir:

“Onlar, din gününü tasdik etmektedirler. Rablerinin azabına karşı (daimi) bir korku duymaktadırlar. Şüphesiz Rablerinin azabından emin olunamaz.” (Mearic Suresi, 26-28)

Allah’tan içleri titreyerek korkan müminler, Kuran’ı okurken cehennemle ilgili ayetlerin hepsini tek tek kendi nefisleri üzerinde düşünürler. Zira Kuran ayetlerinde, Allah’ın sürekli müminlere hitap eden uyarıp korkutmaları yer alır. İnkarcılar ise zaten Allah’ın kitabını okumazlar, okusalar da gereği gibi kavrayamazlar. Dolayısıyla müminler, bu ayetlerin Allah‘ın mümin kullarını uyarmak ve onları cehennemden sakındırmak için olduğunu bilirler. Çünkü Kuran’dan öğüt alabilecek ve Allah‘ın azabından korkup sakınabilecek Allah’ın izniyle yalnızca kendileridir. Bundan dolayı diğer insanları değil, Kuran’da övülen takva sahibi müminleri ve üstün ahlak sahibi peygamberlerimizi kendilerine örnek alırlar. Bunun bir sonucu olarak da “cehennem ayetleri diğer insanları ilgilendiriyor, ben ise müminim” gibi kendinden emin yanlış bir ruh hali içine girmezler. Müminler imanlarından dolayı Allah’tan kurtuluşu ve O’nun rahmetini umarlar. Elbette müminlerin yaşadığı bu umut “… Rablerine korku ve umutla dua ederler…” (Secde Suresi, 16) ayetinde bildirildiği gibi son anlarına kadar Allah korkusuyla dolu bir umuttur.

Sayın Adnan Oktar’ın Röportajlarında Allah Korkusu ile İlgili Yaptığı Açıklamalar

“Allah’tan korkmak demek, deli aşığın korkusu demek. Yani Allah’ı gücendirmekten çekinmek, Allah’ın rızasından mahrum kalmaktan korkmak. Aşık, sevdiğini gücendirmekten çekinir. O’nun sevgisinin yok olmasından çekinir. Budur Allah korkusu. Yoksa başka bir anlamı yoktur. Mesela cehenneme gider tamam. Ama asıl onu rahatsız eden Allah aşkını ifade edememesidir Allah’a. Aşığın ihtiyacını Allah aşığa böyle bildiriyor. Allah’tan korkarsa insan Allah’ın emirlerine çok titiz oluyor, O’nu çok seviyor, saygılı oluyor. Mesela egoist olmuyor, bencil olmuyor. Şefkatli oluyor, koruyucu oluyor, nefsine düşkün olmuyor. Çıkarlarının peşinde olmaz, affedici olur, Allah’tan korkup affedici oluyor. Mesela af, sevgiyi devam ettiren bir güçtür. Mesela merhamet, sevgiyi devam ettiren bir güçtür. Koruyup kollarsın, yemesine içmesine dikkat edersin, sporuna dikkat edersin sevdiğinin Allah rızası için. Bu işte, o Allah aşkının bir tecellisi olur. Yoksa Allah’tan korkmazsa şahıs egoist, bencil olur. Sırf kendini düşünür, affetmez, çıkarları çatıştığında sert davranabilir. Mesela kuşkucudur, fedakar değildir, cömert olmaz, gerektiğinde Allah için canını ortaya koyamaz. Yani birçok olumsuz negatif fiil üzerine yığılmış olur. Ama Allah korkusunda her türlü güzellik üzerine gelir. Sevgiyi sağlayan, güzelliği sağlayan her türlü güzellik, Allah korkusuyla gelmiş olur.” (Sayın Adnan Oktar’ın 2 Mart 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Ekin TV röportajından)

Kıyametin ve Hesap Gününün Mutlaka Gerçekleşeceğini Sakın Unutmayın!


“Gerçek şu ki, kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.”
(Hac Suresi, 7)

Adnan Oktar’ın Çay Tv’deki Canlı Röportajı (18 Mart 2009)

“Samimi Müslüman Allah’tan korkar. Allah’a karşı nezakette kusur etmez. Son derece saygılı bir üslupla konuşur. Biz her an ölebilecek, Allah’ın tecellisi olan varlıklarız ve beynimizde minicik bir yerde Allah bizi konuşturuyor ve bize görüntü gösteriyor.


… eğer insan çok imanlı olursa, Allah’tan çok korkarsa o sevinçten uyku da gelmez insana. Yani içi içine sığmaz. Cennet sevinci, İslam’ın dünyaya hakim olacağı sevinci, veli insanların sözlerinin doğru çıktığını görme sevinci, güzel ahlakın sevinci… Sevinçler o kadar çok ki, Allah’ın verdiği nimetlerin sevinci. Ama hepsinin üstünde Allah’ın varlığının sevinci vardır, yani sonsuz bir gücün kontrolündeyiz. Ne büyük nimet elhamdülillah. Bunun sevinçlerini yaşasınlar, tabi bunun sonucu olarak insanda bir dirilik ve canlılık olur. Ama hedef bu olmaz. Biz böyle bir güzelliği yaptığımız için Allah bunu nimet olarak verir inşaAllah.”
(Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mart 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Tempo TV röportajından)

Allah korkusu arttıkça, müminin sevgi konusundaki duyarlılığı da artar. Allah’ın yarattığı varlıklardaki güzellikleri daha iyi fark eder. İnsanlara, doğaya, hayvanlara ve tüm varlıklardaki estetiğe Allah’ın güzel vasıflarının bir tecellisi olarak bakma kabiliyeti kazanır. Bu, etrafındaki herşeyin kendisi için birer nimet olarak yaratıldığını daha iyi görmesini sağlar. Dolayısıyla hem bu nimetlere karşı, hem de bu nimetleri yaratan Allah’a karşı sevgisi aynı oranda artar.

Allah korkusu, sonsuz şefkat, merhamet ve adalet sahibi olan Allah’a karşı içli bir saygı, O’nun rızasına aykırı gelmekten çekinme ve (Allah’ı tenzih ederiz) O’na isyan edip azabına müstahak olmaktan titizlikle kaçınmaktır.
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt