ALİYA İZZETBEGOVİÇİN HAYATI

Katılım
3 yıl 4 ay 29 gün
Mesajlar
98
Tepkime puanı
16
Cinsiyet
vtEvVy
ALİYA İZZETBEGOVİÇİN HAYATI



İslâm âleminin Bilge Kralı, yakın dönemin dünya tarihine damga vuran şahsiyetlerinden olan Aliya İzzetbegoviç kimdir?

Haber: Murat Karadeniz

ALİYA İZZETBEGOVİÇ KİMDİR?

Aliya İzetbegoviç, 1925te bugün Bosna-Hersekin kuzeybatısında bulunan Bosanski amac kasabasında Dünyaya geldi. Ailesi İslâmî duyarlılığa sahip bir aileydi. Ancak İzetbegovi***263;, Müslümanları Avrupaya dışarıdan girmiş kimseler olarak gören bir çevrede yetişti. Saraybosnada bir Alman lisesinde eğitim gördü. Bilime önem veren ve disiplinle çalışan bir öğrenci olarak tanındı.

Lise çağında üstün kabiliyetleriyle ve İslamî konulara ilgisiyle öne çıktı. O dönemde bazı arkadaşlarıyla birlikte dinî konuları tartışmak amacıyla Mladi Muslimani (Müslüman Gençler Kulübü) adını verdikleri bir kulüp kurdu. Bu kulübü kurduğunda henüz 16 yaşındaydı, fakat oldukça etkin ve üretken bir düşünce kabiliyetine sahip olduğu gözleniyordu. Bu yüzden kurduğu kulüp bir düşünce kulübü olmaktan çıkarak aktivite kulübüne dönüştü. Dolayısıyla birtakım eğitim ve hayır faaliyetlerine öncülük etmeye başladı. Ayrıca genç kızlar için de ayrı bir birim oluşturdu. İkinci Dünya Hârbi esnasında da ihtiyaç sahiplerine yardım etti.

İzetbegovi***263;in kurduğu Müslüman Gençler Kulübü oldukça önemli faaliyetler gerçekleştirdi. İkinci Dünya Hârbi esnasındaki faaliyetleriyle de herkesin dikkatini çeken gözde bir oluşum hâline geldi. Ancak bu savaş esnasında tüm Yugoslavya, Almanların işgaline uğramıştı. Bu savaş esnasında Sırp Çetnikler Alman askerlerinin de desteğinden yararlanarak Bosnada 100.000 Müslümanı öldürdüler

13 Ocak 1946da Yugoslavya yeniden bağımsızlığına kavuştu. Ancak bu bağımsızlık hareketindeKomünist Parti yanlıları önemli bir rol üstlendiklerinden bağımsızlık sonrasında da ülkede yönetimi ele geçirdiler. Ülkenin resmî statüsünü de federal cumhuriyetler birliği olarak belirlediler. Buna göre Yugoslavya altı federal cumhuriyet ile iki özerk bölgeden oluşacak, cumhuriyetlerden biri de Bosna-Hersek Cumhuriyeti olacaktı.

KOMÜNİST REJİM DÖNEMİ

Komünist rejimin ülke yönetimini ele geçirmesiyle birlikte dinlerin toplumsal hayattaki varlığı giderek azaltıldı. İzetbegoviç, politik İslamı savunduğundan ve ateizme karşı olduğundan komünist yöneticilerin en önemli hedeflerinden biriydi. Bu sebeple 1949da İslamcılık suçlamasıyla hapse girerek beş yıl hapis cezası çekti.

İzetbegoviçin sıkıntıları 1953te iktidara gelen Tito zamanında daha da arttı. Bu arada sistemin Müslümanların meseleleriyle ilgilenmesi üzere görevlendirdiği Hasan Duzu ile ilişki kurarak onunla irtibat halinde çalışmalar yürütmeye başladı.


alija.jpg



Titonun 1974te yeni bir anayasa hazırlamasından sonra yönetim din üzerindeki kontrolünü kısmen hafifleterek bazı geleneksel İslamî kurumların yeniden işlev kazanmasına imkân sağladı. Bu yumuşama üzerine bazı camiler ve medreseler yeniden açıldı. Küçük çapta da olsa bir yumuşamayla bazı dinî kurumların yeniden hayata geçirilmesi Müslümanlar arasında hızlı bir İslamî uzlaşıya zemin hazırladı.

1980de Tito ölünce federasyon cumhurbaşkanlığı konusunda bir anlaşmazlık ortaya çıktı. Bunun üzerine altı federal eyaletin her birinin cumhurbaşkanının sırayla bir yıl federasyon cumhurbaşkanlığı yapması üzere anlaşma sağlandı. Bu gelişmeyle birlikte ülkede kısmen bir demokratikleşme sürecine girilmiş oldu. Çünkü federal eyaletlerde yönetime geçmek isteyenler siyasal partiler vasıtasıyla faaliyetler yürütebiliyorlardı. Buna bağlı olarak hürriyetlerde de bir genişleme oldu. İzetbegoviçin oğlu bu ortamdan yararlanarak babasının makalelerini bir kitapta toparlayıp, 1983teİslamî Manifesto adıyla yayınladı. İzetbegoviçin daha önce 1970te de bu adla bir kitabı yayınlanmıştı. 1983te söz konusu kitabın yayınlanması epey bir yankı uyandırdı. Hâkim sistem bu gelişmeye tahammül edemeyerek İzetbegoviçi Avrupanın ortasında radikal İslamî bir cumhuriyet kurmak için çalışmakla suçladı ve tutuklattı. İzetbegoviç, mahkeme önüne çıkarılıp hakim sistemi değiştirmek ve Bosna-Herseki İslamî devlete dönüştürmek için çalışmakla itham edildi ve yargılamadan sonra 14 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. Fakat bu mahkûmiyet onun kitabının bütün Bosnada duyulmasını ve tesirini göstermesini sağladı. Müslümanlar muhtelif yollarla onun söz konusu kitabını temin etmeye çalışıyorlardı. Kitabın yazarının bu kitaptan dolayı hapiste olması okuyanların ruhlarındaki tesirinin daha da artmasına sebep oluyordu.

BOSNA MAKÛS TALİHİNİ YENİYOR

1990lı yıllara girildiğinde Yugoslava Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde bir bağımsızlık hareketi baş gösterdi. Özerk cumhuriyetler birbiri ardından bağımsızlıklarını ilan ediyor ya da bu yönde niyetlerini ortaya koyuyorlardı. Bosna-Hersek de 1 Mart 1992de gerçekleştirdiği referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti. Çünkü yapılan referandumda halkın % 62,8i bağımsızlığı tercih etmişti. Ancak Sırplar hemen arkasından Bosna-Hersek yönetiminde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak yeni bir katliam hareketi başlattılar.


Aliya-%C4%B0zzetbegovi%C3%A7.jpg



Hırvatistan ve Slovenyanın bağımsızlık mücadelesine destek olan Avrupa ülkeleri ve ABD ise Bosna-Herseki Sırp saldırıları karşısında yalnız bıraktılar. Bosna-Hersek Müslümanlarını en çok sıkıntıya sokan da, Avrupanın üçüncü büyük ordusu Yugoslavya Federal Ordusunun Sırp çetnikleriyle birlikte hareket etmesi, onlara destek vermesiydi. Müslümanlarsa herhangi bir askerî destekten yoksun ve silah yönünden çok zayıftılar. Sonuçta Sırplar Bosna-Hersekin önemli şehirlerini işgal ettiler. Bu işgal hareketi bir milyona yakın Müslümanı göçe zorladı. Sırplar işgal ettikleri yerlerde hem katliam hem de yıkım gerçekleştiriyorlardı. Özellikle camileri ve İslamî izler taşıyan tarihî eserleri yıkmaya özen gösteriyorlardı.

Bosna-Hersek meselesinin çözümü için değişik tarihlerde gerçekleştirilen görüşmeler ve arabuluculuk çalışmaları da bir sonuç vermedi. 1994ün sonuna gelindiğinde Bosna-Hersekteki iç savaşın aldığı can sayısı 250.000i, göçe zorladığı insan sayısı ise 1 milyonu aşmıştı.

Bosna-Hersek Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Alija İzetbegoviç çok büyük askerî güce ve imkana sahip olan Sırplarla, her türlü askeri imkandan yoksun ve hiçbir dış desteğe sahip olmayan Bosna-Hersek halkını karşı karşıya getirmemek için önce oldukça temkinli bir politika izledi.


DAYTON ANTLAŞMASI

Bosna-Hersek Müslümanlarının direnişlerine Müslüman halklar grubu sahip çıktı. İslam dünyasının muhtelif bölgelerinden gençler direnişçiler soykırıma dur demek için bu ülkeye gitti. Direniş ve savaş aynı zamanda Bosna-Hersek Müslümanları arasında İslamî bilinçlenmenin artmasını da sağladı. Ancak ülke yönetimleri Bosna-Hersek Müslümanlarını büyük ölçüde yalnız bıraktılar. Katliamın son raddesine vardığı sırada da Sırpların isteklerini kabul etmeleri için Müslümanlara baskı yaptılar. İşte bu siyasi baskılar ve eşit olmayan savaş şartları karşısında İzetbegoviç, önüne konulan anlaşmayı kabul etmiştir. Çünkü savaşın devam etmesi Bosna Müslümanlarının tam bir soykırımla karşı karşıya gelmeleri gibi sonucun doğmasına sebep olabileceğini düşünüyordu.


alija-izebegovic.jpg



Neticede 1995te ABD tarafından dayatılan Dayton Anlaşmasının imzalanmasıyla savaş sona erdi. Anlaşma Bosna-Hersek topraklarının % 51ini Müslümanlara ve Hristiyan Hırvatlara, % 49unu da Bosna-Hersek Sırplarına (veya bu ülkeye yerleşmiş Sırplara) veriyordu. Yönetimin de bu üç halk arasında paylaşılmasını şart koşuyordu. Anlaşmayla Amerika Birleşik Devletleri, aynı zamanda Müslümanlara ellerindeki silahları imha etmelerini ve ABD patentli silahları, yedek parçasız bir şekilde satın almalarını şart koştu.

BİLGE KRALIN VEFATI

Son günlerinde kendisi için büyük bir anıt mezar yapıldığını öğrenen Aliya, devlet yetkililerini bu projelerinden vazgeçirterek, şehitler arasında mütevazi bir mezarda gömülmek istediğini iletti. Talebi üzerine Aliya, Saraybosnadaki Kovaçi Şehitliğinde kendisi için hazırlanan mezara defnedildi.

Merhum Aliyanın, Her şeye kadir olan Allaha yemin ederim ki köle olmayacağız şeklinde mezar taşında yazan sözü ise hayatı mücadele ile geçen liderin Boşnak halkına bıraktığı en önemli tavsiyelerinden biri olarak gösteriliyor. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç 19 Ekim 2003te vefat etti. Yazarlık yönü de olduğu için kendisi Bilge Kral lakabı ile tanınmıştır. Hayatı boyunca Bosna Müslümanları için mücadele etmiştir.

ALİYA İZZETBEGOVİÇİN TARİHE GEÇEN SÖZLERİ

Her şeye kadir olan Allaha andolsun ki köle olmayacağız.

Ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayanlara karşı galip gelirler.

Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.

Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda savrulup gider.

Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın.

Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosnanın özünü de zedeliyor.

Hukuk benim için sadece meslek değil inancım, yaşam tercihim ve hayat felsefem.

Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.

Kuran edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla Ona bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır.

Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız.

Ey teslimiyet, senin adın İslamdır!

Hayat kısa sözüne hiç itibar etmedim. Çünkü yeterince uzun yaşadığımı düşünüyorum.

Ben Avrupaya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batının gözü önünde; Batı medeniyeti adına.

İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşyayla bir tutan her şey gayri insanidir.

Ben dindarlığımı annemin dindarlığına borçluyum.

Balığın suda yaşaması gibi dünyanın içinde yaşadığı çevre Kuran ve İslâmdır.

Müslümanların hızla artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, akılımıza ve başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlayacağız? Küçük ve kırılgan bir insanda bile insanlığa katkıda bulunabilecek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz, bilimimiz, edebiyatımız nerede? Nerede buluşlarımız, küllî iyiliğe katkılarımız?


Kaynak: Derleme


ALİYA İZZETBEGOVİÇ'İN HAYATI | İslam ve İhsan
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt