Aksiyoloji (Değerler Felsefesi)

Katılım
2 yıl 1 ay 18 gün
Mesajlar
17,731
Çözümler
1
Tepkime puanı
6,160
Cinsiyet
bPg20e
Aksiyoloji (Değerler Felsefesi) etik ve estetik olmak üzere ikiye ayrılır. Etik, insanların ahlaki değerlerini sorgularken (ahlaklı - erdemli gibi) estekik ise neyin güzel olduğuyla ilgilenir. Neyin etik, neyin estetik olduğunu açıklamak oldukça güçtür, buradan hareketle aksiyoloji (değerler felsefesi) bireylerin davranışlarına temel teşkil eden değerleri araştırmaktadır.
İnsan hareketleri (tüm yapıp etmeleri) ve ahlaki değerlerle ilgilenen kısmına ahlak (etik), doğadaki ve sanattaki güzellikleri, bu güzelliklerin niteliklerini ve güzel takdir yargılarını inceleyen kısmına ise estetik denir. Ahlak doğru hareketlere temel olacak değerlerle ilgilenirken, estetik, hayalgücü ve yaratıcılığa dayanan doğal ve sanatsal güzelliklerle ilgilenir. Bu özelliklerinden dolayı estetik değerler subjektiftir ve ölçülüp değerlendirilmesi en zor olan değerlerdir.
Değer felsefesi de denilen aksiyoloji, insanın yaşamı boyunca vardığı bir çok yargının kaynağı olan değerler sistemiyle ilgilenir. Yaşamın almaya zorladığı kararlar ve insanları iyi ve kötüyü ayırt etmesi için zorlaması sonucu insanlar iyi, kötü, ayıp, güzel, çirkin ve benzeri bir takım yargılara varırlar. işte felsefenin bu yargıların kaynağındaki değerlerin nasıl oluştuğu, niteliği, sınıflaması ve insanlık ilişkisi üzerinde duran alanına aksiyoloji (değerler felsefesi) denir. Sönmez’e göre aksiyoloji (değerler felsefesi) insanın yapıp etmelerini ve bunların dayandığı ilke ve değerleri inceler.

Aksiyoloji;
  • Değerlerin kaynağı var mı?
  • Değerler içimizde mi, dışımızda mı?
  • Objektif mi, subjektif mi?
  • Sabit mi , değişken mi?
  • Her dönem toplumlar için mutlak değerler var mı?
  • Bu değerler toplumdan topluma, zamandan zamana değişim göstermekte mi?
gibi sorular sorar ve bu sorulara yanıtlar arar.

Marxizm’in ahlak anlayışında insanların duygu, düşünce ve üretim açısından sömürülmemesi toplumsal çıkar, barış ve insan sevgisi başlıca ölçütlerdir. Genel anlamıyla bilimsel araştırmalarda sorulan şu soruların cevaplarını bulmak ahlak’ın görevidir:
  • Araştırılan kişilerin kimlikleri açıklanmalı mı, gizlenmeli mi?
  • Onlara nasıl davranılmalı?”, bilimsel bilgiye nasıl saygı gösterilmeli?
  • vb.
Aksiyolojinin (değerler felsefesi) sanatı konu alan bölümü estetik;
  • Sanatta güzellik – çirkinlik nedir? Göreli mi mutlak mıdır?
  • Sanatta bir amaç var mıdır?
  • Sanat sanat için mi yoksa toplum için midir?
gibi soruların cevaplarını araştırır. filozoflar bu sorulara farklı cevaplar vermişler ve bu yüzden değişik sanat ve estetik anlayışları benimsemişlerdir. aristoteles’e göre güzellik; düzen, simetri ve sınırlılığın doğru ortada olmasıdır. aristoteles bir yapıtın güzelliğinin sanatçının o yapıtı doğaya uygun şekilde tamamlayabilmesiyle ilişkili olduğunu belirtir. Thomas Aquinas güzelliğin ölçütlerini belirlerken, kişide haz uyandırması, düzen ve birliğe dayanması, amaçlılık, yetkinlik ve iyilik özelliklerini taşıması gerektiğini ifade etmiştir. Hegel sanatı insan ruhunun bir ürünü olarak ele alır, Spencer ise sanatın oyundan doğduğunu ve insanın arta kalan gücünü oyun için kullandığında bu işin onu güzellik algısına ve estetiğe götürdüğünü söyler.
Felsefi ahlak ilk kez ortaya Eski Yunan’da çıkmıştır. İnsanın mutlu olması için neler gerektiğinin sorgulandığı Eski Yunan’da Demokritos mutluluk ahlakını kurmuş ve mutluluğa ulaşmak için duyguları yenmek gerektiğini savunmuştur. Sofistlere göre her insan ve toplum için genel geçer bir ahlak yoktur ve ahlak toplumdan topluma ve zamandan zamana farklılık gösterir. Sokrates ahlakın temelinin bilgi olduğuna inanır ve bu doğru bilginin de ancak akıl yoluyla elde edilebileceğini savunur. Ahlakın temel ölçülerinin doğruluk, adalet, toplu yaşama, insan sevgisi ve iç özgürlük olduğunu söyler. Aristoteles ahlaki eylemi “doğru olan orta”yı bulan eylem olarak tanımlar. Doğru olan ortayı bulma alıştırmalar yoluyla edinilir ve ölçütü doğru görüştür. Doğru düşünen ve doğruyu yapan insan mutluluğa ve erdeme de ulaşmış olacaktır. Ortaçağın karanlığında ahlak dini temellere oturtulmuştur. İyi ve kötünün belirlenmesi işi kutsal metinlere bırakılmış tam anlamıyla kaderci bir yaşam benimsenmiştir. Hobbes’a göre ahlak ve hukukun temel gayesi barışı sağlamaktır. Locke’a göre ise ahlakın dayanağı acı ve hazdır. Ahlaki iyi ve kötü, insanların özgür eylemlerinin yasalarla uyuşup uyuşmamasına bağlıdır. Kant’ın ahlak anlayışı görev ahlakı olarak da adlandırılır ve temel ilkesi;
“Öyle hareket et ki, senin hareketlerinin yasası, aynı zamanda başkalarının hareketleri için bir ölçüt olsun.”
görüşüdür.
 
Geri
Üst Alt