Ağaçlar da haberleşiyor

Katılım
3 yıl 8 ay 2 gün
Mesajlar
5,534
Tepkime puanı
1,099
Yaş
27
Konum
İzmir/35
Memleket
İzmir
Meslek
Grafiker
Cinsiyet
bPg20e
Medeni Hal
YAPRAK GÜVESİ TIRTILLARININ SALDIRISINA UĞRAYAN SÖĞÜT AĞAÇLARINDAN 60 M. UZAKTA BULUNAN DÎĞER SÖĞÜT AĞAÇLARI, TANİN MADDESİNİ ARTIRIP, SU MİKTARINI AZALTMAKLA YAPRAKLARINI TIRTILLARIN YİYEMEYECEĞİ ŞEKİLDE SERTLEŞTİRİRLER. AĞAÇLAR TEHLİKEYE MARUZ KALACAKLARINI DAHA ÖNCEDEN NASIL SEZEBİLİYOR VE DÜŞMANIN DURUMUNA GÖRE BU ENTERESAN TEDBİRİ NASIL ALIYORLAR!.

Canlı olmanın belli başlı vasıflarından birisi de "kendini koruma"dır. Bu davranış bütün canlılarda çeşitli derecelerde görülür. Umumiyetle hayvanlarda kendini koruma, aktif şekilde düşmana karşı koyma, kaçmak veya saklanmakla olduğu halde, mikroskobik canlılarda kist teşkil ederek veya zehirli kimyevî maddeler ifraz ederek etrafını çevirmek biçiminde görülür.

Bu hususta bitkiler sadece mevsim şartlarına karşı hususi olarak karşı koyabilecek şekilde yaratılmışlardır. Yapılan yeni araştırmalar ise, ağaçların aralarında bir haberleşme olduğunu ve en büyük düşmanları olan yaprak güvelerine karşı hayret verici bir şekilde, mükemmel korunma tertibatına sahip olduklarını göstermiştir.

"Dartmouth" kolejinden iki biolog, ağaçların bir yıl önceki yaprak dökümünden sonra, enteresan bir kimyevî madde ifraz ettiklerini buldular. Laboratuvar çalışmalarında bu kimyevî maddelerin, yaprak
Ağaçlar sanki gizli bir yerden emir almış gibi ta¬nin muhteviyatını artırıp su muhtevasını da azaltarak yapraklarını sertleştirirler ve böylece tırtılların yiyemeyeceği bir hale gelirler.
güvelerinin yumurtalarının açılmasına manî olduğunu ve larvaların da gelişmesini engellediğini hayretle müşahede ettiler. Ayrıca yapılan en son araştırmalarının neticesinde, ağaçların yaprak güveleri tarafından tahrib edilen diğer ağaçlarla bir nevi haberleştikleri tesbit edilmiştir.

Yaprak güveleri ilkbaharda, tırtıl olarak yumurtadan çıkar ve hemen yapraklarla beslenmeye başlarlar. Haziran sonunda veya temmuz başında etraflarına koza ören tırtıllar, bir iki hafta sonra tekrar ergin bir yaprak güvesi olarak kozadan çıkarlar. Dişi güveler takriben 1000 kadar yumurta bırakırlar.

Yaprak güveleri, tabiattaki amansız düşmanlarına rağmen yine de bol miktarda bulunur. Ağaçların can alıcı düşmanlarından biri olan yaprak güveleri, 1980 yılında ABD'nin kuzeydoğu ormanlarında 5 milyon acre (*)'lik bir sahayı, 1981 yılında da 12 milyon acre'lik bir sahayı tahrib etmişlerdir. Yaprak güveleri ile tahrib edilen ağaçlar iki veya üç yaprak dökümünden sonra ölürler. Bugüne kadar zehirli ilaçlarla yapılan kimyevî mücadele, larva öldürücü bakterileri kullanma gibi çeşitli metodlar yaprak güvelerine karşı kullanılmışsa da çok az muvaffakiyet elde edilebilmiştir.

Yaprak güvesi topluluklarına hiçbir müdahalede bulunulmazsa, bunlar iki veya üç yıl sonra, çok büyük bir azalma gösterir ve tahrib güçleri ortadan kalkar. Bu azalmayı zoologlar şu şekilde izah ederler: Böcekler bir bölgeye saldırdığında, o bölgede birden çoğalırlar ve kısa zamanda mevcut besinleri tüketirler. Besinlerin tükenmesi de yaprak güvelerinin ölümüne yol açar.

Fakat, Schultz ve Baldwin adlı araştırıcılar yaprak güvelerinin aşırı azalmasına, başka bir şeyin daha sebeb olduğunu buldular. Bu da larvalara ait mevcut besinin kalitesinin en az besin miktarı kadar önemli olabildiği hususuydu. Araştırıcılar, bir evvelki yıl yaprak güveleri tarafından tahrib edilen bodur meşelerin, ertesi yıl, güveler tarafından tahrib edilmemiş ağaçlara nazaran yapraklarının bârız bir şekilde sertleştiğini, su miktarının azaldığını ve tanın muhteviyatının arttığını tesbit ettiler. Sanki ağaçlar, önceki sene başlarına gelen felâketi unutmamış ve aynı tehlikeye maruz kalmamak için, bünyelerinde bazı değişiklerle hazırlık yapıyorlardı. Ağaçlarda husûle gelen bu değişiklikler yapraklan güvelere karşı daha az arzulanır ve daha zor sindirilebilir hale getirir. Ayrıca Şekerakçaağacı ve Huş ağacının kırılan yapraklarının, ağacın tanin maddesi üretmesine sebeb olduğunu keşfettiler. Çünkü bu kırılan yapraklar, tırtılların hareketine benzer bir şekilde davranış meydana gelmesine sebeb olur.

Hatta bu durum o kadar âşikârdır ki, yapraklarının % 10'undan daha azı kırılan ağaçlarda bile 72 saat gibi kısa bir zaman müddetinde tanin muhteviyatında bir artış görülür.

Şimdi araştırıcılar yaprak güvesi tırtıllarının zararlarından korunmada, ağaçlar arasındaki bir nevi haberleşmenin ağaçlara yardım edip ermediği hususunu tesbit etmeye çalışıyorlar. Washington Üniversitesinden Zoolog David, yaprak güvesi tırtırlarının saldırısına uğrayan söğüt ağaçlarından 60 m. ötede başka bir yerdeki söğüt ağaçlarının kimyevî yapılarında bir takım değişikliklerin meydana geldiğini tesbit etti. Ağaçlar sanki gizli bir yerden emir almış gibi tırtılların kendilerine de gelebileceğini düşünerek (!) tanin muhteviyatını artırmak, su miktarını azaltarak yapraklarını sertleştirmek gibi faaliyetlere başladılar. Böylece tırtılların yiyemeyeceği bir hale geldiler.

Şayet bu haberleşme meydana geliyorsa bu parçalanmış veya kırılmış yapraklar tarafından havaya salınan kimyevî maddeler vasıtasıyla olabileceği gibi, hiç bilmediğimiz bir yolla da olabilir. Çünkü bugüne kadar ağaçların koku alan bir burnu henüz keşfedilmiş değildir. Araştırıcı Baldwin, bu mevzuda şöyle diyor: "Bir yaprağı kopardığımız zaman açığa çıkan kimyevî terkiblerden "aromatik" bir koku hissederiz. Fakat bu açığa çıkan terkiblerin mâhiyetini tam olarak anlamak yıllar sürebilir."

Senelerdir araştırılmasına rağmen her geçen gün değişik bir sırrı ortaya çıkan bitkilerdeki bu kadar esrarengiz ve mükemmel nizam nasıl meydana gelmiş olabilir. Yoksa yaprak güvelerine karşı ağaçlar, böyle bir mekanizmayı "tabiî seleksiyon" sayesinde (!) kendi kendilerine mi icad ettiler?

Doğrusu bu mevzuda hüküm vermek için henüz erken sayılmaktadır. İlmî vasıta ve âletlerin ışığı altında biraz daha aydın ve gerçek marifete ***ürücü yeni buluş ve keşifleri beklemek daha faydalı olacakdır
 
Geri
Üst Alt