- Katılım
- 4 yıl 2 ay 11 gün
- Mesajlar
- 25,599
- Tepkime puanı
- 8,841
- Yaş
- 35
- Konum
- Memed' Home
- Web sitesi
- forummeskeni.com
- İsim
- CHRS
- Memleket
- Neresi?
- Meslek
- IzdırapÇI
- Cinsiyet
- Medeni Hal
9. Sınıf Türk Dili Edebiyatı 7. Ünite (Biyografi-Otobiyografi Ünitesi) Çalışma Soruları
Bu ünitede Neler Öğreneceğiz?
1-5. soruları Falih Rıfkı Atay adlı aşağıdaki metne göre cevaplayınız.
Falih Rıfkı Atay (1894 İstanbul - 20 Mart 1971 İstanbul)
Falih Rıfkı Atay, İstanbul'da doğdu. Bir din adamı olan babası Hoca Hilmi Efendi, onu küçük yaşlarda evlerinin bitişiğindeki sübyan mektebine gönderir. Bu okulda fazla kalamayan Falih Rıfkı, bir kadın hoca ile zenci kalfanın idare ettiği bir başka sübyan mektebine başlar. Daha sonra babası Hilmi Efendi tarafından, Koğacılar'daki Rehber-i Tahsil Mektebi'ne verilir. İlk ve orta tahsilini burada tamamlar. Bu okul, -Falih Rıfkı'nın daha sonraları yazdığı hatıra ve sohbetlerinden anlaşıldığına göre- onda tarihe karşı büyük bir ilginin uyanmasına sebep olmuştur. O, çok sevdiği hocası Hayrî Bey sayesinde, o dönemde İstanbul'un en önemli okullarından biri olan Mercan İdadisi'nde lise tahsilini yapar. Bu okulun müdürü devrin ünlü fikir adamı ve yazarı Hüseyin Cahit Yalçın'dır.
Falih Rıfkı'nın edebiyata olan ilgisi bu okulda başlar. Onun buradaki edebiyat hocası Celâl Sahir Erozan'dır. Yazı hayatına da bu okulda başlayan Fatih Rıfkı, küçük küçük manzumeler ve nesir parçaları kaleme alır. Ziya Paşa, Namık Kemâl ve Hâmid'in şiirlerini okumakta, bunları, manalarını bilmeden ezberlemektedir. Falih Rıfkı, ilk yazısını Faik Sabrî'nin çıkardığı Çocuklara Mahsus Gazete'ye gönderir; fakat, yazının yayımlanmasını boşuna bekler. Mercan İdadisi'nde Orhan Seyfî ile tanışır, Tevfik Fikret'in şiirlerine ilgi duyar. Böylece eski edebiyata ait gazel ve inşa yolunu tamamen terk eder.
(...)
Falih Rıfkı, 20 Eylül 1918'de Kâzım Şinasî Dersan, Necmettin Sadak ve Ali Naci Karacan ile, Akşam gazetesini çıkarmaya başlar. Babasından kalan evini satarak bu gazeteye ortak olur. Burada "Günün Fıkraları" adı altında yazıları çıkar. Millî edebiyat döneminin başlamasıyla, Türkçülük ve Türkçecilik cereyanlarının etkisine giren yazar, kalemini bu uğurda kullanmaya başlar.
Falih Rıfkı, 10 Eylül 1922 tarihinde Anadolu'ya geçer. Millî Mücadele hareketini Tanin ve Hakimi-yet-i Milliye gazetesinde çıkan yazılarıyla desteklemeye devam eder. O, Kurtuluş Savaşı sıralarında, Yunan ordusunun geri çekilirken yapmış olduğu zulmü incelemek için kurulan Tetkik-i Mezalim Heyeti üyeleri arasındadır. Buradaki müşahedelerini, Halide Edip ve Yakup Kadri'ye ait yazıların da bulunduğu İzmir'den Bursa'ya adlı kitapta toplamıştır.
(...)
Falih Rıfkı Atay, 20 Mart 1971'de İstanbul'da öldü. Mezarı Zincirlikuyu'dadır.
Eserleri:
Hatırât: Ateş ve Güneş (1918), Zeytindağı (1932), Atatürk'ün Bana Anlattıkları (1955), Mustafa Kemâl'in Mütareke Defteri (1955), Batış Yılları (1963), Atatürk Ne idi (1968).
Seyahat: Faşist Roma, Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya (1930), Moskova-Roma (1932), Bizim Akdeniz (1934), Tuna Kıyıları (1938), Hint (1944), Yolcu Defteri (1946), Gezerek Gördüklerim (1970).
Fıkra: Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmadık (1953), Çile (1955), İnanç (1965).
İnceleme: Başveren İnkılâpçı (1954), Çankaya (1969) Atatürkçülük Nedir (1966).
Sohbet: Kurtuluş (1966), Pazar Konuşmaları(1966).
Roman: Roman (1932).
Diğer Kitapları: Babamız Atatürk (1955), Bayrak (1970).
(Büyük Türk Klâsikleri)
1. Metinden hareketle biyografi türünün hangi özelikleri belirlenebilir?
2. Metinden hareketle Falih Rıfkı Atay ile ilgili neler söylenebilir?
3. Metnin dil ve anlatım özellikleri hakkında neler söylenebilir?
4. Metindeki bağlaçları bularak bunların işlevlerini belirleyiniz.
5. Metindeki edatları bularak bunların işlevlerini belirleyiniz.
6. Orhan Seyfi, İstanbul Çengelköyü'nde doğdu. Babası Miralay Mehmed Emin Bey, annesi Nimet Hanım'dır. İlköğrenimini, sırasiyle Çengelköy ve Havuzbaşı mekteblerinde, 1902 yılında tamamlar. Ortaöğrenimine Beylerbeği Rüştiyesi'nde başlar. Buradan 1905'te mezun olduktan sonra Mercan İdadisi'ne devam eder. 1909'da bu okulu bitirerek, yükseköğrenimi için Tıbbiye Mektebi'ne girer. Ancak, ameliyathanede, bir hastanın anestezisi yapılırken gördüğü sahneler "fena halde sinirin" dokunduğundan, okulu terk eder. Hukuk'ta okumaya karar verir ve bu okulu 1914 yılında bitirir. (Büyük Türk Klâsikleri)
Yukarıdaki metinle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) İçten ve samimi bir dil kullanılmıştır.
B) Sanatçının kendi yaşadığı olaylar anlatılmıştır.
C) Bir şairin hayatından bir bölüm anlatılmıştır.
D) Anlatım öznel bir nitelik taşımaktadır.
E) Anlatıcı birinci kişidir.
7.
I. Bize yalnız bir saatini ayırabilirmiş.
II. Yalnız insanlar genelde paylaşımcı olmuyor.
III. Sırrımı yalnız güvendiğim kişilere söyleyebilirim.
IV. Size gelirim yalnız bana yardım edeceksin.
V. Yalnız Savaşçı filmini daha önce izlememiştim.
Bu cümlelerde geçen "yalnız" kelimeleri tür yönünden ikişerli eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. Çoğu( ) koyaklarda, akarsu kıyılarında kurulmuş kentlerdi bunlar( ) Sarp kayalıkların tepesine kondurulmuş olanları da vardı( ) denizden esen yelin sokaklarına tuz yığdıkları da( )
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) ( (,) (.) (...) B) (,) (.) (,) (.) C) ( (,) ( (...) D) (,) (.) (,) (...) E) (,) (.) (,) (!)
9. Önce evimizi aradım elbet, daha doğrusu evlerimizi. Doğduğum demeyeceğim ama -çünkü Gaziantep'te doğdum- tanıdık dünyaya, yani anımsadığım ilk mekâna gözlerimi açtığım Meral Apartmanı'nı, Emek Sineması'nın bitişiğinde elimle koymuş gibi buldum. Çocukluğumda sarı badanalı, üç katlı bir yapıydı. Biz ikinci katı kiralamıştık yanlış anımsamıyorsam. Oysa şimdi kimse oturmuyordu içinde. Camları kırılmış, sıvası dökülmüş, balkon demirleri paslanıp çürümüştü, yıkıldı yıkılacak gibi durmuyordu, hayır. Terk edilmişti, giriş kapısı da kapalıydı. İçeriye giremedim. Girip ikinci kata çıkamadım. Orada, gıcırdayan döşemeyle çökmeye ramak kalmış tavanın arasında bir süre durup sessizliği dinleyemedim. Dinleseydim annemin sofayı yanık bir türkü gibi dolduran sesini duyardım herhalde: "Yemek hazır çocuklar. Haydi sofraya!" Marmara Bölgesi'nin bu denizden uzak, kuytu kentinde nasılsa taze balık bulunmuş, ayıklanıp dilim dilim kesildikten sonra bir baş kırmızı soğanla roka salatası ve limon eşliğinde sofraya konulmuştur. Dışarda akşam olmaktadır. Mavi bir taşra akşamı. Ve yemekten sonra ana kucağı elbette yorganın altından daha sıcaktır. Babam daktilosunun başına geçmiştir çoktan, tuşların tıkırtısı radyoda çalan napoliten ezgiye karışıyordun Ninemse yatsı namazını kılmakta. Duvar halılarında uğuldayan bir orman, kaynaktan su içmeye inmiş çatal boynuzlu geyikler. Çıplak ampulün cılız ışığında annem sökük dikiyor. O hünerli, güzel elleriyle. Matematik öğretmeni ama, yalnızca sayılar konusunda değil her alanda becerikli. Ağabeyim dersini bitirmiş sedirde uyukluyor. Akşam yemeklerinden sonra böyle birden bastıran uykunun tadını bilirim. Bir daha nasip olmadı o güzel uykular. (Nedim Gürsel, Sağ Salim Kavuşsak Çocukluk Yılları)
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu metinden hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Parçada yazar çocukluğunda yaşadığı evi anlattığı için metin bir ............ den alınmıştır.
b. Parçada anlatıcı ............ kişidir.
c. Parçada sanatçı ............ yaşamını anlatmaktadır.
ç. Parçada ............ bir dil ve ............ anlatım biçimi kullanılmıştır.
10.
I. Bir ay sonra ödemek üzere bir miktar para istedi. (Amaç)
II. Ancak bir kişi alınacak, dedi. (Sınırlama)
III. Ona göre hiçbir sorun yoktu aslında. (Görelik)
IV. Çiçek demetini annesi için almıştı. (Özgülük)
V. El için yok yere ateşe yanma. (Uğruna)
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde edatın cümleye kattığı anlam yanlış verilmiştir?
A) l. B) II. C) lll. D) IV. E)V.
11. Aşağıdaki eserlerden hangisi, türü yönüyle ötekilerden farklıdır?
A) Evrak-ı Perişan
B) Kudemadan Birkaç Şair
C) Suyu Arayan Adam
D) Osmanlı Şairleri
E) İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi
7. Ünite Cevap Anahtarı
6. C
7. D
8. D
9. a. otobiyografi b. birinci c. kendi ç. sade bir dil ve samimi
10. A
11. A
Bu ünitede Neler Öğreneceğiz?
- Biyografi
- Otobiyografi
- Tezkire
- Edat, bağlaç, ünlem,
- yazım (imla) kuralları ve noktalama
- Öz geçmiş yazma aşamaları
1-5. soruları Falih Rıfkı Atay adlı aşağıdaki metne göre cevaplayınız.
Falih Rıfkı Atay (1894 İstanbul - 20 Mart 1971 İstanbul)
Falih Rıfkı Atay, İstanbul'da doğdu. Bir din adamı olan babası Hoca Hilmi Efendi, onu küçük yaşlarda evlerinin bitişiğindeki sübyan mektebine gönderir. Bu okulda fazla kalamayan Falih Rıfkı, bir kadın hoca ile zenci kalfanın idare ettiği bir başka sübyan mektebine başlar. Daha sonra babası Hilmi Efendi tarafından, Koğacılar'daki Rehber-i Tahsil Mektebi'ne verilir. İlk ve orta tahsilini burada tamamlar. Bu okul, -Falih Rıfkı'nın daha sonraları yazdığı hatıra ve sohbetlerinden anlaşıldığına göre- onda tarihe karşı büyük bir ilginin uyanmasına sebep olmuştur. O, çok sevdiği hocası Hayrî Bey sayesinde, o dönemde İstanbul'un en önemli okullarından biri olan Mercan İdadisi'nde lise tahsilini yapar. Bu okulun müdürü devrin ünlü fikir adamı ve yazarı Hüseyin Cahit Yalçın'dır.
Falih Rıfkı'nın edebiyata olan ilgisi bu okulda başlar. Onun buradaki edebiyat hocası Celâl Sahir Erozan'dır. Yazı hayatına da bu okulda başlayan Fatih Rıfkı, küçük küçük manzumeler ve nesir parçaları kaleme alır. Ziya Paşa, Namık Kemâl ve Hâmid'in şiirlerini okumakta, bunları, manalarını bilmeden ezberlemektedir. Falih Rıfkı, ilk yazısını Faik Sabrî'nin çıkardığı Çocuklara Mahsus Gazete'ye gönderir; fakat, yazının yayımlanmasını boşuna bekler. Mercan İdadisi'nde Orhan Seyfî ile tanışır, Tevfik Fikret'in şiirlerine ilgi duyar. Böylece eski edebiyata ait gazel ve inşa yolunu tamamen terk eder.
(...)
Falih Rıfkı, 20 Eylül 1918'de Kâzım Şinasî Dersan, Necmettin Sadak ve Ali Naci Karacan ile, Akşam gazetesini çıkarmaya başlar. Babasından kalan evini satarak bu gazeteye ortak olur. Burada "Günün Fıkraları" adı altında yazıları çıkar. Millî edebiyat döneminin başlamasıyla, Türkçülük ve Türkçecilik cereyanlarının etkisine giren yazar, kalemini bu uğurda kullanmaya başlar.
Falih Rıfkı, 10 Eylül 1922 tarihinde Anadolu'ya geçer. Millî Mücadele hareketini Tanin ve Hakimi-yet-i Milliye gazetesinde çıkan yazılarıyla desteklemeye devam eder. O, Kurtuluş Savaşı sıralarında, Yunan ordusunun geri çekilirken yapmış olduğu zulmü incelemek için kurulan Tetkik-i Mezalim Heyeti üyeleri arasındadır. Buradaki müşahedelerini, Halide Edip ve Yakup Kadri'ye ait yazıların da bulunduğu İzmir'den Bursa'ya adlı kitapta toplamıştır.
(...)
Falih Rıfkı Atay, 20 Mart 1971'de İstanbul'da öldü. Mezarı Zincirlikuyu'dadır.
Eserleri:
Hatırât: Ateş ve Güneş (1918), Zeytindağı (1932), Atatürk'ün Bana Anlattıkları (1955), Mustafa Kemâl'in Mütareke Defteri (1955), Batış Yılları (1963), Atatürk Ne idi (1968).
Seyahat: Faşist Roma, Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya (1930), Moskova-Roma (1932), Bizim Akdeniz (1934), Tuna Kıyıları (1938), Hint (1944), Yolcu Defteri (1946), Gezerek Gördüklerim (1970).
Fıkra: Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmadık (1953), Çile (1955), İnanç (1965).
İnceleme: Başveren İnkılâpçı (1954), Çankaya (1969) Atatürkçülük Nedir (1966).
Sohbet: Kurtuluş (1966), Pazar Konuşmaları(1966).
Roman: Roman (1932).
Diğer Kitapları: Babamız Atatürk (1955), Bayrak (1970).
(Büyük Türk Klâsikleri)
1. Metinden hareketle biyografi türünün hangi özelikleri belirlenebilir?
2. Metinden hareketle Falih Rıfkı Atay ile ilgili neler söylenebilir?
3. Metnin dil ve anlatım özellikleri hakkında neler söylenebilir?
4. Metindeki bağlaçları bularak bunların işlevlerini belirleyiniz.
5. Metindeki edatları bularak bunların işlevlerini belirleyiniz.
6. Orhan Seyfi, İstanbul Çengelköyü'nde doğdu. Babası Miralay Mehmed Emin Bey, annesi Nimet Hanım'dır. İlköğrenimini, sırasiyle Çengelköy ve Havuzbaşı mekteblerinde, 1902 yılında tamamlar. Ortaöğrenimine Beylerbeği Rüştiyesi'nde başlar. Buradan 1905'te mezun olduktan sonra Mercan İdadisi'ne devam eder. 1909'da bu okulu bitirerek, yükseköğrenimi için Tıbbiye Mektebi'ne girer. Ancak, ameliyathanede, bir hastanın anestezisi yapılırken gördüğü sahneler "fena halde sinirin" dokunduğundan, okulu terk eder. Hukuk'ta okumaya karar verir ve bu okulu 1914 yılında bitirir. (Büyük Türk Klâsikleri)
Yukarıdaki metinle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) İçten ve samimi bir dil kullanılmıştır.
B) Sanatçının kendi yaşadığı olaylar anlatılmıştır.
C) Bir şairin hayatından bir bölüm anlatılmıştır.
D) Anlatım öznel bir nitelik taşımaktadır.
E) Anlatıcı birinci kişidir.
7.
I. Bize yalnız bir saatini ayırabilirmiş.
II. Yalnız insanlar genelde paylaşımcı olmuyor.
III. Sırrımı yalnız güvendiğim kişilere söyleyebilirim.
IV. Size gelirim yalnız bana yardım edeceksin.
V. Yalnız Savaşçı filmini daha önce izlememiştim.
Bu cümlelerde geçen "yalnız" kelimeleri tür yönünden ikişerli eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. Çoğu( ) koyaklarda, akarsu kıyılarında kurulmuş kentlerdi bunlar( ) Sarp kayalıkların tepesine kondurulmuş olanları da vardı( ) denizden esen yelin sokaklarına tuz yığdıkları da( )
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) ( (,) (.) (...) B) (,) (.) (,) (.) C) ( (,) ( (...) D) (,) (.) (,) (...) E) (,) (.) (,) (!)
9. Önce evimizi aradım elbet, daha doğrusu evlerimizi. Doğduğum demeyeceğim ama -çünkü Gaziantep'te doğdum- tanıdık dünyaya, yani anımsadığım ilk mekâna gözlerimi açtığım Meral Apartmanı'nı, Emek Sineması'nın bitişiğinde elimle koymuş gibi buldum. Çocukluğumda sarı badanalı, üç katlı bir yapıydı. Biz ikinci katı kiralamıştık yanlış anımsamıyorsam. Oysa şimdi kimse oturmuyordu içinde. Camları kırılmış, sıvası dökülmüş, balkon demirleri paslanıp çürümüştü, yıkıldı yıkılacak gibi durmuyordu, hayır. Terk edilmişti, giriş kapısı da kapalıydı. İçeriye giremedim. Girip ikinci kata çıkamadım. Orada, gıcırdayan döşemeyle çökmeye ramak kalmış tavanın arasında bir süre durup sessizliği dinleyemedim. Dinleseydim annemin sofayı yanık bir türkü gibi dolduran sesini duyardım herhalde: "Yemek hazır çocuklar. Haydi sofraya!" Marmara Bölgesi'nin bu denizden uzak, kuytu kentinde nasılsa taze balık bulunmuş, ayıklanıp dilim dilim kesildikten sonra bir baş kırmızı soğanla roka salatası ve limon eşliğinde sofraya konulmuştur. Dışarda akşam olmaktadır. Mavi bir taşra akşamı. Ve yemekten sonra ana kucağı elbette yorganın altından daha sıcaktır. Babam daktilosunun başına geçmiştir çoktan, tuşların tıkırtısı radyoda çalan napoliten ezgiye karışıyordun Ninemse yatsı namazını kılmakta. Duvar halılarında uğuldayan bir orman, kaynaktan su içmeye inmiş çatal boynuzlu geyikler. Çıplak ampulün cılız ışığında annem sökük dikiyor. O hünerli, güzel elleriyle. Matematik öğretmeni ama, yalnızca sayılar konusunda değil her alanda becerikli. Ağabeyim dersini bitirmiş sedirde uyukluyor. Akşam yemeklerinden sonra böyle birden bastıran uykunun tadını bilirim. Bir daha nasip olmadı o güzel uykular. (Nedim Gürsel, Sağ Salim Kavuşsak Çocukluk Yılları)
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu metinden hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Parçada yazar çocukluğunda yaşadığı evi anlattığı için metin bir ............ den alınmıştır.
b. Parçada anlatıcı ............ kişidir.
c. Parçada sanatçı ............ yaşamını anlatmaktadır.
ç. Parçada ............ bir dil ve ............ anlatım biçimi kullanılmıştır.
10.
I. Bir ay sonra ödemek üzere bir miktar para istedi. (Amaç)
II. Ancak bir kişi alınacak, dedi. (Sınırlama)
III. Ona göre hiçbir sorun yoktu aslında. (Görelik)
IV. Çiçek demetini annesi için almıştı. (Özgülük)
V. El için yok yere ateşe yanma. (Uğruna)
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde edatın cümleye kattığı anlam yanlış verilmiştir?
A) l. B) II. C) lll. D) IV. E)V.
11. Aşağıdaki eserlerden hangisi, türü yönüyle ötekilerden farklıdır?
A) Evrak-ı Perişan
B) Kudemadan Birkaç Şair
C) Suyu Arayan Adam
D) Osmanlı Şairleri
E) İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi
7. Ünite Cevap Anahtarı
6. C
7. D
8. D
9. a. otobiyografi b. birinci c. kendi ç. sade bir dil ve samimi
10. A
11. A